27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

maz, lioğlu. com şik olmuş yüzlerini saklarlar mı ışıktan? Loşlukları, karanlıkları sevmeleri bundan mıdır acaba?” Güneydoğunun tozlu ve yakıcı sıcağının yansıdığı satırları okurken etkilenmemek olası değil. 2009’da yitirdiğimiz Demirtaş Ceyhun’un “Bisiklet” başlıklı anısı onun ilk bisikletiyle olan duygusal bağını anlatmanın yanı sıra, dille ilgili soruları küçük yaşlardan itibaren kafasına taktığının bir kanıtı. “Eczanenin tabelasına şaşardım işte. Tekrar tekrar hecelerdim ama bir türlü aklım almazdı, herkesin “ezzane” dediği bir yere niye “eczane” diye tabela astıklarını.”(s, 113) Erken ölümlü değerlerimizden olan Ümit Kaftancıoğlu’nun ele avuca sığmaz atıyla yaşadığı serüveni okumak çocukların çok hoşuna gidecek. Gülten Dayıoğlu’nun lapçınları Kitaptaki son anı, çocukların sevgilisi Gülten Dayıoğlu’ndan. İtiraf etmeliyim ki, “lapçın”ın ne olduğunu bu anıdan öğrendim. Bilmeyenler için de söylemem doğrusu, okuyun, öğrenin! Dayıoğlu’nun sıcacık anlatımından okuduğumuz bu duygu yüklü anı öykü tadında. Bu kitabın Can Çocuk markası altında çıktığına bakmayın, yetişkinlerin de zevk alarak okuyacağı anılar bunlar. Bazı isimleri çocuklar tanımayabilir, kitaplarıyla hiç karşılaşmamış olabilir ama öykü tadındaki bu anıları okumaktan hoşlanacaklardır. Çünkü hiç biri parmak sallayan, sıkıcı dille anlatılmış anılar değil; tam tersi, insan sıcağıyla, Türkçenin renkleriyle dopdolular. Yazarların hangi koşullarda yetiştiğini, o dönemlerin sosyal ve kültürel çevresini öğrenmek ve tanımak isteyenlere de salık veririm. Ahmet Köklügiller yeni bir derleme yaparak belki başka yazarların da bellek haritasına düşen renkleri hazırlayıp okurlara armağan eder, kim bilir… www.maviselyener.com *Türk Yazarlarından Çocukluk Anıları/ Derleyen: Ahmet Köklügiller/ Resimleyen: Mustafa Delioğlu/ Can Çocuk/ 126s/ 2011/ 10+ yaş SİHİRLİ KONUK Renklerin değişimiyle yaşama bağlanmak Ë Prof. Dr. Ali GÜLTEKİN / Zeynep ORHAN (Araştırma görevlisi) (Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi ) Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü Öğretim Elemanları) ğı yaşaınıflarla adaşlauş. Bir lçuk’a yrıcalıklı çelişkiyi a gitki “Bu e bana deşim lduğu nden ar üzen pek unda mazısı kiun duyDursun tombul, eğin olağane kenokur rine Fastitü azen tıpkı yetişkinler gibi çocukların da canı sıkılır. Cennet gibi bir adada da olsalar, sıcacık güneş altında yaşasalar da, etraflarında değişik değişik kuşlar ve martılar uçsa da denizin o ılık esen rüzgârı saçlarını hafiften okşasa da. Evlerindeki çeşit çeşit oyuncaklar da bazen çocukları içinde bulundukları monoton yaşamın sıkıntısından kurtaramaz. İşte böyle durumlarda MERDİVENLİ ADA gibi bir kitap onları içinde bulundukları sıkıntıdan kurtarabilir, onların tekrar kendilerine gelebilmelerine katkıda bulunabilir. İlk basımı Günışığı Kitaplığı tarafından 1998 yılında yapılan Merdivenli Ada kitabının yazar ve çizeri ise aynı kişi: Şafak Okdemir. Kitabın öyküsü, canı sıkılan çocuk okurları ilk anda “Güneş her gün aynı renk mi doğar? Aynı yerden mi yükselir ışıyarak? Mavi midir gökyüzü her zaman?.. sular uzaklardan görünenle aynı renk mi akar yanı başımızda?.. sen de ben de renk değiştirmez miyiz, dolunaylı gecelerde?” şeklindeki sorularla yüz yüze getirir. Bu türden kolay, ama şiir tadındaki sorularla yazar Okdemir’in amacı, canı sıkılan çocuk okurları kendine getirmektir. Aldığı eğitim gereği çocukları, onların ruh hallerini iyi bildiğini düşündüğüm yazar, eserin öyküsünü birkaç farklı sahneyi bir araya getirerek ustaca bir kurguyla küçük okurlara sunmaktadır: Sorular, Merdivenli Ada, Balıkçı Amca ile onun adası, Ayşe ve kardeşi ile onların oyuncak dolu odası, Balıkçı Amca’nın adasına sandalla yolculuk, Balıkçı Amca ve “renklerle oynama”, “renk değişikliği ve çevreyi izleme” öneri diyalogu, Merdivenli Ada’ya dönüş yolunda renklerle oynama, gece ve ertesi sabah renk değişimlerini izleme sahneleri. Resimlerin çocukların beğeni algılarını geliştirecek şekilde, ama aynı zamanda sayfalardaki metinlerle bir bütünlük içerisinde verilmesi, küçük okurlarda okuma kültürünün oluşmasına büyük katkı sağlayacaktır. Öte taraftan içinde yaşanılan toplumun çağdaş bir bireyi olmak için çocukların daha küçük yaşlardan itibaren yaşadığı evreni doğru olarak algılayabilmeleri bağlamında onların sanatsal iletilerle buluşturulması gerekir. İşte bu noktada denebilir ki, yazar Şafak Okdemir aldığı tıp ve sanat B eğitiminin de kendisine kazandırdığı yetileri kullanarak kaleme aldığı Merdivenli Ada adlı eserinde okuma çağındaki çocukları bir sanat eseriyle buluşturmaktadır. Biliyoruz ki, sanatsal iletilerle daha küçük yaşlardan itibaren etkileşim içinde bulunan okurların duygu ve düşünce boyutu gelişecektir. Mükemmel bir sanatsal anlayışla donatılmış Merdivenli Ada gibi eserlerle buluşan çocuklarda anlam evrelerine uygun olan görsel, işitsel ve dilsel iletiler uygun gelişim evresinde yerine ulaşacaktır. Bu kitapla da Ayşe ve arkadaşlarının Merdivenli Adada yaşadıkları olay ve olguların farkına varacak olan okuma aşamasındaki küçük okurlar sanatçı ve yazar Okdemir ‘in bakış açısıyla bunların yorumlanmasına tanık olabileceklerdir. Merdivenli Ada örneğinde olduğu gibi özenle hazırlanmış nitelikli bir kitap okulöncesi dönemden itibaren çocukların çizgi, renk ve anadilinin güzelliklerin yaşamalarına olanak sağlayacaktır. Diğer taraftan da böylesine güzel bir yapıtla çocuk okurlara okuma isteği ve alışkanlığı da kazandırılmış olacaktır. Okul öncesi dönemden itibaren çocuk ile kitap arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürümesi ancak ve ancak edebi estetiği içinde barındıran çocuk kitaplarıyla olasıdır. Bu bakımdan Merdivenli Ada Türk çocuk ve gençlik edebiyatında olması gereken bu işlevi yerine getirebilecektir diyebiliyorum. Balıkçı Amca’nın adasına kayıkla giderken çevrenin ve doğanın güzelliklerinin ayrımında olmayan çocuklar dönüş yolunda “çevrelerinde her an değişen renkleri” izlerler. Görmek ile bakmak arasındaki farkı fark ederler. Gün batımının ardından evlerine dönen çocuklar adaların, gökyüzünün ve denizin karanlığa bürünmesi esnasında yıldızlar ve ay ışığında her yer ve her şey bambaşka görünecektir. “Sonra da, günün ilk ışıklarıyla birlikte, her şey yeniden renklenecek ve renkleri, hiç durmadan sonsuza dek değişip duracaktı…” ifadesiyle sona eren öykü sonunda çocuk okurlar insan ve doğa yaşamındaki değişim olgusunun sanatçı bakış açısıyla ayrımına varacaklardır. Bu başarılı çalışmayı Türk çocuklarına kazandırdığı için hem yazar Şafak Okdemir’i hem de son yıllarda Türk çocuk ve gençlik edebiyatının gelişmesine telif ve çeviri eserlerle büyük katkılar sağlayan Tudem Yayınları’nı yürekten kutlamak gerekir. *Merdivenli Ada/ Şafak Okdemir/ TUDEM Yayınları/ 19s/ 2011 mektup malısıni çağıdım ıkları murta ma Gektuplar! KİTAPÇI Özgür Rosto/ Yiğit Bener / Resimleyen: Cemil Eren / Yapı Kredi Yayınları / 2011 / 193 s. / 9+ “Biricik kızım Lal’e” ithafıyla başlıyor roman. Altı yaşındaki bir kızın gözüyle anılarının aktarılması gibi görünse de, bu aktarıştaki doğallık ve yaşanan sıradan olayların bile bir çocuğun gözünde nasıl bir maceraya dönüşeceğinin başarıyla ortaya konuşu, daha ilk sayfalardan okuru romana bağlıyor. Bu kitap, yalnızca çocuklar için değil, anneler ve en çok da babaların okumaları gereken bir roman; hem kendi çocuklarıyla ilişkilerindeki olumlu iletişimin dozunu arttırabilmek, hem de zevkle geçecek bir okuma zamanı yaratmak için… Ayrıca, kendi davranışlarının çocuk gözüyle nasıl değerlendiğini görerek, kendilerini değiştirme fırsatı olarak da okunabilir bu kitap. Lal henüz altı yaşındadır. Anne bankada müdür pozisyonunda çalışmakta, yazar olan babaysa evde kızıyla ilgilenmektedir. Özellikle kadınların bilinçli yargısında her zaman eleştiriye hedef olan kadınerkek ilişkisine de yepyeni bir bakış ve ferahlatıcı bir soluk getiren aile yapıları, kadının dışarıda çalışması, babanın ise evde çalıştığı için yemek yapma, çamaşır gibi işleri doğallıkla üstlenmesiyle, okura şaşırtıcı bir düzen sunuyor. Bu düzenin, gerek ailenin huzur ve mutluluğunda, gerekse çocuğun yetişmesindeki yararları fark edildiğinde, kadını evde görmeye alışmış gözlerin bile olumlamaması olası değil. Roman, sadece bu açıdan bile okunmaya değerken, okura her sayfada ayrı bir kavram zenginliği ve toplumsal değer kazandırıyor. Doğal olarak, kitabın sonunda, hem yetişkin hem çocuk okur, o güne kadar aklına bile getirmediği birçok konuda düşünmek, eleştirmek ve yargı üretebilmekle baş başa kalıyor ki bu da çok iyi bir şey… Kitabın eğlenceli dili ve kavram zenginliğine dalıp, konusu hakkında fikir vermeyi atlamayalım: Evde babasının yanı sıra onunla ilgilenen Nurcan Abla vardır. Anne ve baba, Lal’i çok iyi yetiştirmeye çalışır ve bunun için yediğinden davranışına, her şeCUMHURİYET KİTAP SAYI 1127 n ölümada buk yerine ndaki er içinizyguniz bu belleği yini takip eder, her şeyiyle ilgilenirler. Çok sıkıcı gibi görünüyor, değil mi? Ama değil… Lal öyle güzel anlatıyor ki, bir sayfasını bile atlamak istemezsiniz. Rosto’dan da söz edelim. Rosto, bir kara kaplumbağası. Asıl adı da Rostroporot. Lal, yaşadıklarını ve Rosto ile olan dostluğunu anlatırken, romanın sonunda, artık dokuz buçuk yaşına gelir. Rosto’yu özgür bırakmanın zamanı… Peki, 6 yaş ile 9 yaş arasında neler oldu derseniz? Sevinçler, üzüntüler, ayrılıklar, kavuşmalar, dostluklar… Kısaca yaşamın 69 yaş arasında algılanabilecek her evresi, babasının dostları olan yazarlar, çizerler, tiyatro ve opera sanatçıları ortamında, bir sanatsever olarak yetişen neşeli bir çocuğun gözüyle, romanda. “Hem, öyle uzun uzun yemek yapmakla uğraşacağına, babamın bana masal anlatmasını tercih ederim. Babamın bana masal anlatmasını istediğimde, ona hep kibarca ve en şirin ses tonumla: ‘Babacııım... bana bi masal anlatıy mışın’ derim. O gün de öyle yapmıştım. Yani babamın bana Rostroporot masalını ilk kez anlattığı gün...” İyi ki de öyle yapmış, Lal... Arkadaşım Papi/ Bilgin Adalı / Resimler: Ayşın Delibaş Eroğlu / Yapı Kredi Yayınları / 2011 / 32s. / 5+ Kaptan olan babası çocuğa her gittiği yerden ona armağan getirir ama o, en çok Afrika’dan gelen papağanı sever. Ona Papi adını verir ve konuşması için eğitmeye çalışır. Birkaç sözcük öğretir. Odasında uçması için papağanı kafesinden çıkarttığı bir gün, annesi yanlışlıkla pencereyi açıvermesin mi? Eyvah! Ne olacak şimdi. Papi uçup gider... Geri döner mi sizce? Eğer çocuk ile Papi arasındaki arkadaşlık ilişkisi yeterince güçlüyse, neden olmasın! “Arkadaşım Papi”, çocuklar ve gençler için yazan Bilgin Adalı’nın okul öncesi dönemi için yazdığı ilk kitabı. Öykü, Ayşın Delibaş Eroğlu’nun sevimli resimleriyle renkleniyor. Belalı Charlie ve Karlı Gün/ Hilary McKay / Resimleyen: Sam Hearn / Çeviri: Bülent O.Doğan / T.İş Bankası Kültür Yayınları / 2011 / 57 s. / 79 Charlie yedi yaşındadır ve birinci sınıfa yeni başlamıştır. Dizi Traerçeklelan öyr ve z’ın bicağı . Yıldız şöyle u insan ep. Beullarda i? Kaçrın çobir zata kaçıiçin, elik de nin ilk kitabında, Charlie ve yakın arkadaşı Henry, birinci sınıfa başlamışlardı. Bu kez karlı bir kış gününün öyküsünü okuyoruz. Charlie sabah uyandığında, her tarafın karla kaplı olduğunu görür. Ama o da ne? Ağabeyi Max onu erken uyandırmadığı için, o saate kadar karlara basan basana… Her yer ayak iziyle bozulmuş, dokunulmamış çok az yer kalmıştır. Okuldan dönene kadar kardan adam yapacak kar kalmayacağını düşünen Charlie, ağabeyinin şaka olsun diye söylediği “dondurucu” sözcüğünü ciddiye alır ve… Bütün yanlış anlamaların kaynağı bu kadardır işte. Max’in kardan adam yapmak için Charlie’yi erken uyandırmaması. Ardından olaylar dağdan yuvarlanan küçük bir kartopunun dağın eteklerine ulaşana kadar dev bir topa dönüşmesi gibi, gün boyunca giderek büyür büyür ve… Yok yok, anlatmakla olmaz, okumak gerek. Charlie’nin eğlenceli maceraları, iri puntolu harfler ve aralıklı satırlarla basıldığından, zaten okuması çok kolay. Charlie masum bir yavrucuk mu yoksa yaramaz bir afacan mı, siz karar verin, onun annesi ya da öğretmeni olmadığınız için şansınıza şükredin. Bu Hiç Adil Değil/ Sue Limb / Çeviri: İpek Demir / Altın Kitaplar / 2011 / 111s. / 10+ Bütün çocuklar evcil hayvan beslemek ister ama Ruby Rogers’ın talihsizliği, babasının kedilere alerjisi olması, üstelik annesinin de ebe olduğu için hayvanla ilgilenecek zamanının olmaması… İşte bu hiç adil değil! Çünkü Ruby evcil hayvanı olsun istiyor, ama öyle böyle değil, çok çok çok istiyor. Komik, isyancı, kızgın, küskün, ama çoğunlukla haklı Ruby. Arkadaşlarının hayvanları varken, neden onun da olmasın? Ruby, bir dizi kahramanı. Öğretmen olan babası, ebe olan annesi ve ağabeyi Joe ile yaşıyor. Her kitapta onun eğlenceli bir macerasını okuyacak okurlar. “Belli etmedim ama suçluluk duygusuyla ürpermiştim. Suçluluk duygusuyla gizliden ürpererek ‘Evet’ dedim” gibi dildeki özensizliklerin bir sonraki baskısında düzelebileceğini umuyoruz. 22 EYLÜL 2011 SAYFA 25 1127
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle