17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dr. Hicran KAZANCI TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası ngiltere ve Fransa daha sonra da ABD’nin liderliğinde Batılılar, Ortadoğu bölgesinde yer alan önemli enerji kaynaklarının yanı sıra bu kaynakların taşınma yollarını da kontrol altında tutma stratejisini uzun yıllardan beri uygulamaya çalışıyorlardı. Söz konusu projenin uygulanabilir sürece girmesinin önündeki en büyük engel, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) varlığı olmuştu. 1990 yılında SSCB’nin dağılması ve bu engelin ortadan kalkmasıyla, başta ABD ve İngiltere’nin bu bölgeye hâkim olma politikalarındaki araç ve taktikler de yeni dünya düzenine göre yeniden tasarlanmıştır. Bir başka ifadeyle ABD, petrol kaynaklarının kontrol altında tutulması, İsrail’in güvende olmasının sağlanması ve Batılılara "düşman" olan ülkelerin kitle imha silahlarına sahip olmasının engellenmesi veya sürekli güçsüz bırakılmaları stratejisinin uygulanabilmesi için kullanılan yöntemlerin çağın değerleriyle örtüşmesine gayret gösterdi. Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün’ü ziyaret etti… C S TRATEJİ 11 ardından bölge ülkelerini ziyaret ederek ekonomi, sosyal ve askeri anlaşmaların yapılmasını önerdi. Başta Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün’ü ziyaret eden Putin’in zamanlamasının ABD’nin uluslararası gelişmelere tek taraflı müdahalesinin dünyada yarattığı bunalımın had safhaya ulaştığı bir dönemle örtüşmesi açısından bu çıkışın tesadüf olmadığı anlaşılıyor. Yani, Irak’ta süregelen savaş, ikinci kutbun çökmesinde büyük etkisi olan Afganistan’da bugün yaşananlar, Lübnan’da patlak veren dramatik olaylar ve ABD’nin İran’a muhtemel saldırısının gündeme oturması gibi hassas gelişmelerin ortasında Rusya’nın bu girişimi sıcak denizlerle bağlantısını kesmediğini gösterdi. İ Putin’in Ortadoğu açılımı YAKLAŞAN RUSYA ABDRUSYA ÇEKİŞMESİ ABD, Irak merkezli Ortadoğu’daki yayılma politikasının uygulanması için zemin hazırlarken, önce saldırısını haklı çıkarmak için insanlık, adalet ve demokratik değerlere dayanan gerekçelerini ileri sürmüş daha sonra propaganda başlatmış ve ardından da Irak işgaline başlamıştır. ABD’nin bütün bu girişimi, işgal ettiği Irak’ta zamanla netleşen esas amacını gizleyemedi. Böylece, Irak’ta giderek artan güçlü ve organize direniş hareketi, önlenemez bir hal alırken bunun yanı sıra dünya kamuoyunda Amerika’ya karşı giderek artan nefret de yeni bir küresel güç odağına dönüştü. Irak’ta yaptığı tüm hataların doğal bir sonucu olan bu gelişmelere rağmen, Irak merkezli planlarını uygulamakta ısrarlı olan ABD, gerek kendi siyasetçilerinden gerek ABD kamuoyundan gerek uluslararası örgütlerden ve gerekse dünya kamuoyundan gelen eleştirileri önemsemiyor. Bu gidişattan rahatsız olan başta Irak’a komşu ülkeler olmak üzere bölge ülkeleri, ABD’yi uyaracak ve ABD’nin planlarını durdurabilecek, kıtasal güç konumunda olan bir ülke bulma özlemine kapıldılar. Bir başka deyişle, ABD’nin Irak’taki varlığının yanı sıra komşu ülkelere yönelik davranışlarından büyük tehdit algılayan ülkeler, soğuk savaş dönemindeki iki kutuplu, WashingtonMoskova merkezli paylaşımı, BatıDoğu bloku veya NATOVarşova Paktı arasındaki güç dağılım dengesini koruyan "vurursan vururum" anlayışının tekrar geçerlilik kazanmasını şiddetle arzulamaya başladılar. Başta Irak’a komşu ülkeler ile diğer bölge ülkeleri, dünyamızı ikiye ayıran soğuk savaşı dönemindeki olayların ABD’nin sıkıştığı bir dönemde Rusya lideri Putin’in Ortadoğu’ya yönelik gezisi, dikkatleri çekti. Bölgede İran ile ilişkileri iyi olan Rusya’nın ABD yandaşı ülkelere yönelik gezisi, yeni işbirliği hedeflerini taşıyor. Rusya’nın bölgede etkin olması ABD için yeni bir sorun kaynağı yaratabilir. bugünkü dünyamızda cereyan eden gelişmelere nazaran daha az karamsarlık ve umutsuzluk yarattığı kanısına vardılar. Aynı zamanda, iki kutuplu dünya sistemindeki ikinci kutbu temsil eden ve yanı başında gelişen olaylardan Irak’ın komşuları kadar rahatsız olan ve bunların kendisine de etki yapacak boyuta varmasından endişelenen Rusya, karşı atağa geçti. Bu bağlamda, ABD’nin Irak çıkmazının doruk noktasında olduğu ve bu çıkmazdan kurtulmak için tüm yolları denemeye başladığı bir dönemde, Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin de, Davos toplantısında ABD’yi sert dille eleştirmesinin Putin ve Kral Abdullah... Siyasi ve ideolojik nedenlerden dolayı uzun yıllardan beri Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün ile sınırlı ilişki yürüten Rusya, bölgesel sorunların yanı sıra küresel sorunların çözümü için de bu ülkelerle birlikte hareket etme zemini hazırlamak amacıyla kapsamlı ilişki kurmayı hedefledi. ABD tarafından kontrol altında tutulmaya çalışılan Petrol Üreten Ülkelerin (OPEC) başında yer alan Arabistan ile dünyadaki petrol üreten ülkeler sıralamasında önde gelen, ancak OPEC içerisinde yer almayan Rusya’nın Arabistan’a yakınlaşması bölgedeki enerji kartını tekelinde tutarak güçlü bir koz haline getirmeyi amaçladığını gösteriyor. Ayrıca, İran’ın nükleer tesislerinin yapımını üstlenen Rusya, İran’la geniş çaplı ticari ilişkiler sürdürüyor. Böylece hem ABD’ye karşı olan ülkeler (İran ve Suriye) hem de ABD’nin müttefiki olan ülkelere (Arabistan, Katar ve Ürdün) yakınlaşmaya çalışan Rusya, bölgedeki jeopolitik ve jeostratejik konumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Yani, ABD’nin gerek Hazar Bölgesi’ndeki varlığının, gerekse Irak merkezli Ortadoğu’daki askeri mevcudiyetinin devre dışı bırakılmasında İran’ı kullanan Rusya, ABD yandaşı olan Arap ülkeleri ile ABD karşıtı olan İran arasında arabuluculuk da yaparak, ABD’nin bölgede oluşturduğu savunma hattını kırmaya çalışıyor. Bu arada bölgesel soruna dönüşen Arapİsrail anlaşmazlığına, Irak olayına, İran’ın nükleer çalışmaları sonucu ortaya çıkan problemlere ve Lübnan’daki sorunlara kalıcı çözüm getirmede başarısız olan ABDAvrupa girişimleri de bölgedeki ülkeleri Rusya ile köklü bir ilişki kurmaya itti. Ayrıca Arap ülkeleri, Rusya’nın tarih boyunca hiçbir Arap ülkesini işgal etmemiş olması gibi bazılarıyla da geçmişte çok iyi ilişkiler içerisinde olması nedeniyle Rusya’nın kendilerine yakınlaşmasını olumlu olarak değerlendiriyorlar. Bu bağlamda, Rusya’nın Arabistan, Katar ve Ürdün ile yakınlaşması, ABD ve İsrail başta olmak üzere Batılılar tarafından kaygıyla karşılanırken, Arap dünyasında olumlu yankı yarattı. Rusya’nın bu girişimleri Irak çıkmazından henüz kurtulamayan ABD’nin dikkatlerini başka yöne çevirmesineneden olabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle