28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 WILSON: TÜRKİYE’NİN PKK’YE OPERASYON DÜZENLEMESİNİN MANTIKSIZ C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ TEMMUZ CUMA ABD’nin ısrarı sürüyor üyükelçi Wilson, ABD’nin, terörle mücadele konusunda Türkiye’ye İsrail’den farklı davranmasıyla ilgili olarak, ‘‘Çifte standart yok. Koşullar bölgesel olarak değişebilir’’ değerlendirmesini yaptı.Wilson, operasyonun PKK sorununa kesin çözüm olmayacağını sözlerine ekledi. Tarih Dokunur jandarmalığı görevine getirilmesi. Bütün bunlar halkın bilincindedir. Ve cümle âlem biliyor, gelişmeler Büyük ya da Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin gereğidir. Öyleyse Türkiye’nin ABD ile ne gibi bir ortaklığı olabilir ki? Bir ortak var, ama bu Türkiye değil. BOP’un eşbaşkanlığını kabul edendir herhalde. ??? Peki ‘‘vizyon’’ var mı? Vizyon pek iddialı bir sözdür. Vizyon görülebilir geleceği aşan; ufku, gerçekleşebilir bir hayalle şekillendiren tasarılara deniyor. Türkiye’nin kendisine dayatılmış yakın geleceğinde ABD’nin güdümünde karanlık maceralar olabilir, ama vizyonu böylesi bir felaket değil, bu türden felaketlerden kurtuluş olmalıdır. Herkesin enine boyuna düşünmesi gerekense, Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanının vizyonu ile ülkemizin gerçek vizyonunun birbirine uyup uymadığıdır. Duyduğum, ufka umutla bakanların, kararan bulutlara, gittikçe yaklaşan fırtınaya gözlerini dikerek inatlarını türküleştirenlerin ayak sesleridir. ‘‘Tehlike kapımıza dayanmışsa, hayal görmenin zamanı mıdır’’ diyecek olanlara yalnızca gerçek olduğuna inandığım şu sözleri söyleyebilirim: Tehlike büyümüşse, ölülerin sayısı artık bilinemez hale gelmişse, zalim iyice azmışsa, insan dört bir taraftan kuşatılmışsa, emperyalist din devletine, din devleti emperyaliste savaş açmış, arada halklar kalmışsa, Yahudinin ırkçı olanı topraklarını genişletmenin, bölgenin taşeron hâkimi olmanın hesabına durmuşsa, sen de kendi ülkende çaresizliğin kıskacındaysan, en umutlu yazıları yazmanın, en sıcak sözleri söylemenin, yürümenin, tarihe dokunmanın zamanı gelmiş demektir. Çünkü eğer sen tarihe dokunmazsan, tarih sana dokunacaktır. guray.oz@cumhuriyet.com.tr B ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki PKK varlığına karşı tek taraflı bir operasyon düzenlemesinin mantıklı olmadığı görüşünü yineledi. Wilson, Türkiye’nin PKK’ye karşı İran’la ortak bir müdahalede bulunmasının ise ABD tarafından kesinlikle hoş karşılanmayacağını vurguladı. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson NTV’de Kuzey Irak’taki PKK varlığına ilişkin açıklamalarda bulundu. Wilson, Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesinin PKK sorununa kesin çözüm olmayacağını savundu. Türkiye’nin PKK ile mücadelesini en barışçıl ve işbirliği içinde yapması görüşünde olduğunu dile getiren Wilson, ABD’nin de bu kapsamda daha aktif çalışacağını söyledi. Wilson, ‘‘Daha fazlasını yapmamız gerektiğini söylüyoruz. ABD’nin ne yapmaya hazırlandığını söyleyemeyeceğim. Ama bu sorun en yüksek düzeyde ele alınmaktadır. Türk dostalarımızla çalışacağız’’ dedi. Wilson, ‘‘Yaptığınız açıklamanızda İsrail’in Lübnan’daki operasyonunu kendini savunma hakkı olarak değerlendirdiniz. Ancak Türkiye’nin Kuzey Irak’ta tek taraflı askeri adımına karşı olduğunuzu belirttiniz. Bu durum ABD’nin çifte standardı ola rak yorumlandı. Tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz’’ sorusuna ise yanıtı verdi: ‘‘Terorizm söz konusu olduğunda çifte standart yoktur. ‘İsrail’in kendini savunma hakkı vardır’ dedim. Sivillere en az zarar verilmesi çağrısında bulunduğumu söyledim. Ancak koşullar bölgesel olarak değişebilir. Kuzey Irak’ta tek taraflı bir operasyon makul ve mantıklı olmayacaktır. Geçen aylarda ABD Genelkurmay Başkanı Org. Peter Pace de bu gözlemde bulunmuştu. Bu çifte standart değil. Türkiye’nin Irak’ta ortağı var. İsrail’in böyle bir lüksü yok. Ayrıca PKK sadece Kuzey Irak’ta yok, Kuzey Irak’a girmek sorunu çözmeyecektir.’’ Wilson, Türkiye’nin tek taraflı bir operasyona girişmesi halinde ABD’nin tepkisinin ne olacağı konusunda ise ‘‘Bu konuda spekülasyon yapamam. Beklentimiz Irak’la ilgili konularda bundan sonra da Türkiye’nin atacağı adımlar konusunda bizimle istişarelerde bulunmasıdır’’ dedi. Wilson, TürkiyeIrak ve ABD arasındaki üçlü mekanizma toplantısının tarihi konusunda ise ‘‘En son 2005 yılında yapmıştık. Ancak bu toplantılar umut ettiğimiz kadar üretken olmadı. Dışişleri Bakanımız Rice da bu mekanizmayı tekrar harekete geçirmeyi istedi. Bu toplantılara iyi hazırlık yapılması lazım. Yapmış olmak için yapmamak gerek. Şu anda hazırlanıyoruz, kesin bir tarih belli değil’’ dedi. Wilson, Türkiye’nin İran’la birlikte Irak’a operasyon düzenlemesi durumunda ne olacağı sorusuna ise ‘‘Bu çok endişe verici bir durum olur’’ yanıtını verdi. İran’ın Irak’ın istikrarını bozacak faaliyetler içinde olduğunu vurgulayan Wilson, ‘‘İran’ın böyle bir girişimini hoş karşılamayız’’ yanıtını verdi. Wilson, ‘‘ABD somut adımlarla bu konuda yardımcı olmaktadır. Gelecekte de somut adımlarla etkinliğimizi arttırma konusunda kararlıyız. Bu sorunun tek ve sihirli bir çözümü yok. ABD, Türkiye’nin bu sorunu en barışçı ve en işbirlikçi şekilde çözmesini istiyor. Türkiye’nin yanında olacağız” dedi. ‘GEÇ ÖĞRENDİK’ Wilson, Başbakan Erdoğan’ın Dış Politika Danışmanı Ahmet Davutoğlu’nun Şam ziyaretiyle ilgili olarak ise ziyaretin kendi istekleri üzerine gerçekleştiğini ancak umdukları kadar başarılı olamadığını söyledi. Büyükelçi, Davutoğlu’nun Hamas’ın liderlerinden Meşal’le görüşmesinden ise sonradan haberdar olduklarını kaydetti. T ‘Kararı büyükelçiler veremez’ İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’un sınır ötesi harekâtla ilgili açıklamalarını yanlış bulduğunu belirterek ‘‘Böyle bir şeyin kararını Sayın Büyükelçi veya büyükelçiler veremez. Bu kararı Türkiye Cumhuriyeti hükümeti yetkili kurulları verir’’ dedi. Başbakan Erdoğan, Ceylan Otel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın açılışına katıldı. ABD Büyükelçisi Wilson’un, bazı gazetelerde yer alan, İsrail’in sınır ötesi operasyonunu haklı bulup, aynı şeyi Türkiye’nin yapmasını nasıl karşılayacağı sorusuna verdiği, ‘‘Türkiye tek taraflı davranmamalı’’ sözlerini değerlendiren Erdoğan, bunu gazetelerden okuduğunu belirterek ‘‘Büyükelçi’nin yapmış olduğu açıklama, eğer doğruysa, bilemiyorum, çok çok yanlış bir açıklama...’’ dedi. Erdoğan, ABD Başkanı George W. Bush ile konuya ilişkin görüşme yaptıklarını ve yapmaya da devam ettiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere de değinerek ‘‘Ne yazık ki yanı başımızdaki bir ülkede, sivil ve savunmasız çocuklar, kadınlar, yaşlılar, sokaklarda, evlerinde bombalar altında can verirken, küresel barıştan, küresel adaletten, hukuktan söz etmek güçleşiyor. Dünyaya medeniyeti öğreten toprakların kör bir şiddetle yoğurulmasına göz yumamayız. Aynı olay on yıllardır bizi, içimizde rahatsız ediyor. Terör, her yerde aynı şekilde tırmanıyor” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DEİK Genel Kurulu’nun ardından Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde öldürülen eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin oğlu milletvekili Saad Hariri’yi kabul etti. Yaklaşık 2.5 saat süren görüşmenin ardından açıklama yapılmadı. Ross Wilson TSK zaten hazır bekliyor oğu ve Güneydoğu bölgelerinde artan terörist eylemler ve verilen şehitlerin ardından PKK’nin konuşlandığı Kuzey Irak’a yönelik sınır ötesi operasyon beklentisi yoğunlaştı. ehlike büyümüşse, ölülerin sayısı artık hesaba sığmaz olmuşsa, zalim iyice azmışsa, insan dört bir taraftan kuşatılmışsa, emperyalist din devletine, din devleti emperyaliste savaş açmış, arada halklar kalmışsa, kimileri topraklarını genişletmenin, bölgenin taşeron hâkimi olmanın hesabına durmuşsa, sen de kendi ülkende çaresizliğin kıskacındaysan, en umutlu yazıları yazmanın, en sıcak sözleri söylemenin zamanı gelmiş demektir. Tarihi, yapılabilir bir iş değil, seyredilir bir iş olarak görenler böyle zamanlarda suskunluğun övgüsünü yaparlar: ‘‘Elimizden ne gelir ki’’; ‘‘İşte yedi düvel yeniden harekete geçti’’; ‘‘Şu İsrail bir zamanlar çölde fırtına gibi esmemiş miydi, işte yine esiyor’’; ‘‘Ah şu miskin Araplar, küreselleşmenin nimetlerini yiyeceklerine, nelerine güvenir de kafa tutarlar bilmem’’... Suskunluğun ‘‘kahramanları’’ böyle konuşurlar. İşbirlikçiliği çaresizlik kılıfına sarıp önümüze sürenler de aynı telden çalarlar. Yılanlı ve dokunmalı atasözleri sohbetlerin baş tacıdır böyle zamanlarda. Ama tarih öyle değildir. Tarih dokunur. Bu nedenle umudu kışkırtmak, boş durmamak, itiraz etmek, durmamak, yürümek gerekir. İyidir yürümek. ??? Şu sıralarda gülmeden okunamayan bir belge ortalıkta dolaşıyor. Adına ‘‘Ortak Vizyon Belgesi’’ diyorlar. ABD ile Türkiye arasındaki ‘‘ortak vizyon’’u, yani ufuksuz geleceğin ortaklığını yazarmış bu belge. İnsanların aklına gelen sorular ise Türkiye ile ABD arasında ne gibi bir ortaklığın bulunduğu konusunda düğümlenip kalıyor. Halkın yüzde 80’den fazlası ABD’ye karşı olduğunu açık açık söylüyor. Üstelik neden karşı olduğunu da saklamıyor. Bölgedeki emperyalist faaliyet, Irak’ın işgali, Suriye’ye, İran’a saldırı planları, Filistin’de taş üstünde taş bırakmayan İsrail’in bölge D ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümetin, Kuzey Irak’a yönelik operasyon hazırlığı için Genelkurmay’a ‘‘siyasi direktif’’ vermesine karşın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) nisan ayından bu yana zaten hazırlıklarını tamamladığına dikkat çekiliyor. TSK komuta kademesinde değişikliklerin olacağı Yüksek Askeri Şura (YAŞ) nedeniyle olası operasyonun hemen yapılamayacağı dile getiriliyor. Askeri kaynaklar, hazırlık için siyasi direktif veren hükümetin, operasyon için irade gösterip siyasi karar vermemesi durumunda harekâtın yapılamayacağını dile getiriyorlar. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde artan terörist eylemler ve verilen şehitlerin ardından PKK’nin konuşlandığı Kuzey Irak’a yönelik sınır ötesi operasyon beklentisi yoğunlaştı. Şehit cenazelerinde hüküme te tepki gösterilmesi AKP’de rahatsızlığa neden oldu. Başbakan’ın açıklamalarının ardından hükümet Genelkurmay’a hazırlık yapılması yönünde siyasi direktif verdi. Bölgedeki gelişmeleri izleyen kaynaklar, TSK’nin Güneydoğu’ya özellikle de Irak sınırına ağır teçhizatıyla birlikte nisan ayından itibaren yerleşmeye başladığına dikkat çekiyorlar. TSK terörle mücadele amacıyla komando ve bazı piyade birliklerini Doğu ve Güneydoğu’ya kaydırmış durumda. Özellikle teröristlerin Kuzey Irak’tan sızma güzergâhlarına yeterli ve uygun teçhizatıyla bu birlikler konuşlandırıldı. Bu konuşlanmanın, ‘‘ihtiyaç duyulması durumunda, sınır ötesi bir harekâtı da kapsayacak’’ şekilde düşünüldüğü dile getiriliyor. TSK’nin olası operasyon için ‘‘ihtimaliyat planlamaları’’ yaptığı da zaman zaman bası na yansıdı. Askeri kaynaklar, hazırlık için siyasi direktif veren hükümetin, operasyon için irade gösterip siyasi karar vermemesi durumunda harekâtın yapılamayacağını dile getiriyorlar. Uzmanlar, siyasi kararlılığın gösterilmesi durumunda zamanlama ve planlama üzerinde son rötuşların yapılabileceğine dikkat çekiyorlar. Askeri kaynaklar, harekâtın ne zaman ve nasıl gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin ‘‘baskın tarzında’’ olmasının önemine de dikkat çekiyorlar. Terör örgütü militanlarının her türlü olasılığın kamuoyunda tartışıldığı bir dönemde küçük gruplara ayrılıp araziye dağılacakları ve operasyonun amacına ulaşmayacağı vurgulanıyor. Bu kapsamda Kuzey Irak’taki terör unsurlarına yönelik 3 harekât tarzının uygulanabileceği tartışılıyor. Bunlar, Özel Kuvvetler harekâtı, Hava Kuvvetle ri’nin yapacağı hava harekâtı ve ‘‘tank taraması’’ ağırlıklı kara harekâtı olarak sıralanıyor. ABD ve AB’den gelebilecek ‘‘işgal’’ eleştirileri nedeniyle kara harekâtının şu aşamada hükümet tarafından tercih edilmesinin olanaklı olmadığı vurgulanıyor.Olası harekâtın önündeki olumsuzluklardan biri de ağustos ayının ilk haftası toplanması beklenen YAŞ olarak gösteriliyor. YAŞ’ta olağanüstü bir gelişme yaşanmaması durumunda Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve büyük ölçüde operasyon bölgesinden sorumlu olacağı düşünülen 2. Ordu Komutanlığı makamlarına yeni atamaların yapılması bekleniyor. Bu değişikliklerin öncesinde ve sırasında harekâtın gerçekleştirilmesi olasılığının düşük olduğu belirtiliyor. YILDIR AYNI MESAJ Hükümetin sabrı taşamıyor! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümeti, terörün tırmandığı dönemlerde ‘‘sınır ötesi operasyon’’ kozunu ortaya sürüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, son 3 yıl içinde 3 kez ‘‘Sabrımız taşıyor, gerekirse sınır ötesi operasyon yaparız’’ dedi. Terör olaylarının masaya yatırıldığı Bakanlar Kurulu ve terör zirvelerinden geçmiş yıllarda olduğu gibi ‘‘sınır ötesi operasyon’’ mesajı çıktı. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan hakkını kullanabileceğini belirterek sınır ötesi operasyon yapılabileceğinin işaretini verdi. AKP hükümeti, terörün tırmandığı dönemlerde sık sık ‘‘sınır ötesi operasyon’’ söylemini kullanıyor. Başbakan Erdoğan, 2004 yılında ABD’nin PKK sorununu ‘‘askeri olmayan yöntemle çözme’’ anlayışını eleştirerek, ‘‘Sabrımızın da bir sınırı var. İnsanlarımızın şehit edilmesini daha fazla izleyemeyiz. Üstümüze düşeni yaparız’’ açıklamasını yaptı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Türkiye’nin güvenliği için her şeyin yapılabileceğini belirtti. Erdoğan, 2005 yılında ABD’nin önlem almaması durumunda Türkiye’nin PKK’ye karşı harekete geçebileceğini belirterek ‘‘Sabrımızın da bir sınırı var’’ dedi. Erdoğan, ‘‘ABD yönetimi beklediğimiz çabayı göstermiyor. Bu konudaki görüşlerimizi ABD’li yetkililere ilettik. Türkiye’nin kendisini koruma hakkı var. Bir ülke tehdit altındaysa uluslararası hukuk çerçevesinde gerekeni yapma hakkına sahiptir. Biz de diğer ülkelerin yaptığı ve yapacağı gibi bu hakkımızı kullanırız’’ görüşünü dile getirdi. Erdoğan, geçen hafta sonu da Siirt’te 8 erin şehit olması üzerine, ‘‘Biz şu ana kadar bu işin üzerine hep sabırla gittik. Hep demokratik çizgide bu işi halledelim istedik. Bunun arzusu içinde olduk. Ancak bu gece 8 yavrumuz şehit oldu. Bitlis’te 5 yavrumuzu şehit etmişlerdi. Bunlar artık çekilir şeyler değil’’ dedi. D ostum Meral Tamer, ‘‘Başbakan’ın ve Şahin’in topluma özür borcu var’’ başlığını atmış yazısına. Nedeni de, Danıştay’a yapılan kanlı baskın sonrası, AKP’li liderlerin yaptıkları kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar... Meral, (iyi bir arşivcidir!) açıklamaları sıralamış: ‘‘Olayı başörtüsüyle ilişkilendirmek çirkin yaklaşımdır... Saldırı, komplo, içinde Baykal da var... Arkada ihanet çetesi var... Olayın türbanla ilişkisi saptanamadı..’’ vs. Şafak, Zaman, Vakit gibi şeriatçı, İslamcı gazeteler ve yazarlarının yazdıkları, televizyonlardaki açık oturumlarda neler zırvaladıkları belleklerde tazeliğini koruyor... Üstelik yanlarında İkinci Cumhuriyetçi AKP’li ve AKP’yanlısı destekçileri. Birisi çıksa da, Cumhuriyet’in, arkasından Danıştay’ın bombalanmasından sonraki medyayı, AKP’lileri, söyledikleri ve yazıp çizdikleriyle bir kitapta belgelese... Meral, gazetemize ve Danıştay’a bomba atan ‘‘Türban Çetesi’’nin iddianamesinin yayımlanmasından sonra, AKP’li liderlerin ‘‘topluma özür borçları’’nı ödemelerini istiyor. Öyle bir borcu ruhlarında duyumsadıklarını sanmıyorum.. Meral de sanmıyordur, nezaketinden dile getirmiyor! Cumhuriyet’in bombalanması üzerine CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI Hukuk ve AKP meye hazır. AKP, var olan hukuk ve demokrasi düzenini ruhuyla benimseyecek ve düzenin eksiklerini gidererek ileriye taşıyacak bir parti değil. AKP, var olan demokratik hakları (Erdoğan ne demişti: Demokrasi, amaca giden bir trendir!), devleti ve toplumu hukuki olarak da İslamlaştırmak için kullanan ‘‘düzen dışı’’ (yeminli) bir oluşum... Ve üç yıldır da liberal aydınları, İkinci Cumhuriyetçileri kendi amaçları doğrultusunda tepe tepe çok iyi kullandı... 2) AKP, dinci iktidarını güçlendirecek ve egemen kılacak otokratik bir yönetim kurma peşinde... Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi tezgâhı ve Danıştay baskını sonrası uygulamaya konan senaryo, tamamen bu saptamayı destekliyor. 3) AKP, iktidarların, siyasetlerin egemenliği altında olan iki kurumu bu amaçla kullanmak istiyor... Bunlardan birincisi Polis ve MİT... MİT’i tam kullanmada iktidar ömrü yetmeyebilir; ama polisin içinde örgütlendiğini, Fet Başbakan’ın ettiği sözler unutulmadı. Danıştay’a türban baskınının nasıl hemen saptırıldığı da biliniyor. Ortada failler bile yokken Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü, ‘‘Sürprize hazır olun’’ diyerek, hazırlanan saptırma komplosunun mesajını vermişti. Arkasından şeriatçı basına sızdırılan bir dizi görüntü, yalan yanlış bilgiler ve haberlerle komplonun ana dokuları ortaya çıktı. AKP polisteki adamlarıyla, Danıştay’a saldırıyı hükümete (askeri) darbe hazırlığı olarak sundu. Şeriatçı basındaki fotoğraflar ve bilgiler, çok satan merkezi basını da aldatmış ve AKP tezgâhı bir iki gün gerçekmiş gibi algılanmıştı. Fakat merkez basın çabuk toparlanmıştı... ??? ‘‘Türban çetesi’’ iddianamesinin hazırlanmasıyla şu noktalar berraklıkla ortaya çıktı: 1) AKP iktidarı olayları her zaman çarpıtmaya, kendi çıkarlarına yönlendir hullahçı ve AKP’li bir yapının tıkır tıkır işlemeye başladığını, Danıştay baskını senaryosu berrak bir şekilde gösterdi!.. 4) AKP’nin otokratik iktidarı için, en önemli ikinci kurum Hukuk ve Yargı! Yargıya yer yer sızmış durumda. AKP iktidarında istikbal ve hızlı yükselme şansı gören a) belkemiksiz, b) zaten aşırı sağ ve şeriat eğilimli kimseler hemen hizmetlerini sunmaya başladılar. ??? Hukuk ve Yargı, AKP’nin otokratik İslamcı bir devlet ve ülke planları karşısında bu ülkenin sivil tek güvencesi! Hukukun ve yargının, gerçekten tarafsız, adil, cüzdanın sesine hele bu nazik dönemde asla kulak vermeyecek, anayasamızın demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti ilkelerine, çok daha duyarlı, çok daha dikkatli, çok daha nazik sahip çıkmasına, bu ülkenin, bu milletin ve geleceğimizin ve varlığımızın şiddetle ihtiyacı var.. AKP iktidarı altında yaşadığımız güncel olaylar, özellikle Hukuk ve Yargının ana unsurlarıyla dimdik ayakta durmasının, geleceğimiz için ne kadar büyük önem kazandığını gösteriyor... Bu dönemde ülkemizin esas ağırlığı, Hukuk ve Yargının sırtına yüklenmiş durumda... Hepsine kolay gelsin... ‘Bu meşru hakkımızdır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Muhalefet partileri terör örgütüne dönük sınır ötesi operasyon için hükümete destek verdi. CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Türkiye’nin operasyon için kimsenin iznine gereksinimi olmadığını söyledi. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ‘‘sınır ötesi operasyonun Türkiye’nin meşru hakkı olduğunu’’ vurguladı. CHP’li Topuz, düzenlediği basın toplantısında, son 3 gün içinde teröre 15 şehit verildiğine dikkat çekerek, AKP hükümetinin son gelişmelere kadar olaylara ‘‘seyirci kaldığını’’ söyledi. Türkiye’nin terör örgütünü etkisiz hale getirmek için ilk olarak Kandil Dağı’ndaki karargâhını ortadan kaldırması gerektiğini belirtti”. Anavatan Partisi lideri Mumcu, hükümetin kendi inisiyatifiyle Meclis’i toplayarak teröre karşı milli duruşu yansıtan ortak bir deklarasyonun tüm partiler ve milletvekilleri tarafından imzalanması gerektiğini söyledi. Mumcu, sınır ötesi operasyonla ilgili bir soruya da, ‘‘Türkiye’nin sınır ötesi operasyon yapabilmesi kendi güvenliğini ilgilendirdiği için meşru bir hakkıdır’’ yanıtını verdi. DYP Genel Başkanı Ağar, artan terör olayları üzerine sınır ötesi operasyon yapılmasına destek verdi.Bizim muhalefetimiz Habur’dan öteye geçmez. Türkiye uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanırsa muhalefetimiz olmaz” dedi. obursali?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle