Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aynur Uluç’tan “Az Gittim Çok Döndüm” Yazardan okura cesaretlendirmeler Aynur Uluç, yalnız kendisi için değil okur için de yolculuğu iki boyutlu haritalardan kurtarıp nefes alan haritalara taşıyor. masın gururun doğal yapı taşlarıdır, kıvanç ve kıvanca dayalı övünme. Kıvanç kendini duyuruyor mu, övüncün sesi var mı Uluç’un az gittim çok döndüm dillendirmesinde? Olmalıdır, yoksa eğer. Çoğaldığını bilmek artı değerler yüklendiğini, duyusal ve düşünsel kazanımlarla derinleştiğini bilmektir. Bu türden zenginleşmeler kişi iç dünyasını denetim altına almadan, dış dünyayla özel bir ilişki biçimi geliştirmeden ortaya çıkmaz. Belli bir niyete bağlılık ve belli bir emek disiplini gerektirir. Yollar, bitiminde varılan coğrafyalar bütün yolculara eşit davranır. Kimsenin gözüne özellikle bir şey sokulmaz, kimsenin gözünden özellikle bir şey kaçırılmaz. Aydınlık bıraktıkları ve karanlıkta sakladıkları her birimiz için aynı mesafede durmak/beklemek konuşkanlığında oradadır. O halde, kayırma ve ötelemenin planlanmadığı yerde, temas edilen bu yeni doğanın ve yeni insanın karşısında kendisini nereye yerleştireceği tümüyle yolcunun sorumluluğundadır. İlgisindedir, özenindedir, değerlendirmesindedir. Tek karar verici/yönlendirici yine kendisi olmak üzere. Önceden hesaplanmış ya da yol sırasında canlanmış olsun özel ve önemli bir niyetin varlığından ancak yolcunun duyularına, duyarlılık lehine el koyduğu koşullarda söz edebiliriz. Sıradan yolcuyu gezgin mertebesine yükselten de işte bu niyet farkıdır. “Nefes alan bir haritanın üzerine düşmüş gibiyim.” tümcesi gezgini tanımlamak için gereksindiğimiz anlamda, beş duyunun duyarlılık emrine verilmesi anlamında kitabın temelidir. Okurken olduğu kadar, okuyup bitirdikten sonra da aramızda dolaşacak ruhudur. Gezgin yazar kendini çoğaltmakla yetinmeyip çoğalma istek ve yeteneğine sahip kişilere deneyimlerini anlatmak zorunda olduğundan en ilgisiz okurun bile en çok saygı duyacağı kaygıya sahiptir. “Nasıl anlatsam da eksik kalmasın?” Uluç, yalnız kendisi için değil okur için de yolculuğu iki boyutlu haritalardan kurtarıp nefes alan haritalara taşımış bir yazar. Yazdıklarından pek çok değerli çıkarıma ulaşacağımız kesin, fakat bizim için en önemlisi belki de şu düşünceye varmaktır. Kişinin önce özünü sonra çevresini bereketlendireceği gıpta edilesi bir armağandır çoğalmak. Yazarından okuruna yöneltilmiş mükemmel cesaretlendirmeler buldum. Çoğalmanın gerçekte ne anlama geldiğini buldum. Su yüce dağlardaki kaynaklardan ve çağlayarak da gelse nehrin ellerinde biçimlenecektir. n r Nilgün ARAS simlendirmediğimiz varlıktan söz edemeyiz. Gerçekte isimlendirmek söz etme kolaylığı sağlamanın üstünde bir faydaya karşılık gelir. Niteler, ayırt edici hale getirir. Betimler, yokluğunda gözde canlandırmayı olanaklı kılar. Son çözümlemede varlığa kimlik kazandırır. Yazar aynı kaçınılmazlıkla kitabına isim verdiği anda ona bir de kimlik vermiştir Kitap sunuma değer bulunan isimle, yaratıcının eserini öznitelemesinden doğan bu ilk/ön kimlikle dolaşıma çıkacak, tanınacak, anılacaktır. Fakat okur da bir tanrıdır, değerlendirme tanrısıdır. O nedenle yazarın oluşturduğu kimlik okur algısına ulaşana, onun egemenlik alanına girene dek sadece görünürdedir. Henüz bir vitrin kimliktir. Görünürdeki kimliğin doğrulanarak sahici kimliğe bürünmesi yazar kadar okurun da umududur. Sahici olan kalıcı olandır. Vitrin aydınlatmasının olası yanıltıcı etkileri ne denli dürüstçe elenirse, her iki taraf için de o denli iyi. Yazar kitabına alçakgönüllü, neredeyse göze çarpmamayı dileyen bir isim seçebilir. Büyük öyküsü, derin sözü varmış izlenimi bırakan sav yüklü bir isim seçebilir. Deneyimli okur isimle içerik arasında mutlak örtüşme aramaz, bu yönde tam bir dürüstlük beklemez. Öte yandan okur indinde her kitap ismi bir mini önsözdür. Gölgelendirilmiş bir açıklamadır. Varlık nedeni hakkında sürülecek iz, çözülecek ipucu verir. BİR GEZİ, BİR YOL KİTABI Aynur Uluç ilk kitabını Az Gittim Çok Döndüm adıyla sundu. Gitmek dönmek eylemleri yalın tutulduğunda bir gezi, bir yol kitabını imliyor fakat önlerine eklenen az ve çok sıfatları ne yolu ne de yolcuyu aynı kolaylık içinde ele almamıza izin veriyor. Okur yapılan göndermeyi hızla, sekteye uğratmadan kavrayacaktır. Atlasınızdaki fiziki ve siyasi haritalara ayak basmış olmaktan fazlasını içeriyorum diyen, varlık nedenini başarıyla sezdiren önemli bir gösterge isim. İpucundan yana zengin bir mini önsöz. Açıkça yansıyan “az” gitmenin “çok” dönmenin sağladığı mutlu değişim vurgusu. Neredeyse bir muştu gibi verilmiş. Gölgede kalansa mutluluğun ardı sıra taşınan gurur. Benlik öne çıkarsın çıkarC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I İ Az Gittim Çok Döndüm/ Aynur Uluç/ Kibele Yayınları/ 360 s. 1338 8 E K İ M 2 0 1 5 n S A Y F A 2 1