25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aristoteles üzerine bir yorum Heidegger ve filozof olmak Kitapta Heidegger, Aristoteles’in Metafizik‘inden yola çıkarak güç, yeti, olanak ve beceri gibi kavramları eşeliyor. Ë İsmail H. DEMİRDÖVEN eidegger’le ilgili olarak, ciddi biçimde felsefeyle uğraşmayanların (belki de uğraşanların bile) akıllarında kalanlardan biri, onun Nazilere olan yakınlığı. Kendilerini Faşizme yakın görmeyenlerce ve özellikle de felsefede gerçekten de zor metinleri okumak zahmetine katlanamayanlarca; tilkinin ulaşamadığı üzümlere “zaten koruktular…” demesi gibi “… canım zaten faşistin teki…” yargısı, onun bütün felsefesine atfedilir. Neyse ki filozofları sadece yaptıkları işlerle ve onların metinlerini önlerine alarak anlamaya, eleştirilerini böyle bir bağlamda yapmaya çalışanlar ve bir felsefî söylem kurmanın yolunun ancak başka filozoflarla bu biçimde bir “hesaplaşma”dan geçebileceğini bilenler de az değil. Heidegger bunlardan birisi. Onun hesaplaşmasına temel olan ve ciltler tutan metinlerin büyük bir kısmı Vittorio Klostermann tarafından “Gesamtausgabe” (Bütün Eserleri) genel başlığı altında yayımlandı. Türkçe’ye çevrilen ve bu yazıya konu olan metin bu dizinin 33. cildi. H Bizde ve Batı’da, Metafizik adıyla bilinen, Aristoteles’in bu metninin asıl adı “Prote philosophia.” (İlk Felsefe). Bu metne Metafizik adının; zamandizinsel olarak Aristoteles’in “Fizikten sonra gelen” metni olduğu için verildiği düşünülebileceği gibi metnin içeriğinde yer alan kavramların ve bu kavramlar arasında kurulan ilişkilerin niteliğinin, bütünüyle fizik dünyanın “ötesinde” yoğun zihinsel ve düşünsel bağlantıları gerektirmesi göz önünde bulundurularak da verilmiş olabileceği düşünülebilir. Ancak bilinmesi gereken nokta buradaki Metafizik adının pozitivistlerce kendisine olumsuz bir değer yüklenen metafizik olmadığı. Heidegger kendi kitabında, bu oylumlu ve ilk bakışta oldukça güç anlaşılır metnin, ? başlıklı IX. Bölümü’nün içindeki ilk üç alt bölümünde yer alan ve varoluşu imleyen“dynamis” (olanak, yeti halinde varoluş) ve “energeia” (etkin olarak varoluş) kavramlarını “Güç Kraft” kavramı açısından değerlendirir. Böylece Heidegger’in okuması, onun felsefe yapma sürecinde, kendi varlık görüşünün hazırlayıcısı olarak özgün bir yorum özelliği de kazanmış olmaktadır denebilir. Heidegger’in bu metni, 1931 yılı bahar döneminde Freiburg Üniversitesinde “Klasik Felsefe Yorumları” başlığı altında verdiği derslerden birisini oluşturur. Türkçe’ye de çevrilmiş olan Metafizik, başlıkları Yunan alfabesinin büyük harfleriyle ya da Romen rakamlarıyla gösterilen 14 bölüme (“kitaba”) ayrılmış bir çeşit sözlük. Bu öyle bir sözlüktür ki bu sözlükte yer alan kavramlar felsefe yap mak için kendilerine dayanılacak olan, hareket noktaları niteliğindeki (örneğin nicelik, nitelik, töz, göreli vb.) temel kavramlardır. Bu kavramların geniş bir perspektif ve kimi zaman yorumların ve eleştirilerin ışığında felsefece tanımları yapılır. İşte böylece felsefenin bir bilgi alanı olarak temelleri atılır, aynı zamanda da yüzyıllarca sürecek bir felsefe yapma tarzına hareket noktası oluşturulur. Aristoteles, felsefenin klasik üç alanından (diğerleri bilgi felsefesi ve etik) birisi olan varlık felsefesinin (ontolojinin) kurucusu sayılabilir. Dolayısıyla “metafizik”te, diğer kavramların yanında “varlık”, “varolan”, “varolmak” kavramlarının açımlanması sürekli olarak ön planda. Öyle ki diğer kavramlar adeta Varlık kavramları için ele alınmıştır denebilir. Çünkü bütün bu çabalar “varolanı varolan olarak” anlamak için. Bunun için de ilk koşul kuşkusuz ki söz konusu kavramların kendilerini, yani onların birer varolan olarak neliklerini (mâhiyetlerini) belirlemektir. Böylece Aristoteles’in, yukarıda belirtildiği gibi bir bilgi alanı olarak sadece felsefenin değil, aynı zamanda “Modern Bilim”in de yolunu açmış olduğu söylenebilir. Aristoteles’te varolmak demek, varlık tarzlarıyla (modaliteleriyle) doğrudan ilgilidir. Başka bir deyişle varolan (bir şey) şu üç tarzda varolur: Olanak olarak (dynamei), etkin olarak (energeia) ve amacını kendi içinde taşıyarak, kavramsal olarak (entelegkheia). İşte Heidegger, bu kitapta, Aristoteles’in ortaya koyduğu bu varlık tarzlarından, olanak olarak varolma (dynamei) ile etkin olarak va rolmayı (energeia) birbirleriyle ilgisinde köklü bir irdelemeye ve anlamaya tabi tutar. Felsefe metinleri söz konusu olduğunda, bu metinler şayet, okunup anlaşılmaları açısından zor okunup anlaşılan, zor okunup anlaşılmayan, kolay okunup anlaşılan ve kolay okunup anlaşılmayan biçiminde bir sınıflandırılmaya tabi tutulursa Aristoteles’in MetafizikIinin “?” başlığını taşıyan bir kısım bölümünün Heidegger tarafından incelemesi olan ve Türkçeye çevrilen bu oylumlu metnin, okur “iyi” bir felsefe okuru olsa bile ilk elde “zor okunup anlaşılmayan” sınıflamasına girdiği söylenebilir. Bunun önemli nedenlerinden biri, klasik dilleri çok iyi bilen Heidegger’in, metinde yer alan eski Yunanca sözcüklerin, (her ne kadar kitabın arkasına küçük birer klasik YunancaTürkçe ve AlmancaTürkçe sözlük konmuş olsa da) çeviride çoğu zaman olduğu gibi bırakılması. Aynı zorluk, profesyonel felsefeciler ve “ciddi” felsefe araştırıcıları için doğal olarak söz konusu olmayabilir. Ancak bu çevirinin bize dolaylı olarak gösterdiği şeyi, kitabın başındaki “çevirenin notu”nda oldukça düşündürücü olarak buluyoruz: “Bu inceleme bir felsefe tarihi metninin nasıl ele alınabileceğini gösteriyor. Burada kimilerinin savunduğu gibi Aristoteles’i, Heiegger’den ‘doğru’ olarak anlayamazsınız belki ama felsefe yapma olanağının ön koşullarını, felsefe etkinliğinin nasıllığını, felsefenin ne olduğunu ‘örneğiyle’ görebilirsiniz. Hele hele özgün dilinden okunmadan bir düşünürün “ele alınamayacağını öğrenebilirsiniz. Heidegger’in bu ‘dersi’ günümüzde ortalıkta dolaşan pek çok ‘filozof’ için özellikle yararlı...” Aristoteles Metafizik ? 13: Gücün Neliği ve Gerçekliği/ Martin Heidegger/ Çeviren: Saffet Babür/ BilgeSu Yayınları/ 238 s. To Ha ci’ ma dığ D 1 yıll d sö ya kü vi bu man dil y birik ni, Ë E Ayşen Göreleli’den ‘Postal ve Patik’ Daha fazla unutmamak için Ayşen Göreleli, Metris Cezaevi’ ndeki günlerini anlattığı Postal ve Patik‘te, 12 Eylül dönemine ilişkin cezaevi yaşantısını anı biçiminde aktarıyor. Kitap, bu yönüyle kendi türünün çok az sayıdaki örneklerinden biri olma özelliği de taşıyor. Ë Nalan YILMAZ ğır bedensel ve ruhsal yaralanmalar sonucunda, insan beyni, kendi gerçeğiyle yüzleşmekten korkup kaçışı seçerek yaşananları unutmaya yönelebiliyor. Bu kaçışın yanı sıra, aradan geçen uzun zaman da ne yazık ki pek çok detayın unutulmasına yol açabiliyor. Ayşen Göreleli, işte bu kaygılarla yazmaya başlıyor Postal ve Patik’i; başlangıçtaki ilk bölüm “Anımsadıklarım”da “Daha fazla unutmamak, kendimle bir kez daha yüzleşmek, henüz hesabı sorulmamış 12 Eylül’ü unutturmamak için” diye yazıyor. Kitabın yayın aşamasına gelmesi ise yaklaşık beş yıllık bir süreyi kapsıyor. Tutuklu olarak geçen bir buçuk yıllık dönemi yazmanın bu kadar uzun zaman alması dikkat çekici. Bu durum, yüzleşmenin birey üzerindeki yıpratıcı etkisi ve yıllar sonra bazı detayları anımsamanın güçSAYFA 22 7 NİSAN 2011 A lüğü ile açıklanabilir. 12 Eylül’ü yaşamak, halkın çoğu için çok zordu. Göreleli, bu dönemde, “Tutuklu Gebe”liğinin ardından kendisi ve bebeği için mücadele eden “Tutuklu Anne”liği yaşamasına karşın, Selimiye Askeri Tutukevi ve Metris günlerinde direncini hiç yitirmiyor, yüzünün bir yanını hep yaşama dönük tutuyor: “Ülkenin dört bir yanında yaşanan vahşetin tırmandığı bu dönemde birçok devrimci, demokrat gibi ben de polisçe aranıyordum. Her şeyin belirsiz olduğu bu korkunç ortamda bir çocuk doğurmak. Yine de heyecan verici. O benim bebeğim” (s. 14). Sonra devam ediyor: “Ara sıra havalandırmaya çıkarıyorlar bizi. Havalandırmaya ilk çıktığımda küçük dilimi yutacak oluyorum. Görkemli Boğaz manzaralı kocaman bir bahçe. Harem, Üsküdar’ın bir kısmı, gemiler görülüyor. Etraftı tel örgülerle çevrili olsa da cennetten bir köşe. İnsanların sesi geliyor. İlle de sokakta oynayan çocukların sesi. Yaşamın sesini duyuyoruz” (s. 28). Baklaya aşermesi tam yedi ay sürüyor. Bir öğlen yemeğinde bakla olduğu müjdelenince “tuhaf oluyorum, yıllardır göremediğim sevgilime kavuşacakmışım gibi bir duyguya kapılıyorum. Bir serabı yaşar gibi. Önce biraz seyretmeyi, sonra tadına bakmayı, yavaş yavaş yemeyi tasarlıyorum” diyor (s. 30). Okurken, bazı bölümlerde, içinizden bir isyan çığlığının yükselmesine engel olamıyorsunuz. Hele kadınsanız, yaşadıklarıyla özdeşleşmemeniz olası değil. Yazar, bunun bilinciyle, fiziksel ve psikolojik işkenceyi anlatır ken okuru zorlamamaya, duygu sömürüsü yapmamaya özen gösteriyor. Yaşananları, bir filmi anlatır gibi anlatıp yorumu okuyucuya bırakıyor ve bu yönüyle de gerçek bir tanıklık sergiliyor. Eren Bebeğin doğumundan sonra, Metris’e dönüş, hem anneye hem de koğuşa iki kat sorumluluk yüklüyor. Artık koğuştaki herkes için, postalın ezici gücüne karşı bir bebeği koruma ve yaşatma çabası başlıyor. Kitabın en hüzünlü bölümü, ana oğulun ayrılışı. Açlık grevinin, direnişlerin olduğu yerde postal ve patik yan yana olamıyor. İçerideki baskıların şiddeti arttıkça, bebeği o ortamda büyütmek giderek zorlaşıyor ve kaçınılmaz ayrılık günü geliyor. Bu derin acı, umutları, mücadeleyi yok etmiyor. Acısını paylaşan koğuş arkadaşlarıyla yaşama asılmaya devam ediyor. Bu kez daha da istekli! Evlat hasreti, direnişler, açlık grevleri, mahkemeler derken, tahliye kararı çıkınca “bir burukluk kaplıyor içimi, geride bırakacaklarım ne olacak? Tahliye olmak ne tuhaf bir şeymiş” diyerek anlatıyor duygularını (s.138). Tahliyesinin Aziz Nesin’lik duruma dönüşmesini ise merak uyandıran, mizahi bir dille ustaca aktarıyor. Metris Cezaevi’ne ilişkin anıları içeren Postal ve Patik, unutmaya alışmış, alıştırılmış toplumsal belleğimizi uyaran bir “karşı duruş kitabı”. Henüz hesabı sorulmamış bir döneme ilişkin anıları canlı tuttuğu ve o günlerden bir kesiti kitaplaştırıp okurla buluşturduğu için Ayşen Göreleli’ye teşekkürler. Postal ve Patik/ Ayşen Göreleli/ İlya Yayınevi/ 159 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1103 Ayşen Göreleli O y y sö e yanında ra çok d ve onun zırlanm lım biz Kitab tabı sat müptel bir kita düşünc türden: minden niz.” İş yetmiş” mış yaz cerası, İ mış. Bu dünyas müne k dergiler teler ka taya eli çıkmış. Kitap önemli deneme de. Kita Uyar’ın soruştu meydan öncesin fından la edeb yazılar dönüm adıyla k niş’teki derlem T CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle