16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dr. Hicran KAZANCI TUSAM Orta Doğu Araştırmaları Masası 03 yılının baharında ABD tarafından işgal edilen Irak’ın yeniden yapılandırılması için büyük devletlerin yanı sıra küçük devletlere ait olan firmalar da, ülkede yatırım yapma projelerini öncelikli olma koşuluyla gündemine aldı. 1980’li yılların başından itibaren sürekli savaş halinde olan ülke (İranIrak savaşı, 1. ABDIrak Savaşı, 1990–2003 yılına kadar olan sürede ülkeye uygulanan ambargo ve 2. ABDIrak savaşı) kapsamlı bir yeniden yapılanmaya gerçekten büyük ihtiyaç duyuyor. Irak’ta yatırım yapmak için birbirleriyle yarışa giren firmaların bu büyük ilgisinin nedeni ise sadece yeniden yapılanmaya duyulan ihtiyaç değildi. Aynı zamanda Irak’ın petrol rezervi bakımından dünya ülkeleri sıralamasında ikinci sırada yer alması, tarıma elverişli olan arazi içermesi, turizm potansiyeli yüksek olan tarihi bölgelerin bulunması, İslam dünyasının kutsal toprakları sayılan ve Müslümanlar tarafından ziyaret edilen kentlerinin ve ünlü camilerinin bulunması yatırıma ilgiyi arttıran faktörler oldu. Irak’taki bu yabancı firmaların yatırım yapmak için iştahlarını kabartan diğer bir önemli etken, ülkenin mutlak hâkimi ve dünyada tek süper otorite olan işgalci güç ABD’nin Irak’ta olmasıdır. ABD’nin, küreselleşme teorisini bir araç olarak kullanarak ekonomi yani "pazar" bakımından dünyayı küçültme çabaları, Batılı devletlere firmalarını "Irak pastasından" en büyük payı almak için ülkenin yeniden yapılandırılmasında rol üstlenme girişiminde bulunmaya itti. Buna ek olarak da, ABD Başkanı George Bush’un 2003 Mart’ında yaptığı "Irak’ta büyük zaferi elde ettik" yönündeki açıklaması, Irak’a gitmeye hazırlanan söz konusu firmaların patronları tarafından bir garanti olarak algılandı. Ancak, Irak’ın işgali arifesinde ülkeyi savaş ganimeti gibi aralarında paylaşmaya hazırlanan bu firmaların hayalleri Bush’un sözde "Irak zaferi" gibi boş çıktı; çöl ortasında susuz kalanların serabına dönüştü. Ülke savaş ve ambargolarla yıkım yaşadı C S TRATEJİ 21 bugüne dek, Irak’taki yeniden yapılandırma sürecinde her hangi bir ilerleme kaydedilmediği gibi aslında gerileme yaşandı. ABD ve ABD’nin işbirlikçileri, yeniden yapılandırmada ortaya çıkan bu aksamaları ülkedeki güvenlik durumu ile ilişkilendirmeyi tercih ettiler. Ancak, Irak işgalinin ilk yılı boyunca, yani 9 Nisan 2003 tarihinden 2004’ün baharına kadar olan sürede, Bağdat dâhil olmakla üzere Irak’ın birçok bölgesinde güvenlik sorunu yaşanmamıştı. Dolayısıyla, ABD’nin Irak’ın yeniden yapılandırılması önündeki en büyük engelin güvenlik sorunu olduğu yönündeki tezi gerçeği yansıtmıyor ve bu iddiaların tek amacı kendi başarısızlıklarını gizlemek için Iraklıların ve dünya kamuoyunun yanıltılmasıdır. İşin aslı ABD, güvenlik sorununu bahane ederek Irak’ın yeniden yapılandırılmasını planlı olarak geciktirdi. Bir başka ifadeyle, Irak’ı tamamen yıkıp, kültürel, ekonomik, siyasal, askeri ve sosyal yaşam açısından Amerikan usulü bir yapılandırma gerçekleştirmeyi planlayan ABD, projesini doğrudan kendisi uyguladığı takdirde ülke halkı tarafından reddedileceği kaygısıyla, Iraklıları bu değişime ikna edebilecek ve kendisine bağlılık gösterecek bir siyasi otoritenin ortaya çıkarılmasını bekledi. Uzadıkça uzayan bu bekleyişin sonu gelmediği gibi ABD’nin bu konudaki planları da boşa çıktı. Yeniden yapılandırılma yoluyla Irak pastasından büyük pay almayı beceremeyen ABD, İngiliz ve diğer Batılı ülkeler şimdi Irak Anayasası yoluyla petrolden hedefledikleri payı almayı istiyorlar. Artık Irak, ne ABD’liler ne de ABD işbirlikçileri için güvenlidir. Böylece, başlangıçta ülkenin kendi projeleri doğrultusunda yeniden yapılandırılması planları üzerinde çalışan ABD, şimdi de ülkedeki can güvenliğini nasıl koruyacağı konusunda stratejiler üretmeye çalışıyor. Amerikan Kongresi’nde yeni yıl konuşması yapan Bush, "Irak’ı özgürleştirmek" adına Irak’ta ölen asker sayısının üç bini bulduğunu gözyaşıyla açıkladı. Ancak, "özgürleştirmek" adına yaptığı bu savaşta ölen yedi yüz bine yakın Iraklı sivilden söz etmedi. Özgürleştirmek bahanesiyle bir ülkeyi imha ederek çıkar ve egemenliğini sağlamaya çalışan ABD, Irak’ta ölecek askerleri için daha fazla gözyaşı dökmek istemiyorsa Iraklıların can ve malına saygı göstermelidir. Aksi halde, kendi çıkarları doğrultusunda Irak’ı yeniden yapılandırma stratejisinin yerini alan Irak bataklığından Bush’un yeni kendini kurtarma stratejisinin planlarını istikrar uygulamak için getireceğine zaman olan bulamayacaktır. inanç zayıf... 20 Irak’ın yapılandırılması yalanı Irak’taki harekatı başarısızlığa uğrayan ABD yönetimi, yeniden yapılandırma için kaynak ayırdığını açıkladı. ABD saldırısı ve ambargo yıkımıyla karşılaşan Irak’ın yeniden yapılandırılması kolay ve kısa bir süreç olarak görünmüyor. dramına dönüşmesine seyirci kalan Batı, esasında kendi çıkarlarını korumak amacıyla BM’nin ülkeye gereken ilaç ve yiyeceğin petrol karşılığında girmesine izin veren "petrol karşılığı gıda programını" uygulamasını sağladılar. Fakat BM’nin denetimi altında yapılan bu programdan elde edilen gelirin, yeniden silahlanmada kullanmasını engellemek gerekçesiyle ne Irak’ın kalkınması için ne de alt yapısının yeniden yapılandırılması için kullanılmasına Batılı ülkelerce izin verilmedi. Irak halkının yaşadığı bu dramatik günler 20 Mart 2003 tarihine kadar devam etti. Bu tarihte, ABD’nin Irak’a yönelik başlattığı yoğun askeri harekât 9 Nisan 2003 tarihinde Bağdat’ın işgal edilmesiyle sonuçlandı. 1. ABDIrak Savaşı’nda da olduğu gibi ülkenin alt yapısı ve üretim alanları ABD ordusunun öncelikli hedefleri oldu. Bu durum, 1980–2003 yılları boyunca savaş acıları yaşayan, günlük temel hizmetlerden yoksun kalan ve ülkesinin alt yapısı yok edilmiş bir halkın sorunlarını azaltılmak yerine daha da artırdı. YENİDEN YAPILANDIRMA Irak’ın yeniden yapılandırılmasındaki durumu iyi değerlendirmek için, 2. ABDIrak Savaşı öncesi döneme ve ülkenin o dönemdeki ekonomik durumuna değinmek gerekiyor. 1970’li yılların sonuna doğru bütçe fazlası veren Irak, 1980 yılında patlak veren ve sekiz yıl süren İranIrak savaşı nedeniyle büyük kayba uğradı. Savaş sırasında kullandığı silahların milyarlarca dolara mal olması, ülkedeki petrol sektörünün ve diğer üretim yapan alanların zarar görmesi, başta Kuveyt olmak üzere diğer Körfez Ülkelerinden aldığı borçlar nedeniyle ülke ekonomisi ciddi bir sarsıntıya uğradı. Aynı dönemde, Irak’ın tek ihraç kaynağı olan petrol fiyatlarında büyük düşüş yaşanması, ülkeye ekonomik bunalım yaşattı. Bu bunalımdan kurtulma yollarını arayan Irak, Kuveyt ve diğer Körfez ülkelerinden aldığı borçların silinmesini ve yine bu ülkelerce İranIrak savaşında Irak’ın uğradığı zararın karşılanmasını istedi. İstek karşılanmayınca, 1990’ın Ağustos ayında Kuveyt Irak tarafından işgal edildi. Böylece, uluslararası toplumun ekonomik ambargo uyguladığı Irak, ABD’nin önderlik yaptığı koalisyon güçleri tarafından havadan, karadan ve denizden aralıksız olarak kırk beş gün bombalandı. İranIrak savaşı sırasında zarar gören ülkenin alt yapısı ve ekonomi sektörü bir kez daha darbe aldı. 1990 yılında Irak’a uygulanan ambargonun bir insanlık KALKINMANIN ENGELLERİ ABD’nin işgaliyle yeni bir döneme giren Irak’ta yeniden yapılandırma sürecinin müthiş derecede hızlı gerçekleşeceğini düşünenler kısa süre sonra bir kez daha hayal kırıklığına uğradılar. ABD’nin işgalinden
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle