17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Halk Cumhuriyeti’nin 1976’da ölümüne kadar başında kaldı. Kısa zaman sonra Komünizm ikinci plana atılarak, aşırı bir otokrasi uygulamasının yanında, eski hanedanlık alışkanlıklarını devama başladı. Mao zamanında Çin’in kısmen kalkınmaya başlamışsa da asıl ekonomik ilerleme Deng Xioping (1978) sonra da Şiang Zemin zamanında başarıldı. Son dönem, ÇKP’nin komünizmi sadece ideolojik olarak yön vermek için kullandığını, ekonomik ilerlemelerin kapitalist uygulamaların otokratik yaklaşımla yürütüldüğünü gösteriyor. Kapitalizm’in beraberinde getirdiği insan özgürlüğü ve hakları, Çin’in bütünlüğünü tehdit eden en büyük unsur olarak beliriyor. 1989 Tianenmen Meydanı olayları demokrasinin köklenmemesi için bilinçli yapılmış bir uyarıdır. Çin’in uluslararası teamüle aykırı uyguladığı kapitalizm, çok çabuk ilerlemesine neden olurken, bize her iki sistemin de zayıf taraflarını gösteriyor. Kapitalizmin babası sayılan Adam Smith de: "Kişisel çıkarlar, kişisel mülkiyet ve satıcılar arasındaki rekabet, üreticileri sanki görülmez bir elle, niyetleri olmayan sonuca, toplumun aleyhine sürükleyecektir" tahmininde bulunmuştur. C S Engels TRATEJİ 21 Marx’ın ütopyası Komünizm, yardım edeceği kişilere otokrasi uygulaması gerektirdiğinden, çalışmıyor. Her kişiye ve girişimciye iş ve kişisel yaşamında özgürlük, eşitlik, ve refah hedefleyen kapitalizm, gene kişinin ihtirasına kurban giderek, küresel monopoliye, hegamonyaya, emperyalizme dönüşüyor, toplumların zararına, kısıtlı tröstlerin yararına çalışmaya başlıyor. En demokratik sistem bile, insan ihtirası, ‘daha fazla’ isteği ve iktidar tutkunluğu, üstün güç, aşırı servet, peşinde, kişisel boyutlardan, ülkelerarası evrensel boyutlara uzanarak, akamete uğruyor, hiçbirisi mükemmel çalışmıyor. VARDIĞIMIZ YER Marx’ın sözünü hatırlayalım:"Her Tarihi çağda, hayat şartlarının doğurduğu hakim olan ekonomik sistem, toplumun politik ve zihinsel düzeninin tarihini belirler." Büyük resme baktığımızda: Faşizm her yönüyle günümüzde uygulanamayacak bir rejim olarak belirirken, radikal din bağımlaşmasında tekrar karşımıza çıkıyor. Sosyalist başlangıcın Komünizme dönüştüğü, Komünizmin otoriter bir rejim olmadan SOL VE TÜRKİYE Ekonomik koşulların egemen olacağı 21. yüzyılda, insan özgürlük ve haklarına yer vermeyen hiçbir rejimin etken olması beklenemez. Bu tür uygulamalar kendilerinden evvelki deneyler gibi geçici olacaktır. Sorun demokratik kuralları serbest ekonomi kurallarıyla bağdaştırabilip, küresel hegemonyaya ve emperyalizme dönüştürmeden uygulayabilecek yöntemleri bulmak ve çalışabileceği ortamı yaratmaktır. Saygın bir idare için, SosyalistKapitalizm gene en uygun temel olarak beliriyor. Dünya çökmüş sistemlerle bocalarken, Türkiye Atatürk’ün, seksen yıl evvel bugün gerekeni seçip uyguladığını unutmuş, akıntıda sürükleniyor. Türkiye’de solun ne olduğunu anlamak, önümüzdeki seçim yılında çok önemlidir. Yalçın Doğan’ın 28 Şubat’ta Hürriyet gazetesinde çıkan, "AKP’yi iktidara Sol getiriyor, ................." başlıklı yazısının, uzun yıllardır belirsizliğini koruyan sol sorusunu yeniden gündeme getirmesi gerekirdi. Türkiye’de sol denildiğinde ne anlaşılması gerektiğini üstadımız İlhan Selçuk 1968 de çıkan yazısında şöyle izah etmişti: "Sol kavramı gökten yere inmiş değildir. Batı Avrupa'nın parlamento tarihinde doğmuştur, halktan yana olan ve ileri fikirler taşıyan milletvekilleri, meclislerde solda oturduklarından bu soy akımlara 'sol' adı verilmiştir. Eğer vaktiyle Fransa'da Cumhuriyetçiler sağda ve Kralcılar solda otursalardı, belki de bugün sağcılara solcu, solculara sağcı denecekti... Zenginlere karşı yoksulları savunan milletvekilleri 'solcu' adıyla anılmışlardır; teokratik (dinci) devlet anlayışına karşı laikliği Adam savunanlar da Smith solcudurlar. Solculuk ve sağcılık tarihsel çizgisi içinde durmadan gelişir..." "Türkiye'de ümmetçiliğe karşı milliyetçilik solculuktur; padişahlığa karşı Cumhuriyetçilik solculuktur..." Kısacası Türkiye’de sol kullanımının yukarıdaki Komünist rejimiyle bağlantısı yoktur. Partilerin sağ sol olarak belirlenmesi günümüzün daha önemli sorunları karşısında itici bir ayrılık yaratmaktadır. Sol ve solculuk, komünistlik anlamına gelmez, bu bilinmelidir. Yalçın doğan yazısına şöyle devam ediyor: "................ Sorumlu Baykal. Sol bir araya gelse, AKP’nin iktidar sansı yok. AKP şanslı çünkü Sol’un dağınıklığı AKP’ye yarıyor. Çünkü, Sol’un bir araya gelmesini Baykal engelliyor......" CHP doğurduğu tehlikenin farkında mı? KAPİTALİZM Kişilerin veya şirketlerin üretimi, ürün ve işgücü alışverişini, çeşitli pazarlarda ve istedikleri fiyat ayarlamaları ile yapabildikleri ekonomik ortamdır. Üretimi, fiyatlamayı, alışveriş, tüketimi, devlet kontrolü olmadan, kendi kendisini ayar eder şekilde çalışacağı düşünülmüştü. On sekizinci yüzyılda başlayan endüstri kalkınmasıyla gelişmiş, büyük bir gelir artımı yaratmıştır. Uzun süre devam eden kalkınma aşırı hızlanma ve yavaşlamalara neden olmuş, büyük şirketlerin birleşmeleri (tröstleşme) sanayide eşitsiz rekabet (monopoli/tekelleşme) yaratarak küçük iş sahiplerine zarar vermiş, 1929’daki büyük çöküşle sonuçlanmıştır. Waynard Keynes’in önerilerinden sonra, tröst karşıtı yasalar getirilmesi tekelleşmenin önüne geçmekte kısmen başarı olmuştur. YENİ YÜZYILIN SORUNLARI 21. yüzyılda batı dünyasının kapitalizmle gelişmiş büyük güçlerinin sadece kendi ülkelerini değil, az güçlü diğer ülkeleri de ekonomik hegemonyaya almasının, demokratik idarelerde emperyalizmin doğmasına neden olduğunu görüyoruz. Karl Max: "Burjuvazi, sürekli genişleyen bir pazara duyduğu ihtiyaç nedeniyle yerkürenin en ücra köşesine kadar gider. Burjuvazi dünyanın her köşesinde yuvalanmak, yerleşmek, ilişki kurmak zorundadır. Burjuvazi dünya pazarını sömürmek amacıyla gittiği her ülkede üretime ve tüketime kozmopolit bir nitelik kazandırır. Buna karşı çıkan gericilerin tepkilerine aldırmadan ulusal sanayinin üzerinde durduğu zemini yıkar ve ulusal sanayiyi olduğu gibi yok eder. Yok olanların yerini alan yeni sanayi kuruluşları artık yerli ham maddeleri değil, dünyanın en ücra köşelerinden ithal edilen hammaddeleri kullanarak üretim yapar. Ürünlerini yalnızca kendi iç pazarında değil dünyanın dört bir yanında pazarlar. Ülke içinde yapılan üretimle karşılanan talep ve isteklerin yerini, uzak diyarlardan ve iklimlerden ithal edilen ürünlere yönelik talep ve istekler alır. Yerel ve ulusal düzeyde kendine yeterlilikten vazgeçen uluslar karşılıklı bağımlılığı benimser......... Kısacası burjuvazi kendi imajına göre bir dünya yaratır" diyerek bugün içinde olduğumuz durumu 159 yıl evvel tahmin etmiştir. Sağ ve sol kavramlarının genel tanımı Fransa’da, kralcıların parlamentonun sağında, cumhuriyetçilerin solunda oturmasından kaynaklanıyor. Kökenini Komünizmden almayan Türkiye’deki sol da ‘ümmetçiliğe ve padişahlığa karşı olmayı’ içeriyor. çalışmadığı izleniyor. Rusya, Çin, Küba, yeni uyanan güney Amerima ülkeleri, bunun örneklerini oluşturuyor. Rusya’nın seksenli yıllarda Komünizmin çökmesiyle Pazar ekonomisine, yani kapitalizme kaydığı halde, demokrasi ile başarılı olamadığı ve Putin’in tekrar getirdiği otokratik yöntemlerle, SosyalKapitalist uygulamalarında, kısa sürede başarıları izleniyor. ABD’nin komşuları Orta ve Güney Amerika ülkeleri, demokratik rejimin en çok tesirinde olmaları gerekirken, Kapitalizmin yozlaştırılmasından ve ABD emperyalizmine olan tepkilerinden, tekrar komünizme, otoriter rejimlere dönüş yapıyorlar. Yarım asırdan fazladır komünistlik kisvesinde otoriter idaredeki Çin’in, bir yandan en koyu Marxsizmi uygularken, diğer yandan en ileri Kapitalist yöntemleri, ABD’nin kopyası denebilecek bir nitelikte, aşırı devletçilikle uyguluyor. Toplumlara eşitlik ve refah sağlanması beklenen
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle