Katalog

K ONYA(A.A) – Giderek azalan dünya mısır stoklarının 2007/2008 sezonunda, son 30 yıl, buğday stoklarının ise son 12 yılın en düşük rakamına gerilemesi bekleniyor.Konya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Kara, hububat ve mısırın Türkiye’de kuraklıktan olumsuz etkilendiğini, üretimde ciddi düşüşler beklendiğini söyledi. Küresel ısınmanın kaçınılmaz olduğunu ancak bu durumun zarardan çok kara dönüştürülmesi gerektiğini ifade eden Kara, dünyanın birçok ülkesinde, kuru ve sulu alanlarda oldukça yüksek verimler alınabildiğini kaydetti. Buğday ve mısırın dünyada giderek stratejik bir ürün haline gelmeye başladığını dile getiren Kara, şunları söyledi: ‘’Uluslararası Hububat Konseyi’nin (IGC) son raporunda dünya mısır üretiminin geçen yıla göre 54 milyon tonluk artışla 750 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Tüketimin ise 762 milyon tona ulaşacağı öngörülüyor. Dünya buğday üretiminin ise 614 milyon ton, tüketiminin 619 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesi bekleniyor. Dünya üretimi giderek artıyor ancak tüketim aynı hızla hatta daha fazla artıyor. Bu sezon için mısırdaki açık 12 milyon ton, buğdaydaki açık ise 5 milyon ton olarak görülüyor. Her yıl tüketim fazla olduğu için sürekli açık veriliyor ve stoklardan kullanılıyor.’’ 2004/2005 sezonunda 132 milyon ton olan dünya mısır stoklarını 2007/2008 sezonunda son 30 yılın en düşük seviyesi olarak 86 milyon tona , 2004/2005 sezonunda 140 milyon ton olan dünya buğday stoklarının ise son 12 yılın en düşük rakamı olarak 111 milyon tona gerilemesinin beklendiğini ifade eden Kara, bu düşüşün önümüzdeki yıllarda da süreceğini tahmin ettiğini bildirdi. Petrol fiyatlarının ve yemlik ihtiyacını giderek artması nedeniyle stokların yıl geçtikçe eridiğini vurgulayan Kara, şöyle devam etti: ‘’Dünya enerjide alternatif kaynaklar arıyor. Bu konuda da en iyi alternatif, bitkisel kaynaklı enerji olarak görünüyor. 2012 yılında sonra Avrupa, kullandığı yakıtın yüzde 10’unu biyoyakıttan Dünyada mısır ve buğday stokları azalıyor Dünyada bu sezon mısırdaki açık 12 milyon tonu bulacak. karşılayacak. Bu yüzden buğday ve mısır dünyada giderek önem kazanıyor. Bunun sonucunda dünya yeniden toprağa dönüyor. Tarım ülkesi olan Türkiye’nin silkinmesi ve elindeki potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmesi gerekiyor. (Küresel ısınma Allah’ın işi) deyip oturup ağlamakla olmaz. Akdeniz ve Karadeniz’e boşa akan sularımızı değerlendirmeliyiz.’’ Dünyanın tarımın önemini kavradığını, gelişmenin temelinin tarıma dayalı olacağını gördüğünü belirten Kara, ‘’Bakın stoklar giderek düşüyor. Bu düşüş bizi uyandırmalı. Enerji ihtiyacı arttıkça buğday ve mısıra talep artacak. Artık tarıma daha fazla önem verilmesi, eldeki kaynakların verimli kullanılması için harekete geçilmelidir. Halen tarımsal üretim yapılmayan çok büyük arazilerimiz bulunuyor. Suyu verimli ve etkin kullanamıyoruz’’ diye konuştu. TDSYMB Yönetim Kurulu Başkanı Tokoğlu: 'Ülkedeki süt fiyatları normal seviyede' NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği (TDSYMB) Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tokoğlu, iç piyasadaki süt fiyatlarının, çoğu ülkenin iç piyasasındaki süt fiyatlarına oranla düşük bir seviyede olduğunun altını çizerek, "Ülkemizdeki süt fiyatları normal seviyelere yaklaşmakta fakat bu durum, anormal olarak yansıtılarak sığır ithalatına sebep yaratılmaya çalışılmaktadır" dedi. Halil Tokoğlu, son günlerde süt fiyatlarındaki artış ile ilgili olarak basında yer alan haberler üzerine yaptığı açıklamada, süt sektöründe yaşanan piyasa dengesizliğinin tüm sorumluluğunun üreticilere yıkılmaması gerektiğini belirtti. TDSYMB'nin yetersiz üretim yaptığından yakınan kesimin, dünya piyasalarında ve dünyadaki tüm süt üreticilerini etkileyen ekonomik ve doğal gerçeklerden habersizce açıklamalarda bulunduğunu ve ülkedeki süt fiyat artışlarından şikayet ettiklerinin belirten Tokoğlu, "2005 yılında günlük 500 ton süt fazlası sebebiyle fiyatların bir gecede 10 Ykr'a düşmesi ve süt alımına kota A koyulması normal karşılanmış, bugün süt fiyatlarının 5 Ykr artığından yakınanlar, 2005 yılında yaşattıkları süt krizinin gündeme gelmesinden büyük ölçüde kaçınmışlardır" dedi. Tokoğlu, kamuoyunun 2005 yılında yaşanan süt krizinde, süt üreticilerinin uğradığı zararı ve bugün süt fiyatlarının hâlâ 2004 yılındaki fiyat seviyesine bile gelmediğini bilmeleri gerektiğini söyledi. Süt fiyatlarının sadece Türkiye'de değil, dünya piyasalarında da artış seyri göstermeye başladığını vurgulayan Tokoğlu, bunun başlıca nedenlerini, dünya piyasalarına çok miktarda ucuz fiyatlı süt tozu tedarik edilmesine ve başta Avusturya olmak üzere pek çok ülkede etkisini gösteren küresel ısınma sebebiyle yaşanan kuraklığa bağladı. Bu faktörlere bağlı olarak diğer ülkelerin uyguladığı ihracat desteklerini azaltmaları veya kaldırmaları ile enerji üretiminin desteklenmesinin yem fiyatlarının artırdığına da dikkat çeken Tokoğlu, uluslararası süt kuruluşlarına üyeliklerini her fırsatta dile getirenlerin dünya piyasalarını daha yakından takip etmeleri gerektiğini ve oluşan her istikrarsızlığı damızlık sığır ithalatına sebep olarak göstermekten vazgeçmeleri gerektiğinin altını çizdi. Tokoğlu, "Geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilmiş 'Süt ve Et Sektörlerinde Küresel Vizyon' adlı uluslararası konferansta da yabancı uzmanların sıklıkla dile getirdikleri gibi ham süt ve yem fiyatlarındaki artış önümüzdeki yıllarda da devam edecektir. Sonuç itibariyle, ülkemizde süt fiyatları bugüne kadar desteklenmiş veya ucuza ithal edilen süt tozu fiyatlarının etkisiyle diğer ülkelerden düşük tutulmuştur" dedi. Bugün dünya piyasalarındaki arz yetersizliğinden ve desteklerin kaldırılmasından dolayı süt tozu fiyatlarının arttığını ve bu durumun Türkiye'deki süt sanayisi için karlı olmaya başladığına işaret eden Tokoğlu, şöyle devam etti: "Yaşanan süt fiyat artışı, ülkemiz süt fiyatlarının dünya fiyatlarına verdiği tepkiden ibarettir. Buna karşın ülkemiz, süt fiyatları hala pek çok ülkedeki iç piyasa fiyatlarına göre düşük bir seviyededir. Aslında ülkemizdeki süt fiyatları normal seviyelere yaklaşmakta ve fakat bu anormal bir durum gibi yansıtılarak sığır ithalatına sebep yaratılmaya çalışılmaktadır" 31