14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Cüneyt GÖKSU Latin Amerika’da yükselen sol… C S TRATEJİ ABD’li diplomatların pek hoşuna gitmese de, oldukça alkış aldı. New York’un yoksul mahallelerine ucuz yakıt gönderdi. Petrol zenginliğini alt gelir gruplarıyla paylaştı. Binlerce, ücretsiz tedavi merkezi açtı, eğitim kampanyaları düzenledi, barınma ve gıda yardımlarını arttırdı. İşçilerin yönetimde yer aldığı, işçi meclislerinin yönetimde söz sahibi olduğu yeni yönetim modellerini yaşama geçirdi. 3 Aralık 2006’da yapılan seçimleri de yüzde 61’lik bir oranla kazandı; 2012’ye kadar garantilediği Başkanlık döneminde "21. yüzyıl sosyalizmi" yolunda daha kararlı olacağının ve koalisyon ortaklarını tek bir çatı altında buluşturup "Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi"nin kurulacağının sinyallerini verdi. S ol’un Latin Amerika’daki yükselişi, 2006 yılında da son hızıyla sürdü. Farklı zamanlarda seçilerek iktidara gelen liderler, uyguladıkları politikalarla, hem orta ve ortanın sağında yer alan iktidarların da yer değiştirmesine ya da daha ılımlı politikalar izleyen liderlerin cesaretlenmesine, hem de, bir araya gelirlerse, aslında nasıl bir güç olabileceklerini dünyaya göstermeyi de sürdürüyorlar. Aralık ayında Bolivya’nın Cochabamba kentinde yapılan ve iki gün süren, Güney Amerika Ülkeleri Topluluğu 2. Zirvesi’nin kapanış konuşmasını yapan Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales Güney Amerika Ülkeleri Topluluğunun, AB modelini esas aldığına değinerek, "Bizler AB gibi 50 yıl alacak bir kuruluş ve entegrasyon süreci yaşamak istemiyoruz, daha az zamanda, 45 yıl içinde, bu birlikteliği gerçekleştireceğimizi umuyorum" dedi. Güney Amerika’nın solcu liderleri, zirve’nin kapanış metninde, bu bütünleşme sürecinin başlangıç sinyallerini de verdiler. Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, yaptığı bir öz eleştiride "Kabul edelim ki, şu anda birçok karar alıyoruz; ama, henüz uygulamak için yeterince gücümüz yok" dedi. Morales, bir araya gelen ulusların öncelikli amacının sosyal, ekonomik ve kültürel birlikteliği sağlamak olduğunu söyledi. Güney Amerika ülkeleri, tek başına hareket ettikleri sürece daha ileriye gidemeyeceklerini ve fazla şansları olamayacağını, ancak bir araya gelirlerse önemli bir güç haline Morales gelebileceklerini kavramış gözüküyorlar. Morales, bölgedeki CAN: Ant Ülkeleri Topluluğu ve MERCOSUR: Güney Amerika Ortak Pazarı’nın yani iki ticari bloğun bir araya gelmesi için önderlik yapıyor. 1969 yılında kurulan CAN’a Ant Dağları etrafındaki Bolivya, Kolombiya, Ekvador ve Peru üye, MERCOSUR ise Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Paraguay’dan oluşuyor. Ancak bu yapılanma, Peru ve Kolombiya’nın ABD’yle serbest ticaret anlaşmaları imzalamalarını bahane ederek, aslında CAN üyesi olan Venezuela’nın, bu yapıdan ayrılıp 2006 yılı içinde MERCOSUR’a dahil olmasıyla değişti. Güney Amerika’nın en büyük ve en dengeli ekonomilerinden olan Şili’yse her iki gruba da dahil değil. Chavez iki grubun güçlerini birleştirmesi gerektiğini, ancak bu yolla daha güçlü bir birliktelik oluşabileceğinin üzerinde duruyor. Güney Amerika’da birlik arayışı Latin Amerika’da yaşanan değişim ton farklılığıyla sürüyor. Ülke halklarından BREZİLYA 27 Ekim 2002’den beri Brezilya’nın 39. gelen yakınmaları dikkate alan Devlet Başkanı olan, Luiz Inácio Lula da ya da kısaca Lula, 29 Ekim 2006’da, iktidarların işbaşına gelmesi genel Silva yüzde 61 oyla yeniden başkan seçildi. Lula, politik kariyerinin başlangıcındaki yaklaşım. Ancak bazı ülkelerde radikal sol söylemlerden, günümüzün "modern sosyal demokrasi"sine doğru işbaşına gelen liderlerin sağa yönelmiş durumda. Geçmişteki, derin "devrimci" sosyal değişim söylemlerinin kaymaları da dikkat çekiyor. yerini emeklilik, vergi, üniversite ve hukuk hayal? İspanyol sömürge kuvvetlerine karşı savaşan Simon Bolivar, 1830 yılında ölünceye kadar, Venezuela, Kolombiya, Panama, Ekvador, Bolivya ve Peru’yu da içine alan bir birliktelik kurmuştu. Ama, ölümünden sonra İspanyol’lar, kıtayı yeniden parçalayarak bugünkü sınırları çizmişlerdi. Bolivar herhangi bir bağımsızlıkçı liderden ötedeydi. Bunun nedeni, ortaya koyduğu Güney Amerika’nın birliği öngörüsüdür. Bolivar, Güney Amerika’nın bağımsız olmasının tek yolunun kıtasal bütünlük olduğunu görüyordu. Bu nedenle İspanyol işgaline karşı yürütülen tüm mücadeleleri birleştirmeyi hedeflemişti. Chavez’de aynı yolda ilerliyor. İktidarının ilk döneminde "21. yüzyıl sosyalizmi"ni ya da başka bir deyişle "demokratik sosyalizm"i gerçekleştirmeye Ortega başladı. ALBA’yı (Amerika için Bolivarcı Seçenek) hayata geçirdi. Küba ve Latin Amerika ülkeleriyle ortak projeler geliştirdi, uygulamaya koydu. Özellikle 2004 ve 2005’te dış ilişkilere önem verdi. Bu dönemde artan petrol fiyatlarıyla, ülke iki haneli büyüme oranlarını yakaladı. 20 Eylül 2006’da yaptığı, ABD Başkanı Bush’u "şeytan" olarak niteleyen Birleşmiş Milletler konuşması, alanlarında yapacağını söylediği "reformist" söylemler aldı. Chavez’in aksine, Lula için Wall Street, the City ve IMF nezdinde sahip olduğu destekten dolayı, karşı darbe tehlikesi kesinlikle yok. Eskilerin dediği gibi, ''Askeri darbeler asla IMF'ye karşı olmaz''. Lula’nın dış politikası oldukça yararcı. Kendini bir ideolog olarak değil uzlaşmacı olarak tanımlıyor; hem Bush ve hem de Chavez’le arkadaş. Lula, işbaşında olduğu dönemde Brezilya tarihinde birçok ''ilk''e imza attı. Ondan önce, hiçbir iktidar partisinin bu kadar çok sayıdaki yöneticisi, bakanı, milletvekili ve eylemcisi bu denli yolsuzluk soruşturmasına uğramamıştı. Ondan önce hiçbir iktidar, bu kadar kısa sürede, faiz ve anapara ödemesi biçiminde bu denli aşırı dış borç ödememişti. Ondan önce hiçbir iktidar, bu kadar çok yoksul seçmeni bu kadar kısa süre içinde hayal kırıklığına uğratmamıştı. Ondan önce hiçbir iktidar, bu kadar hızlı ve bu kadar aşırı sağa kaymamıştı. BOLİVYA Latin rüzgarı, şimdiki Başkan, Sosyalizme Doğru Hareket’in (MAS) lideri yerli Evo Morales’le daha da güçlendi. 2006 Ocak ayında Devlet Başkanlığı’nı devralmasından beri "Evo Morales" adı bütün dünyaya yayıldı. Morales, gücünü tümüyle, kendisine yüzde 50’nin üzerinde oy veren "halk"tan alıyor. Kıtada, 500 yıldır, yerli halkın yaşam kültürüyle Batı’nın dayattığı kültür çatışmasının bir sonucu olarak, barikatlardan, sokak gösterilerinden, Amerikan karşıtı eylemlerinden ötürü girdiği hapishanelerden, küçüklüğünden beri Kızılderili köylülerin geleneksel bitkisi koko tarlalarından kopup, Kızılderili köylü hareketinin önderi VENEZUELA Hugo Chavez, 1998 yılındaki Başkanlık seçimlerinde geçerli oyların yüzde 56’sını alarak seçilmişti. 1999’da yapılan referandumla da –yüzde 72 oranında evet alarak– anayasayı değiştirdi: Başkanlık süresini 6 yıla çıkarttı; iki dönem seçilebilmenin yolunu açtı; ülkeyi Simon Bolivar’ın 1800’lerdeki hayalinin rotasına yerleştirdi. Neydi bu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle