14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası mvurmay@tusam.net Bush, yine İran ve Suriye’yi suçluyor… C S TRATEJİ bahaneler konusunda hiç de yaratıcı olmadığını bir kez daha göstermiş oldu. İran ve Suriye konusundaki iddialarını yineleyen Bush tehdidin dozunu arttırmak ve her iki ülkeye de gözdağı vermek için, iki ülkeye ilişkin öne sürdüğü iddialara ithafen "Artık buna izin vermeyeceğiz!" diyerek yine Irak Çalışma Grubu Raporu’nda yer alan ve buna istinaden uluslararası toplumda oluşan beklentilerin aksine Suriye ve İran ile karşılıklı diyaloga girilmeyeceğini tam tersine "sağırlar diyaloguna" ve tehdide tam gaz devam edileceğini gösterdi. Buna güzel Türkçemiz’de şöyle diyoruz "aynı tas aynı hamam"… T akvim yapraklarının 11 Ocak 2007’yi gösterdiği gece Ortadoğu uykudayken, dünyanın öbür ucandan (Irak başta olmak üzere) Ortadoğu’nun kaderine ilişkin oldukça tanıdık sesler yükseliyordu. ABD başkanı George Bush, 2006 yılının son günlerinde açıklanan Irak Çalışma Grubu Raporu’nun yarattığı bahar havasını ağzından dökülen her sözcükle biraz daha dağıttı. Çünkü, HamiltonBaker Raporu olarak da bilinen söz konusu raporda "Irak/Ortadoğu batağından en az hasarla kurtulma"nın formülü olarak öne sürülen, tavsiye niteliğindeki maddelerin büyük bir çoğunluğu Bush ve ekibinin yeni Irak stratejisinde yer almıyordu. Bilakis, büyük oranda tam tersi ifadelere yer verilmişti. Tüm ABD televizyonlarından naklen yayınlanan konuşmasında Irak’ta yapılan tüm hataları "mertçe"(!) üstlenen Bush, son derece keskin ve sert ifadeler kullandığı konuşmasının ilerleyen bölümlerinde İran ve Suriye’yi yeniden topun ağzına koyduklarını açıklayarak, beklenen baharın yine bir başka bahara kalmasına neden oldu. Oysaki uluslararası toplum başta olmak üzere, ABD’de Kasım 2006’da yapılan seçimlerde Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elde eden Demokratların ve hatta Bush’un kendi partisi Cumhuriyetçiler’in bir kısmının da duymak istediği bunlar değildi. Yeni şiddet dalgası Bush’un açıkladığı yeni Irak planına Batı kamuoyundan eleştiri yükseliyor. Vietnam anımsatmaları yapılıyor. Ek askerin ve parasal kaynağın işe yaramayacağı savunuluyor. Zafere inanların sayısı azalırken, yeni şiddet dalgasının yaşanması bekleniyor. şekilde suçlaması oldu. Artık "klişe" haline gelen iddiaları bıkmadan usanmadan tekrarlayan ABD, her fırsatta dile getirdiği üzere İran'ı, Irak'taki mezhep çatışmalarını körüklemekle; Suriye’yi de yabancı direnişçilerin Irak'a geçmesine izin vermekle suçlayarak gerekçeler ve İşgal altındaki Irak’ta yaşam... ŞİDDET DALGASI Strateji raporunu açıkladığı gün, Irak’ta çözüme giden bir yol açacağı yönünde oluşan "safça" beklentileri yerle yeksan eden George Bush ve ekibi aslına bakılırsa bu yeni "şiddet dalgası raporu" ile yenilen pehlivanı oynuyor. Deyişteki gibi yenilgiyi bir türlü kabul edemeyen ABD, dövüşü daha da kızıştırmak istiyor. Ve her defasında daha büyük riskler alıyor. Ama sonuç ortada! Bilenler bilir, Türk Sineması’nın son dönemde yetiştirdiği en başarılı yönetmenlerden biri olan Derviş Zaim’in 1996 yapımı muhteşem bir filmi vardır "Tabutta Rövaşata". Nedense, ABD’nin yedinci ve –şimdilikson Irak stratejisinin maddelerini okurken akıllara, yanıp sönen büyük fontlarla bu kelimeler düşüyor "Tabutta Rövaşata"! Gerçekten de vaziyet açık ve net bir şekilde ortadayken George Bush’un halen istikrar, demokrasi ve hele de zaferden söz etmesi ABD’nin ne kadar umutsuz, ne kadar çaresiz olduğunu tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Başka bir deyişle, tabut içerisinde son yolculuğuna çıkmayı ve çaresizce gömülmeyi bekleyen bir ölünün rövaşata atma ihtimali neyse ABD’nin Irak’ta "zafere ulaşma" ihtimalinin de o kadar olduğu gerçeği artık balçıkla sıvanamıyor… VİETNAM’IN HAYALETLERİ Irak Çalışma Grubu'nun hazırladığı raporda yer alan önerileri dikkate almayan Bush yönetiminin açıkladığı "yeni" strateji aslında hiç de yeni değil. Irak’ın işgal edildiği 2003 Mart’ından bu yana hazırlanan yedinci strateji olan son raporda da öncekilerden farklı, çözüme ve istikrara dair tek bir madde bile yok. Dünya, insanlığın giderek yok olduğu, anlamını yitirmeye başladığı Irak’ta yumuşama beklerken ABD, 17 bin 500'ü Bağdat'a, 4 bini de Sünni direnişinin kalesi El Anbar eyaletine olmak üzere Irak’a toplam 21 bin 500 Amerikan askeri daha gönderileceğini açıklayarak Irak’tan çekilme takvimi ya da en azından kademeli olarak asker azaltma kararı bekleyenleri şaşkına uğrattı. Çünkü asker takviyesi güç kullanımının yani şiddetin artırılacağına ve savaşın uzayacağını işaretti. Takviye asker gönderme kararı ABD’nin Irak’ı işgal ettiği ilk günden bu yana yapılan "Vietnam" benzetmelerine bir yenisinin daha eklenmesine neden oldu. Nitekim ABD ve dünya basınında yer alan yorumlarda ağırlıklı olarak "Vietnam" benzetmeleri kullanıldı. Hatırlanacağı üzere ABD 1968 yılının Ocak ayında Vietnam Ordusu’nun artan saldırıları nedeniyle takviye asker getirmiş ancak yine de başarılı olamamış ve dönemin Amerikan başkanı Lyndon Johnson bu hezimet sonucunda koltuğundan olmuştu. Ne var ki, Johnson’dan sonra Vietnam’a dair çözüm planları olduğu vaadiyle iktidara gelen Richard Nixon’un planları da işe yaramamış ve ABD tarihindeki en kara sayfalara imza atan "Vietnam Bataklığı"ndan 1973 yılında ağır yaralar alarak (ve tabii ki büyük tahribatlar vererek) çekilmek zorunda kalmıştı. Yakın tarihe kısaca bakıldığında bugün ABD’nin Irak’ta geldiği noktanın Vietnam ile benzeşiyor olması ve Washington üzerinde Vietnam’ın hayaletlerinin dolaşıyor olması hiç de şaşırtıcı gelmiyor aslında. Hani derler ya "tarih kendinden hoşnut trajik tekerrürlerden ibarettir" diye. İşte buna güzel bir örnek daha… ABD’nin Irak Planları Nisan 2003: Emekli general Jay Garner, Amerikan güçlerince yeni işgal edilmiş Irak'ın başkenti Bağdat'a geldi. Garner'ın amacı Irak'ı yeniden yapılandırmaktı, ancak bu plan, bakanlıkların yakılıp yıkılması, üniversitelerin yağmalanması ve güvenlik güçlerinin çözülmesi sonucu suya düştü. Mayıs 2003: Bush, Garner'ın yerine, sivil idareci olarak Paul Bremer'i atadı. Bremer, daha sonra biyografisinde bunun 'imkansız bir görev' olduğunu yazdı. Mayıs 2004: Bush, bu kez de beş aşamalı bir geçiş planını ilan etti. Plan, sonuçta kalıcı bir Irak hükümetinin temellerini atmaya yönelik yeni bir anayasanın ulusal meclis tarafından kaleme alınmasını öngörüyordu. Amerikan başkanı, sivil altyapıyı yeniden yapılandırmaya ve güvenliği tesis etmeye yardımı taahhüt ediyordu. Kasım 2005: Amerikan birliklerine yönelik şiddet olaylarının tırmanışa geçmesiyle Bush bu sefer de 'Irak'ta başarıya ulaşmak için ulusal strateji' adını taşıyan başka bir plan ortaya attı. Irak birliklerinin eğitiminde kaydedilen ilerlemeleri öven Bush, bununla birlikte zaferin zaman alacağını ve sabır gerektirdiğini söyledi. Haziran 2006: Sonunda bir Irak hükümetinin göreve başlamasıyla Bush, Irak hükümetinin güvenliğin, ulusal uzlaşının ve ekonomik reformların sağlanmasına yönelik yeni planı hakkında brifing almak üzere Irak'a gitti. Bağdat'taki Irak güvenlik güçlerinin sayısını artırmak için 'hep birlikte ileri operasyonu' adındaki yeni plan ortaya atıldı. Temmuz 2006: Bush ve Irak Başbakanı Nuri El Maliki, bir önceki planın da suya düşmesi üzerine, Irak birliklerine daha çok Amerikan askeri polisinin entegre edilmesini ve Irak'ın vilayetlerindeki Amerikan askerlerinin Bağdat'a yeniden konuşlandırılmasını öngören yeni bir güvenlik planı hazırladı. Amerikan askeri komutası, ekim ayında bu planın başarısız olduğunu kabul etti. Ocak 2007: Irak'ın işgal edildiği Mart 2003'ten itibaren ölen Amerikan askerlerinin sayısı 3 bini geçerken, Bush, yaklaşık 20 bin takviye askerin gönderilmesini, 1 milyar dolardan fazla ekonomik yardım öngören planını açıkladı. SAĞIRLAR DİYALOGU Bush’un son stratejisinde yer alan bir diğer dikkat çekici unsur da kuşkusuz ki Suriye ve İran'ı ağır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle