17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Zülal KALKANDELEN [email protected] eçen hafta Amerika’da 4 Kasım 2008 tarihinde yapılacak Başkanlık seçimine katılacak adaylardan öne çıkanları tanıtmış ve seçilebilirliği etkileyecek temel faktörleri sıralamaya başlamıştık. Birinci bölümde, Karakter, Seçim Kampanyası İçin Yardım Toplama Kapasitesi, Sosyal Konulardaki Tutumlar: Eşcinsel Evliliği, Kök Hücre Araştırmaları, Kürtaj, Silah Kontrolü olarak belirlenen bu faktörlere, yazının bugünkü ikinci bölümünde devam ediyoruz. Etnik köken, cinsiyet ve Irak değişkenleri çerçevesinde C S TRATEJİ söyleyen kölelerin umudu; uzak kıyılara kaçan göçmenlerin umudu; Mekong Deltası’nda devriye gezen genç askerlerin umudu; bir işçinin zorluklara göğüs geren oğlunun umudu; Amerika’da kendisine de yer olduğuna inanan garip isimli çelimsiz çocuğun umudu! Bu umudun azmi!" Bu sözlerin sahibi, 2629 Temmuz 2004 tarihlerinde Boston’da yapılan Demokrat Parti Kurultayı’nda muhteşem bir konuşma yapan Barack Obama’ydı. Son derece etkileyici üslubuyla, ben dahil salonda bulunan binlerce kişiyi ayağa kaldıran Obama, tartışmasız kurultayın yıldızıydı. Dört gün süren kurultay boyunca, Bill Clinton, James Carter, Hillary Clinton, Al Gore, John Kerry, John Edwards, Nancy Pelosi ve Wesley Clark başta olmak üzere Demokratların önde gelen birçok ismi konuşmuştu ama en büyük alkışı Barack Obama almıştı. Öyle ki, bugün 45 yaşında olan bu genç politikacı, aynı yıl yapılan seçimlerde, Illinois eyaletinden Senato’ya seçilmeyi başardı. Bu, Amerikan tarihinde daha önce yalnızca 4 kez yaşanmış ender bir durumdu. Obama şu anda, Amerikan Senatosu’nda görev yapan tek AfrikalıAmerikalı senatör. "Amerika’da kendisine de yer olduğuna inanan garip isimli bu çocuk", 10 Şubat 2007’de Washington’da başkanlık seçimi için yarışacağını duyurdu. Açıklamayı yaptığı nokta, 1858’de Abraham Lincoln’ün köleliğe karşı savaşını başlattığı ünlü konuşmasını yaptığı yerdi. Obama’yı 2004’te medyada adeta bir rock yıldızı haline getiren şey, o günlerde Amerikan halkının gerçekten ihtiyaç duyduğu "yeniliği" yansıtması ve parti tabanında heyecan yaratmasıydı. Nitekim, bugünkü stratejisini de aynı temele oturtuyor ve "Artık değişim vakti" diyor. Gençliği ve deneyimsizliği kimilerince eleştirilse de, "Washington’a özgü yöntemleri öğrenecek kadar zamanım olmadı belki ama Washington’un değişmesi gerektiğini anlayacak kadar bulundum orada" diye yanıt veriyor. AfrikalıAmerikalılar arasında yüksek bir popülariteye sahip olan Obama, aynı zamanda bu kesimin hayallerindeki imajı da destekliyor. "Bizden birisinin başkan olduğu gün, çocuklarımıza bu ülke özgürdür" diyebileceğiz şeklinde konuşanların sayısı az değil. "Rosa Parks, zamanında otobüsteki koltuğundan kalkmadığı için bugün Obama aday olabiliyor" diyorlar. Yani Barack Obama’nın adaylığı, Amerika’daki siyah ırkın gösterdiği gelişmenin kanıtı olarak görülüyor. Nitekim, Dışişleri Bakanı Condeleeza Rice da, bu görüşe destek verip, onu politikacı olarak beğendiğini söylüyor. Fakat asıl soru şu: Amerikan halkı, siyah ırktan Kenyalı bir baba ile Kansaslı beyaz bir annenin Barack Hussein Obama adlı oğlunu gerçekten başkan seçer mi? OrtaBatı’daki muhafazakar beyaz Amerikalılar böyle bir adaya oy verir mi? Herkesi düşündüren soru bu. Obama ise, insanların sağlık, eğitim, iş, terörizm konusundaki endişelerine yanıt verdiği sürece, ırk konusunun belirleyici olmayacağına inanıyor. Bana kalırsa, Barack Obama’nın seçimlerde büyük rol oynayacak siyah nüfusun oylarını garanti göremeyeceğini de göz önünde tutmak gerekir. Bu kesimin ağırlıklı bir şekilde Demokrat adaylara oy verdiği bir gerçek. 2004 seçimlerinde, John Kerry siyah nüfusun oylarının yüzde 89’unu almıştı. Fakat sorun şu ki, siyahlar arasında Obama’yı "yeterince siyah" bulmayanlar da var. Annesi beyaz olduğundan değil, yıllar içinde bu grupla olan bağlarını güçlendirmediğini düşünüyorlar. Bu nedenle de, bu yönde düşünenler sadece siyah olduğu için onu değil, Hillary Clinton’ı tercih ediyorlar. Ne de olsa Hillary Clinton, eşinin başkanlığı sırasında bu kesimle iyi ilişkiler geliştirmeyi ihmal etmemişti. Bill Clinton’a olan bağlılıkları aynen eşine de yansır mı, bunun da değerlendirmesini iyi yapmak gerekir. 2008 başkanlık seçiminin en renkli simalarından bir diğeri de, 59 yaşındaki New Mexico Valisi Bill G ETNİK KÖKEN Seçmenlerin partilerden daha çok adaylara göre oy kullandığı iki partili Amerikan sisteminde, oyların, Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti arasında birbirine çok yakın bir oranda dağıldığı göze alınırsa, "kararsız kalan seçmeni de yakalayabilecek ve toplumun geneline hitap edebilecek aday" faktörü çok önem kazanıyor. Bu faktör, her iki partiyi de en çok düşündüren konu. Demokratlar geçen yıl Kongre seçimlerinde yakaladıkları rüzgarı arkalarına alıp, Bush sonrası dönemde Beyaz Saray’ı da ele geçirmek istiyorlar. Bu nedenle, "Amerikan halkı tarafından seçilebilirliği en yüksek olanı" kendi başkan adayları olarak belirlemeleri gerekiyor. USA TodayGallup tarafından 24 Mart tarihleri arasında yapılan bir araştırmaya göre, Demokratlar arasında Hillary Clinton yüzde 36, Barack Obama yüzde 22, Al Gore yüzde 18 (aday olmayacağını açıklamasına karşın Demokratlar arasında popülerliğini koruyor), John Edwards yüzde 9, Joseph Biden yüzde 3 (Delaware SenatörüDemokrat), Wesley Clark yüzde 2 (henüz aday değil), Bill Richardson ise yüzde 1 oranında tercih ediliyor. Bu sıralama karşısında sorulan soru şu: Amerikan halkı bir kadını ya da siyah ırktan bir politikacıyı başkan seçmeye hazır mı? Hillary Clinton ya da Barack Obama önseçimleri kazanıp Demokrat Parti adayı olarak seçime girerse, buna Amerikan halkının tepkisi nasıl olur? ABD’de başkanlık yarışı (II) ABD’de etnik köken, cinsiyet ve Irak konuları seçmeni yakından ilgilendiriyor. Obama’nın melez Richardson’ın Hispanik olması, Clinton’un kadın olması seçim kampanyalarının da renklenmesine neden oluyor. Irak’ın işgali, asker çekme konuları ise Cumhuriyetçilerin en zayıf noktası… AFRİKA KÖKENLİ YA DA HİSPANİK Cumhuriyet gazetesinin 1 Ağustos 2004 tarihli sayısında çıkan yazımızda şu satırlar yer alıyordu: "Kör bir iyimserlikten ya da hakkında konuşmazsak işsizliğin yok olup gideceğini, sağlık sorunlarının kendi kendine çözüleceğini sanan bir boş vermişlikten bahsetmiyorum. Daha temel bir şeyden söz ediyorum. Bu, ateşin etrafında oturup özgürlük şarkıları Obama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle