Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çanakkale’ye özgü ürünlerle markalar yaratılabilir Prof. Dr. Kenan KAYNAŞ (Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi) Ç anakkale’nin tarımsal yapısı incelenecek olursa Türkiye tarımının yansımalarını aynen görmemiz mümkündür. Ancak, bulunulan konum, iklim ve toprak özellikleri, yörede kurulmuş olan tarıma dayalı sanayisi ile ayrıcalıklar taşımaktadır. Bu avantajları nasıl değerlendirebiliriz? Klasik tarım anlayışında nasıl değişiklik yapabiliriz? Bu değişiklikler ne olmalı ve kim yapmalıdır? Bu soruları yanıtlamadan Çanakkale ilindeki mevcut tarımsal yapıya genel anlamda bakılacak olursa; Tarımsal Faaliyetler: İklim, arazi, ulaşım ve pazarlama üstünlükleri nedeniyle tarımsal ürün yönünden bazı avantajlara sahip olan yöremiz, tarımsal sanayisi ile de haklı bir üne kavuşmuştur. Çanakkale’de önemli tarımsal faaliyetleri Hayvancılık, Bitkisel Üretim, Gıda Endüstrisi ve Su Ürünleri olarak sayabiliriz. İlimizin yüzölçümü toplam 973.700 ha olup, bunun yüzde 6.7’si (65.256 ha) yerleşim alanı ve tarıma elverişsiz arazi, yüzde 5.06’sı (49.291 ha) çayır mer’a arazisi, yüzde 53.98’i (525.580 ha) orman ve fundalık arazi ve yüzde 34.26’sı (333.573 ha) işlenebilir arazi sınıfındadır. Burada orman ve fundalık arazilerin fazlalığı ile yerleşim alanı sınıfındaki arazilerin azlığına dikkat edilmesi gerekir. Özellikle son yıllardaki nüfus hareketleri, turizm ve yazlık konut adı altında çarpık yapılaşmalar, mevcut dağılımda düşük orandaki yerleşim alanı azlığı dikkate alındığında orman ve fundalık arazileri tehdit ettiği gibi tarım arazilerinin bu amaçla kullanımına yol açabilir. Bu nedenle yerel yönetimlerin popülist yaklaşımlardan uzaklaşarak yerleşim alanlarını tarım arazileri dışına yönlendirmeleri gerekmektedir (Örneğin: Bozcaada, Lapseki). İşlenebilir 333.573 ha’lık arazinin dağılımında ise en büyük payı yüzde 83’lük oranı ile (277.324 ha) tarla bitkileri (buğday, arpa, pamuk, mısır vb) almakta, bahçe bitkileri ise (bağ, meyve , sebze, zeytin) yüzde 17 oranında (56.249 ha) bir alan kaplamaktadır. Tarla bitkileri yetiştiriciliğinde elde edilen ürün miktarı 570.000 ton iken, bahçe bitkileri yetiştiriciliğinde 780.000 ton ürün elde edilmektedir. Bahçe bitkilerinde ise yüzde 8’lik alan kaplayan zeytinde 86.000 ton, yüzde 2’lik alan kaplayan bağlardan 48.000 ton, yüzde 2’lik alan kaplayan meyvecilikte 170.000 ton, yüzde 5’lik alan kaplayan sebzecilikte 475.000 ton ürün elde edilmektedir. Ancak bu yapının kısa bir süre sonunda değişeceğini, bahçe bitkileri üretiminde bir patlama yaşanacağını ifade edebiliriz. Çünkü, Çanakkale ilinde mevcut işlenebilir arazinin ancak yüzde 17’si (120.000 ha) sulanabilir durumdadır. İnşaatı tamamlanmış Bayramiç (16.000 ha), Atikhisar (3 500 ha), Gökçeada (600 ha) gibi barajlara ek olarak 36.000 ha’lık alanı sulayabilecek ve halen inşaatı süren barajlar ile sulama amaçlı göletlerin (1 000 ha) hizmete girmesiyle sulanabilir arazi yani bahçe bitkileri yetiştirilebilecek arazi miktarı yüzde 50 oranında artacaktır. Dolayısıyla vakit kaybetmeksizin bu araziler için ürün, üretim ve pazarlama planlaması yapılmalıdır. Bu planlama içerisinde üretim ve pazarlama organizasyonlarını yapacak üretici, sanayici ve pazarlamacı örgütlerinin kurulması gerekmektedir. Kamu, üniversite, özel sektör, üretici, pazarlamacı ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile yapılacak bir planlama, üreticinin, sanayicinin önünü görmesini, sermayenin yönlenmesini sağlayacaktır. Bu aşamada Çanakkale ilinin sahip olduğu avantajları kullanmak durumundayız. İstanbul, İzmir, Bursa gibi metropol kentlere karayolu ve deniz yolu ile yakınlığı, Avrupa ülkelerine en yakın kapı olma durumu, organik bitki ve hayvan yetiştiriciliğine uygun yapı (Çan, Yenice, Gelibolu Yarımadası, Bozcaada, Gökçeada, Biga), Kepez limanının tamamlanması, hava alanının varlığı, tarihten gelen bir bağ, şarap, meyvecilik kültürünün bulunması, mevsim dışı yetiştiriciliğe uygun mikroklimaların varlığı gibi özellikler başlangıçta büyük avantajlar sağlayacaktır. Diğer yandan Çanakkale’ye özgü bazı ürünlerle (Ezine peyniri, Tüysüz şeftali, Capia biber, Şarap, Saanen keçileri, İncir vb) marka kavramını yaratabilecek entegre tesislerin bir an önce kurulmasında yarar görülmektedir. Bahçe ürünleri içerisinde yörenin zeytinciliği çok önem arz etmektedir. Bölgede genel olarak yağlık zeytin üretimi yapılmaktadır. Elde edilen 86.000 tonluk üretimin hemen tamamı zeytinyağına işlenmektedir. Mevcut zeytinliklerin çok yaşlı olması nedeni ile verim düşüklüğü vardır. Bu nedenle gençleştirme budamaları önem kazanmaktadır. Diğer yandan yeni zeytinlik tesisinde sofralık zeytin çeşitlerine ağırlık verilmelidir. Ancak halen üretilen ve üretilecek sofralık zeytinlerin değerlendirilmesi amacıyla Marmara Birlik içerisine katılım sağlanmalı veya yeni bir üretici birliği kurulmalıdır. Çanakkale ilinde halihazırda tarla bitkileri üretiminde en büyük payı alan buğday ve pamuk üretiminde fiyatlarının beklentilerin çok altında gerçekleşmesi üreticiyi zor durumda bırakmış ve daha iyi gelir getirecek ürün arayışı ile son yıllarda mısır üretimine başlanmıştır. Ancak bu tercihte mısır bitkisinin buğday ve pamuktan daha fazla su ve besin maddesi isteği ile toprakların fakirleşmesine dikkat edilmesi gerekir. İlkbahar yağışları ile buğdaya göre daha kısa sürede olgunlaşan arpa ve çavdar gibi tarla ürünlerine yer verilmesi bir yandan birim alandan alınan ürün artışını sağlayacağı gibi, bölgedeki hayvancılık ve buna bağlı olarak kurulmuş yem fabrikalarının materyal ihtiyacını karşılayacaktır. Diğer yandan yörede bulunan un fabrikaları, yem fabrikaları tarla bitkileri üretiminde sözleşmeli tarım modeline yönelerek hem yüksek verim hem de kaliteli üretimin gerçekleşmesinde rol alabilirler. Çanakkale ili hayvansal üretim deseni içerisinde sığır varlığı yaklaşık 132.400, koyun sayısı 459.000 adet, keçi sayısı ise 200.000 adet civarındadır. Mevcut büyükbaş hayvanların yüzde 87’si kültür ırkı ve melezlerden oluşurken sadece yüzde 13’ü yerli ırklardandır. Hayvan başına elde edilen süt miktarları işletmelerin yapısına göre 435 litre/gün arasında değişmektedir. Gelişen teknolojinin kullanımı ile süt verimi son yıllarda artış göstermektedir. Bu değerler süt sığırcılığının yapısal olarak genetik kapasiteye ulaşabileceğini göstermektedir. Toplam arazi dağılımında yüzde 5 civarında yer alan çayır mer’a alanlarının azlığı ve bölgede kurulu süt endüstrisinin teşviki ile ilde et sığırcılığı ikinci plana düşmüştür. Yörede yaygın yetiştirilen Kıvırcık koyununa talep gün geçtikçe artmaktadır. Bu artışta Kıvırcık koyununun bölgeye uyumu, et lezzeti önemli rol oynamıştır. Keçi yetiştiriciliğinde yaygın bulunan kıl keçisi varlığının dünyanın en fazla süt veren ırklarından olan Saanen keçisine değişimini kısa sürede gerçekleştirmek gerekmektedir. Süt veriminin yüksekliği yanında orman tahribatını önlenmesi yönünden de bu deği şimi yapmak önem arz etmektedir. Fakültemizde bulunan Saanen populasyonunda bir yandan genetik saflaştırma çalışmaları devam ederken diğer yandan kaliteli döl verimi yüksek keçilerin üretimi yapılarak üreticilere damızlık dağıtımı gerçekleştirilmektedir. Bu değişimin hızlanması için yürütülen ARGE çalışmalarında Üniversite olanaklarına ek olarak ulusal ve uluslararası kurumlardan kaynak aktarımı gerekmektedir. Bu konuda İl idari kaynaklarının, üretici birliklerinin desteklerini talep etmekteyiz. Bu desteklerle keçi peyniri üretiminde haklı bir üne sahip olan bölgemizde Saanen ırkının dominant ırk konumuna geçişi sağlanacaktır. Kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde ise tavukçuluk ve yem endüstrisinin bölge içinde yer alması nedeniyle özellikle sözleşmeli tavukçuluk üretimi hızla gelişmektedir. Brolier (et tavukçuluğu) üretiminde iklim yapısı uygun olduğu gibi, bilgi ve teknolojik donanıma yakınlık avantajı iyi değerlendirilmesi ile bu gelişme sağlanmıştır. Önümüzdeki yıllarda da bu gelişimin devam edeceği beklenmektedir. Hayvansal ürün üretiminde ise toplam üretimin yüzde 71’i ile süt ilk sırayı almaktadır. İldeki süt üretimi (327.000 ton) büyükbaş ve keçi yetiştiriciliğinde kaliteli damızlık hayvan üretimi ile artma potansiyeline sahiptir. Bu üretime bağlı olarak Ezine ve Bayramiç yöremiz peynirleriyle haklı bir şöhret kazanmıştır. Farklı kapasitede faaliyet gösteren küçük işletmelerde gerçekleştirilen peynir üretiminin bir disiplin içerisine alınması gerekmektedir. Bu işletmelerin kullandığı teknolojiye bağlı olarak farklı özellik ve kalitede üretilen peynirde zamanla bazı olumsuzluklar yaşanabilir. Bu nedenle üretici birlikleri veya özel girişimciler tarafından bir entegre süt ve peynir tesisinin kuruluşuna ihtiyaç vardır. Böyle bir tesisle pazarda hazır bir ürün markası avantajı kullanılacağı gibi artık ürünlerin (peynir suyu) değerlendirmesinde verimlilik sağlanabilecektir. Diğer bir hayvansal ürün olan deride sektörün çalışmasında doğaya saygı göstermesi ve yöredeki sürdürülebilir tarımın devamlılığı için arıtma tesislerinin kurulmasında kamu ve sivil toplum örgütlerinin mutlaka yaptırım güçlerini kullanmaları gerekmektedir. Aksi halde Ezine yöresinde şimdiden görülen çevre kirliliği önümüzdeki yıllarda tamir edilemeyecek bozulmalara neden olacaktır. Çanakkale ilinde tarımsal işletmelerin küçük arazilere sahip olması özellikle tarımsal mekanizasyon gibi bir çok yetiştiricilikle ilgili işlemlerin güçlüğüne neden olmakta, girdi fiyatlarını yükseltmektedir. Bu nedenle arazi toplulaştırma işlemleri önem kazanmaktadır. İl düzeyinde tarımsal sanayi kuruluşları süt ve süt ürünleri, zeytinyağı, un, meyve ve sebze işleme gibi konularda yoğunlaşmıştır. Ancak son yıllarda faaliyetlerine son veren işletme sayısı önemli boyutlara ulaşmıştır. Ürün yetersizliği, işletme sorunları, genel ekonomik durum gibi sorunlar nedeniyle çalışmalarını durduran bu işletmelerin ekonomik hayata kazandırılması tarımsal üretime aktivite kazandıracağı gibi istihdam sorununa da çözüm getirecektir. Genel olarak bu işletmelerde teknoloji yenilemede de sıkıntılar yaşanmaktadır. Diğer yandan yarattığı katma değer yönünden son yıllarda yörede bağcılık ve buna bağlı olarak şarapçılık önemli bir sıçrama yapmıştır. Çanakkale’nin tarihsel yapısı içerisinde en önemli ekonomik kaynak olan şarapçılığın bu gelişiminde, Çanakkale dışından gelen yatırımcıların şarapçılığın yükselen trendinden yararlanması yatmaktadır. 22