Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aybike KOCA TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası akoca@tusam.net Ulusal ve uluslararası kuruluşların tahminleri iyimser… C S TRATEJİ 17 diğer tahmin de The Economist dergisinden; enerji fiyatları 2007’de artmayacak, dolayısıyla ekonomi yavaşlamayacak. Yapılan bu tahmin oldukça yumuşak bir hava yaratıyor. Çünkü cari açığa sebep olduğu iddia edilen enerji fiyatlarındaki düşüş, Türkiye’deki beklentileri de iyileştiriyor. Dergi, iddia edildiği gibi küresel ekonominin yavaşlamayacağını söylüyor. Ancak unutmamak gerekir ki dünya ekonomisinin motoru ABD herşeyi değiştirebilir. Economist yabancı yatırımcıları seçimlerin yaratabileceği ortam konusunda uyarırken, yan kuruluşu olan Economist Intelligence Unit (EIU) Türkiye’de 2007 yılında büyümenin hedeflenen oranın altında kalacağını (yüzde 4,5), enflasyonun yüzde 8,9 olacağını (yapılan tahminler arasında en yükseği) ve cari açığın GSYİH’nin yüzde 6,1’ine (IMF’den sonra en iyimser görüş) düşeceğini söylüyor. Bu doğrultuda 2007’de ekonominin de iklim gibi sıcak olacağını ve Türkiye için oluşan beklentilerin hükümete olan güveni artırdığını söylemek mümkün. T ek parti iktidarının dört yılı geride kalırken 2006 yılı, iç ve dış politikadan IMF tarafından dayatılan ekonomi politikalarına kadar pek çok ilke sahne oldu. İlk kez büyüme oranları art arda yüksek seyretti, buna karşın ilk kez işsizlik oranı büyümeye rağmen artmaya devam etti. İlk kez büyümenin dış ticaret sayesinde kesintisiz olduğu açıklanırken cari açık rekor derecede arttı. İlk kez ciddi oranda yabancı yatırımcı ülkeye gelirken yine ilk kez sıcak paradan bu kadar endişe duyuldu. İlk kez özelleştirmeler bu kadar hız kazandı ve ilk kez IMF ile ilişkilerde bu kadar ödün verilerek küreselleşmenin Türkiye’ye olumsuz etkisi tartışma konusu oldu. Bu kadar ilkin bir arada yaşandığı 2006’dan sonra hükümetin "2007 de 2006 yılı gibi olacak" açıklamaları, daha pek çok konuda böylesine ilklerin yaşanacağı sinyallerini veriyor, tabi seçimler, ortamı farklı bir boyuta taşımazsa… Ekonomist dergisi 2007 yılını "Öngörü yapmanın en zor olduğu yıl" olarak tanımlıyor. Buna karşın Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) tahminlerine göre 2007’de, kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) 5.559 dolara yükselecek, işsizlik oranı yüzde 9,8’e düşecek, devlet gelirlerinin GSYİH’ye oranı yüzde 46,5’e çıkacak, cari açığın GSYİH’ye oranı yüzde 7,4’e inecek ve enflasyon yüzde 9,8’den yüzde 4’e düşecek. 2007 yılı için yapılan tahminler DPT ile sınırlı değil tabi. Ancak 2006 yılı için hedeflenen ve gerçekleşen değerlere baktığımızda, bu tahminlerin gerçeği pek yansımadığını söylemek yerinde olacaktır. 2006 yılı sonunda enflasyonun Merkez Bankası (MB) programı doğrultusunda yüzde 5 olması hedefleniyordu ancak enflasyon yüzde 9,8 olarak gerçekleşti. Aynı şekilde işsizlik oranının yüzde 9,7’ye düşürülmesi planlanıyordu fakat bu da tutmadı ve işsizlik tahminlerin üzerine, yüzde 10,1’e çıktı. Bunlara karşın 2006’da vaat edildiği gibi bütçe disiplininde Maastricht kriterleri tutturuldu; bütçe açığının Gayri Safi Milli Hasıla’ya (GSMH) oranı yüzde 1’in altına indi ve yüzde 6,5’lik faiz dışı fazla hedefine varıldı. Fakat bütçenin refah getirip getirmeyeceği ile pek ilgilenilmedi. Hatta cari açık sorunu ile bütçe dengeleri arasındaki ilişki yok sayılarak, IMF’nin direktifleri sonucu faiz dışı fazla vermek öncelikli amaç oldu ve yatırım arka plana itildi. Cari açığı ortadan kaldırmak için ilk olarak bütçenin düzeltilmesi gerektiği konusu ihmal edildi. Yerel yönetimlere ayrılan payın artması, bütçenin "seçim bütçesi" özelliğini taşıdığı yolunda tartışmaların çıkmasına yol açtı ve kamu bütçesinin özel hizmet bütçesine döndüğü yönündeki iddialar güçlendi. Bu tartışmalar, bütçenin yani vatandaştan (az sayıdaki vergi mükellefinden) toplanan paraların dağıtımının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Ekonomi önünü göremiyor Türkiye’nin 2007’deki ekonomik beklentileri hakkında ulusal ve uluslararası kurumlar iyimser SİYASET RİSK KAYNAĞI tahminler yapıyorlar. Ancak, seçim Ekonomi konusunda bu yıla ilişkin pek çok bulunuyor ancak hepsinin tek bir yılına girilmesi, belirsizliği artırıyor. tahmin tetikleyicisi var: Seçimler. Cumhurbaşkanlığı olmak üzere seçim Yeni cumhurbaşkanı için yapılacak Başta ortamına giren bir ülkenin ekonomisinin bu etkilenmemesi kaçınılmaz. Ancak seçimler ve genel seçimler, piyasalar ortamdan belirtilmesi gereken bir nokta var ki hükümet durumu biliyor ve ekonomiden ödün tarafından risk olarak algılanıyor. bu vermeyeceğini açıklayarak güven telkin etmeye En yüksek tahmin ise yüzde 6,4 ile Avrupa Komisyonu’ndan geliyor. Ancak Komisyon aynı olumlu beklentiyi enflasyon için yapmıyor ve Türkiye’de 2007 yılında enflasyonun yıllık ortalama yüzde 8,6 olacağını söylüyor. Bu oran 2006 yılına göre "iyi bir tahmin" kabul edilse de hükümetin yüzde 4’lük yıl sonu hedefinin yanında oldukça yüksek kalıyor. Enflasyon konusunda IMF ve OECD’nin tahminleri de çok farklı olmamakla birlikte sırasıyla yüzde 7,2 ve yüzde 7,9. Bu iki kuruluş dünya ekonomisindeki büyümeden Türkiye’nin avantajlı çıkacağını düşünüyor ancak iş cari açık konusuna gelince düşünceler farklılık gösteriyor. IMF 2007 yılında Türkiye’de cari dengenin GSYİH’ye oranının yüzde 5,8 (hükümetin hedefi yüzde 7,4) olacağını iddia ederken OECD aynı oranı yüzde 7,6, Avrupa Komisyonu ise yüzde 7,2 olarak tespit ediyor. OECD’nin 2007 yılı için işsizlik tahmini ise yüzde 10,4. Yani 2006 yılındaki oranın ve hükümetin 2007 yılı hedefinin üzerinde. Bir çalışıyor. Aslında 2007 yılı, Türkiye’nin kurtarıcısı olarak görülen yabancı sermayedarların dost olmadığını/olmayacağını/olmaması gerektiğini gösterecek gibi görünüyor. Zira işletmenin tek amacının kar olması gerektiğini unutan kesimler, piyasa gerginbelirsiz olursa bu durumu daha net anlayacak. İYİLEŞTİRİLMİŞ TAHMİNLER İş ve ekonomi dünyasının, bu kadar iyi tahmine rağmen, önünü göremediği bu yılı kritik hale getiren seçimlerdeki belirsizliğin bu durumu daha da körüklediğini vurgulamak gerekiyor. Eğer hükümet güven ortamı yaratma amacı taşıyorsa, en azından ekonomik istikrarı oluşturabilmek adına, bu belirsizliğin giderilmesi gerekiyor. Piyasanın tartışmaya ve kendini bulmaya ihtiyacı olduğunu unutmamak gerekiyor. Her yıl olduğu gibi bu yılın ilk ayında da tahminler konuşuldu. Ortada bu kadar çok kuruluş olunca tahminler de o denli çeşitleniyor tabi. Ne de olsa, Louis Menand’in dediği gibi "Herkes Uzmandır" (Everybody’s An Expert)! ULUSLARARASI TAHMİNLER Pek çok uzmanın belirttiği gibi 2007 yılının durgun geçeceği iddialarına karşı dünya ekonomisinin büyüyeceği sinyalini veren kuruluşların, Türkiye için tahminleri oldukça iyimser. Enflasyon dışında ekonomide hiç bir sorunun olmayacağının altını çizen IMF’ye göre Türkiye, 2007 yılının büyüme şampiyonlarından olacak. IMF’nin ve hükümetin Türkiye için belirlediği büyüme hedefi yüzde 5. Yine Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) hedefi de yüzde 5,3 civarında. Erdoğan ve Tüzmen...