16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası [email protected] Kıbrıs’taki Lokmacı tartışmalarının arkasındaki gerçek C S TRATEJİ ardından 2728 aralık’ta İstanbul’da düzenlenen aralarında KKTC’den CTP, BDH, YKP, BKP, GKRY’den AKEL, İstanbul’dan ÖDP (!) ve Atina’dan PASOK’un temsilcilerinin de bulunduğu bir konferansın ardından "tam askersizleştirmenin sağlanması, Ledra Caddesi’ndeki köprünün kaldırılması, işaret, amblem ve simgelerin kaldırılması, tüm yerleşim birimlerinin orijinal isimlerinin kullanılması" gibi maddelerin yer aldığı bir talep listesi imzalandı. Rum Başpiskoposu Hırisostomos da düşmanın Kıbrıslı Türkler değil Ankara olduğunu ilan ederken Türkiye’den gelip yerleşenlerle Türk askerlerinin Ada’dan uzaklaştırılması gerektiğini sözlerine ilave etti. Papadopulos’un yakın dönem açıklamalarında da hedef net bir şekilde belirtiliyor: Bayraklar indirilsin, asker çekilsin, gümrük ve kontrol noktaları kaldırılsın. Düzenlediği Yeni Yıl Resepsiyonu’nda "Hep birlikte tüm kapasitemizi kullanarak ülkemizi birleştireceğiz ve dünyaya Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti olarak 2007 içerisinde hep birlikte bir ‘merhaba’ diyeceğiz"(6) şeklinde konuşan Talat, çeşitli defalar "tanınma" gibi bir amacının olmadığını da açıklamıştı. Gerçek planının ne olduğu bilinmez ama Türklerin hakkının birleşmiş bir Kıbrıs içinde AB hukukunun da gücüyle daha rahat savunulabileceği gibi masum sayılabilecek bir düşüncesi varsa bile aldığı kararların olası bir birleşme sonrası için Türklerin elinde savunulabilecek hak bırakmadığı da ortada. Talat ve ekibi, kendilerinin de Papadopulos için "yasa dışı" olduklarını unutuyorlar. Yani her şeyi teslim ettiklerinde dahi Rum yönetimi bunu hakkın gereği olarak görüp karşılığında bir şey vermenin gerekli olmadığını düşünecek. Lokmacı üst geçidinin kaldırılması askersizleştirme çalışmalarının ilk adımını oluşturdu. Kapsamlı çözümün parçası olan, müzakereler yoluyla ve karşılıklı olarak varılacak uzlaşıya göre hareket edilmesi gereken konularda kendi kendine geri adım atması ve bu yönde açık ya da gizli sözler vermesi KKTC’yi Talat’ın yanlış hesaplarına esir ediyor. Daha da önemlisi köprünün kaldırılması konusu ve özellikle Talat’ın "askere kafa tutan kahraman" olma adına yarattığı yapay tartışma ortamı Türk askeri ile Kıbrıs Türklerini karşı karşıya getirme amacı taşıyordu. Nitekim Talat’ın, CTP’nin ve bazı parti liderlerinin sıkıntılarının nedeni olan Rum yönetimi yerine Türkiye’yi ve özellikle TSK’yi hedef göstermesi Türkiye’yi, devlet olarak KKTC’yi ve KKTC’nin yok farz edilmesi nedeniyle Kıbrıs Türklerini sorunlu günlere taşıyor. Kıbrıs sorunu öylesine nitelik değiştirdi ki kimin kiminle işbirliği içinde olduğu, kimin nereye kadar ve ne için fedakârlık yapacağı, kimin kimi öne sürerek seçimlerden az zararla çıkma hesabı yaptığı belirsizleşiyor. Y ıllardır uygulanan ambargolarla çaresiz duruma getirilmiş Kıbrıs Türkleri, Batı Almanya cennetini izleyen Doğu Almanyalılar gibi Lefkoşa surlarından Rumları izlemek durumunda bırakılmıştı. Plan öyle güzel işliyor ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) yarattığı bu bıkkınlıktan ve AB’nin parıltılı görünümünden faydalanarak ve KKTC’nin devlet olmasından vazgeçmiş Türk liderlerinin de yardımıyla egemenliğini Türk tarafına yayabiliyor. Lokmacı bölgesindeki üst geçidin yıkılmasının ardından Papadopulos’un "zaten yasa dışı olan bir köprünün kaldırılmasının iyi niyet jesti olarak algılanmasının mümkün olmadığı" yönündeki açıklaması, bazı kesimlerde Talat’ın yine bir yanılgıya kapıldığı, girişimine cevap alamadığı için hayal kırıklığı yaşadığı ama yine de Rum uzlaşmazlığını bir kez daha gösterebildiği yorumlarına neden oldu. Ne var ki, sadece son dönem gelişmeleri incelendiğinde bile KKTC Cumhurbaşkanı M. Ali Talat’ın yaptığının ve bunun sonuçlarının bilincinde olduğunu anlamak mümkün oluyor. Yoksa zaten Ledra Palas ve Metehan gibi iki kapının bulunduğu Lefkoşa’da, yine geçiş sağlansın diye kendisi tarafından yapılmış olan Lokmacı üst geçidinin geçiş yapılmadığı için sökülmesinin ve Rumların geçişini sağlamak için yeni bir kapı arayışına girilmesinin mantıklı bir açıklaması bulunmuyor. Lokmacı Köprüsü’nün yıkılmasının aslında yeni bir döneme ön hazırlık olduğunu, KKTC’nin mevcut yönetimi tarafından yeni girişimlere başlangıç olması için kullanıldığını not düşmek gerekiyor. Lokmacı Köprüsü’nün yarattığı tartışma ortamında KKTC Anayasası’nın geçici 10. maddesinin(1) gündeme gelmesi sağlanmış oldu. 1985’te yürürlüğe giren bu madde KKTC savunmasının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri’nce yapılacağını düzenleyen KKTC Anayasası’nın 117. maddesini(2) askıya alarak bölgenin kontrolünü Türk Silahlı Kuvvetlerine bırakıyordu. Aslında, Lokmacı geçidinin özellikle de Genelkurmay Başkanlığının tavrına karşın girişimlerin sürmesi TSK’ye "KKTC’yi koruma ve kollama" yetkisi veren maddeyi ilga etmek, geçersiz kılmak gibi gizli bir amacın güdüldüğü izlenimini yaratıyor. Nitekim Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) Başkanı Mustafa Akıncı "Geçici 10. maddeyi şu ya da bu nedenle gerekli kılan koşullar artık değişmiştir. Artık bu madde yeniden yorumlanmalıdır" diyordu. Böylesine önemli bir konuda Hedef adadaki Türk askeri Bu yıl içinde birleşik Kıbrıs’ı hedeflediğini açıklayan Talat, bu uğurda engel tanımıyor. Lokmacı’daki üst geçidin kaldırılması yönündeki tartışmalar son aşamada Kıbrıs’taki Türk askerini hedef alıyor. yetkililerin uzlaşısı sağlanmadan; KKTC hükümetinin ve parlamentosuna bilgi verilmeden, üstelik de esasen askeri bölge olması ve buradaki koruma yetkilerinin TSK’ye bırakılmış olması nedeniyle TSK’nın söz hakkı bulunan bir alanda aldığı kararla Talat, söz konusu maddenin en azından kendisi için geçerliliğini yitirmiş olduğunu ilan etmiş oldu. Zaten köprünün kaldırılmasının akabinde de söz konusu madde meclise taşındı. Şu an KKTC hükümeti anayasa değişikliğini gerçekleştirmek için gereken çoğunluğu sağlayamıyorsa da(3) hükümet ortağının şaibeli değişiminde yaşandığı gibi milletvekili transferleriyle bu eksiğin giderilmesi de imkânsız değil. Asıl önemli olan ve tartışılması gereken de geçici 10. maddenin değiştirilmesinden sonra olabilecekler. Lokmacı Köprüsü’nün açılmasından önce alınan kararlar aslında bu konuda ışık tutuyor. Paris’te 28 Şubat 2006 tarihinde gerçekleşen PapadopulosAnnan görüşmesinde Papadopulos’un önerisi açıktı: "Ateşkes hattında yer alan Türk ve Rum askerlerinin karşılıklı olarak geri noktalara çekilmesi."(4) Bu görüşmenin ardından yapılan ortak basın açıklamasında da Maraş’ın devri ve askersizleştirilmesinin kapsamlı bir çözümün parçası değil, güven yaratıcı önlemler statüsü altında ele alınması konusunda taraflarca anlaşmaya varıldığı ifadelerine yer verilmişti. Bu tarihten sonra Kıbrıs’ta tam da Papadopulos’un isteklerini karşılayabilecek nitelikteki gelişmeler başladı. 10 Nisan 2006’da Askersiz Lefkoşa için Ortak Deklarasyon(5) yayınlandı Talat ve Papadopulos Dipnot: 1 Geçici 10. madde: Kıbrıs Türk halkının savunması ve iç güvenliği ile milletlerarası durum gerektirdiği sürece bu anayasanın 117. maddesinde yer alan kurallar yürürlüğe girmez. Anayasa yürürlüğe girdiği tarihte dış ve iç güvenliğin sağlanmasında kullanılan bütün kuvvetlerle, bunlara ilişkin olarak uygulamada olan usül ve hükümlerin bu konularda kabul edilmiş ve edileceği esaslarının uygulanmasına devam olunur. 2 117. madde: Yurt Savunması ve Silahlı Kuvvetlerin Kuruluşu başlığını taşıyor. 3 Anayasa değişikliği için meclis üye tamsayısının üçte ikisinin oyu, yani 34 oy gerekiyor. CTPÖRP koalisyonunun ise 30 oyu bulunuyor. 4 Ayşe Kocatürk, Kıbrıs'tan Türk Askeri Çekilsin Oyunundaki Hedef: Lokmacı Köprüsü Kaldırılıyor, http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=6230 5 Metin için bkz: http://www.ykp.org.cy/demnicosia/comtr.htm 6 26. 12 2006 www.trncpresidency.org/tr/haberler/aralik2006/yeniyil.htm 11k
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle