26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Su ile bulaşan hastalıklara dikkat! Bir litre atık su, 8 litre temiz suyu kirletiyor... Canberk TİFTİKÇİOĞLU Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası nsan vücudu mükemmel işleyişi ile hiçbir teknolojik yöntem tarafından taklit edilememiştir. Sorunsuz işleyen bu sürecin temel taşıdır "su". Bedenimizin yüzde 90’nı teşkil ederken, kendi önemini bizlere çok güzel açıklamaktadır. Suya bu kadar muhtaç olmasına rağmen insanoğlu, her geçen gün susuzluk kapısına bir adım daha yaklaşmaktadır. Suyu yaşamımızın temizlik, gıda, yüzme, bahçelerin sulanması gibi pek çok alanında kullanırız. Kulanım alanı bu kadar geniş olan su, bir çok etkene maruz kalarak kirlenmektedir. Bir litre atık su, yaklaşık sekiz litre tatlı suyu kirletir. Su kirliliğinin nüfus artış hızıyla birlikte artması durumunda, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9.3 milyara ulaşmasının beklendiği ve iklim değişiklikleri (küresel ısınma) yüzünden 60 ülkede toplam 7 milyar insanın su kıtlığı yaşayacağı düşünülmektedir. Eğer önlemler alınmaya başlanmazsa işte bu insanoğlu için sonun başlangıcı olacaktır. Günümüzde 6 milyar insanın yaklaşık yüzde 20’sinin güvenli su kaynaklarından yoksun olduğu biliniyor. Güvenli olarak elde edilen su insan ve diğer canlılar için hayat demekken, hastalık etkenleriyle (virus, bakteri, parazit, zehirler...vb) bulaşık hale gelen sular ise tüm canlılar, özellikle insanlar, için zarar veren acımasız bir silaha dönüşebilir. Dünyada savaşlar devam ediyor ve gerçek silahlar önünde bir çok insan bu uğurda ya da masumca can verirken gözle görülemeyen hastalık etkenleri ise sinsi olarak kurdukları orduları ile sizin canınıza kastedebiliyor. Zoonotik( İnsan ve hayvanların birbirlerine bulaştırdıkları hastalıklar) öneme sahip, dışkı ile kirlenmiş su kaynakları ile gelişebilecek paraziter hastalıklara birkaç örnek vermek gerekirse; Giardiozis; Hem insanlar hem de hayvanlar için büyük bir öneme sahiptir. Genellikle Nisan Mayıs–Haziran aylarında yoğun görülmekle beraber ülkemizde yaklaşık Marmara yüzde 4.7, Ege yüzde 8.5, Akdeniz yüzde 14.7, İç Anadolu yüzde 15.9, Karadeniz yüzde 17, Doğu Anadolu yüzde 11.4, G.Doğu Anadolu yüzde 6.2 oranlarında saptanmıştır. Yapılan incelemeler, incelenen yaş gruplarına, iklim şartlarına ve çevresel hijyene bağlı olarak Giardiosis ‘in yüzde 225 arasında olduğunu göstermiştir. İnsan ve hayvan dışkıları ile bulaşık sularla bulaşan hastalık, insan ve hayvanlarda hemen hemen aynı belirtileri gösterir. Hastalık yağlı dışkılama, ishal, kabızlık, dehidrasyon (vücudun aşırı sus kaybetmesi) gibi olgularla karşımıza çıkar.Balantidium coli; Kirpikli asalak dizanterisi de denilen hastalık, insan ve hayvan dışkıları ile bulaşık sularla bulaşan hastalık karın ağrısı, kanlı veya mukuslu dışkılama belirtileri ile ortaya çıkar. Cryptosporidiosis (Kriptosporidiosis);Bir protozoon olan etken zoonoz özellikli bir enfeksiyon olup, son yıllarda, insan ve ekonomik değeri olan birçok evcil hayvanlardaki enteritislerin(bağsak yangısı) önemli bir nedeni olarak kabul edilmiştir. Etken insan ve hayvanların dışkıları ile bulaşık sulardan bulaşmaktadır. İlk alındığında hafif bir ishal tablosu gösteren hastalık, vücudun direnç mekanizmasının bozulması ile şiddetli ishallere neden olur. Zoonotik hastalık olmayıp insanlar için çok önemli olan paraziter hastalıklara verilebilecek örnek ise; Entomoeba histolytica(Kanlı Dizanteri); dünya üzerindeki en yaygın bağırsak parazitlerinden biridir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sağlık problemidir. Dünya nüfusunun yüzde 10’undan fazlasının amip ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir. Yurdumuzda daha ziyade Güneydoğu Anadolu ve Marmara bölgelerinde görülür. Bulaşma, su ve besinlerin içinde bulunan amip kistlerinin oral yoldan (ağızdan) alınması ile olur. En önemli kaynak, hasta olmadıkları halde bağırsaklarında amip taşıyan insanlardır. Belirtileri bulantı, kusma, kramp tarzında karın ağrısı ve günde 840 arasında değişen sayılarda ishal ortaya çıkar. Hastalık çocuklarda yüksek ateşle birlikte, daha ağır ve ölümcül seyreder. İ Korunmak için neler yapmalıyız? ¦ Zoonotik hastalıklardan korunma yolları konusunda halkın eğitimine öncelik verilmelidir. Bu amaçla, ilköğretim okullarında, halk eğitim merkezlerinde, yazılı ve görsel basında düzenli ve sürekli programlar düzenlenmeli, ¦ Hastalıklarla mücadele de tedaviden çok hastalık etkenlerinden korunma yolları tercih edilmeli, ¦ İşletmelerde özellikle çiftlikler su kaynaklarına yakın yerlere yapılmamalı, İşletmelerden çıkan hayvansal atıklar su kenarlarına atılmamalı, ¦ Hayvanların susuzluklarını gidermesi için temiz sular kullanılmalı, içme suyu ile başka işler için kullanılacak sular birbirinden ayrılmalı, ¦ Hastalıklı hayvanlara müdahale eden veteriner hekimler mutlaka eldiven kullanmalı, dışkı ile bulaşık elbise ve aletlerin temizliği yapılmalı, ¦ Hastalık görülmüş yerlerde hastalar tedavi edilmeli ve hastalığın yayılması engellemek için önlemler alınmalı, ¦ Hem beşeri hem de veteriner hastaneleri, polikliniklerinde dezenfeksiyon ve sterilizasyon uygulamalarına önem verilmeli, ¦ Kirli sular temizlenmek için işlemlerden geçirilmeden kullanılmamalıdır. ¦ Önce kendi sağlımız sonra etrafınızdaki kişilerin sağlığını düşünerek hareket etmeli ve risk yaratabilecek hareketlerden kaçınmalıyız, çünkü sağlık şakaya gelmez. Kuraklık, soğan üreticisini etkilemedi HATAY (A.A) Hatay Tarım İl Müdürü Hasan Özyılmaz, bilinçlenen soğan üreticisinin ilaç, gübre ve doğru sulama sayesinde bu yıl kuraklığa rağmen verimi geçen yıla oranla yüzde 20 arttırdığını söyledi. Özyılmaz, başta Reyhanlı olmak üzere bölgede 29 bin 400 dekar alana soğan ekildiğini, dekar başına 2 bin 600 kilo ürün elde edildiğini kaydetti. Türkiye'nin soğan ihtiyacının yüzde 30'unun Hatay'dan karşılandığını belirten Özyılmaz, şöyle dedi: ''Geçmiş yıllara oranla soğan üreticisi bilinçlendi. Bu yıl kuraklığa rağmen, ilaç, gübre ve doğru sulama sayesinde üretimde yüzde 20 artış yaşandı. Soğan üreticisi ürünü tüccara kilosu kadar toplam 83 bin 875 ton ürünün hasadı gerçekleşti, hasat tamamlanmak üzere.'' Özyılmaz, soğanın üst üste aynı araziye ekilmesinin sakıncalı olduğunu, bunun verim düşüklüğüne neden olacağını ifade ederek, ''Soğan, beslenmede özel yeri olan bir sebze. Taze veya kuru olarak tüketildiği gibi son yıllarda kurutma sanayisinde işlenerek bazı yiyeceklerin hazırlanmasında da yaygın olarak kullanılmakta. Ancak, soğanda verimin devamı için aynı araziye 3 yılda bir ekimi yapılmalı'' uyarısında bulundu. Özyılmaz, üreticilere her konuda danışmanlık yaptıklarını, bunun verim artışına yansıdığını da sözlerine ekledi. 30 YKr'den satarak da iyi gelir elde etti. İlimizde şu ana 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle