16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

gazetesinde Putin ve Saakaşvili... Belarus mallarının Rusya’ya girişi "damping istilası" olarak adlandırıldı. Gazete Belarus mallarının Rusya’ya gümrüksüz girişi sonucunda Rus üreticilerinin yılda 67 milyar dolar kaybettiğini ve birçok üreticinin bundan dolayı iflas ettiğini iddia etti. Üstelik yine gümrüksüz olarak Belarus’a giren Rus mallarına uygulanan idari engeller sonucunda Rus şirketlerinin yüzlerce milyon dolar zarara uğratıldığı da öne sürüldü. Rus üreticilerinin devlet sübvansiyonlu Belarus mallarıyla rekabet edemedikleri iddia edildi. Zaten Birlik Devleti’nin önündeki en önemli engellerden birisi, Rusya ve Belarus ekonomileri arasındaki uyumsuzluktu. Rusya’nın birçok sektörü çoktan serbest piyasa şartlarına yakın şartlarda üretim yaparken, Belarus’ta eski sosyalist tipi ekonomik sistem işlemeye devam ediyor. Belarus yönetimi eşi bulunmaz "ekonomik mucize" yarattığını iddia etse de, yapılan değerlendirmelere göre bu mucizenin esas yaratıcısı Rusya’dır. Ancak Belarus ekonomisindeki devlet ağırlığı, Rusya’nın bu ekonomiye hakim olma derecesini önemli ölçüde sınırlıyor. Son yıllarda Rusya’nın yakın çevredeki stratejisinin "serbest piyasa ekonomisi" kurallarına uydurulduğunu, Batı ülkelerini örnek alarak ekonomik nüfuza önem verdiğini görüyoruz. Bu noktada Belarus yönetimi ve Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin Rusya’nın enerji baskısının arkasında büyük şirketlerin Belarus’u "talan etme" niyetinin bulunduğu görüşünde birleştiği dikkat çekicidir. Bu görüşe göre Rus karar verme mekanizmasında etkili olan ekonomik güç odakları, Rusya’nın üretim gücünü aralarında paylaştıkları gibi Belarus’un ekonomisini de ele geçirmeye çalışıyorlar. Bu görüşe göre en sadık müttefikine baskı yapan Rusya, ekonomik faydasının peşinde koşarken jeopolitiği tamamen göz ardı etmektedir. Halbuki büyük bir ihtimalle enerji ve ekonomik baskı olarak görünen Rusya davranışlarının altında tamamen jeopolitik çıkarlar yatıyor. C S TRATEJİ 11 mallarına uygulanabilecek vergiler konusunda, Belarus tarafından ise kendi topraklarındaki Rus askeri tesisleri için ödeme isteyebileceği konusunda tehditlerin savrulduğu görüldü. Gelinen aşamada Belarus’un Rusya’nın ekonomik baskısına dayanabilecek güce sahip olmadığı görüldüyse de Rusya’nın krizden önemli ölçüde zarar gördüğü da ortada. Özellikle "güvenilir enerji ihracatçısı" olarak Avrupa nezdinde Rusya’nın itibarının bir kez daha sarsıldığı son derece açık. Buna rağmen Rusya’nın Belarus ile girdiği krizde sonuna kadar gitmekten çekinmemesi, aslında Belarus’un kendisi açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. RESTLEŞMENİN SONUÇLARI 12 Ocak 2006 tarihinde petrol ticareti konusunda iki ülke arasında yapılan anlaşma gereği Rusya 1 Ocak’tan itibaren uygulamaya başladığı 180 dolar yerine 53 dolar tutarında ihracat vergisi alacak. Ancak Belarus’ta işlenip Avrupa’ya akan bu petrolün ticaretinden 20012006 döneminde Rusya’nın hiçbir şey alamadığı anımsanırsa, anlaşmanın koşulları Rusya açısından o kadar da kötü görünmüyor. Daha da önemlisi, Vremya Novostey gazetesinin vurguladığı gibi, varılan anlaşma sonucunda Belarus, petrol ticareti konusunda Rusya devletini kazançsız bırakan bir geçiş bölgesi olmaktan çıkıyor. Ne var ki iki ülke arasında yapılan diğer malların ticaretinde benzer sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Belarus’un ithal ettiği üçüncü ülkelerin mallarının GB’den dolayı gümrüksüz olarak Rusya’ya girebildiği iddia ediliyor. Bu sorun geçtiğimiz yıl şeker ticareti konusunda ortaya çıkmıştı. Buna ek olarak Belarus ile yapılan bütünleşme anlaşmalarından dolayı Rusya’nın, son zamanlarda eski Sovyet ülkelerine sıkça uygulamaya başladığı yaptırımları tam olarak uygulayamadığı da iddia ediliyor. İki ülke arasında bu gibi problemlerin ve daha da önemlisi orta vadede Belarus’un dış politikası konusundaki soru işaretlerinin mevcudiyetini koruması, krizin bitmediğini, sadece zamana yayıldığını gösteriyor. Rusya, Belarus’un Batı’ya yönelmesine yol açmadan Belarus’u kendisine daha sıkı bağlamak için çalışmaya devam edecektir. RusyaBelarus "enerji savaşları" sonucunda enerji güvenliğinin önemi bir kez daha çarpıcı bir şekilde ortaya çıktı. Enerji ithalatçıları için bu önem, alternatif enerji kaynakları ve enerji ortaklarının çeşitlendirilmesi ile ilgilidir. Rusya ise bir kez daha transit ülkelerdeki boru hatları üzerinde doğrudan kontrol kurması gerektiği dersini çıkardı. Ayrıca Rusya, enerji ithalat yönlerinin çeşitlendirme politikasının tamamen doğru olduğu sonucuna da vardı. Avrupa’ya ihracat bağlamında bu, Kuzey Akım’ın (Baltık denizinin altında geçen boru hattı projesi) gerekliliğinin ispatlanması, Baltık Boruhatları Sistemi’nin geliştirilmeye devam edilmesi, Kuzey yönündeki eski projenin canlandırılması ve özellikle Karadeniz yönünün(1) boru hatlarıyla tamamlanması anlamına geliyor. Çevrelenme refleksiyle savunmasının ileri aşaması olarak Belarus’u düşünen Moskova, buna göre plan kuruyor. Bu amaçla Rusya Belarus’a baskı yaparak kendisine daha sıkı bağlamaya çalışıyor. bu çerçevede geçtiğimiz sene içerisinde Belarus’a 4 tane S300 füze sistemini devretmişti. Bu şekilde kendi hava savunmasını daha ileriden sağlamaya çalışan Rusya, aynı zamanda Kısa ve Orta Menzilli Füzeler Anlaşması’ndan çıkabileceğini ima ediyor. Kimisine göre Rusya, istenmeyen gelişmeler halinde Avrupa’nın sınırına orta menzilli füzeleri yerleştirebilir. Ayrıca Belarus’ta Rusya’nın stratejik savunma sisteminin bir parçası olan radar istasyonu da bulunuyor. Belarus’a büyük önem veren Rusya, 2006 yılı içerisinde Belarus ile ortak hava savunma sisteminin kurulmasına oldukça yaklaşmıştı. Anlaşmanın 2006 sonuna kadar imzalanması beklenirken, anlaşmayı bir türlü imzalamayan Belarus’un söz konusu anlaşmayı pazarlık konusu haline getirdiğinden şüphe ediliyor. Belarus’un kaybedilmemesi yaşamsal sorun haline gelirken, Belarus’un başında Rusya’da fevri olarak algılanan Lukaşenka’nın bulunması Rusya’yı uzun süredir rahatsız ediyor. Üstelik 2006 yılı içerisinde Rus baskısına boyun eğmek istemeyen Lukaşenka’nın diğer bazı eski Sovyet ülkeleriyle Rusya’ya karşı ortak politika üretme peşinde olduğu görüldü. Ne var ki Rusya açısından Lukaşenka’nın alternatifi bulunmuyor. Belarus’un demokratikleşmesi halinde Belarus’un Batı ve Rusya arasında denge politikasını izlemesi kuvvetle muhtemeldir. Diğer taraftan son birkaç yılda Rusya’nın müttefikine söz geçiremediği açıkça ortaya çıkmış durumda. Yıllardır Rusya’nın dolaylı ve doğrudan ekonomik yardımlarıyla iktidarını güçlendiren Lukaşenka, bütünleşme konusunda "Nuh" diyor, ancak bir türlü "Peygamber" demiyor. Buna karşılık Moskova birleşme için zamanın giderek daraldığını, hatta belki de çoktan tükendiğini bile düşünüyor olabilir. Bu durumda ya bir hayal halini almaya başlayan Birlik Devleti’nin gerçekleşmesi ya da Belarus’un başka türlü bağlarla Rusya’ya bağlanması gerekiyor. Dolayısıyla Lukaşenka’nın Rusya’nın koşullarını kabul etmesi için "ikna edilmesi" gerekiyor. "İkna" çalışmaları kapsamında Rusya ve Belarus’un "enerji savaşlarına" sürüklendiği, Rusya tarafından Belarus’un imalat SON BATI ‘KARAKOLU’ ABD’nin 1972 Antibalistik Füze Anlaşması’ndan (ABM) çekilip füze kalkanını Avrupa’ya kadar genişletme niyetini göstermeye başladığından beri Rusya açısından Belarus’un jeopolitik değeri kat be kat arttı. Belarus, Rusya’nın batı sınırlarında bulunan tek ve son müttefikidir. ABD Doğu Avrupa’da füze kalkanı tesisleri kurmak için yer beğenmeye devam ederken Rusya, buna uygun bir karşılık vereceğini açıkladı. Ne var ki verebileceği tek karşılık Belarus’un Rusya’nın sadık müttefiki kalıp kalmayacağı ile alakalı. Yedi yıldır Belarus ile ortak hava savunma sistemini oluşturmaya çalışan Rusya, Dipnotlar: 1 Rusya’nın tercihi BurgazDedeağaç, Türkiye’nin tercihi ise SamsunCeyhan’dır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle