Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bursa’nın genetiği değişti Levent GENCELLİ URSA İpeği, kestanesi, şifalı suları, şeftalisi, Uludağ’ı ve Gemlik Körfezi’nin inci kıyılarıyla ünlü Bursa’nın son 35 yıllık trajedisinin satırbaşları derslerle yüklü. Bursa’daki verimli tarım topraklarını yokeden saldırıların suçüstü belgelerini Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) kullanılarak elde edilen sayısal haritalar ortaya koyuyor. Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr. Ertuğrul Aksoy’un hazırladığı rapora göre, 1960 1995 yılları arasında kentsel doku verimli tarım alanlarını yok ederek tam 9 kat artmış 1960 yılında 1. sınıf tarım toprağı üzerinde hiç sanayi ve yerleşim alanı bulunmayan Bursa’da kentsel gelişme ve sanayileşme tarım toprakları aleyhine hızla devam ediyor. Örneğin 1976 yılında Ova Koruma Alanı içine alınan ve mutlak korunması kararlaştırılan merkez ovanın yüzde 19’luk bölümü 1985 yılına kadar kaybedilmiş. 1985’ten 2005’e gelindiğinde bu tahribatın ikiye katlandığı, hedefe İnegöl, Yenişehir, Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerinin konulduğu , Bursa 2020 Stratejik Çevre Düzeni İmar Planı’nın delik deşik edildiği ortaya çıkıyor. Doç.Dr. Ertuğrul Aksoy, "Son yıllarda ülkemizde izlenen IMF ve Dünya Bankası merkezli politikaları, sağlıksız kentleşme ve sanayileşmeyi teşvik ve Bursa 2020 Çevre Düzeni Planı’nda yer alan ve Bursa Ovası’nın ortasından geçmesi planlanan tren yolu, yapımı devam eden çevre yolu ve bağlantı yolları dikkate alındığında Bursa Ovası’ndaki kayıpların tarımsal potansiyeli yüksek araziler aleyhine tüm çabalara karşın gelecek yıllarda da devam edeceği çok açıktır. Kısacası yakın gelecekte sanayi ve kentsel yerleşim önünde Bursa’nın meyve ve sebze üretim fabrikası olan tarım arazilerini barındıran Bursa Ovası diye bir sorun kalmayacaktır" diyor. Tarımsal sanayinin vitrini ipekçiliğin öldürülmesiyle Bursa’ya ilk darbenin vurulduğu bilinir. Dut ağaçlarının sökülmesini, ovadaki tütün üreten köylerin birer birer tekstil ve otomotiv sanayine terk edilmesi izler. Avrupa, elindeki demode tekstil makinelerini pazarlamak için Bursa’yı pilot il seçmiştir. Dut yaprağından beslenerek kozasını ören ipekböceğinin yerini sentetik iplik almış, çokuluslu tekstil devlerinin sentetik bağı Bursa’yla birlikte Türkiye’nin başına örülmeye başlanmıştır. Bugünün AB ülkeleri o yıllarda hem sentetik ipliği hem de bunu işleyecek "defolu" makineleri Türkiye’ye pazarlama adına Bursa’nın kaderiyle oynamışlardır. Dev makinelere büyük alanlar gerekmektedir.Hedef Bursa Ovası’nın verimli topraklarıdır. Doğal değerlerinin farkında olmayan bir anlayışla otomotiv sanayini Bursa’ya yönlendirenlerin yanlışlarını Avrupa ve ABD’nin tekstil devlerinin pazar kavgası katlamış, verimli tarım toprakları birer birer kaçak sanayinin işgaline uğramıştır. Bursa Ovası’nın büyük bölümünü sulasın diye yaptırılan Demirtaş Barajı’nın kanaletleri kırılarak, Türkiye’nin ilk kaçak sanayi bölgesi Demirtaş’ta oluşmuştur. Kaçak sanayi kaçak kentleri getirmiştir. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Bursa Barosu’nun, "Burası kaçaktır. Yasadışıdır. Gelip temelini atmayın" B diye uyarmasına karşın Çağlar’ın Yeşilşehir’inin önünü açacak gövde gösterisine katılmıştır. "Kaçak Yeşilşehir" bugün İnterbank’ın borçlarının büyükçe bölümü karşılığı TMSF’nin üzerine kalmıştır. Yeşilşehir’de şimdilik bin 500 konut satılmayı bekliyor. Yeşilşehir’e bakan 28 katlı Bursa’nın en yüksek binası BUTTİM (Bursa Uluslararası Tekstil Ticaret Merkezi) ANAP’ın özel yasa ile tarım toprağına sapladığı bir başka hançer… Bursa’ya İstanbul’dan gelişte Ovaakça Köyü’ndeki, Ovaakça Doğalgaz Kombine Çevrim Santralı, Yeşilşehir ve BUTTİM "sacayağı" gibi ovanın tam ortasında, adeta dayanışma içindeler !.. Ovaakça’daki dev santral Türkiye’nin doğalgazla çalışan ilk en büyük büyük santralı.1400 megavat gücüyle Türkiye’nin enerjisini yabancı kaynaklara teslim edilmesinde acımasızca rol oynadı. Yer seçimi yanlıştı... Dünya tarım literatürüne "Bursa Siyahı İncir" diye geçen ve dışsatımın gözdesi meyvenin gen bölgelerindeki 1.sınıf tarım toprağı üzerinde yapıldı. Koca Bursa’nın 10 yılda tükettiği doğalgaz miktarı olan 1 milyar metreküpü çalıştığında 1 yılda tüketti. Bacalarından 130 derece sıcaklıkta doğaya salınan fosil yakıt gazı Bursa Çanağı’nda kümelendi, Uludağ’ı aşamadı. Devlet doğalgazdan santral yapınca enerjideki özelleştirme Bursa’da kent, tarım toprağını tehdit ediyor. baronları "Ovaakça’da bu santral varken Bursa doğalgazdan enerji üreten otoporodüktör santral cenneti(!) olmalıdır" diye buyurdular. Peş peşe özel santralar yapıldı. Kentin ısı dengesi bozulmaya başladı. Ovakça’da tarım toprağını hançerleyen bu yapı ülkenin enerji üretiminin yüzde 70’ini vanası ve kaynağı yabancılarda olan doğalgaza bağımlı hale getirilmesinde "Truva Atı" olarak kullanıldı.Ayrıcalıklı enerji anlaşmaları yapıldı. Otoprodüktör santraların pahalı elektriği satın alınmaya başlanınca üretimine ara verildi. Yapımına 1 milyar dolar harcanmıştı. Şimdi çalıştırılmıyor. Ezdiği, ama yok edemediği Bursa Siyahı İncir, Bursa’dan dünyanın dört bir yanında alıcı buluyor. 2004 rakamlarına göre 9 milyon kiloluk dışsatımla tarımsal üretimin yüz akı oluyor. Bursa Ovası’nı hançerleyen Ovakça Doğalaz Kombine Çevrim Santralı’nın açtığı gedikten giren enerjideki diğer yanlışlar Türk Dış Ticaret Dengesi’ni bozarken, Bursa Siyahı İncir, kent gibi direniyor dışsatımın stratejik ürünü oluyor ve Bursa Tarımı’nın destanını yazmayı sürdürüyor. Tarımsal özellikleri üzerine saldırı üstüne saldırı planlanan ve gerçekleştirilen Bursa, "Küreselleşme ve AB mecerasında "nda dünden daha hızlı parsellenme sürecine girdi. AKP’nin, IMF’nin talimatıyla çıkardığı ve pergel yasası olarak bilinen düzenlemeyle Bursa Büyükşehir Belediye sınırları 230 kilometrekareden yaklaşık 3 bin kilometrekareye çıkarıldı. "AKP pergeli"nin uzun süre Bursa Valililiği’nin hangi binasının üzerine konula cağı tartışıldı. Pergel, Çarşambapazarı’ndaki yeni merkez yerine Atatürk Caddesi üzerindeki eski bina esas alınarak 30 kilometrelik çapla döndürüldü ve Mudanya, Gemlik, Kestel, Gürsu ilçeleri büyükşehir sınırları içine çekildi. Tarım topraklarının bulunduğu bölgeler kentleşme tehdidine çok daha açık duruma getirildi.ABD’nin isteği ile Türk yargısının verdiği kararlardan kurtulması için parsele özel yasaların çıkarıldığı ABD’li Cargill’in İznik Gölü su toplama havzasında yaptırdığı mısır işleme tesisi Gemlik’in sınırları içinde kalıverdi… Cargill, küresel güçlerin Türk tarımına yönelik saldırılarının en önemli örneklerinden biri. Cargill Karapınar Mısır İşleme Tesisi’nin İznik Gölü Havzası’ndaki yaklaşık 20 bin metrekarelik 1. sınıf tarım toprağı üzerinde yapılmasına olanak sağlayan Yüksek Planlama Kurulu’nun 9 Aralık 1997 tarihli ayrıcalıklı kararından bugüne Bursa’daki yurtseverlerin hukuk mücadelesi devam ediyor ama ABD başkanları himayesindeki çark hızla dönüyor. Son olarak Cargill’e af getiren yasa çıkarıldı. Yetmedi, Orhangaziİznik arasında bulunan Türkiye’nin en verimli tarım topraklarının bir bölümü Cargill Özel Endüstri Bölgesi ilan edildi. Temmuzda Türkiye’nin batısı çok dengesiz yağış aldı. Dolu, Bursa’daki geç meyvenin neredeyse tümünü yere döktü. AKP’liler doğal afetten doğan zararın karşılanacağı müjdesini verdiler. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’i Bursa’ya getirdiler. Bakan "felaketi" yerinde gördü. Acıların 2090 Sayılı Ödünç Tohum Verme Yasası kapsamında sarılacağını, üreticiye yardım yapılacağını bildirdi. Bursa Ziraat Odaları adına yapılan açıklamada, Bakan Eker’in verdiği müjdenin gerçekçi olmadığı, sözünü ettiği yasayla birlikte doğal afet zararını karşılayan diğer yasaların da IMF istedi diye ç kaldırıldığı, yabancı şirketlere özel yasa çıkaranların Türk üreticisinin yaralarını yürürlükte olmayan bir yasayla sarmaya çalıştıkları vurgulandı. Bursa’daki üretici eski üretici değildi. Kaliteyi yakalıyor, üretimi arttırıyor, Uludağ Üniversitesi’yle bilimsel çalışmaları birlikte yapıyor, şimdiğe kadar kendisini dilediği gibi yönlendiren politikacılara anında tepki gösteriyor. Bursalı üretici, ürününün tarlada kalmasıyla ilgili acısını içine gömerek kendisini ve kenti yaşatmaya çabalarken, Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, AB ve ABD kaynaklı saldırıları da püskürtmek için güçbirliği yapıyor. Tarım kesimi tümüyle AB’nin yanlışlarına karşı çıkıyor, güç aldığı toprağını korumak için çabalıyor. Bursa;genetiğini değiştirmeye çalışanlara ve buna göz yumanlara inat tarımda üretimi arttırıyor, kaliteyi yükseltiyor, eski Bursa’da kalabilen tarım alanlarından ürettiklerini dünyaya ihraç ederken, toprağına yapılan saldırıları da püskürtmeye çalışıyor. 1960’larda başlayan, 70’lerde hızlanan tarım topraklarına yönelik saldırıların sorumluları ile kent toprağı rantını "vahşi batı"daki örnekleri aratmayacak şekilde paylaşanlar bile gelinen noktada şapkalarını önlerine alıp düşünüyorlar. Bursa; tarımsal üretimiyle, kendisine saldıranları vicdanlarında mahkum etti. Şimdi sıra ulusal politikaları reddedip IMF ve Dünya Bankası emirlerine göre hareket edenlere geldi. Bursa’daki üreticiyi temsil eden Ziraat Odaları’nın toplantılarının tümünden "IMF’ye, Dünya Bankasına, Dünya Ticaret Örgütü’ne ve AB’ye kısa küreselleşmeye hayır.Ulusal politikalarla kalkınma istiyoruz"sesleri yükseliyor. 4