Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Verimliliği yükselten tarımsal yapı gerekli Prof. Dr. Vahap KATKAT (Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı) umhuriyetimizin kurulduğu yıl yani 1923’de halkımızın yüzde 80’i köylerde yaşamakta ve çalışan nüfusun yüzde 80’i tarım kesiminde yer almakta idi. Tarımın ulusal gelirdeki payı ise yüzde 50 dolaylarındaydı. Bu yıllarda tarıma makine girmemiş,tarlalar öküz ve at ile çekilen karasaban ile sürülmekte,yetiştirilen ekinler elle yolunmakta veya orakla biçilmekte,tırpan bile ileri teknoloji ürünü sayılmakta,harman işleri düven ile yapılmakta, ürünlerin belli başlı tüketim merkezlerine iletilmesi yol ve araç olmaması nedeni ile mümkün olamamakta, gübre ve ilaç hemen hemen hiç kullanılmamaktaydı. Cumhuriyetin ilk yılarında 1 milyon ton civarında olan buğday üretimi, 1929 yılında 2 milyon tona ulaşabilmiştir. Günümüzde ise buğday üretimimiz 20 milyon ton civarında yani 10 kat artış göstermiş,tarımın istihdama katkısı yüzde 34, GSMH’ya katkısı yüzde 11 civarında olup halen 3 milyonun üzerinde tarım işletmesi bulunmaktadır.Cumhuriyet döneminde Çukurova’da büyük C çiftliklerde birkaç adet olan traktör sayısı bugün 1 milyon 200 bin civarındadır. 1980’li yıllara kadar hızla gelişen tarım sektörünün 1980’li yıllardan sonra gelişme hızı giderek azalmıştır. Türkiye’de tarım sektörü 2002,2003 ve 2004 yıllarında üst üstte 3 yıl küçülmüştür. Hazırlanan "Katılım Öncesi Ekonomik Programı" verilerine göre 2005 yılında da yüzde 1.7 küçülmesi beklenmektedir. Türk tarımının son çeyrek yüzyıllık dilimde yaşamakta olduğu gerileme 2000’li yıllarda çöküşe dönüşmüştür. Başlangıçta tüm üreten sektörler gibi payına düşeni alan tarım sektörü daha sonra Dünya Ticaret Örgütü(DTÖ) genel belirleyiciliği içinde IMF ve Dünya Bankası’nın özel ilgi alanına girmiş;ülke tarım ürünlerinde de dışa bağımlı bir konuma gerilerken mutlak yoksulluk oranı yüzde 26’lar düzeyine yükselmiştir. Bu süreçte yıllık cirosu 100 milyar ABD Doları’nın üzerinde olan Türkiye gıda sektöründe, özelleştirmeler sonrası hızlı bir yabancılaşma yaşanmış emeğin bağımlılaştırılması derinleşmiş ve kamu yönetimi mevzuat uyarlamalarıyla zemin çokuluslu şirketler için uygun bir yapıya dönüştürülmüştür. Geride gümrük vergileri ile korunan iç pazarın tümüyle dışalıma açılması ve tarımdaki kapitalistleşmenin derinleştirilmesi ana başlıkları ile sayılabilecek ‘çalışma alanları’ kalmıştır, Tarımdaki kapitalistleşme ise,teknik bir söylem görünümündeki "AB müktesabatına uyum" üzerinden yürütülmektedir. Bu bağlamda,tarımdaki yüzde 33 düzeyindeki istihdam en az yüzde 10’lara çekilmesi,tarımda şirketleşmenin tahrik edilmesi,yabancı sermaye yatırımlarının kuralsız bir çerçeveye oturtulması,doğal kaynakların üretim unsuru düzeyinde değerlendirilerek "piyasalaştırılması" ve özel mülkiyete konu edilmesi anlarında radikal adımlar atılmaktadır. AB’nin 17 Aralık 2004 tarihli Konsey kararı ile "üyelik,olmazsa özel statü" imasını yaptıktan sonra,bu çerçevede dahi tarım,serbest dolaşım ve yapısal fonlara yönelik kalıcı derogasyonlar getireceğine yönelik belirlemeleri Türkiye’de gerekli etkiyi yapmış gibi görünmemektedir. Tüm bu süreci iyi analiz eden, dünya tarımsal üretim ve ticaret yapılarının önümüzdeki on yıllık süreçte artık görünür nitelik kazanmış evrilmesini öngörerek: üretim maliyetlerini azaltıp verimliliğini yükselten rekabetçi bir tarımsal yapı kurgulanması, Türkiye’nin önündeki zorunlu bir politika hedefi olmalıdır. Bu hedefe ulaşılmasın da ön koşullarından birisi, AB’nin İlerleme Raporu’nda belirtilen bütçe büyüklüğü olan 11.3 milyar Avro’ya yakın finansman tutarlarının,devlet bütçesinden tarıma özgülenmesidir. Türkiye bugüne dek başaramadığı tarımsal kamu yatırımlarını, on yıl içinde tamamlamak durumundadır. Bu bağlamda, yılda 500 bin hektar düzeyinde bir tarımsal alan sulamaya açılmalı,tarla için geliştirme hizmetleri sağlam bir altyapı temeline oturtulmalı ve benzer yatırımlarla,fiziksel altyapı eksiklikleri/sorunları tarımın gelişimi önündeki temel engel konumundan çıkarılmalıdır. Türkiye, tarımsal girdi üretim ve dağıtımında dışa bağımlılıktan kurtarılmalıdır.Bitkisel ve hayvansal üretimde miktar ve kalite artışları gerçekleştirilmeli,pazarlama altyapısı bilimsel ve çağdaş temellere oturtularak üreticitüketici lehine/aracıları dışlayan bir yapı kurulmalı,gerçek anlamda üretici örgütlülüğü desteklenmelidir., Bütün bunların doğru tarım politikasıuygun finansman yönetimi rasyonel tarımsal kamu yönetimi birlikteliği ile yaşama geçirilebileceği açıktır. Şurası bilinmelidir ki, tarımda "idarei maslahat" dönemi bitmiştir. Sektör 2023 yılında ya rekabet edebilecek bir nitelik kazanacak ya da tasfiyeye uğrayacaktır. Gürsu hali, tarım toprağı içine yapılıyor BURSA (Cumhuriyet)Tarım kenti olma özelliği hızla ortadan kaldırılarak, "Çelişkiler Kenti"ne dönüştürülen Bursa’da üreticiler,ürünlerinin pazara sürüleceği Bursa Hali’ne ,"Dünyada hiçbir proje ,yatırım varlık nedeni olduğu maddeyi yok ederek amacına ulaşamaz. Meyve ve sebze üretim alanlarını yok ederek hal yapılamaz" gerekçesiyle karşı çıktılar. Bursa’nın kalabilen verimli tarım topraklarının bulunduğu Gürsu’da 90 dönümlük tarım alanında yapılacak Bursa Hali’ne karşı hukuk mücadelesi başlatan üreticileri haklı bulan Bursa 1.İdare Mahkemesi projenin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. TMOBB Ziraat Mühendisleri Odası ile Gürsu Ziraat Odası’nın önderliğinde güçbirliği yapan Ağaköy,Kumlukalan,Kazıklı,Cambazlar,İsabey,İğdir,Karahıdır köylerindeki üreticiler hal yapımına karşı çıkış gerekçelerini şöyle sıraladılar: Gürsu’da yapımına başlanan ve Büyükşehir Hal Alanı’na dönüştürülerek geliştirilmesi planlanan hal alanı; ova ortasında 1. sınıf tarım toprakları içindedir. Çevresinde armut,şeftali bahçeleri bulunmaktadır.Hal şimdilik 40 dönümlük alanda yapılmaktadır. Bu alan metropol hal alanı için yeterli değildir. İlk fırsatta 90 dönüme ve 150 dükkanlık bir hale dönüştü Bursalı üretici "Dünyada hiçbir proje, yatırım varlık nedeni olduğu maddeyi yok ederek amacına ulaşamaz. Meyve ve sebze üretim alanlarını yok ederek hal yapılamaz" gerekçesiyle AKP’nin dayattığı projeye karşı çıktı. rülecektir. Boş kasa,soğuk hava depoları patatessoğan karpuz ve balık hali için de burada yine yeni tarım alanlarına ihtiyaç duyulacaktır. Ulaşım olarak bu alana günde 500 ila bin kamyon, bin ila 2 bin pazarcı ve market aracı girişçıkış yapacaktır. Bu ulaşım hareketi bugünkü durumuyla Bursa Çevre Yolu’na bir büyük bağlantıyı getirecektir. Bu bağlantı yolu Bursa Ovası’nı iyice ikiye bölecek, çok büyük oranda tarım alanının yok olmasına neden olacaktır. Ayrıca Bursa Hali ile gelecek kentleşme baskısı önlenemeyecektir. Burada yetiştirilen Deveci ve Santa Maria cinsi armut başka bölgede bu kadar kaliteli üretilememek tedir. Bu bölgede yılda 5 bin ton meyve üretilmektedir ve büyük oranda ihraç edilmektedir. Hal ısrarı Bursa’nın toprağını kentsel ranta teslim etmeyen üreticileri cezalandırmaktır. Dünyada hiçbir proje ve yatırım varlık nedeni olduğu maddeyi yok ederek amacına ulaşamaz. Meyve ve sebze üretim alanlarını yol ederek hal yapılamaz. Bu uygulamada , Gürsu kamuoyu dikkate alınmayarak dışlanmıştır. Çiftçi ve çiftçi örgütleri,odalar,mesleki kuruluşlardan bili alınmamış, birikimlerinden yararlanılmamıştır. Gürsu Hali, AKP içinde de büyük tartışmalara neden oluyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin, Bursa Hali’nin Gürsu’ya yapılmayacağını açıklamış, Gürsu Belediyesi’nin AKP Grupbaşkanvekili Faruk Çelik’in desteği ile uygulamaya koyduğu projeye karşı çıkmıştı. Faruk Çelik’in eski danışmanı Gürsu Belediye Başkanı Orhan Gözcü’ye destek vermesiyle Şahin’in projesinden vazgeçilmiş ve Bursa Hali’nin Gürsu’ ya yapılacağı AKP politikası olarak açıklanmıştı.Projeyle ilgili tepkiler üzerine Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin’in Ziraat Odası yöneticilerine, "Bu konuda baskılarla karşılaştım. Benim gönlüm de Gürsu’ya hal yapılmasından yana değil" dediği biliniyor. 7