Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Üniversite, hem kentin hem de ülkenin kaderini yenmek istiyor BURSA,(Cumhuriyet)Türk tarım sektörünün en önemli kentlerinden biri olma özelliğini tüm yanlış uygulamalara karşın sürdürmeye çalışan Bursa’daki olumsuzluklara inat Uludağ Üniversitesi tarımhayvancılık konusunda hem kentin hem ülkenin kaderini yenmek için çabalıyor. 2001 yılında başlatılan Eğitim Reformu Süreci ile U.Ü Ziraat ve Veteriner Fakülteleri, Türk yükseköğreniminde ilkleri gerçekleştirmeye başladılar. Veteriner Fakültesi, yıl içinde Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (AEEVE) tarafından akreditasyon değerlendirmesinde geçti. Türkiye’de zorunlu İngilizce sınıfı ve takip eden yıllarda mesleki İngilizce sistemini uygulayan ve son sınıfta öğrencilerin hayvan türlerine göre daha çok ders seçme olanağının tanındığı tek Veteriner Fakültesi 2 yıl içinde Türkiye’nin en modern hastanelerinden birine de kavuşacak. U.Ü Ziraat Fakültesi , 2004 yılı Türkiye genelinde 20 ziraat fakültesi içerisinde taban puanı açısından Ziraat Mühendisliği Programı İstanbul ve İzmir’den sonra 3. sırada olmasına karşın ziraat fakültelerine bağlı gıda mühendisliği programı ilk sıraya yükseldi Her iki fakültenin bitkisel ve hayvansal üretimleri üniversite döner sermayesi aracılığıyla Bursalılar’a sunuluyor. Ziraat ve Veteriner Fakültelerinin yakın gelecekte akreditasyon sürecini tamamlamaları hedefleniyor. Uludağ Üniversitesi’nde, tarımsal uygulamaların desteklenmesi, eşgüdümü ve tarım sektörünün sorunlarının çözümüne ilişkin bilgi ve teknoloji üretimini sağlamak amacıyla kurulan Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi (TUAM) yeniden yapılandırıldı. Tarımhayvancılık alanında 1000’i aşkın araştırma projesinin sonuçlandırıldığı TUAM’ın yönetimine üretici birliklerinin yanısıra tarım meslek odalarının yöneticileri de girdi. Üniversitenin 16 bin dönüme yayılan Görükle Kampusu’ndaki üretim çiftlikleri ve tarım uygulama arazilerinin yanısıra 600 hektarlık ormanı bulunuyor. Bu orman içinde 100 hektarlık bölümde yaban hayatı gelişme bölgesi olarak ayrıldı.Ormana doğal yollardan gelen yaban hayvanlarının yanısıra Uludağ Milli Parkı’ndaki geyik üretme alanından getirilen geyikler de bölgeye salındı. Yaban hayatını geliştirme bölgesinde denetimi atlı korumalar yapıyorlar. Uludağ Üniversitesi’nin kampustaki tarım alanlarıyla ormanındaki özel korumalı bölgeleri sulayabilmek için 1 milyon metreküp su kapasiteli 100 bin metrekarelik taban alanlı bir göleti de var. Gölette aynalı sazan besleniyor. Gölet kısa sürede doğal yaşamın önemli yaşam pınarlarından biri oldu. Uludağ Üniversitesi tarım araştırmalarına büyük destek veriyor Prof. Dr. Mustafa YURTKURAN (Uludağ Üniversitesi Rektörü) T ürk tarımının sorunları tüm çabalara karşın azalmıyor. IMF’nin yanına AB ekleniyor, sorunlar artıyor. Tarım, AB ile olan ilişkilerimizde bizim önümüzdeki önemli sorunlardan biri olacaktır. AB ile en zor aşacağımız kısım tarım sektöründeki müzakerelerdir. Tarım sektörü öncelikle müzakere edilmesi, burada sorunlar çözülüp uzlaşmaya varıldıktan sonra diğer sektörlere geçilmesi Türkiye’nin geleceği açısından önemlidir. Tarımın öncelikle tartışılması burada ulusal çıkarlarımız ve geleceğimiz korunduktan sonra anlaşıldıktan sonra Kıbrıs’ın, Fır Hattı’nın,Ege’nin varsa başka sorunların gündeme getirilmesi mutlaka düşünülmelidir. AB’ye üye 25 ülkenin toplam 13 milyon tarım işletmesi var. Bizde bu rakam 3 milyon civarında. Ortalama tarım işletmesi büyüklüğü AB’de 13, bizde henüz 6 hektar. Gayri Safi Milli Hasılaya AB’deki tarım sektörünün katkısı yüzde 2, bizim tarım sektörümüzün katkısı yüzde 11 ,AB’de tarım sektörünün istihdama katkısı yüzde 6 Türkiye’de yüzde 34 olduğunu düşündüğünüzde AB ile yapacağımız en zor müzakerenin tarım sektöründe olacağı açıktır. Bunun yanında bir başka sıkıntımız da hayvancılık sektöründedir. Kanatlı sektörünü bir kenara bıra Prof. Dr. Mustafa YURTKURAN kırsak özellikle büyükbaş hayvan sektörümüzde hayvanlarımızın yüzde 67’si tüberkülozdur. Bu rakamı tahtaya yazdıktan sonra oturup veteriner hekimler ve ziraat mühendisleri olarak birlikte bunu seyretmeliyiz. Seyretmeliyiz de geçmişte harcadığımız boşa vakitlere acımalıyız. ‘Sen yaptın,ben yaptım,sen ürettin,ben ürettim’ tartışmalarına ciddi boyutlarda acımalıyız. Bir ülkedeki büyükbaş hayvanların yüzde 67’si tüberkülozsa artık başka şeyden bahsetmenin anlamı yoktur. Yine 1 litre sütteki bakteri oranımız 1 milyonun altına maalesef inememiştir. Bu da ayrı bir sıkıntıdır. Nasıl geldik bu günlere ? Bence bu günlere gelmemizde ziraat mühendislerinin,veteriner hekimlerinin hiçbir günahı yoktur. Bugünlerde her ne hikmetse, okumuş yazmışa günah yüklemek çok moda oldu. Burada asıl günah tarım sektörünü oy potansiyeli ,oy deposu gibi gören ve oya göre politikalar uygulayan,sıkıştığında da dışarıdan gelecek tavsiyelerle ulusal tarımımızın darbelenmesine göz yuman politikacılardadır. Soruna;akademisyenler,meslek sahipleri,sivil toplum örgütleri olarak çözümü biz üreteceğiz. Türkiye’de bilimsel araştırmaya ayrılan payın gayri safi milli hasılanın binde 6’sı ve bu oranın AB ortalamasının aşağı yukarı altıda biri olduğunu düşünürsek, soruna gerçekten çözümünde TUBİTAK ve üniversiteler gibi araştırmaya kaynak ayıracak kurumlara ciddi yük düşmektedir. Biz Uludağ Üniversitesi olarak 19971999 yılları arasında tarım sektörüne yönelik araştırmalara 329 bin dolarlık kaynak ayırmışız. 20002003 yılları arasında bu rakamı 943 bin dolara çıkarttık. Sadece 2004’de 600 bin doları yakaladık. Tarımsal üretime bilimsel desteği arttırmayı amaçlayan bu çaba Türkiye genelindeki en önemli bilimsel çabalardan biridir. Ziraat ve Veteriner Fakültelerimiz bu rakamdan pay almaktadır. Tarım sektörü her geçen yıl daha da küçültüldü. Kendi kendine yeten 7 ülke olma yeteneğinden buğday ithal eden ülke konumuna getirildik. Öz kaynağımızdan yetiştirdiğimiz şekerimiz üzerine bir sürü politikalar uygulanması ve sonunda AB ortalamasının 4 katı üzerinde tatlandırıcı kullanma hakkı verilmesine karşın bunun da yüzde 25’e çıkarılması baskıları ortadadır. Bakın burada AB’nin hiç itirazı yok !.. Kendi ortalamasının 4 katı tatlandırıcıya izin veriliyor, AB, ’benim ortalamamın üstündesiniz ‘demiyor !.. Bunun arttırılmasını empoze ediyor. Coğrafi konumumuz, laik demokratik ve sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz, inanılması güç yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız ve düşmanlarımızı tedirgin eden genç nüfusumuzun yanı sıra çok büyük stratejik güç olacak tarımımız da içerideki ve dışarıdaki düşmanlarımızın hedefleri arasındadır. Türk tarımının sorunlarına çözüm yollarını Mustafa Kemal Atatürk, yaptığı devrimlerde göstermiştir. Uludağ Üniversitesi, Atatürk ilke ve devrimlerini tek yol gösterici olarak benimsemiştir. Üniversitemiz , Türk tarımına katkıyı "yurtseverlik " olarak algılamaktadır. Yurtseverlik, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk ulusunun geleceği için hiçbir karşılık beklemeden,koşulsuz ve kısıtlamasız çaba sarfetmek ve bunu yaşam bizimi haline getirmektir. 5