25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tim.” Hrant Dink, daima “Türkiye Ermenisi olmaktan gurur duyuyorum” dedi. Bizim evladımızdı. Diaspora’nın soykırım iddialarına karşı, yurttaşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türklerin hassasiyetini anladığı için anlayışlı bir barış söylemi geliştirdi, bunu da ısrarla savundu. 19 Ocak 2007’de Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki Agos Gazetesi’nin çıkışında öldürüldü. O acımız hiç dinmeyecek... “ERMENİ SOYKIRIMINI TANIYORUM AMA...” “Ermeni Soykırımı’nı ‘tanıma’” kördüğümü... Bu konudaki görüşlerinizi nasıl ifade ediyorsunuz? İlk sözüm şu; Ben 1915 Tehciri’ni, Büyük Felaket’ini veya soykırımını tanıyorum. Ama bir Arjantinli veya İsviçreli gibi tanıyorum. Yani dünya halklarının örselenmiş bir halka karşı duyduğu acıma ve saygı duygusunun aynısını duyuyorum. 1915 olayının suçlusu, nüfus kâğıdını taşıdığım Türkiye Cumhuriyeti değildir. Bu, Osmanlı İmparatorluğu’nun Alman Genelkurmayı projesi doğrultusunda uyguladığı bir suçtur. Ben Osmanlı Devleti değilim. Osmanlı Devleti yıkılırken içinden 17 yeni ulusdevlet fışkırdı, ben onlardan yalnızca biriyim. Osmanlı mirasının Lozan’da, Atatürk’ün söylev ve demeçlerinde reddedilmesini kabul ediyorum. Osmanlı’nın yayılmacı siyasetlerini, hanedanını, satılmış aristokrasisini, hilafetini, gerici geleneklerini ve kurumlarını, hemen her şeyini, yazısını, kılık kıyafetini, hukukunu hepsini çöpe atmışım. Bu yüzden Ermeni Soykırımı’nı tanıyorum, inkâr etmiyorum. Ancak Türkiye’nin veya Türklerin sorumlu olduğunu reddediyorum, çünkü inkâr, yapılmış bir şeyi kabul etmemektir! Suçlu ben değilim. Hepsi bu vatanın çocuklarıydılar. Bu kardeşliği bozanlar, emperyalistlerdir; kahrolsunlar, kahrolsunlar!... “TOPRAK TALEBİNİN ÇÖZÜMÜ AĞRI DAĞI’NDA!” Bir toprak talebi var mı ve sizce Türkiye, toprak vermeli mi? Neden olmasın? Ağrı Dağı’ndan (Ararat) işe koyulalım... Bu dağ, Ermeniler için kutsal mı? Ermenistan bayrağında Ağrı Dağı sembolize edilmiş mi? Ermenistan anayasasında kaybedilmiş topraklar geri alınacak denilirken, başta Ağrı Dağı mı kastediliyor? Ağrı Dağı, İsviçre Alpleri’nin dağcılık açısından en cazip dağı olan 4478 rakımlı Matterhorn Kayak Cenneti’nin dibinde kurulan turistik Zermatt Kasabası gibi bir uluslararası barış merkezine sahip olamaz mı? Gelin didişmeyelim, barış yapalım, Ağrı Dağı’nı ortaklaşa bir barış ve ekonomi bölgesi haline getirelim diyorum. Ermenistan’a bakan tarafı Ermeniler için manevi açıdan kazanılmış, Türkiye’ye bakan tarafı Türkler açısından ekonomik olarak kazanılmış birer dağ parçası olsun. Sembolik olarak bölünsün. Yarı yarıya... Toprak işgali ve sınır değiştirilmesine gerek yok. O dağa kondurulacak muazzam bir otel, termal, kayak, eğlence, dinlence tesisinin işletmesi ortak, kazancı yarı yarıya paylaşılacak. Dağın Ermenistan C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I tarafından Ermeniler, bu tesise ellerini kollarını sallaya sallaya sanki kendi topraklarıymış gibi gelecekler, çevresinde piknik yapacaklar, alışveriş yapacaklar, turistik tesis kuracaklar, diğer taraftan da Türkiye vatandaşları aynı eylemi gerçekleştirecek. Bu muazzam uluslararası tesisi ABD, Fransa, Dünya Bankası, IMF, uluslararası finans kuruluşları finanse edebilir. Koordinasyon, Ermeni diasporasının aklı başında komitelerine verilebilir. Ermenistan ve Türkiye bu ekonomik girişimin garantör ülkeleri olur. Birleşmiş Milletler (BM) sembolik olarak Barış Gücünü bu dağın korunması için tahsis edebilir. Uluslararası Hukuk, tüm fotoğrafı kayıt altına alır ve değişmez hükümlerle karara bağlar; Türkiye bunu onaylar, Ermenistan bunu onaylar, BM, ABD, NATO, Rusya onaylar. Böylece üçüncü T, dördüncü T’nin içinde yoluna devam etmiş olur. Yani Ermenistan manevi açıdan toprak kazanmış gibi olur, cebine para girer, Türkiye bu barış girişimine öncü olduğu için diplomatik olarak yıldızı parlar, tesisin getirisinden Türkiye de kazanır. İki halk ve iki devlet birbirine yaklaşır. Türkiye Ermenileri’ne bu yolda büyük görev düşer. Ermeni Diasporası’nın ikna edilmesinde öncü oldukları için Türkiye’nin en muteber gayrimüslim azınlıklarından biri olarak tarihe geçerler. Her türlü istekleri, vakıf sorunları, cemaat sıkıntıları halledilir. Evlatları Hrant Dink için her türlü onurlandırma, anma, değerlendirilme Türkiye tarafından gerçekleştirilir (Dink Suikastı suçlularının en ucuna kadar gidilip cezalandırılmalarından sonra). Acı ve gözyaşı unutulur. Türkiye ve Ermenistan, bundan sonra yeni ortak ekonomik girişimler için yeni projelerde bir araya gelmeye başlarlar. TürkiyeErmenistan sınırı sonsuza kadar açılır. “İKİ HALK KOLLARI SIVAMAZSA BU GİDİŞİN SONU YİNE SAVAŞTIR” Yakın bir gelecekte olabilir mi sizce? Ne Türkiye Devleti’nden beslenen katı görüşlü bir iddia sahibiyim ne de Türkiye Cumhuriyeti’ne temelinden düşman soykırım iddiacısı kesimlere angaje bir yazarım. Sadece dümdüz anlamıyla barış olsun, iki halk kucaklaşsın, torunlarımız birbirine kin duymasın istiyorum. Ben ne siyasi bir kişiyim, ne diplomatım ne de ErmeniTürk çatışmasından beslenen bir uluslararası profilim. Yalnızca bir bireyim. Aklıma barış, barışma için bundan başka anlamlı yol gelmedi. Bunun uluslararası hukuki boyutu ne olur, onu da bu ülkede hukuktan ekmek yiyen binlerce akademisyen hukukçu çözsün. Savaş olacağına, çocuklarımız birbirine yüzyıllarca kin duyacağına, ortak ekonomik getiri çevresinde buluşmak daha insancıl ve gerçekçi değil mi? Vakit geçirmeden iki halk olarak kollarımızı sıvayamazsak bu gidişin sonu yine savaştır, katliamlardır. Emperyalizme teslim olmaktır. n gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr 1915 (Genel / Özel) Soruda Ermeni KomşumSoykırım İddiası ve Barış Yolu/Yaşar Aksoy/Etki Yayınları/464 s. 1313 1 6 N İ S A N 2 0 1 5 n S A Y F A 1 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle