03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YAZARLAR DEĞERLENDİRİYOR ‘Her şeyden önce okumak…’ FARUK DUMAN “Her gün yarım saatinizi okumaya ayırın. Okumak, arayış demektir. Okumak, tartışmak demektir. Sizi bu tartışma karşısında engelleyen kitap, iyi bir kitap değildir kuşkusuz.” Genç bir arkadaşımla, okumanın yararları hakkında konuşuyorduk. Okumadığı gibi, okumanın yararları üzerine de pek düşünmemişti. Yaşamımız yoğun, günlük işlerin hızı çoğu kere bizim böyle şeyleri düşünmemize engel oluyor. Hele şu son yıllar, akıl almaz bir hengâme içinde geçip gidiyor. GERÇEK DÜŞÜNCELER İÇİN TAKAT KALMADI Gençleri suçlamak olmaz. Ama onlara durup düşünmek için yöntemler önermek gerekir. Bu anlamda, günlük yaşamı bir tür çalışma hayatı gibi düşünebiliriz. Geçenlerde Petrarca’nın bir kitabı hakkında, İşsizliğe Övgü hakkında bir yazı yayınlamıştım. Orada Petrarca’nın önerdiği gibi belki bir tür “çalışma hayatından el ayak çekme” önerebiliriz. Yalnızca gençlere değil, zamansızlıktan, yorgunluktan söz eden herkese… Neden? Ne yapıyorsunuz da günde yarım saat ayıramıyorsunuz okumaya? Kendi ruh dinginliğiniz için çok mudur bu? Şu son bir yıl içinde, bizim yayıncılık dünyamızın bence en ilgi çekici kitaplarını Kırmızı Kedi yayınladı, bende de o harika Turuncu Kitaplar dizisinin önerdiği metinlere bir merak oluştu. Petrarca’nın İşsizliğe Övgü’sü ve Bilge Karasu’nun Nasıl Yazıyorsam Öyleyimdir’i Bu kitapta Bodrum turizmindeki gelişmeleri ve bu yolda rastladığım kişileri kendi turizm kariyerimin zaman çizgisine paralel olarak kısaca anlatmaya çalıştım. Rakamlara, istatistiklere yer vermedim onlara istediğiniz zaman ulaşabileceğiniz yerler var. Anlattıklarım, yaşadıklarımın, duygularımın, heyecanımın etkisinde kaldı. Unuttuğum ya da yanlış hatırladığım olaylar, kişiler, bilgiler olabilir, hatta mutlaka vardır. Amacım turizm sahnesinde beraber rol yaptığımız arkadaşlarıma bir şeyler anımsatmak ve gülümsetmek. Bodrum’a çok emeğimiz geçti, çok şey verdik. Yaşadıklarım Bodrum Turizmi’nin bundan sonrasına bir şeyler katabilirse mutlu olacağım. METE CAN üzerine birer yazı yazıp yayımladım. Petrarca, günlük işlerin yoğunluğu ve in sanın ruhunu öldüren çıkmazları ve bu nedenle insanda “gerçek düşünceler” için takat kalmaması hakkında yazmış ve şunu önermiş: Artık işsizlik ve bir tür tembellik hakkımızdır. Ve bunu mektuplarıyla dostlarına önermiş. GÜNLÜK YAŞAMIN HAY HUYU! Üstelik, bunun, bu ‘mola’nın ya da sürekli inzivanın acil olduğunu belirtmiş. Neredeyse bin yıl önce. Peki, ne olmuş sonra? Elbette, her zaman olduğu gibi savaşı yine günlük yaşamın hayhuyu kazanmış. Bugün artık yaşamımızın dinginleşmesi neredeyse olanaksız. Arkadaşıma okumanın tadına varabilmesi için şöyle bir yol önerdim: Her gün yarım saatinizi okumaya ayırın. Bunu, mümkünse, her günün aynı saatine denk getirin. Bir süre, diyelim ilk bir ay boyunca, bu dizelgeyi hiç bozmayın. EDEBİYATI SEVDİRECEK KISA BİR OKUMA LİSTESİ Bundan sonra, ona okumayı ve edebiyatı sevdireceğini düşündüğüm kısa bir liste verdim. Bu, böyle durumlarda benim hep yinelediğim bir listedir. Liste şöyle: Fareler ve İnsanlar, Yaşlı Adam ve Deniz, Vahşetin Çağrısı, Höyükteki Nar Ağacı, Baba Evi… Kanımca, elbette uzatılabilecek olan bir liste, iyi bir edebiyat okurluğunun da başlangıcı. Bizim, iyi bir hikâye okumak, sonra da bunlara benzer iyi hikâyelerin peşine düşmek yordamımızı belirleyecek kitaplar. Yine geçen yıl, Yapı Kredi’nin Sanat Dizisi örneğin, birbirinden ilginç kitaplar yayınladı. DELACROIX”DAN YENI İZLENIMCILIĞE... Bunlardan görünmeyen yönleriyle herhalde genç okura hele bir de güzel sanatlara ilgisi varsa, çok şeyler öğretecek bir kitap. Görünmeyen yönleriyle, adından anlaşılacağı gibi, ünlü aydınların on iki bilinen özelliğini anekdotlarla anlatıyor. Yine aynı dizide Paul Signac, Eugene Delacroix”dan Yeni İzlenimciliğe var, bu olağanüstü kitabı kanımca hem resim meraklısı hem de genç şairler okumalı. Signac, büyük usta Delacroix’nın gün lüklerinden alıntılarla Yeni İzlenimciliğin manifestosunu kaleme almış kitabında. Bu alıntılardan birinde Delacroix, resimdeki renkle şiirdeki imgenin neden ve nasıl birbirine benzediğini açıklıyor. ‘YAZIYLA TARTIŞIN’ Okumak, arayış demektir. Genç okur, bir kez edebiyatın bir parçası olduktan sonra, artık bir kişisel eleştiri gücünü görecektir kendinde. Yalnız, bunun için öncelikle, ilk okumalarının onu yorumlamaya, önce kendi yaşamını, sonra da dışındaki yaşamı sorgulamaya yönlendirmesi gerekir. Ben, okurlarımla karşılaşma fırsatı bulduğum zaman, onlara ilk olarak yazıyla tartışmalarını salık veririm. Okuduğunuz kitapla zaten tartışırsınız. Okumak, tartışmak demektir. Sizi bu tartışma karşısında engelleyen kitap, iyi bir kitap değildir kuşkusuz. Bu da yazarın üslup sahibi olmasını zorunlu kılar. Sözgelimi Edgar Allen Poe, bir gotik dünya yaratır, burada yarattığı atmosferle gerçek dışını yorumlamaya yöneltir okurunu. Kuşkusuz, gerçekdışı ya da fantastik, gerçek dünyaya göndermelerle doludur. Bugün artık gelişmiş bir yayıncılığımız, bir edebiyat dünyamız var. Ben, okurlarımıza, Kırmızı Kedi’nin Turuncu Kitaplar’ını, Yapı Kredi’nin Sanat Dizisi’ni, Can Yayınları’nın Kısa Klasikleri’ni, İş Kültür Yayınları’nın Modern Klasikleri’ni dikkatle takip etmelerini öneririm. Okumak, her şeyden bir haz eylemidir. Alışkanlık ancak ondan sonra gelir. n TÜM İNTERNET SİTELERİ VE KİTAPÇILARDA 56 31 Ekim 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle