03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ CUMA bilim/vaziyet İNSAN EVRİMİ “MOZAİK EVRİM” ADI VERİLEN BİR GELİŞİM TÜRÜ GÖSTERİR Yağmur Ekim C Yürüyüş konuşacak, eylemini anlatacak. Bazen arazide yatacak. ‘‘ABD defol, bu memleket bizim’’ demek için gerçekten yürüyecek. Aklınızda bulunsun; Murat Papuç bu gece Yenice’de, 17 Temmuz’da Mersin’de, 18 Temmuz’da Erdemli’de, 19 Temmuz’da Kızkalesi sahilinde, 20 Temmuz’da Silifke’de, 22 Temmuz’da Mut’ta, 26 Temmuz’da Ermenek’te, 27 temmuz’da Uğurlu’da, 1 Ağustos’ta Çumra’da, 2 Ağustos’ta Konya’da, 6 Ağustos’ta Cihanbeyli’de, 8 Ağustos’ta Kulu’da, 11 Ağustos’ta Gölbaşı’nda, 12 Ağustos’ta Ankara’da, 14 Ağustos’ta Kazan’da, 16 Ağustos’ta Kızılcahamam’da, 18 Ağustos’ta Gerede’de, 19 Ağustos’ta Yeniçağa’da, 20 Ağustos’ta Bolu’da, 21 Sora sora Bağdat bulunur, sonra da bombalanır! 17 İnsanın kısa özeti GÜVEN ARSEBÜK NY Times: ‘‘Çok eşlilik AB’yi baltalar.’’ Aileyi de! G ünümüzde, bitkiler dışında, dünyada yaşamakta olan büyüklü küçüklü bir milyonu aşkın canlı türü içinde yalnızca tek bir Memeli türü devamlı olarak iki ayağı üzerinde hareket etmekte, aynı ortamı paylaştığı diğer tüm canlılarla olan ilişkileri çerçevesinde ya devamlı olarak iki ayağı üzerinde ve bel kemiğinin yere 90o’lik bir açı oluşturmak suretiyle, yani dik olarak yürümeye başlamasıdır. İnsan evrimi "mozaik evrim" adı verilen bir gelişim türü gösterir. Anlaşılan bunların ilki (en eskisi), insanın dört ayağı üzerinde değil de, yalnız iki ayağı üzerinde ve dik olarak yürümeye başlamasıdır (RiceMolohey, 2005:107112). Zaman içinde bunu diş yapıları ile beden kemikleri ve kafataslarının boyut ve biçimlerinin değişmesi, ayrıca beyin oylumunun artması gibi anatomik kökenli pek çok değişkenin izlediği de bilinir (Wolpoff, 1999:134177). EN ESKİ ÖRNEKLERİMİZ Şu aşamada taksonomik durumları konusunda fikir birliğine bütünüyle ulaşılamamış olan az sayıdaki tartışmalı veriler dışında, "insansıların" bugün için genelde kabul edilen en eski örnekleri arasında Afrika’da, Çad’da (Chad), 2002 yılında ele geçen ve arkeometrik yöntemlerle yaklaşık 7 milyon yıl öncelerine tarihlenen Sahelanthropus tchadensis ile, biraz daha geç bir döneme, 6 milyon yıl öncelerine ait olduğu saptanmış olan Kuzey Kenya’daki Orrorin tugenensis gösterilebilir. Bu bulguları gene Afrika’da, ancak bu sefer Etiyopiya’da, ele geçen ve 5.8 ile 5.2 milyon yıl öncelerine ait olduğu anlaşılan Ardipithecus ramidus türü fosiller izler. Adı geçen bu örnekleri, gene Afrika’da, ancak bu defa Turkana Gölü’nün güneybatısında ele geçen ve potassiumargon yöntemiyle 4.2 ile 3.8 milyon yıl önceleri arasına tarihlenen Australopithecus anamensis türü fosil örnekler izler. Bir sonraki aşama ise 3.8 ile 2.9 milyon yıl öncelerine ait olan Hadar’da (Afrika) ele geçen Australopithecus afarensis ile temsil edilir. Laitoli’de (Afrika) ele geçen ve 3.6 milyon yıl öncelerine ait olduğu saptanan, yan yana ve iki ayağı üzerinde, dik olarak yürüyen iki kişiye ait ünlü ayak izlerinin bu türe ait olması gerekir. Yaklaşık aynı zaman diliminde, 3.5 ile 2.8 milyon yıl önceleri, Kenya’da Kenyanthropus platyops adı verilen fosil bir insan türü ile de karşılaşılır. Kısa bir süre sonra, 2.6 milyon yıl öncelerini izleyen süre içinde ise gene Afrika’da farklı iki ana türün (Australopithecus robustus ile birlikte Australopithecus africanus ve ayrı ca doğrudan bizlerin atası olan Homo’ nun) ortaya çıktığı görülür. İLK ALET: HOMO HABİLİS Zamansal olarak birbiriyle kabaca örtüşen bu iki ana türden (Australopithecus’lar ile Homo türlerinden) Homo habilis’in (becerili / yetenekli insan’ın) günümüze ulaşabilen en eski (taştan yapılma) aletleri oluşturan insanlar olduğu saptanmıştır; bu aletler yaklaşık 2.5 milyon öncelerine aittir. Alet yapımı insan için çok büyük önem taşır ve kültürel anlamda "insanın" zaman içinde "insanlaşma" nedenlerinin başında gelir. İşte bu nedenle de (1) "alet neye denir?", (2) "aletin yapılış amacı nedir?" ve (3) "alet mutlaka kime gereklidir?" gibi birbiriye yakından ilgili üç önemli sorunun açıkseçik yanıtlanması zorunludur. Konunun uzmanlarına göre (1) alet, hammadde veya maddeleri doğada bulunan bir nesnenin insan tarafından bilinçli olarak, geleceğe yönelik bir amaç doğrultusunda biçimsel anlamda değiştirilmesi suretiyle oluşturulan şeydir. (2) Aletin amacı, insanın doğa ile olan mücadelesini kolaylaştırmak ve böylece yaşamını başarıyla sürdürebilmesine olanak sağlamaktır. (3) Alet, mutlaka ona gereksinim duyan, onsuz yapmasına olanak bulunmayan için gereklidir. Daha geç bir dönemde, 2 milyon yıl kadar önce Afrika’da Homo ergaster/erectus türü insanla karşılaşılır. Homo egaster/erectus ilk defa Afrika kıtasının dışına çıkan, Avrupa (Mauer, Hoxne, Abbevlle, St.Acheul ve Gran Dolina) ve Asya (Dmanisi, Yiyuan, Nihewan, Zhoukoudian, Lantian, Nanjing, Hexian) kıtalarına yayılan (Klein – Edgar, 2002:111) böylece zaman içindeki evrimsel değişimlerinin bir bölümünü bu kıtalarda sürdüren ilk fosil insan türüdür. Homo ergaster/erectus’un ateşi kontrol altına almış olması gerekir (James, 1989:126). Kültürel olarak Alt Paleolitik Çağ’a ait olan Homo ergaster /erectus’un ülkemizde şimdiye kadar bedensel kalıntısına rastlanılmamış olmasına rağmen, bu insan türünün oluşturduğu Alt Paleolitik taş alet endüstriler Anadolu ve Trakya’da bol miktarda mevcuttur (Kuhn, 2002:200202). ’NİN Büyük ABD Ortadoğu Projesi’nde ‘‘küçük’’ bir gelişme yaşanıyor. Projenin taşeronlarından İsrail, Gazze’ye girdi; Lübnan’a saldırdı; Suriye’ye saldırmak üzere. Türkiye’deki İslamcı iktidar, bir yandan bölgedeki radikal İslamcı gruplar için arabuluculuk yapmaya soyunuyor, öte yandan ABD ile ‘‘Ortak Vizyon Belgesi’’ hazırlıyor. İşte tam da bu sırada emekli yüzbaşı Murat Papuç, ‘‘Yursever Cephe’’ adına İncirlik’ten Dolmabahçe’ye doğru yürümeye başlıyor. Papuç’un 16 temmuz’da başlayan yürüyüşü tam 45 gün sürecek. 40 yaşındaki Papuç, kent girişçıkışlarında sembolik yürüyüşler yapmayacak; 1134 kilometrelik güzergâhı gerçekten yürüyecek. Günde ortalama 30 kilometre yürüyüp; geldiği yerde dinlenecek, toplantılara katılacak, yurttaşlarla Ağustos’ta Bolu Dağı’nda, 22 Ağustos’ta Düzce’de, 24 Ağustos’ta Gümüşova’da, 25 Ağustos’ta Hendek’te, 26 Ağustos’ta Sakarya’da, 28 Ağustos’ta Kocaeli’nde, 29 Ağustos’ta Körfez’de, 30 Ağustos’ta Gebze’de, 31 Ağustos’ta Kartal’da, 1 Eylül’de Kadıköy’de olacak ve yürüyüşünü a ynı gün yani Dünya Barış Günü’nde Dolmabahçe’de yani 1968 gençliğinin Amerikan filosundaki askerleri denize döktüğü rıhtımda bitirecek. Bu yürüyüş önemli. Çünkü Murat Papuç yürürken, Türkiye sınav verecek. Yol boyunca halkın Papuç’a göstereceği ilgi, vereceği destek, ABD’ye ve yerli işbirlikçilerine bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösterecek. En uzun yolculuklar bile küçük bir adımla başlar. Papuç İncirlik’ten bir adım attı. Haydi Türkiye, köylüsüyle kentlisiyle adımlarını sıklaştır! Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Gül ünç A. Tarık Emre: ‘‘Dışişleri Bakanı, Bayan Rice’a ‘Condi,’ diye seslenirmiş. Meclis Başkanı ‘Lenin’i ölü görmek ne güzel’ demiş. Ne diyelim? Tek kelime ile gülünç!’’ 6.57 milyon yıl önceleri gerçekleştirmeye başladığı evrim sonucu insanın, ilk "insansı" aşamalardan başlayarak gerçek anlamda "insan" durumuna gelmesi uzun bir zaman sürecinin ürünüdür. Doğadaki tüm canlılar içinde kendi evrimine bizzat kendi çabalarıyla katkıda bulunan ve hatta yönlendiren tek örnek insandır. şamını devam ettirebilmek için araçgereç oluşturmakta, nedensonuç ilişkileri çerçevesinde düşünebildiği ve buna ilave olarak düşüncelerini soyut düzeye taşıyabildiği için simgelerle dolu bir yaşam sürdürmekte, üstelik konuşmak suretiyle hemcinsleriyle de anlaşmaktadır. Dünyada eşibenzeri olmayan bu canlıya "insan" denir. Güncel verilerin ışığında "insan evriminin" Afrika kıtasında başladığı (Conroy, 1997:128173) ve hayli uzun bir süre boyunca da yalnız bu kıtada süregeldiği anlaşılmaktadır. İnsan ancak belirli bir aşamaya ulaştıktan sonra Afrika’nın dışına da yayılmış ve zaman içindeki evrimsel değişimlerine bu defa Asya ile Avrupa kıtalarında da devam etmiştir (op.cit: 283363). Günümüz verilerine göre, kendisi de bir Primat olan insanın evrim çizgisi, en yakın soydaşları olan iri maymunlarınkinden 77.5 milyon yıl kadar önceleri ayrılmış ve biyolojik evrimini kendi doğrultusunda sürdürmeye başlamıştır. İnsanın bedensel anlamda insanlaşma aşamalarının en eskisinin günümüzden yaklaşık 7 milyon yıl önceleri yer almaya başlamış olması gerekir. Bu da insanın Boru SOVYETLER Birliği dağılmadan önce ortaya çıkmıştı Hazar’dan Akdeniz’e petrol akıtma fikri. BaküTiflisCeyhan hattı üzerinden döşenen borular geçen hafta alkışlarla hizmete girdi. ‘‘Asrın İpek Yolu’’ olarak tanımlanan BaküTiflisCeyhan arasındaki boru hattını Ahmet Önen, ‘‘harita’’ya bakarak değerlendirince bakın ortaya nasıl bir görüntü çıkıyor: ‘‘1076 kilometresi Türkiye’de olmak üzere, toplam uzunluğu 1770 kilometreyi bulan boru hattı, Türkiye dışındaki ülkelerden geçerken, o ülkelerin kendilerine has politikalarından ve birbirlerine karşı olan tarihsel husumetlerinden, coğrafi koşullardan dolayı düz gelmeyip, zigzaglar çizerek Türkiye sınırına kadar ulaşıyor. Bu güzergâhı doğal karşılamak mümkün. Doğal olmayan ise, boru hattı Ardahan’ın Posof ilçesinden yurda girdikten sonra genellikle düz bir hat çizip Akdeniz’e doğru Ceyhan’a inmesi gerekirken, ‘tuhaf’ bir kavis çizerek yolunu uzatıyor. Boru hattının Türkiye’deki güzergâhı nsanın evrim tarihi süreci içinde, yaklaşık 220.000 yıl ile 28.000 yıl arasındaki dönemde karşılaşılan fosil insan türlerinden biri de Neanderthal insanıdır. Neanderthal’ler insanın evrimsel gelişimi sürecinde en yaygın olarak bilinen, ancak aynı zamanda da bilimsel açıdan tartışmalı olan fosil insan türüdür (Arsebük, 2003:2131). Sağlam (güçlü) bir beden yapısı gösteren Neanderthal türü fosil insana Eski Dünya’da, özellikle Yakındoğu ve Akdeniz’in kuzeyinde rastlanır. Ülkemizde ele geçirilen ilk ve şimdilik en eski fosil insan kalıntısı da Neandertal’e aittir (Şenyürek, 1949:833834). Neanderthal insanında karşılaşılan (bazı) ölülerini gömme kavramının oluşumu, hasta veya sakat kişilere başkalarının bakması, ortaklaşa iş görme, anatomik anlamda gelişkin konuşma yeteneği, kartal gibi bazı iri kuşların kemiklerinden oluşturulan kaval türü aletlerle müzik yapılması ve belki süs eşyası, hatta statü sembolü türünden simgesel nitelikte olabilecek kolye benzeri bazı nesneleri yapıpkullanma gibi insanı insan yapan çeşitli sosyal ve tinsel özellikler dikkat çekicidir. (Arsuega, 2002:307211). Arkeolojik yönden böylesine özelliklere insanın zaman içindeki biyokültürel gelişimi süresi boyunca somut olarak ilk defa Neanderthal aşamasında, kültürel anlamda Orta Paleolitik adı verilen dönemde, rastlanıldığı unutulmamalıdır. Neanderthal insanı ile bizler (Homo sapiens) arasındaki filogenetik ilişki çağdaş paleoantropolojinin tartışma konularından biridir. Bir yaklaşıma göre Neanderthal insanı kökü kuruduğu ve zaman içinde de yok olması nedeniyle bizlerin (Homo sapiens’in) oluşumuna katkıda bulunmamış olan bir fosil insan türüdür (StringerAndrews, 1988:12631268). Tartışmalı insan: Neandertal İ Buna karşılık tam aksi görüşü savunan, Neanderthal’ler ile aramızda gensel anlamda bir atatorun ilişkisi olduğunu ve bizlerin doğrudan Neanderthal’lerden türediğini ileri süren bir başka görüş de mevcuttur (Arsebük, 2003:2328). Günümüzde bu konuda bilimsel tartışmalar devam etmektedir. Ancak, kesin bir sonuca ulaşılamamış olmasına rağmen, yakın gelecekte, yeni verilerin ışığında bu konuda da uzlaşmaya gidileceği kuşkusuzdur (Rice – Moloney, 2005:260), HOMO SAPİENS EVRE İnsan evriminin yaklaşık 7 milyon yıllık bir süreci kapsayan zaman ekseni boyunca devam edegelen ve gerçekleşen çeşitli değişimlerden sonra bugün için ulaşılmış olan son aşama, günümüzde dünyadaki bütün coğrafyalarda yaşayan tüm insanların dahil olduğu Homo sapiens evresidir. Homo sapiens türü insanın ilk defa 150.000 yıldan daha eski bir tarihte Afrika kıtasında ortaya çıktığı ve oradan da, 70.000 yıl kadar önceleri önce Eski Dünya’ya, daha sonra da Avusturalya ve Amerika kıtalarına yayıldığı öne sürülen varsayımlardan biridir. Diğer (ikinci) varsayım, Homo sapiens’in 40.000 yıl kadar önceleri, dünya üzerinde yaşamakta olan Neanderthal’lerin yerel anlamda gerçekleşen evrimsel değişimleri suretiyle, Eski Dünya’da farklı yerlerinde oluştuklarıdır (Thorne – Wolpoff, 1992:2833). Kendisinden daha önce yaşamış olan bütün fosil insan türlerine kıyasla Homo sapiens’in daha az adaleli, daha narin yapılı, daha inceuzun kemikli bir beden yapısı vardır. Böylesine bir bedensel yapı göstermelerinin olası nedeni, bu aşamada insanın gündelik yaşamını sürdürebilmek için oluşturduğu gelişkin endüstrilerden (teknolo kabaca 250 kilometre kadar uzatılmıştır. Türkiye’ye 1076 kilometre için düşen maliyetinin 1.5 milyar dolar olduğunu düşünürsek bu az bir mesafe değildir.Boru hattını bir kenara bırakalım. Geçenlerde ABD Silahlı Kuvvetler dergisinde çıkan, Ortadoğu’da yeni sınırların çizilmesini içeren ve Türkiye topraklarının bir bölümünü ‘Özgür Kürdistan’ olarak gösteren bir harita vardı. Şimdi ABD Silahlı Kuvvetler dergisinin hazırladığı yeni Ortadoğu haritası ile boru hattının haritasını üst üste koyalım ve tekrar bakalım: BaküTiflisCeyhan boru hattı, neredeyse ABD’nin çizdiği ‘Özgür Kürdistan’ haritasının kuzey ve batı sınırlarını belirleyen bir güzergâh izliyor gibi. ABD’ye göre Ortadoğu’nun yeni şeklinde Türkiye’de kurulacak bir Kürt devletini Ankara bugünden kabul etmemişse eğer, ortada iki şık kalıyor: Türkiye’de bizim bilmediğimiz coğrafi koşulların zorluğu nedeniyle boru hattının bu şekilde geçmek durumunda olduğu ya da bu ilginç sınır çakışmasının büyük bir tesadüften başka bir şey olmadığı.’’ Buyurun bakalım... Kimileri hemen ‘‘paranoya’’ teşhisini koyacaktır. Ama önce iki haritayı üst üste koysunlar! Hayır İlker Çamkır: ‘‘Başbakan, dünyada terör örgütü olarak tanımlanan El Kaide’nin mali destekçisi Yasin el Kadı için ‘hayırsever insandır’ dediğine göre El Kaide aslında bir hayır kurumu mu oluyor! Çokluk Akif Kökçe: ‘‘Türkiye’deki çokeşlilik Avrupa Birliği için sorun olmuş. Türk halkı da çokeşlilikten muzdarip: NATO, BM, ABD, IMF, Dünya Bankası, AB...’’ Ulema Akif Kökçe: ‘‘Birleşmiş Milletler’in terör listesinde bulunan Yasin El Kadı’nın masum olduğu konusunda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı nasıl bu kadar emin olabiliyor? Ulemaya sormuştur!’’ Arabik Ahmet Mete Apak: ‘‘İsrail saldırılarına karşı Arap ülkelerinde yapılmayan siyasi gösterilerin Türkiye’de yapılmasının anlamını pek kavrayabilmiş değilim!’’ Saklı Anıl Öçal: ‘‘İkinci Cumhuriyetçiler, Amerika’nın yeni global Sevr haritasını ne zaman alkışlayacak, diye sorma hakkımı Sevr paranoyasına sahip biri olarak saklı tutuyorum.’’ jilerden) yoğun bir biçimde yararlanması, dolayısıyla da artık bedensel olarak fazla güç gerektirmeyen bir yaşam tarzını sürdürmeye başlamış olmasıdır (Arsebük, 1999:41). Soğuktan korunmak için oluşturulan ilk kulübemsi yapılar bu döneme aittir. Homo sapiens türü insanın oluşturduğu ve yaklaşık 40.000 ile 11.500 yıl öncelerine ait olan endüstriler Üst Paleolitik olarak adlandırılır. Taş aletlerin yanında, daha önceki dönemlere kıyasla yoğun bir biçimde kemik, fildişi, geyik ile diger bazı hayvanların boynuzlarından yararlanılmak suretiyle değişik amaçları için farklı aletler oluşturulması dikkati çeker. Artık her işe yarayan tek alet kavramı sona ermiş ve artık neredeyse her farklı işe yönelik yeni bir alet oluşturulmaya başlanmıştır. Bu dönem insanı hayvanları avlayabilmek için tuzaklar yapmış, hayvanların göç yolları üzerinde kamp yerleri oluşturmuş, akar su ve deniz kıyılarındaki su ürünlerinden de yararlanmıştır. Kemikten yapılma zıpkınların mevcudiyeti, Homo sapiens insanının bu dönemde sal/sandal türü araçlarla açık denize doğru açıldığı ve bazı iri balıkları da avladığına işaret etmektedir. Tinsel olması gereken mağara resimleri ve insan ile hayvan heykelcikleri de gene ilk defa bu dönemde ortaya çıkar.Görüldüğü gibi, 6.57 milyon yıl önceleri gerçekleştirmeye başladığı evrim sonucu insanın, ilk "insansı" aşamalardan başlayarak gerçek anlamda "insan" durumuna gelmesi uzun bir zaman sürecinin ürünüdür. Doğadaki tüm canlılar içinde kendi evrimine bizzat kendi çabalarıyla katkıda bulunan ve hatta yönlendiren tek örnek insandır. Ayrıca, insanın bugünkü bedensel durumunun evrimsel anlamda son aşama olmadığı, bunun gelecekte de değişeceğini ileri sürmek bir "kehânet" değildir. Can evlâdı H imayei Etfal Cemiyeti İstanbul merkezi tarafından tesis olunan “Anneler Birliği”nin küçük çocuklara mahsus yaptırdığı kum ve güneş banyo mahallerinin Resmi güşadı (açılış töreni) dün yapılmıştır. Kimsesiz ve fakir yavruların iyiliği için büyük bir gayretle çalışan Himayei Etfal Cemiyeti, bu defa da çok hayırlı bir iş görmüştür. Banyo mahallerinde küçük çocuklar, ılık güneş karşısında yarımşar saat bırakılmıştır. Bu münasebetle davet olunan zevata müessese gezdirilmiş, suni ziya (ışık) banyosu hakkında doktor Safiye Ali Hanımefendi tarafından mâlumat ve izahat verilmiştir. Aynı zamanda çocuklara suni ziya banyosu da tatbik edilmiştir. İngiliz, Fransız, Amerika, Belçika, Almanya sefirlerinin (elçilerinin) refikaları (eşleri) de resmi güşadda hazır bulunmuşlardır. Madamlar, müesseseye ellerinden gelen yardımı yapacaklarını vaat etmişlerdir. Mağara ve kovuklarda ve sokaklarda yatan ve bu sebepten her gün hastalanan kimsesiz çocukları, hastalıklarının ehemmiyetsizliği hasebiyle hastahaneler kabul etme Bazı muhterem ve şefkatli zevat dün Himayei Etfal Süt Damlası’nda, 12 bikes (kimsesiz) yavruyu kendilerine “can evlâdı” yaptılar. da resmi güşadı yapılmıştır. Anneler arasında bir vahdet (birlik) temin etmek için teşkil edilen “Anneler Birliği”, yetim ve bikes çocuklara muavenet (yardım) etmek için Avrupa’da olduğu gibi bir “Can Evlâdı” teşkilatı vücuda getirmiştir. Dünkü resmi güşadda bu çocuklardan 12 tanesini bazı şefkatli zevat “Can Evlâdı” olarak kabul etmişler ve fotoğraflarını almışlardır. Dün “Can Evlâdı” alan âlicenab (yüksek gönüllü) zevat şunlardır; Saadet Osman, Kerime Hamid, Ziba Esad Fuad, Ulviye Ziya hanımlar, Doktor Besim Ömer Paşa, Madam Pristol, İsveç sefirinin refikası, Alman sefirinin refikası Madam Nadolini, Madam Kravon ve saire.. 18 Haziran 1926 Doktor Safiye Ali Hanım... mekte ve bu yüzden memleketin birçok evlâdı bu ehemmiyetsiz görünen hastalıklar sebebiyle her gün mahvolmaktadır. Himayei Etfal’e merbut (bağlı) Süt Damlası müessesesi, bu çocukları hastalıkları esnasında muvakkat (geçici) bir tedaviye tabi tutmak için de 45 yataklık bir hastahane vücuda getirmiş, dün bunun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle