17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

gösteren "Birlik" örgütünün bir kolu Rusya’nın Stavropol kentinde faaliyet gösteriyor. Bu örgütün Azerbaycan’dan işçi olarak Rusya’ya giden Talış kökenli insanları örgütleyerek Azerbaycan’da isyan çıkarma çalışmaları içinde olduğundan şüpheleniliyor. İlginçtir ki, 1217 Mart 2007’de Moskova’da protesto gösterisi yapmaya çalışan ve kendilerini Talış halkının temsilcisi gibi tanıtan grup ABD Kongresi’ne ve Avrupa Konseyi’ne bildiri göndererek vatana ihanet suçundan tutuklanan Nevruz Memmedov’un serbest kalması için Azerbaycan’a baskı yapılmasını istediler. İran’ın kendi lehinde kullanmaya çalıştığı diğer bir olay da Rafik Tağı olayı oldu. Azerbaycan’da yayın yapan Sanat gazetesinin yazarı Rafik Tağı’nın "Avrupa ve Biz" başlıklı makalesinde Hz. Muhammed’e hakaret ettiği iddiaları üzerine İran için Azerbaycan’a gözdağı verme fırsatı doğmuş ve İran basını sorunun Azerbaycan’ın sahip olduğu rejimin köklerinde bulunduğunu ifade etmişti. Bu konu İran’ın Seher2 kanalı, ulemanın Cumhuri İslam gazetesi ve Devrim Muhafızları’nın Baztap gazetesi tarafından günlerce gündemde tutularak İran’daki Azerbaycan Türkleri’nde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne karşı tepki uyandırmaya çalışılmıştı. Hatta İran’lı müçtehitlerden Ayetullah Fazil Lenkerani, Rafik Tağı hakkında ölüm fetvası vermişti. Rafik Tağı’nın yazısı nedeniyle Bakü’nün Nardaran kasabasında yapılan gösterilerde ise İran bayrakları açılmış ve İran lehinde sloganlar atılmıştır. Rafik Tağı’nın yayınladığı makalenin, İran’daki Türkleri hamam böceğine benzeten karikatür nedeniyle patlak veren olaylardan birkaç ay sonra gerçekleşmesi İran’ın Azerbaycan’daki komplosu olarak değerlendirilmişti. Ayrıca Rafik Tağı yazısına gelen tepkilerin diğer Müslüman ülkelerden değil sadece İran’dan gelmesi dikkat çekiciydi. Bu olaylardan bir süre sonra Azerbaycan istihbaratı 16 kişilik bir grubu Azerbaycan’da darbe yapmaya çalıştıkları gerekçesiyle tutukladı. Azerbaycan basınında grubun İran destekli olduğu iddiaları yer almış fakat Azerbaycan istihbaratından bu konuda her hangi bir açıklama yapılmamıştı. İran, Azerbaycan’ın laik ve Batı uygarlığı yönündeki açılımlarını gereksiz görüyor. Azerbaycan’a yönelik çalışmalarını Şiiliği ön plana çıkararak sürdürüyor. Azerbaycan’da sadece İran değil diğer dini gruplar da misyonerlik faaliyetleri yürütüyor. Fakat bu konuda daha çok İran başarılı oluyor ki bunun da temel nedeni Azerbaycan’da İran için daha fazla potansiyelin olması ve İran’ın çalışma yöntemidir. Bu bağlamda İran’ın Azerbaycan’da rejim değişikliği hazırlıkları içinde olduğu tartışmalı olsa bile tehlikeli durumlara karşı hazırlıklarını yapıyor. İran, Azerbaycan içinde kendi lehine kamuoyu oluşturmaya çalışırken bir yandan da Azerbaycan’ın iç işlerine müdahale ediyor. Buna karşılık Azerbaycan Güney Azerbaycan’da hiçbir faaliyet yürütmüyor. Özellikle Azerbaycan’da kuvvetli bir muhalefetin olmaması ve iktidar muhalefet mücadelesinin yerleşmiş bir zeminde yürütülememesinden dolayı oluşan boşluğu İran çok iyi değerlendiriyor. Azerbaycan’da sağlam bir ideolojinin ve devlet modelinin bulunmaması da İran’ın model olarak kendini Azerbaycan’daki sivil halka tanıtması için kolaylıklar sağlıyor. Bu bağlamda Bakü’nün Nardaran kasabası küçük İran olarak tanınıyor. Aslında bu, Türkiye’nin Azerbaycan’da model olamamasından da kaynaklanıyor. Azerbaycan’da kültürel model arayışlarının sürmesi Rusya, İran, Avrupa ve ABD arasında da mücadeleye neden oluyor. Dolayısıyla İran’ın Azerbaycan içindeki faaliyetleri aynı zamanda Türkiye, Avrupa ve ABD değerlerinin Azerbaycan’a yerleşmesini engellemeye yöneliktir. Bu nedenle İranlı yetkililer İran(Fars) kültürü ile Azerbaycan kültürü arasındaki yakınlığı vurgulayarak aslında Azerbaycan’ın Batılaşma çabalarının yanlış olduğunu gündeme getiriyorlar. Azerbaycan ise bütün bunların önüne geçmek için bazı önleyici adımlar atmalıdır. Bunun tersi durumunda ülke bir zamanlar Türkiye’de olduğu gibi dıştan destekli yerel gruplar arasında çatışma arenasına dönüşebilir. Bu durumun önüne C S TRATEJİ 23 geçmek için Azerbaycan hükümetlerinin yapması gerekenlerin bazıları şu şekilde sıralanabilir: ? Azerbaycan hükümeti ve muhalefeti aralarındaki kavgaya son vererek Azerbaycan karşıtı güçlerin ülke içinde kuvvetlenmesini engellemeli, ? Azerbaycan’daki ideoloji boşluğu bir an önce doldurulmalı, ? Bütün dini çalışma ve propagandalar Azerbaycan Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yürüten kurumun kontrolü altında yürütülmelidir. Kurumun bilgisi dışındaki çalışmalar durdurulmalı bu çalışmaları yapanlar Azerbaycan’a girişi yasaklanarak sınır dışı edilmeli veya tutuklanmalıdır, ? Bütün yabancı ülkelerin ve kültürlerin propagandasının etkisi kısıtlanmalıdır. Aslında bu konuda Azerbaycan hükümeti bazı olumlu adımlar atarak yabancı kanalların 1 Ocak 2007’den itibaren normal antenden yayın yapmasını ve 1 Ocak 2008’den itibaren yabancı dillerdeki dizilerin yayınlanması yasaklanmıştır. İran’ın Bakü Büyükelçisi (etnik kökeni Azerbaycan Türkü’dür) Efşar Süleyman’ın daha sert diplomat olarak bilinen İran’ın Nahçıvan Konsolosu Nasir Hemidi Zari ile değiştirilmesi önümüzdeki süreçte İran’ın Azerbaycan içinde daha da aktifleşeceğinin göstergesidir. İran’ın asıl amaçlarından biri gerektiğinde Azerbaycan’ı içten istikrarsızlaştırmaktır. Bunu ise Türkiye ve diğer Ortadoğu ülkelerinde yaptığı gibi kendi kontrolünde olan gruplar üzerinden yapmaya çalışıyor. Bu nedenle istikrarsızlık yaratabilecek grupları kendisi üretiyor ve devletin laik rejimine karşı kışkırtıyor. Dolayısıyla İran’ın Azerbaycan içinde her kesimden insanlarla çalışmaları bulunuyor. İran’ın bu tür faaliyetleri Ortadoğu ülkelerinde yürüttüğü ve bu faaliyetlerin bu ülkeler açısından yol açtığı sorunlar bilinmektedir. Ortadoğu ülkeleri hala bu faaliyetlerin yaratacağı krizlerden endişe ediyor. Dolayısıyla İran’la olası bir kriz durumunda Azerbaycan devleti İranAzerbaycan sınırlarında değil Azerbaycan sınırları dahilinde tehlikeyi defetmek zorunda kalacaktır. Bu ise bir zamanlar Türkiye’de olduğundan daha tehlikeli bir hal alabilir. S T R A T E J İ İbrahim Özgür BEKTAŞ in, her ne kadar coğrafi olarak Türkiye’den yüz binlerce kilometre uzakta olsa da tarihsel olarak iki ülkenin ilişkileri ve bağları çok eski dönemlere kadar uzanıyor. Türkler ve Çinliler arasındaki ilişkiler bu bağlamda son derece köklü ilişkiler olarak nitelendirilebilir. Türkiye’de, Türklerin Orta Asya’dan göç etmesinden Yazar: Barış Adıbelli sonra Çin ile ilişkilerin IQ Yayıncılık, Mart 2007 kesildiğine ilişkin kanılar hâkimdir. Ancak, coğrafi olarak arada bir yakınlık bulunmasa da TürkÇin ilişkileri tarihin her döneminde yoğunluğu değişmekle birlikte mevcut oldu. Hatta öyle ki Çin, Japon işgaline uğradığı dönemde, Türklerin I. Dünya Savaşı sonrasında verdiği bağımsızlık mücadelesini örnek aldı. İki ülke arasındaki köklü tarihsel bağlar bugüne kadar Türkiye’de çok fazla araştırılamamıştı. Hatta K İ T A P L I Ğ I Osmanlı’dan günümüze Ç TürkÇin ilişkileri ülkemizde Uzakdoğu, Asya Pasifik ya da Çin uzmanının sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Hal böyle olunca da dünya Çin ile yatıp kalkerken, Türkiye’de, Türkler ile binlerce yıllık ortak geçmişi olan bir ülke, akademik anlamda "bakir" bırakılmış durumda. Ancak geç kalınmış olsa da son dönemde Çin üzerine yapılan çalışmaların göreli olarak arttığı da bir gerçek. Söz konusu akademik çalışmalardan biri de, Cumhuriyet Strateji’de yazdığı Çin merkezli Uzakdoğu, Asya Pasifik yazılarından aşina olduğumuz Barış Adıbelli’nin, aynı zamanda yazarın üçüncü kitabı olma özelliğini taşıyan "Osmanlı’dan Günümüze TürkÇin İlişkileri" adlı çalışması. Kitap, adından da anlaşılacağı üzere Osmanlı’dan günümüze kadar olan süreçte Türk ve Çin uygarlıkları arasındaki ilişkileri irdeliyor. Özellikle yakın tarihteki ilişkilere 11 Eylül 2001 sonrasına dair yapılan yorumlar son derece etkileyici. Bunun yanı sıra Soğuk Savaş döneminde iki ülke arasındaki ilişkiler, Çin’in Akdeniz’e olan ilgisi, Türkiye’nin Asya’ya olan ilgisi, uluslararası terörizm kapsamında TürkÇin ilişkileri, Doğu Türkistan sorunu gibi önemli konular da kitapta geniş bir şekilde ele alınıyor. Barış Adıbelli’nin söz konusu çalışması, oldukça ayrıntılı bir siyasi tarih çalışması olarak uluslararası ilişkiler öğrencileri başta olmak üzere konuyla ilgilenen herkese iyi bir referans kaynağı olma niteliğini de taşıyor. STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle