22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“İthal damızlıklar bölgeye uyum sağlayamadı” Prof. Dr. Hasan BATMAZ (Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı) S anayi şehri olarak bilinen Bursa, coğrafi yapısı ve iklim özellikleri bakımından hayvan yetiştiriciliği için uygun bir yapıya sahiptir. Bursa’da 2004 yılında toplam 125.000 sığır mevcut olup, bu Türkiye sığır varlığının yaklaşık yüzde 1.2’sini oluşturur. Yetiştirilen sığır sayısı ilk bakışta az görülmesine rağmen, Bursa ilinde yetiştirilen sığırların yüzde verimleri 94’ünün yüksek kültür ırk ve bunların melezlerinden oluşmaktadır. Belirtilen oran Türkiye ortalaması ile karşılaştırıldığında oldukça iyi bir sonuçtur. Zira, yerli sığır ırklarının oranı 1985 yılında yüzde 27, 1997 yılında yüzde 11 dolayındadır. Kültür ırkı ve melez sığırlarının oranının artması Bursa ilimiz için sevindiricidir. Bu durum Bursa’da yapılan suni tohumlama uygulamalarının yaygınlaşmasının bir sonucudur. Bu sonuca etki olarak, Türkiye’ye ve dolayısıyla ilimize ithal edilen damızlık düve ve ineklerin katkısı düşünülebilir. Ancak ithal edilen damızlık hayvanların yüzde 50’den fazlası bölgeye adapte olamadıkları için telef olmuşlardır. Yüksek verimli hayvanların geliştirilmesi için ithalatın bir sonuç olmadığı bu sonuçla bir kez daha ortaya konmuştur. Günümüzde ilimizin genel alanının yüzde 40.41’inde tarım yapılmaktadır. Türkiye genelinde tarım gelirlerinin içinde hayvancılığın oranı yüzde 22 dolayında iken, Bursa’da 2003 yılı itibari ile bu oran yüzde 25.5 ‘dır. Bu oranın hızla artırılması gerekmektedir. Çünkü hayvancılık, istihdam, dünya ticareti için nitelikli ürünlerin üretimi, ilgili sanayiye ham madde temini, yan sanayiye katkıları ve insan beslenmesinde alternatifi olmayan bir alandır. Gelişmiş ülkelere bakıldığında tarım gelirlerinin içinde hayvancılığın oranı Danimarka’da yüzde 87, Almanya ve Hollanda’da yüzde 75, Fransa’da yüzde 67’ dir. Karlı ve entansif hayvancılığın yapılabilmesi için yeterli olarak yem bitkileri yetiştirilmelidir. Çünkü hayvancılıkta en önemli üretim maliyetlerinden birisi yemdir. Hayvancılıkta gelişmiş ülkelerde yem bitkilerine toplam ekili alanın yüzde 2530’u ayrılırken, bu oran ülkemizde yüzde 35’tir. Bu nedenle hayvancılık sektöründe 30 milyon ton kaliteli kaba yem açığı bulunmaktadır. Yem hammaddesi açığı da kapatılamadığından yem fiyatları yüksek seyretmektedir. Bursa toprak yapısı ve iklim özellikleri ile bu oranı daha da yükseltebilir. Bursa ilinde 2001 yılında 295.000 koyun ve 73.000 keçi bulunurken, bu sayılar 2004 yılında koyunda 227.800’e ve keçide 52.500’e gerilemiştir. Bölgede mera ve otlakların gitgide azalması bu sayıların düşmesine yol açmıştır. Bu hayvan türlerinde de entansif bir yetiştirmeye doğru gidilmekte ve özellikle Keles, Orhaneli ve Yenişehir ilçelerinde önemli geçim kaynağını oluşturmaktadır. İlimizde ekonomik hayvancılığın diğer bir kolu olan tavukçuluk sektörü de iyi gelişmiş ve bu konuda entegre tesislerin kurulması ile pazara kadar giden bir üretici tüketici ağı oluşturulmuştur. Bursa’da hayvancılığın gelişmesini canlandıran hayvansal gıda sektörü ile diğer tesisleri de görmek mümkündür Üretilen ve artırılması gereken hayvansal ürünlerin sağlıklı olması başlıca hedeftir. Çünkü sağlıksız ürünün artması tek başına çözüm olmayıp tüketime sunulamamakta veya uygun pazar bulamayacaktır. Bu nedenle gerek üretimin karlı bir hale gelmesi ve gerekse ürünlerin sağlıklı olması için hayvan hastalıklarının asgariye inmesi gereklidir. Bu amaçla hayvan hastalıkları ile mücadele etkin bir hale getirilmelidir. Türkiye genelinde sığır sağlığı için bir problem olan tüberküloz için biran önce eradikasyon programı başlatılmalıdır. Bu hastalıkla ilgili tazminat sistemi yeniden ele alınmalı ve zorunlu sigorta sistemi getirilerek tazminatı karşılanmalı ve tüberkülozun açık organ tüberkülozun dediğimiz ileri formundaki hastalar kısa sürede sürüler den çıkarılmalıdır. Yine ülkemizin önemli hastalıklarından biri olan brusellozis için etkin bir aşılama programı ile hastalık kontrol altına alınmalıdır. Klinik hastalıkların yanında gizli seyreden hastalıklar dengeli ve yeterli beslenme programı ve uygun aşılamalar ile minimuma indirilmelidir. Yüksek süt verimli ineklere kaba yemin yetersiz verilmesi ile ineklerde gizli seyreden metabolizma hastalıkları (yüzde 1520) oluşmakta ve önemli ekonomik kayba neden olmaktadır. İlimizde çok sayıda bulunan yüksek verimli ineklerin beslenmesi için yeterince kaba yem ile beslenememesi sonucu abomasum deplasmanı denilen mide yer değiştirmeleri sık karşılaşılan problemlerden biri olmuştur. Yine yetiştiricinin üzerinde durması gerekli bir konu kısırlık durumlarında meydana gelen ciddi ekonomik kayıptır. Çünkü, bir inekten yılda bir yavru alınması hedeftir. Doğumdan sonra 2 ay içinde gebe kalmayıp, bu dönemin 45 ay uzaması ciddi ekonomik kayba neden olmaktadır. Gebe ineklerin buzağı septisemi aşısıyla aşılanması ile buzağı kayıpları ve ahırların uygun havalandırılmadı ile solunum sistemi hastalıklarından ileri gelen kayıplar önlenmelidir. Koyun ve keçilerde görülen başlıca hastalıklar ise, koyunkeçi vebası, listeriosis, pseudotüberküloz, çiçek vb. bulaşıcı hastalıklardır. Koyun keçi vebası son 10 yıldır ülkemizde ve Bursa’da görülen önemli bir hastalık olup, son yılda da Bursa’da birçok odakta çıkmıştır. Bu hastalığı önlemek için tüm koyun ve keçilere her yıl aşı yapılmalıdır. Listeriosis özellikle hatalı silaj yapılıp bunu yediren koyun sürülerinde karşılaşılmaktadır. Bu nedenle silaj yapımında kurallara uyulmalıdır. Bursa’daki yanlışlar İnegöl ve Yenişehir’e yansıdı BURSA (Cumhuriyet) Bursa ovasının sağlıksız kentleşme ve sanayiye peşkeş çekilmesinin sıkıntıları devam ederken benzer yanlışlar İnegöl’de de yapılıyor. Bursa’nın GAP’ı olarak nitelendirilen ve on binlerce dönümlük araziyi sulu tarıma açacak olan Babasultan Barajı’nın yaşam vereceği havzanın içindeki 580 hektarlık bölüm İnegöl’ün kentsel gelişme alanı içine alınmak isteniyor. 2 Şubat 2005’te onaylanan İnegöl Ovası Eylem Planı’nda korunacak alan içinde bırakılan arazilerin yapılaşmaya açılması için İnegöl Kaymakamlığı’nca girişim başlatıldı. AKP’li İnegöl Belediyesi tarafından da 580 hektarlık alanda revizyon istendi Belediyenin hazırladığı bir raporda , Babasultan Barajı tamamlanıncaya kadar bu bölgede sulanacak arazi kalmayacağı öne sürüldü. İnegöl Belediyesi’nin bu yaklaşımına Bursa’daki sivil toplum örgütleri ve meslek odaları büyük tepki gösterdi. Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı İlhan Demiröz, ayakta kalabilen verimli tarım arazilerine yönelik kentleşme ve sanayileşme baskısının kararlılıkla önlenebileceğine dikkat çekti ve şunları söyledi : "İnegöl’ün yanısıra Yenişehir’deki verimli toprakları da sulayacak Babasultan Barajı daha tamamlanmadan işlevine son verilmek isteniyor. İnegöl’deki çarpık yapılaşma ve kentleşmeyi önleyemeyenler ‘yapılaşma oluştu’ gerekçesiyle onbinlerce dekarlık verimli arazileri de kentleşmenin önüne kurban olarak atıyorlar. İnegöl’deki sıçrama kısa sürede Yenişehir’e uzanır ve o bölgedeki verimli topraklar da villakondularla sanayikondulara teslim edilir. Biz bu filmi yıllar önce Bursa’da gördük. Benzerini İnegöl’de yaşıyoruz." 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle