26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İstanbul’un kirliliği Çanakkale’ye yüklenecek! Hicri NALBANT Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı S on sayıma göre Çanakkale nüfusunun 470.000 bin dolayında olduğu bunun da yaklaşık yüzde 60’ının köylerde oturduğu bilinmektedir. Tarımla uğraşan toplam çiftçi sayısı ise 50.720’dir. Tarım işletmelerinin yüzde 66’sı 050 dekar arasında yani küçük işletmelerden oluşmaktadır. Büyük işletmelerin (200 dekardan büyük) oranı ise yüzde 3.5’tir. İşletme büyüklükleri aşağı yukarı Türkiye geneli gibidir. Çanakkale’de işlenebilir arazinin büyük bölümü (yüzde 82) Türkiye genelinde olduğu gibi tarla arazisidir. Çanakkale az da olsa narenciyenin yetiştiği önemli ölçüde zeytin alanına sahip bir kentimizdir. Ayrıca bazı meyve (şeftali ve kiraz) ve sebzenin (domates) en kalitelisinin yetiştiği bir ildir. Çanakkale’de sulanabilecek alanların (120.000 hektar) ancak yüzde 41’ii sulanmaktadır. Türkiye genelinde yüzde 55’i sulanırken, yüzde 41’lik oran düşüktür. İlimiz sığır varlığında kültür ırkı oranı (yüzde 63), bölge ortalamasının (yüzde 59) ve ülke ortalamasının (yüzde 20) üzerindedir. Yerli ırk oranı ise (yüzde 10) Türkiye ortalamasının (yüzde 36) oldukça altındadır. İlimizde 40 bin dekar dolayında bağ, 55 bin ton dolayında da üzüm üretimi yapılmaktadır. Türkiye genelinde üretilen üzümlerin yüzde 2’si şaraplığa işlenirken ilimizde yetiştirilen üzümlerin yüzde 67’si kanyaklık ve şaraplıktır. Bozcaada’da 4 büyük şarap fabrikası mevcut olup, Adada organik şarap üretimine dair girişimler sürdürülmektedir. İlimiz bağcılığını asıl yönlendiren TEKEL ’e ait kanyak fabrikası olmuş, tesis edilen bağların büyük bölümü kanyaklık (karasakız) çeşitle kurulmuş, ancak kanyak fabrikası önce özelleştirilmiş, arkasından da üretimi durdurularak, giderek değerlenen 50 dekarlık arsası rant sağlamak amacı ile satışa çıkarılmıştır. Yıllara göre 9000 tona kadar üzüm alan fabrika üretim dışı kalınca kanyaklık bağlar üzümü satamamış ve üretici bütün özelleştirmelerde olduğu gibi perişan olmuş, Çanakkale bağcılığı da bu gelişmeden büyük zarar görmüştür. Ancak büyük bölümü Eceabat ilçesinde olmak üzere yeni şaraplık çeşitlerle büyük ölçekli bağlar tesis edilmeye de başlanmıştır. İlimizde 80 peynir, 16 yoğurt ve 4 diğer süt ürünleri işlemek üzere toplam 102 sanayi kuruluşu vardır. Süt sanayinde kapasite kullanımı oranı yüzde 50’dir. Süt ve süt mamulü işleyen kuruluşların büyük çoğunluğu küçük imalathanelerden oluşmakta, çok ünlü Ezine peyniri de bu işletmelerde üretilmektedir. Bu yüzden belli bir standart sağlanamamakta ve yurt dışına satılamamaktadır. Balık üretiminde çoğu deniz üretimi olmak üzere ülke üretiminin yüzde 2’si ilimizde yapılmaktadır. 671 km ile ülkemizin en uzun kıyı şeridine sahip bir il için bu rakam ve oran düşüktür. Avlanma araçlarındaki yetersizlik ile bilinçsiz avlanmanın bunda payı büyüktür. Çanakkale’de çiftçi sayısı 50.720 kooperatif ortak sayısı ise 31.315’dir. Yerleşim yeri itibarı ile kooperatifleşme oranı yüzde 53.4’tür.Türkiye’de bu oran yüzde 27’dir. Kooperatif sayısı bakımından Çanakkale bölge toplamındaki payı yüzde 29, ülke toplamındaki payı yüzde 3.32 olmak üzere iyi durumdadır. İlimizde irili ufaklı tarıma dayalı sanayinin toplam sayısı 322, toplam kapasitesi 909.195 ton/yıl, üretim 489.639 ton/yıldır. Buna göre kapasite kullanımı oranı ise yüzde 54’tür. Burada da yetersizlik göze çarpmaktadır. Birçok salça fabrikasının faaliyetini durdurduğu yerlerine yenilerinin kurulmadığı, son teknoloji ile çalışan modern soğuk tesislerin yapılmadığı en önemlisi soğuk zincirin sağlanamadığı, önemli tüketim merkezlerine yakın olunmasına rağmen ulaşımda ve pazarlamada önemli kayıpların oluştuğu bir gerçektir. Devlete ait (Kanyak Fabrikası gibi) işletmelerin özelleştirilerek bitirildiği, özel sektör tarafından da yerlerine yenilerinin konmadığı, bu nedenle tarımsal alanda bunalım yaşandığı acı bir gerçektir. ¦ Ayrıca bir yandan tarıma, yeni alanlar sulamaya açılarak yatırım yapılırken bir yandan da şehri kirletecek sanayi yatırımlarının (Termik santral, Demir Çelik, Çimento Fabrikası ve Kazdağları’nda maden aramaları gibi) umutları söndürdüğü, kentin üzerine taşıyamayacağı kadar (emisyon hacmi aşılarak) yük yüklenmeye başlandığı görülmektedir. ¦ İstanbul’u ve çevresini kirletenler İstanbul’un yükünü çevre illere bu arada Çanakkale’nin sırtına yüklemeye çalışmaktadırlar. Bu çalışma içerisindekilerin İstanbul’un kirlenmesinde önemli sorumlulukları olduğu düşünüldüğünde bu çabaların İstanbul’u kurtarmaya yetmeyeceği ama Çanakkale gibi dünya harikası bir kenti yaşanmaz hale getireceği bir gerçektir. Üretiminin büyük bölümü organik nitelikte olan Çanakkale tarımı için en önemli sorun, bu yeteneksiz ve sorumsuz kişilerin yaratacağı çevre kirliliğidir. Yem sanayicileri hammadde bulamıyor A NKARA (A.A) Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkan Yardımcısı Bekir Taşkaldıran, Türkiye genelinde hasat sonuna yaklaşılmasına rağmen hayvan beslemede kullanılan hammadde temininde zorluk çekildiğini, bunun da fiyatlarda rekor artışlara neden olduğunu belirterek, ''gerek sektörümüz, gerekse hayvancılık sektörü için acil tedbir gerekiyor'' dedi. Taşkaldıran, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, 20072008 hububat hasat sezonunda hayvan beslemede kullanılan ham maddeler (kepek, arpa, mısır, buğday, full fat soya, mısır kepeği...) açısından kritik bir durum yaşandığını, ülke genelinde neredeyse hasat sonuna yaklaşılmış olmasına rağmen ham madde temininde zorluk çekildiğini, bunun da fiyatlarda rekor artışlara sebep olduğunu kaydetti. Küresel ısınma ve buna bağlı olarak ülkede yaşanan kuraklık nedeniyle hububat rekoltesinde azalma endişesiyle başlanılan bu sezonun sonu yaklaştıkça özellikle arpada korkulanın gerçekleştiğini gördüklerini, bunun da sektörü endişeye sevk ettiğini ifade eden Başkaldıran, açıklamasında şunları kaydetti: ''Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) 320 YTL/ton alış, 360 YTL/ton satış fiyatı açıkladığı arpa rekoltesindeki düşüş, fiyat artışı beklentisi içinde olan çiftçinin arpasını piyasaya sürmemesi, serbest piyasada arpanın TMO'nun satış fiyatının çok üstünde olmasına neden olmuştur. Geçtiğimiz 10 ayda 245 YTL/tondan 420 YTL/tona çıkan arpa ve genelde yüzde 40, bazı kalemlerde ise yüzde 150'ye varan hububat ve yem ham maddelerindeki fiyat artışı, besicilikle uğraşan çiftçilerimizi endişelendirmektedir. Besleme maliyetlerinde yüzde 50'ya varan artışa rağmen nihai üründe (et, süt) artışın olmamasının devam etmesi halinde besici ve süt üreticileri, büyük zararlar oluşacağı için hayvanlarını kesime göndermeyi düşünmeye başlamıştır.'' Başkaldıran, sektörün mağduriyetinin giderilmesi için yemlere destek primi verilmesi ve KDV'nin düşürülmesi gerektiğini ifade etti ve ''Ayrıca, AB ve dünyada kullanılan alternatif yem ham maddelerinin ithalinin kolaylaştırılması ile tüm yem ham maddeleri ithalatında uygulanan gümrük vergisi oranlarının tekrar gözden geçirilerek uygun seviyelere indirilmesi, soruna çözüm getirmesi açısından önem arz etmektedir'' dedi. 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle