Katalog

Artvin, umudunu ‘Ziraat 900’ kirazına bağladı RTVİN (A.A) 10.07.2007 Bayram Sarayoğlu Artvin'de, Tarım İl Müdürlüğü'nün çalışmalarıyla son iki yılda 77 hektar alanda, Türk kirazı adıyla en çok ihracatı yapılan, Ziraat 900 kiraz bahçeleri oluşturuldu. Yüksek rakım nedeniyle Ağustoseylül aylarında yetişen kirazın, ihraç edilmesi hedefleniyor. Artvin'in dağlık arazi yapısı, Çoruh Projesi kapsamında yapılan barajların vadi tabanında bulunan tarım arazilerini su altında bırakması nedeniyle, yüzölçümünün sadece yüzde 9'unda tarım yapılabiliyor. Geleneksel yollarla yapılan tarımdan elde edilen ürünler ise ya aile tüketimi için kullanılıyor ya da mahalli pazarlarda satılıyor. Kısıtlı alanda tarım yapılmasın rağmen birçok meyve ve sebzenin yetiştiği Artvin'de, son iki yılda Türk kirazı adıyla en çok ihracatı yapılan Ziraat 900 kirazı yetiştiriciliğine ağırlık verildi. İl merkezi, Ardanuç, Şavşat, Murgul, Yusufeli ilçe ve köylerinde, çiftçilerin müracaatları sonucu, Tarım İl Müdürlüğü teknik elemanlarınca bahçe tahsisine uygun bulunan 77 hektar alana, 6 bin adet Ziraat 900 çeşidi kiraz fidanı dikildi. Bu yıl ilk numunelerin alınacağı fidanlardan elde edilecek ürününün, kilogramı 40 avrodan ihraç A yaklaşık 50 kilogram ürün verebilecek. Buranın raedilebileceği bilgisi, çiftçileri bahçelerine kiraz fikım olarak çok yüksek olması sebebiyle ağustos hatdanı dikmeye yöneltiyor. ta eylül ayında kiraz yetiştirebileceğiz. Bu kirazdan Artvin Tarım İl Müdürü Mustafa Duman, AA biz Japonya'ya kilogramı 40 avroya ihracat yapabilemuhabirine yaptığı açıklamada, merkez, ilçe ve köyceğiz'' dedi. lerde dikim planı uygulanarak, 43 adet Ziraat 900 kiAvrupa Birliği ülkelerinin kiraz ihtiyacının ancak razı bahçesi oluşturduklarını söyledi. dörtte birinin karşılanabildiğini kaydeden Duman, Duman, bölgenin toprak ve iklim şartlarından ''Yani dörtte üç daha bir talep dolayı kiraz hasadının Eylül ayının var. Bence bu kiraz üretimi sonlarına doğru yapıldığını ifade Artvin’de 77 hektar alana 6 bin ederek, şunları kaydetti: adett Ziraat 900 çeşidi kiraz dikildi. Artvin'in kurtuluşu olacaktır. Biz böyle düşünüyoruz. Tür''Dünyada kiraz hasadı Temmuz kiye'deki bilim adamları da ayının 20'lerinde, Artvin'de ise Eylül böyle düşünüyor, bakanlığıayının sonlarına doğru sona eriyor. mız da böyle düşünüyor. ÇiftBu, çok önemli. Bizim ürettiğimiz çimiz de bunu anladı.'' diye kiraz çeşidi ise dünyada en çok talep konuştu. edilen kirazdır. Türkiye'nin ihraçlık Artvin'in hem ikliminin, kirazıdır. Artvin'de yaptığımız çalışhem de toprağının meyvecilik ma ile 77 hektar alanda kapama bahaçısından son derece uygun çeleri oluşturduk. Çalışmalarımız olduğunu çiftçilerin kavradıdevam ediyor ve çiftçilerimizin de ğını dile getiren Duman, ''Mübu kiraza olan talepleri yoğun bir şedürlük olarak çiftçilerimizi il kilde devam ediyor. İlimizin iklim dışındaki diğer bölgelere göve toprak özelliklerine uygun olmatürerek kurulan bu tür bahçesı nedeniyle iki yıl önce ektiğimiz lerde eğitiyoruz. Biz ilimizin bu kirazı gelecekte yurt dışına ihraç bu yönden ne kadar büyük bir edebileceğiz.'' avantaja sahip olduğunu biliyorduk. Yaptığımız çaBu yıl numune olarak ilk ürünü alacaklarını belışmalar ile çiftçimiz de bunu şimdi biliyor'' dedi. lirten Duman, ''Gelecek yıl kiraz ağacının bir tanesi "Kuraklık kararnamesi, zarar gören tüm ürünleri kapsasın" Ş. Şemsi BAYRAKTAR TZOB Genel Başkanı arımsal desteklerin miktarı kadar ödeme zamanları da önemlidir. Bu güne kadar kaynak yetersizliği, hesapların tutmaması gibi bahanelerle destekler yetersiz kalmış ve hep gecikmeli ödenmiştir. Örneğin fındık üreticimiz, 2004 yılında don zararına uğramış, hasar tespitlerini yaptırmıştı. Üç yıldır da zararın tazminini beklemektedir. 2004 yılında zararın sadece yüzde 15’i olan 44,6 milyon YTL ödenmiş, geriye kalan miktarın ödenmesi ise yeni başlamıştır. Diğer taraftan geçen yıl hem Fiskobirlik hem de fındık üreticisi cezalandırılmıştır. Geçen yıl tüm kredi kaynakları kesilen Fiskobirlik’in bu yıl 2005 ve 2006 yılından kalan 195 milyon YTL ’lik borcu TMO’nun desteğiyle ödenmektedir. Fındık fiyatı ise geçen yıla oranla yüzde 29 artırılmıştır. Elbette verilen fiyat geçen yıl uğratılan zararı telafi etmesi mümkün değildir. Buğday fiyatlarında 2005 yılında yüzde 6 gerileme, 2006 yılında yüzde 7 artış olurken 2007 yılında ise buğday fiyatı yüzde 13 oranında artırılmıştır. Önceki yıllar enflasyonun gerisinde kalan fiyat artışlarına karşılık seçim öncesi açıklanan 2007 buğday fiyatı dikkat çekici olmuştur. Ancak açıklanan bu fiyat bile geçmişin mağduriyetini telafi etmeyecektir. Çiftçi sorunları niçin çözülemiyor? Türk çiftçisinin iki yakası neden bir araya gelmiyor? Çünkü Türk çiftçisi seçimden seçime hatırlanıyor, seçim sonrasında unutuluyor ve sorunlar bu sebeple bir tür T lü çözülemiyor. 2004 yılı Doğrudan Gelir Desteği ödemeleri 2006 yılında ancak tamamlanmıştır. 2006 yılı Doğrudan Gelir Desteği ise 2007 yılının ilk yarısında tamamlanmıştır. Prim destekleri Ağustos ayında ancak ödenmeye başlanırken bu yıl Temmuz ayının ilk yarısında tamamlanmıştır. Yine pancar avansları, çay budama tazminatı kısacası çiftçimizin devletten alacağı ne varsa seçim öncesi çiftçiye verilmektedir. Tüm bu yapılan ödemelerle 2007 yılında çiftçiye verilecek desteklerin büyük bir kısmının ödemesi gerçekleşmiştir. Bütçeden tarım destekleri için 2007 yılında 5.3 milyar YTL ödenek ayrılmıştır ve yılın ilk yarısında bu ödeneğin 5 milyar YTL ’si çiftçiye ödenmiştir. Çiftçilerin zamanında yani 2007 yılında yapıldığı gibi yılın ilk yarısında verilecek desteğin büyük bir kısmını almış olması doğru bir uygulamadır. Üzücü olan, çiftçilerimizin hak ettiklerini zamanında alabilmesi seçimle mümkün olmaktadır. Çiftçilerimiz yıllardır devlete olan borçlarını kapatmak için yine devletten alacağını bekler, borçlarına faiz işlerken bir türlü hak ettiği destekleri zamanında alamazdı. Seçim yılında destekler zamanında ödeniyor. Demek ki bu tercih meselesiymiş, istenince kaynak da bulunabiliyormuş. Elbette bu yıl tercih sebebi olmamızda tarım sektörünün Ülke nüfusunun yaklaşık üçte birini barındırması en önemli etkendir. Bununla birlikte kuraklıktan zarar gören çiftçilerimizle ilgili karar ise yetersiz kalmıştır. Bu yıl yaşadığımız aşırı sıcaklar ve kuraklık çiftçilerimizi büyük gelir kayıplarına uğratmıştır. İlgili Bakanlar Kurulu kararıyla sadece 4 ürün ve 40 il kuraklık kapsamına alınmıştır. Oysa ziraat odalarımızdan alınan bilgilere göre bu ürünlerin dışında, tütün, ayçiçeği, kavun, karpuz, pamuk, mısır gibi ürünler de kuraklık ve aşırı sıcaklardan etkilenmiştir. Özellikle Ege bölgesinde tütünde yüzde 50, zeytinde yüzde 50, incirde yüzde 25, pamuk ve kavun karpuzda yüzde 30’lara varan verim kaybı olacağı tahmin edilmektedir. Kuraklık kapsamında olan illerden Kırşehir’ de baklagillerde yüzde 50 verim kaybı beklenmektedir. Kararname kapsamına alınan bu 40 ilin dışında örneğin Edirne’de buğdayda ve ayçiçeğinde yüzde 50, Tekirdağ’da ayçiçeğinde ve mısırda yüzde 40, Silivri’de ayçiçeği ve hububatta yüzde 50, Sakarya’da mısırda yüzde 50, Zonguldak’ta hububatta yüzde 50, Bursa Kemalpaşa’da hububatta yüzde 40, meyve sebzede yüzde 3050, Karabük’te hububatta yüzde 20, fiğ yüzde 35, korunga yüzde 25, Mersin’de narenciye’de yüzde 2030, bağlarda yüzde 20 verim kaybı bulunduğu bildirilmiştir. Bu durumda, Kararname kapsamı dışında kalan bir kısım ürünler de kuraklıktan zarar görmüş, ancak bu ürünleri üreten çiftçilerimize ‘üvey evlat’ muamelesi öngörülmüştür. Bilindiği üzere son yıllarda pek çok özel banka tarafından çiftçilerimize zirai kredi kullandırılmaktadır. Yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı sadece Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullanılan kredileri kapsamaktadır. Özel Bankalardan kredi kullanan çiftçilerimizin mağduriyeti devam edecektir. Erteleme, özel bankalardan alınan zirai kredi borçlarını, çiftçilerimizin Bağkur ve elektrik borçlarını da kapsamalıdır. Belirtmeye çalıştığımız bu hususlar dikkate alındığında, kuraklık kararnamesi kuraklığın yaralarını sarmaya yetmeyecektir. Kararnamenin ürün ve il ayrımı yapılmadan tüm çiftçilerimizi kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir. 27