Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Selim Badur’dan “Enfeksiyon Patogenezi ve Bağışıklık” ‘İnsan, bir süperorganizma!’ “Enfeksiyon Patogenezi ve Bağışıklık” kitabını bilim insanları Hakan Abacıoğlu ve Betigil Öngen’le birlikte yayıma hazırlayan, Selim Badur’a göre günümüzde mikrobiyoloji bilimini en uygun tanımlayacak sözcük “etkileşimler.” Bilim insanları; mikroorganizmalar, insanlar, ekosistem ve gezegenimiz arasındaki olağanüstü, bir o kadar da kırılgan etkileşimleri anlamaya çalışıyor. “Mikroorganizmalar nasıl hastalık oluşturuyor” sorusuna farklı etkileşim düzeylerinde bakmanın hedeflendiği iki ciltlik çalışmada tam da bu düşüncelerle yola çıkılıyor. Selim Badur’la “Enfeksiyon Patogenezi ve Bağışıklık” kitabı üzerine söyleştik. r Hande MİR u geniş kapsamlı kitabı hazırlamanın kolay olmayacağı açık. Nasıl bir çalışma trafiği söz konusu oldu, kimler katkıda bulundu? Ülkemizde, mikroorganizmaların oluşturduğu enfeksiyon hastalıklarının klinik özelliklerini, tanı ve tedavilerini anlatan Enfeksiyon Hastalıkları çok sayıda kitap mevcut. Ancak etkenlerin bu hastalıkları nasıl oluşturduğunu ele alan ayrıntılı bir kitap mevcut değil. Bu noktadan hareketle Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Hakan Abacıoğlu ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Betigül Öngen’le birlikte, 2013 sonunda “Enfeksiyon Hastalıklarının Patogenezi” konusunda bir kitap oluşturmayı kararlaştırdık. Konu ve yazarların seçiminde her bölüm için o alanda aktif olarak çalışan bilim insanlarına çağrıda bulunduk. Bu aşamada yurt dışında görev yapmakta olan bir dizi araştırıcıyla da iletişime geçildi. Örneğin “Sıtma patogenezi” konusunu, Japonya’da konu ile ilgili önemli bir laboratuvarın başında bulunan Dr. Cevayir Çoban kaleme aldı. Çalışmalarımızı iki yılda tamamladık ve kitap 2015’in Ocak ayında yayımlandı. “28 MODEL HASTALIK ÖNCELİKLE İNCELENDİ” Bölümler nasıl belirlendi? Mikrobiyolojinin doğası ve alana dair gelişmeler hangi izleklerle incelendi? Bölümlerin belirlenmesinde ağırlıklı olarak ülkemiz için önemi olan hastalıklar seçildi. Giriş bölümünde enfeksiyon hastalıkları konusunda temel kavramlara yer verildi; sağlığın sosyal ve çevresel belirleyicileri de ele alındı. Sonra mikroorganizmalardan etkilenecek olan insan hücresinin ayrıntıları irdelendi. Bu bölümü DEÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’nın öğretim üyeleri, konuya farklı bir pencereden bakarak kaleme S A Y F A 4 4 n 1 6 olacağını gösteriyor. Bunun da ötesinde, mikroorganizmalar ekosistemin ayrılmaz bir parçası. Dolayısıyla ekosistemden ve gezegen sağlığından bağımsız da ele alınamazlar. “YENİ SALGINLARIN TEMELİNDE TIBBIN İLGİLENMEDİĞİ GERÇEKLER VAR” Mikroorganizmalar nelerin göstergesi? Mikroorganizmalar yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğu halde, insan merkezli bir dünyada mikroorganizmalar çoğu zaman bir tehdit olarak algılanıyor. Kuşkusuz, gıda üretimi ve bazı endüstriyel süreçlerde kullanımları da söz konusu. Ancak bizler kullandığımız kimyasallar, atıklar vb. araçlarla doğadaki mikroorganizmaları etkiliyor, belki de yok ediyor ya da dirençli mikroorganizmaların oluşumuna yol açıyoruz. İnsanlar şu anda evrimsel süreçlerin en etkin belirleyicilerden birisi. Mikroorganizmalar ise yaşamın ve gezegenin ta kendisi olarak değerlendirilmeli. Günümüzde mikroorganizmalarinsanlartüm ekosistem ve gezegenimiz arasındaki etkileşimler daha iyi anlaşılmaya başlandı. Artık sağlıklılıkhastalık gibi keskin ayırımlar günümüzde anlamını yitirdi ve bu kavramlar yerlerini çok boyutlu olasılıklar evrenine bırakıyor. Artık insan sağlığını tehdit eden hastalıklarla mücadelede farklı yaklaşımlar öne çıktı, nitekim “tek sağlık (One health)” kavramı böyle bir temele dayanıyor ve insanlarda görülen hastalıkların sadece tanı ve tedavisinde başarılı olmanın yetersizliği, hastalık kavramının çok yönlü ele alınmasının gereği daha iyi anlaşılıyor. AIDS ya da EBOLA örneklerinde olduğu gibi günümüzdeki birçok salgının temelinde açlık, yoksulluk, sağlık hizmetlerine erişimde zorluklar, göçler ve çatışmalar gibi tıbbın bugüne dek ilgilenmediği gerçeklerin rol oynadığı yeni yeni görüldü. “YAŞAMIN KARMAŞIKLIĞINI ANLAMAYA DAHA YAKINIZ” Alandaki araştırmalar günümüzde hangi noktada ve artık neler daha mümkün? Bilim bugüne dek indirgeyici bir yaklaşımı benimsemek zorunda kaldı. Günümüzde ise daha bütüncül, karmaşık süreçlere farklı gözle bakmamızı; mikroorganizma ile insan arasındaki etkileşimleri tek tek değil, bir bütün olarak ele almamızı sağlayacak moleküler yöntemlere sahibiz. Bunlara örnek olarak yeni nesil dizileme (next generation sequencing), proteomik analizler verilebilir. Bu yöntemlerle elde edilen verileri analiz edebilecek biyoinformatik yaklaşımlar da gelişiyor. Diğer yandan, bugün bir virüsü ve bir bakteriyi laboratuvarda yaratmak da mümkün. Yaşam hiçbir zaman basit olmadı. Ancak günümüzde yaşamın karmaşıklığını anlamaya daha yakınız. Bağışıklık konusunda en yeni bilgi ne olarak dile getiriliyor çalışmada? Enfeksiyon hastalıklarının bir bölümünde gözlenen klinik bulgulardan, etken mikroorganizmanın değil, savunma tepkilerimizin sorumlu olduğu anlaşıldı. n Enfeksiyon Patogenezi ve Bağışıklık (İki Cilt)/ Prof. Dr. Selim Badur, Prof. Dr. Hakan Abacıoğlu, Prof. Dr. Betigil Öngen/ Akademi Yayınevi/ 1556 s. K İ T A P S A Y I 1 3 1 3 B “MİKROORGANİZMALAR EKOSİSTEMİN AYRILMAZ BİR PARÇASI” “Mikroorganizmalar hastalığı nasıl oluşturuyor?” sorusuna ne tür yaklaşım“PATOGENEZİN TANI VE lar getiriyor çalışma? TEDAVİSİNDE KAZANIMLAR Bu soru kitapta mikroorganizmalaRADİKAL DÜZEYDE” rın virülans faktörleri, konağın savunma Patogenez ve enfeksiyon hastalıkmekanizmaları, konak ile mikroorganizlarının patogenezi, en açık ifadeyle ne ma arasındaki etkileşimler, mikroorgademek ve nasıl gelişir? nizmalar arası etkileşimler, mikrobiyota Patogenez kavramı bir hastalığın (vücut boşluklarında bulunan normal oluşum sürecinde konakta meydana flora dediğimiz zararsız mikroorganizgelen değişikliklerin bütünü şeklinde malarımız) ile patojen mikroorganizma tanımlanabilir. Hastalık anlamındaki arasındaki etkileşimler boyutunda ele “pato” ve oluşmayı tanımlayan “genealınıyor. Latince “zehir dolu” anlamınsis” kelimelerinden türetilen “patogeda kullanılan “virulentus” deyiminden nez” deyimi, etkenlerin konağın hücretüretilen “virülans”, bir mikrobun sahip lerinde oluşturdukları bir dizi yapısal olduğu özellikler yoluyla hastalığa neya da işlevsel farklılaşmaların bütünü den olma yeteneğidir. Ekolojik açıdan olarak da tarif edilebilir. Bu farklılaşmaise virülans tanımı, bir parazitin neden olduğu, konaktaki evrimsel uyum azalması olarak değerlendirilebilir. Mikroorganizmalar hangi konulardan bağımsız ele alınamaz? Geleneksel olarak hastalık yapıcı özellikleri ile ele alınsalar da yeni bulgular mikroorganizmaların, çok hücreli canlıların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve insanı mikroorganizmalar ile birlikte bir “süperorganizma” olarak değerlendir“Günümüzde mikroorganizmalarinsanlartüm ekosistem ve gezegenimenin daha doğru miz arasındaki etkileşimler daha iyi anlaşılmaya başlandı.” N İ S A N 2 0 1 5 aldı. Sonraki bölümlerde etken mikroorganizmalara karşı vücudumuzun bağışıklık sisteminin nasıl savaştığı, çeşitli mikroorganizmaların hastalık yapma stratejileri, toplam 28 model hastalıkta olup bitenler, etkenlerin savunma sisteminden kaçış yolları, mikropların enfeksiyon hastalıkları dışı (kanser, psikiyatrik bozukluk ya da metabolik hastalıklar gibi) alanlardaki önemleri, patogenez çalışmalarında kullanılan deneysel yaklaşımlar ve nihayet aşılar konusundaki son gelişmeler yer aldı. lar bazen karşımıza o hastalığın tanısında çok önemli olan klinik belirtiler olarak da çıkar. Bilim ve teknolojide gelinen nokta ile hastalık patogenezinin daha iyi anlaşılması hastalığın tanısı, tedavisi ya da hastalıktan korunma bağlamında kazanımlarımızı arttırır hatta radikal değişikliklere yol açabilir. C U M H U R İ Y E T