Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TÜYAP KİTAP FUARI ONUR YAZARI ADNAN ÖZYALÇINER ‘1950 Kuşağı, bir başkaldırı kuşağıdır’ GAMZE AKDEMİR TÜYAP 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın (2 10 Kasım) Onur Yazarı Adnan Özyalçıner’le gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr yazın yaşamı ile yapıtlarının yanı sıra fuarın da ana teması olan 1950 Kuşağı üzerine zaman tünelinde bir yolculuğa çıktık. 38 . Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Yazarısınız. Neler hissediyorsunuz? Başlangıcından beri izlediğim, yazar olarak da hemen hepsine katıldığım bir fuar TÜYAP Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı. Kitapla, yazıyla iç içe olduğum gibi, fuarla da iç içe oldum/oluyorum her zaman. Bu kez Onur Yazarı seçilmemi bir ayrıcalıktan çok, yazarlıkta direnmemin, İstanbul’u işçisi, yoksulu, emekçisiyle anlatmamın, İstanbul’un hepimizin, herkesin İstanbul’u olduğunu vurgulamamın değerbilirliği olarak görüyorum. Daha önceki fuar günlerinden bir ayrımı yok benim için. Kitapla, dostlarla, yazar arkadaşlarla, okurla buluşmanın sevincinden başka. Bir üst sevincimse benimle birlikte 1950 Kuşağı yazarlarının anılacak olması. n Sizin de aralarında olduğunuz 1950 Kuşağı, arayışı, toplumsal ve siyasal gerçekliğe bakışı, düşünce biçimi, ilkeleriyle edebiyatımızda nasıl bir kuşak, nasıl bir yenilikçilik, bir yanıyla da altüst oluştu? 1950 Kuşağı, bir başkaldırı kuşağıdır. Siyasal iktidara, baskılarına, haksızlıklarına, adaletsizliklerine karşı çıktığı gibi, edebiyatın, sanatın yozlaşmasına, gerçeğin basmakalıp anlatılışına karşı çıkmıştır. İnsan ve toplumun özgürleşmesinden olduğu gibi sanatedebiyatın da özgürleşmesinden yanadır. Her iki alandaki baskılara, yozlaşmışlıklara direnen bir kuşak olmuştur. Edebiyatta neyin anlatıldığı ne kadar önemliyse nasıl anlatıldığının da onun kadar önemli olduğuna inanmış bir kuşaktır. KÜLTÜREL KARŞI KOYMA! n 1950 Kuşağı yazar, şair ve aydınları denilince, ilk kimleri sayarsınız? Erdal Öz, Orhan Duru, Demir Özlü, Ferit Edgü, Leyla Erbil, Onat Kutlar, Kemal Özer, Hilmi Yavuz, Ergin Günçe, Doğan Hızlan, Konur Ertop, Ergin Ertem, Demirtaş Ceyhun, Ferit Öngören, Yılmaz Pütün (Yılmaz Güney) ve Bumin Gaffar Güney (Fikret Hakan). n 1950 Kuşağı’nın bu kolektif ruhu ve kültürel hareketinin sizi en etkileyen yönü ne olmuştur? 1950 kuşağının genel davranışı kültürel karşı koyma diye özetlenebilir. Bu özüyle biçimiyle, çiğnenmiş, alışılmış, tek anlamlı her türlü hareketin karşısında olmaktır. Bunu değiştirecek olan çok anlamlılıktır. Özellikle edebiyatta. Gerçeği, derinlemesine tüm boyutlarıyla anlatmada. Beni en çok etkileyen yönü bu olmuştur. ÇOK YÖNLÜ ANLATIM… n İstanbul Erkek Lisesi döneminin sizdeki yeri apayrı. Ayrıca ilk öykünüz Bir Yılbaşı Gecesi’nin, yine lise yıllarında arkadaşlarınızla çıkardığınız Demet dergisinde yayımlanmasından hareketle; öykücülüğünü Fotoğraf: Kurtuluş Arı zün ilk evresini, o biçimsel arayışı değerlendirir misiniz? İstanbul Erkek Lisesi’nde aynı dönemde okuduğum, adları şimdi de bilinen arkadaşlarım: Kemal Özer, Önay Sözer, Cengiz Bektaş, Ergin Günçe, Konur Ertop, İsmail Beşikçi ve lise döneminde şiir yazan, yayımlayan ressam Yüksel Aslan. Ahmet Tirali’yle (öykücü Naim Tirali’nin kardeşi) tek sayı çıkarabildiğimiz Demet dergisindeki öykümün adı Bir Garip Adam. Bir yılbaşı gecesinde geçtiğinden, kayıtlara Bir Yılbaşı Gecesi olarak geçmiş. O öykü bir sanat edebiyat dergisinde yayımlanan ilk öykülerimden biri. O yıl Türk Sanatı dergisinde de bir öyküm çıkmıştı. Yıl: 1953. 50’li yılların ortalarına kadar “Onüç” dergisinde “Kenar Mahalleden” üst başlığıyla yazdım öykülerimi. İstanbul’un kenar bir semtindeki yoksunluklar ve yoksulluk içinde olan, okumaları yazmaları olmayan, düşüncelerini, duygularını ifade edemeyen o insanları anlattım. Bütün hayalleri, düşleri, gelecek umutlarıyla. Öykülerimdeki öz ve biçim konusundaki yenileşmeyi, gelişmeyi insanları yalnız dış edimleriyle değil iç çatışmaları, duygu ve düşünceleriyle, toplumsal ilişkileri içinde anlatmak istemem/anlatmam sağladı. ‘GAZETECİLİK YAZDIKLARIMDA ETKİLİ OLMUŞTUR’ n Düzeltmenliğe kadar da yine yazı ile ilgili işlerde çalıştınız değil mi? Kemal Özer, Konur Ertop’la birlikte Ali Avni Öneş’in, Fikir Sanat Yayınları Dağıtma Bürosu’nda kitap, dergi dağıtma işinde de çalıştım. n Gazetecilikte yine hatırı sayılır düzeltmenlik kariyeriniz malum. Varlık Dergisi ile başlayan bu döneminizi nasıl anıyorsunuz? Yarattığı yapıcı refleksler anlamında da yorumlar mısınız? Varlık’ta, daha başka yerlerde başlayan >> 48 31 Ekim 2019