26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yeni hükümete hayvancılık için öneriler Prof. Dr. Ayhan FİLAZİ Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı B u dönem seçim vaatlerine mazot damgasını vurdu. Hükümeti oluşturan parti dışındaki bütün partiler mazotu hangi rakama düşüreceklerini, ne yaparlarsa ne olacağını uzun uzun anlattılar. Kimileri sınav dönemini de hesaba katarak ÖSS sınavlarını kaldıracaklarını, kimileri hızını alamayarak evde oturan kadınlara maaş bağlayacağını ve hatta teşvik primi uygulamasıyla çocuk doğuran kadınları daha fazla destekleyeceklerini belirttiler. Seçmenleri ne kadar etkiledikleri veya inandırıcı oldukları seçim sonuçlarıyla bellidir. Bundan sonra vaatler bitti. Verilen sözlerin uygulama zamanı geldi. Gerçi siyasette "Dün dündür, bugün bugündür" mantığı hakim ama bizler verilen sözlerin uygulamasını ısrarla isteyeceğiz. Herkes partilerin seçim beyannamelerinde yazan programın dikkate alınmaması gerektiğini, aslında oraya yazanların hiçbir zaman uygulaması mümkün olmayan vaatler olduğunu söyler. Ama biz demokrasiye olan saygımızdan inanmaya devam edeceğiz ve bunun takipçisi olacağız. En önemli taahhüt mazotun 1 YTL olması veya sonradan konan bazı vergilerin kaldırılmasıyla fiyatının neredeyse yarı yarıya azaltılması, toplam mazotun yaklaşık üçte birini tüketen çiftçiye önemli bir destekleme kalemidir. Çiftçi, yatların veya gemilerin kullandığı fiyattan mazot kullanırsa devletimizin geliri biraz düşebilir. Ama bu destekleme kalemi üretime dönüşeceğinden aslında devletimizin kaybı değil kazancıdır. Ancak bir yanılgı da şudur; ülkemiz tarım ve hayvancılık sorunlarının çözümü için para da yağdırsanız olmaz. Çünkü yapı bozuktur. Hayvancılık yıllardır tarımın bir alt kolu olarak görülmüş, bitkisel üretimle hayvansal üretim arasında bir fark olmadığı düşüncesi bürokrasi kesimine de hakim olmuştur. Halbuki hayvancılıkla bitkisel üretimin tek ilişkisi yemdir. Başka hiçbir ortak nokta bulamazsınız. O nedenle öncelikle bir zihniyet devrimine ihtiyaç vardır. Yoksa Sağlık Bakanlığını da tarımın içine koyabiliriz; hayvan bitkiyi yediği için tarımın içine konuyorsa, insan da hayvanı yediği için dolaylı olarak tarımın içine girer. O halde bunları tamamen ayırmak gerekir. Hatta sağlık konusu söz konusu olunca hayvan sağlığı hizmetleri Sağlık Bakanlığını da ilgilendirmelidir. Çünkü hayvandan insana geçen 200’ün üzerinde hastalık bulunmaktadır. Ancak ekonomik bir faaliyet olması ve gıdaya temel oluşturması nedeniyle sağlık, ıslah ve teknik hizmetleri ayrı olarak düşünülmelidir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın şu andaki yapısı Karaburun Sultanisi yaşatılacak ZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)İzmir'in korunmuş doğasıyla dikkat çeken Karaburun İlçesi’ne bağlı Eğlenhoca Köyü’nde, unutulmaya yüz tutan Karaburun sultani cinsi üzümünü yaşatmak amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor. İzmir Ticaret Borsası ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü uzmanlarınca bölgede, örnek organik bağ sahası kuruldu. Uzun yıllar önce kurusu diğer üzümlere göre iki katı fiyatla alıcı bulabilen Karaburun Karaburun’da örnek organik bağ sahası kuruldu. Sultanisi'nin yeniden üreticiyle buluşturmak nan çalışmayla organik olarak üretileceküzüme, için atılan adımlar umut veriyor. Eğlenhoca Köy İzmir ve Çeşme gibi büyük tüketim merkezlerini Tüzel Kişiliği'yle yapılan proje ortaklığı kapsamınde kapsayan pazar olanağı yaratılacak. Bir zamanda, Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nden alılar üzüm bağlarıyla kaplı olan ve tarihi kum duvarnarak üretici Ahmet Çalık’a ait araziye geçen hazilarla yapılmış teraslar bulunan yörede, Eğlenhoca ran ayında 350 fidan dikildi. Çalışmaları yakından ile birlikte Karaburun’un diğer köylerine örnek izleyen EÜ Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyeolunarak bağcılık özendirilecek. Yörede tarım posi Prof. Dr. Ahmet Altındişli, "Verim üç yıllık geçiş tansiyelini canlandırmak; organik tarımı geliştirdöneminden sonra dördüncü yılda gerçekleşecek. mek; biyoçeşitlilik, flora ve faunayı korumak; halOrganik yöntemlerle sürdürülen çalışmalar için kın ekonomik ve sosyal gelişimine katkı koymak 2008’de organik sertifika için kayıt yaptırılıp, geçiş gibi görevler üstlenen üstlenen projenin, Karabudönemi belgesi alınacak" dedi. run yarımadasında çalışmaları süren agroeko Dikim ve cansuyu aşamalarında başarı sağlaturizme de yarar sağlaması bekleniyor. İ itibariyle hayvan ve bitki sağlığı hizmetleri Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünde, hayvan ıslahı ve bitkisel üretim ile ilgili planprojeler Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünde, desteklemeler ise Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünde yapılmaktadır. Diğer genel müdürlük olan Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün ise birkaç proje desteklemesi dışında henüz ne yaptığını bilemiyoruz. Herhalde diğer birimlerde çok çalışan bürokratların zaman zaman dinlenmek için geldikleri bir yer olsa gerek. Gelişmiş ülkelerin hiç birinde bu kadar çok başlılık yoktur. Bir genel müdürlük hayvanın bir bacağını, diğeri bir bacağını öteki bir başka bacağını tutmuş, en sonunda bacaklar ayrılmış ama çekiştirmeye devam etmişiz. Bakanlığın bu farklı genel müdürlükleri arasında koordinasyon yok, ülkemizin toplam hayvan sayısı bir genel müdürlükten ötekine farklılık gösteriyor, birinde dişi olarak kayıtlara geçen bir hayvan, diğer genel müdürlükte erkek olabiliyor. Artık geri kalan kayıt sistemini siz tahmin edin. Kayıtları bildirmekle görevli tarım il müdürlükleri de şaşırmış durumda. Çünkü burada da merkezdeki dağınıklık devam ediyor, hizmetler farklı şube müdürlükler arasında paylaşılmış, biri birinden kopuk yapılanma devam ediyor. Çoğu ilde hayvan kayıt işi yetiştirici birliklerine devredilmiş, suni tohumlama, ilaç, aşı ve hekimlik hizmetlerinin tümü neredeyse birlikler tarafından yürütülmektedir. Ancak asıl görevleri hayvancılık soy kütüğü kayıtlarını tutmak olan yetiştirici birlikleri, ilaç satışı ve suni tohumlama hizmetlerinde bir rant gördüklerinden kendi kuruluş amaçlarının dışında çalışmaya başlamışlardır. Halbuki hayvancılıkta ilaç, aşı ve suni tohumlama gibi veteriner hizmetleri maliyetlerin en fazla yüzde 13’ünü oluşturur. Yani önemli bir rant kapısı değildir. Ancak kılavuzları onları yanlış yönlendirmektedir. Hayvancılıkta öncelikle çok başlılık giderilmelidir. Sağlık, ıslah, destekleme ve teknik işler tek bir birim altında yapılmalıdır. Hayvancılığı sadece inekçilik olarak değil, koyunkeçi, arıcılık, ipek böcekçiliği, su ürünleri olarak değerlendirmelidir. Bu nedenle CHP’nin seçim bildirgesinde yer alan "Hayvancılık ve Su Ürünleri Bakanlığı"nın kurulması kulağa hoş geliyor. Kurulacak böyle bir bakanlığın içerisinde gıda hizmetleri ve kontrolü de olmalıdır. Çünkü gıdadan olan zehirlenmelerin çoğunluğu hayvansal ürünlerden kaynaklanıyor. En fazla sahtekarlık da yine hayvansal ürünlerde oluşmaktadır. O nedenle gıda hizmetlerinin bu Bakanlıkta ele alınması gerekecektir. Bir önceki hükümet zamanında güya AB’ye uygun diye çıkarılan 5179 sayılı Gıda Yasası gıda güvenliğini sağlamaktan uzaktır. Yasa, yeniden çiftlikten sofraya gıda güvenliği bazında ele alınmalı, kontrol ve denetim etkinliği arttırılmalıdır. AKP’nin seçim bildirgesinde yer alan yeminli gıda müşavirliği sistemi, ülkemize yarar sağlamaz. Zaten gelişmiş ülkelerin hiç birinde dahi uygulanan bir sistem değildir. O nedenle böyle bir sistemden uzak durulmalıdır. Son olarak taşra teşkilatı olmayan bir hayvancılık bakanlığının tam bir kontrol ve denetim sağlayamayacağını sözlerimize ekleyelim. En ufak bir hastalık ihbarı acil müdahale gerektirir. Enstitülerin desteğiyle hastalık yerinde araştırılarak en uygun tedavi ve korunma sağlanırsa çok değil en fazla 10 yıl içinde Türkiye’de şap hastalığı dahil pek çok hastalık söner ve dolayısıyla üretim artar. Hastalıkları önleyerek yapılan üretim ihracat sübvansiyonuyla yurt dışına satılırsa para kazanırsınız.Yoksa boş yere kendimizi yormanın anlamı yok. 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle