Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S O F R A Bekri Çeşnici Karpiç Şehir Lokantası u harta DERGfmiz, "Yunus Nadi Armağanı" Yarıştnası'na ayrıldı. Bu yarışmacla kazanan, derece alan yapıtları okuyup izlediniz: Yunus Nadi'nin yaşamını, düşüncc vc eylemlerini aktaran yazıları okudunuz... Bu vesileyle bi/ de Alalürk'ün Kıırtuluş Savaşı'nda vc devrimlerinde, savaşım arkadaşı olan Yunus Nadi'nin anısına, onun da bir zamanlar gittiği, şimdi arttk yok olan; ama yalnızca o zamanların deyimiyle "ehli keyPler ile "şikenperver"in belleklerinde değil, anı kitaplarında, yazın ve siyasal tarihimizde yer alan Karpiç'ten söz edeceğiz. Muslafa Kemal Alalürk, daha Atatürk olmadan çok öncc, Ulu.sal Kurtuluş Savaşı'nı da başlatmadan cvvcl, Anadolu'ya ayak basmasının da öncesindc, Yunus Nadi'ye, tum lasarılarını anlatmıştı. Ve Mustafa Kemal, Anadolu'ya çıktıktan kısa bir sure sonra da Yunus Nadi kendisini izlemişti. Ama acaba Mustafa Kemal Paşa, Ankara'dan çağdaş bir başkent yaratacağını da söylemiş miydi dostuna?.. lşte burasını tam olarak bilemiyoruz. Bildiğimiz, Mustafa Kemalin, başkenti Ankara'nın en ince ayrıntısını bile düştlnduğüdur. Nitekim Mustafa Kemal Paşa Anadolu'ya çıktıktan üç yıl sonra, Rus goçmeni (îeorgi Karpoviç'e Ankara'da, ileride diplomatların, polıtilyicıların, devlct ileri gelenlerinin, gazetecılcrın toplanıp yemek yiyebileceklcri bir yer açmasını, kendisine destek olunacağını söylcyerck ycni başkcntin, ayrıntı sayılacak bir eksikliğini de gidermeye koyulur. Bu konuşma sırasında, Mustafa Kemal Paşa Karpoviç'e Bi/imkilerin senin adıııı soylemeleri zor. Gel senin adın Karpiç olsun der. Karpoviç'in Karpiç'e döntışmesi ve Ankara'da tüm Atatürk ve tek parti dönemine damgasını basıp, DP zamamnda da süren Karpiç'li günlerin başlaması böyle olur. Karpiç'in binası, Ulus'ta Merkez Bankası'nın yanındaki ycrdcdir. llk öncclcri, ahırdan bozma oian bu bina, zamanla düzeltilir, halılarla kaplı ıçindc 100 masanın bulunduğu bir lokantaya cevrilıı. Ankata'da ilk "Amerikan bar" Karpiç'in bahçesindc kuruluı ve ilk viski de başkente Karpıç tarafından gctırtilip cdcrindcn aşağı satılır. Bu davranış da Ankara l'alas yöncticilcrinın sikâyctlerıne neden olur. Ankara'nın merkez olmasınm ilk yıllarında Karpıç'tc resepsiyonlar, balolar olur. Atatürk bunlaıa katılıı. Yunus Nadi Bey de... Nalional Georgnıphic Maga/in'in genç Turkiye Cumhuriycli'ni Inmluıı bir yıiMsındıı "gayri resmi l)ışişleri Bakanlığı" diye tanımlanan Karpiç'in, Voıı Papen'den C'elal Bayar'a, Ma/har Osmandan Hamdullah Sııphi'yc Ahmet Knıin Yalmaıı1 dan ( e m a l INadir'e, herkcsin karınca kararınca bir şeylcr çı/ıktırdığı dcfterinde Yunus Nadi Bcy'in 1938 tarihlı bir notuna da rastlıyorsunuz. Lokantayı vc çalışanları öven yazıda, "Bu aradıı Kıırpiv'i bcrmıılad isiııin ileri ehli bulduk vc çok mi'innıın olduk," dcnıyoı. Baba Karpiç'in loıııım Nulhalic Hanım (Ulııhan) ise dedesinin Yunus Nadi ile ilgili aınlarını bilıtıiyoı. Kaıpiç geleneğıni sonradan Anka "Ber mutad ışinin ileri ehli" B ra ve tstanbul'da hakkıyla surdüren Süreyya isc yıllar öncc bi/c, ışi gereği Ankara ile istanbul arasında mckik dokuyan Yunus Nadi Bey'in başkente harekct ettiğinde, cşi Nazime Hanım'ın Karpiç'ten telefonla patronu veya Süreyya'yı arayarak uyardığını anlatmıştı. "Bcyefendi Aııkara'ya geliynr; ama yemegine, içkisine ö/en göslerin lütfen" demiş, Nazime Hanım. Karpiç'in özellikleri nelerdi? Her şeyden önce, temiz güzel bir mutfak; ama daha öncmlisi, adabına uygun bir servis vc çevrc. Lokantaya kravatsız girilmesi yasaktı. Ama vestiyerindc, hcr zaman kravatız gelen muşteriler içın, sonradan alıp eve götürecekleri bir boyuııbağı bulunurdu. Karpiç, yemeğin adabına uygun yenmesine özeıı gösterir, mlınasebetsiz davrananların bir daha gelmemeleri için elinden geleni yapardı. Ama zaman zaman, yandaki otelden buraya pijamasıyla yemek yemeğe gelen kimi saylavları da geri çevirmez, onlara salonun arka bölümünde servis yaparken pijamayla yemeğe gelinmeyeceğini uygun bir biçimde anlatmaya da çaba gösterirdi. Ankara'nın başkent oluşunun hemen ilk yıllarında, "Karpiç Şehir Lokantasf'nda resepsiyonlar, balolar düzenlenır, Yunus Nadi de Gazi Mustafa Kemal ile bu sofralara katılırdı. Fötoğrafta, "Baba Karpiç" ve hazırladığr sofralardan bırı . Yirmi beş kuruşluk havyar Baba Karpiç, görgusuzlukten hiç hoşlanmazmış. Bir gün lokantasına gelen bir Amerikalının yirmi beş kuruşluk havyar istemesine çok içerlemiş. Çünkü Baba Karpiç, zaten havyarı müşterisinin önune tabakla getirir, o alacağı kadar alırmış. Ama bu kez, koca bir marul taba ğı düzenlemiş ve ortasına da, yirmibes kurıış buyüklüğünde havyar kondurmuş. Çok bozulan Amerikalı da Baba Karpiç'e o zaman için çok ama çok büyük para olan, bir mor binlik vcrmiş. Karpiç hiç altta' kalır mı? Hemcn adam göndcrip, Merkez Bankası'ndan bınliğı bozdurup yirmi beşcr kuruşluk haline getırtmiş. tçındcn yalnız bir yirmi beş kuruş alıp, Ustünü bozuk para olarak vcrmiş. Bu kez, binlik gibi morarma sırası, Amerıkalıdaymış. Beyin salata Gazctccilcrc, yazarlara, genç diplomatlara çok saygı göstcrcn Baba Karpiç'in en kızdığı şeyierden biri de çatalı tabağın kcnarına vurup garson çağırmalarıymış. Bir gün yine müşterilerden bıri böyle davranınca, Karpiç hemen yanına gitmiş öfkeyle baknuş ki söz konusu kişi Necip Fazıl (Kısakiirek), Baba Karpiç hiç renk vermemiş ve sormuş: Buyrun efendim bir emriniz mi var? Bir beyin istedim, hâlâ gelmedi. Baba Karpiç hiç istifini bozmadan devam etmiş: Kimden istedinfzdi? Necıp Fazıl şaşkın. Kimden olacak garsondan, demis. O zaman Karpiç, taşı gediğine koymuş. Hata sizin efendim. Allah'lan isteyecektiniz! D Karpiç'in bir ö/elliği de ııcuz olmasaydı. Hele hele ayrı ozel masaları olan gazetecilerin parası yalnız rakıya yettiği halde, rakının yanında her ttırlü mezenin gelirilınesi pek ünlüydu. Karpiç'in yazarlara, sanatçılara, ga/etecilere gösterdiği bu yakınlık kendisinin, "Baba Karpiç" diye anılmasına neden olmuştu. Vc sonunda bu lakap o denlı tutmuştu kı yabancılar bılc onu "Pııpa Karpiç" diye çağırır olmuşlardı Karpiç'in bu davranışı onun gelcneğinı stırdüren Süreyya'ya da geçmibtı. Bir de Ece Barın sahibi Ece Aksoy sanatçıya, yazara aynı dıkkati gösterir. Ama sanırım ki Ece, Baba Karpiç'i görmüş olsun. Hoş ben de hiçi görmedim ya... Baba Karpiç, bir doneme öylcsine damgasını basmıştı ki onu bılmck içın artık görmeye bile gcrck yok. Isterseniz, bu tarihi lokantayı anan yazımızı, iki "yaşanmış" Karpiç fıkrasıyla bitirelim: Haftanın çeşnisi: Borç çorbası slında "borç çorbası", B«yaz Ruslar'ın Türkiye'de tanıttığı tlpik bir kış çorbası... Ama "Baba Karplç"ten söz açılınca, elbette "Sofra" için akla gelen ilk 'tabak'lardan biri de "borç çorbası" oluyor... A IVİALZEMESİ: 450 gram kıyılmış kırmızı pancar; 225 gram kıyılmış havuç; 110 gram kıyılmış maydanoz; 450 gram kıyılmış lahana; 450 gram patates (bütün olarak); 450 gram domates veya domates salçası, 85 gram ınce kıyılmış soğan; bir baş soğan (bütün), 3,6 gram karabıber, 85 gram krema. IİAZIRLANIŞI: Et ve dana kemikleri, karabıberle bırlıkte soğuk suya konularak, yumuşayana kadar kaynatılır. Bu sırada bir baş soğan eklenir. Ayrı bir kapta kıyılmış soğanlar kahverengileşene kadar kızartılarak kırmızı pancar ve bir patatesle bırlikte çorbaya konulur. Havuç ve maydanoz da çormaya eklenıp yarım saat kaynatılır Daha sonra lahana ılave edilir; lahana yumuşadıktan sonra da önce patates, son olarak da domates veya domates salçası konulur, tuz eklenir. Pıştıkten sonra, çorbanın uzerıne, ınce kıyılmış maydanoz ve krema eklenerek servis yapılır. . Afiyet olsunl 40