25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

arınızı zeli İsmak is n ben. Okulmuz atırken erdim, calarar varçıkara ırır onengeleğiştiüklerini arak rşı birni biran bir beşlik ra değil lenildiağ olldırı duruşmda yen bir anlılaanışma in anda ba. Çou duyda da ni kaykedinin arkadaaki şu “Mibir şey kes r de efkate, ¥ sında “Kel Kedi” kitaplarım “Edebi Eser”, “Babıâli ve Sadrazamları” kitabım da “İlmi” olarak onaylandı Kültür Bakanlığı tarafından. Ayrıca Uluslararası PEN Yazarları Federasyonu üyesiyim. lı Fare n Anılae İsoriteye ğerlenim yahaz et ızı KaUNIda kitaEF’e üllü oğlu simli ” eser “HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN AMCASI SADRAZAMDI” Babıâli kitaplarınız tam bir tarihçi titizliğiyle kaleme alınmış. Fakat sizin de belirttiğiniz gibi tarihçi değilsiniz. Bu bağlamda nasıl bir çalışma yaptınız, hangi kaynaklardan faydalandınız? Evet, tarihçi değilim, ben araştırmacıyım. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki kaynakları taradım, özellikle birçok akademisyenin tezlerinden faydalandım. Bu tarihi araştırmaları yapmam konusunda da bana ilk fikir veren, yüreklendiren “Madem böyle tarihi bir binada görev yapıyorsunuz, mutlaka o binanın tarihini, kişiliklerini araştırın” sözleriyle rahmetli Çelik Gülersoy’dur. “Ben Babıâli kitabı hazırlıyorum ama siz de araştırın” dedi. İstanbul valilik binası Osmanlı’nın ilk kamu binası, altmış sadrazam burada görev yapmış. Bu arada mesela bir anektot da Halikarnas Balıkçısı ile ilgili; amcası Sadrazam Cevat Paşa’dır, masası da bu binadaki makamında duruyor. 18911893 yılları arasında görev yapmış Sadrazam Cevat Paşa. Bu temel bilgilerin yanında o hiç değişmeyen insan doğasını bütün yalınlığıyla ortaya koyan çok ilginç anektodları da yazdım. Babıâli Vakanüvisleri adlı kitabınızda mesela Osmanlı’nın ilk resmi tarihçilerinin tuttuğu günlüklerdeki önemli olaylardan yola çıkıyorsunuz. Evet, önceleri “şehnamenüvis” adıyla bilinen sonradan “vakanüvis” adını alan resmi devlet tarihçilerini araştırdım. Dönemin olaylarının kaydını tutan yirmi iki tarihçinin günlüklerini taradım. Ayrıca burada kırk yedi “Reisül Küttab” yani Osmanlı’nın ilk dışişleri bakanları da görev yapmış, onları da inceledim. İlk vakanüvisin on sekizinci yüzyıla tarihlendiğini öğreniyoruz. On sekizinci yüzyılda yazılan Nâimâ Tarihi ilki. Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa’nın emriyle yazılmış. Uzun yıllar araştırmış Naimâ. Çünkü bakıyorlar ki Batı günlük tutuyor yani tarih düşüyor. Ama bizde, şairlerimiz o dönemde tarih düşüyor ama onlar şiir tabii. Olayların ayrıntılarıyla tarihsel anlamda gelecek kuşaklara aktarılması gereği doğuyor ve bunu sağlamak üzere memurlar görevlendiriyor. Resmi tarihçiler böylece yerlerini almış oluyor. Vakanüvislerin sonuncusu ise Lütfi Tarihi’dir. Bu konuda en üretkenleri diyebilirim ki Nâimâ ile Cevdet Paşa olmuş. “SADRAZAMLARIN HAYATI DRAM” Babıâli ve Sadrazamları kitabınızda da sadaret makamını tüm kudretiyle okuyoruz. Sadrazamların hayat öykülerinin koşutunda dönemin acı olayları da mercek altında. Sadrazamların hayatlarının tam bir dram olduğunu anlıyoruz okuyunca en önce? Tam bir dram, inanamazsınız. Bende mesela Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın hayatı hep Adnan Menderes’i çağrıştırır. Şöyle anlatayım: Kitaplarımı Süleyman Demirel’e gönderdikten sonra, kendisiyle röportaj yapmak üzere Güniz Sokak’taki evine gitmiştim. Tam röportaja başlayacağız kendisine, “Efendim Cumhuriyetin başbakanlarını yazmak istiyorum, hayatta olanlarla da röportajlar yapmak istiyorum” dedim. O da bana; “önce benim hakkımda kitap oku öyle gel” demişti. Ben de 2.5 yıl içerisinde küleri”, zı a ¥ ır ğan Eg ürk/ etrk2 s. sel e al rk/ başbakanlarla ilgili 53 kitap okudum. Sadrazamların hayatlarına, başbakanların hayatlarına baktıkça öyle benzerlikler gördüm ki inanılmaz. Özünde, odağında insan var yani, hırslar, duygular, aksaklıklar, hatalar ya da başlarına gelen olaylar üç aşağı beş yukarı aynı. Valilerin unutulmaz anılarıyla çevrelenen ve siyasetçilerin gerçek isimlerine de yer verdiğiniz İstanbul Valileri kitabınız da dört yıllık bir araştırmanın ürünü. Öncelikle kaç valiye yer verdiğinizi soralım ayrıca genişletilmiş baskısı da olacak sanırım. Yirmi üç valimiz var kitapta. Genişletilmiş baskı da yirmi dördüncü vali olarak Sayın Hüseyin Avni Mutlu da bulunacak. Dokuz valimiz hayattaydı hepsiyle bire bir röportaj yaptım, hayatta olmayan iki valimizin de çocuklarıyla görüştüm. Mesela Mümtaz Tarhan’ın kızıyla görüştüm. Ünlü “tükürük yasağı”yla da bilinen Mümtaz Tarhan’la ilgili çok ilginç bilgilere ulaştım. İşte bir gün Menderes, Mümtaz Tarhan’a diyor ki “Vatan Caddesi’ni üç günde şuradan şuraya yıkacaksın.” Mümtaz Tarhan hem belediye başkanı hem de vali. Doğal olarak diyor ki “Efendim bunlar istimlak edilecek, prosedürü var, bir sürü işi var. Bu kadar kısa sürede mümkün değil.” Sonra da Almanya’ya gidiyor üç günlüğüne. Bu minvalde şimdinin emekli valilerinden Vefik Kitapçıgil anılarında diyor ki “Menderes beni arabasına aldı, istimlak edilecek yerleri gösterdi ve üç gün içinde buraları yıkacaksın, dedi ve biz Vatan Caddesi’ni üç gün içinde yıktık.” Yapmışlar bunu, Vatan Caddesi öyle genişlemiş ve geldiğinde Mümtaz Tarhan, kızının anlatımıyla Menderes’e çok saygısı olmasına rağmen hem belediye başkanlığından hem de İstanbul valiliğinden istifa etmiş. Daha birçok anı var. Mesela İstanbul’un yirmi üçüncü valisi Muammer Güler’in büyük dedesi mutasarrıf, dedesi kaymakam; şimdiki valimiz Hüseyin Avni Mutlu’nun dedesi de kaymakam. Bu ayrıntıların hepsini röportajlar esnasında öğrendim. Muammer Güler’in dedesi bir penisilin iğnesi sonucu vefat etmiş. Süleyman Sami Kepenek valiliği sırasında İstanbul’da bir yolsuzluk olayı patlak veriyor, Atatürk de Kepenek’e “İstanbul’da lök gibi oturma” diyor. Kepenek bunun üzerine istifa ediyor ve Atatürk’e gönderdiği yazıda “İstanbul’da lök gibi oturmadım” cümlesine de yer veriyor. Atatürk bundan çok etkileniyor ve Kepenek’i Sivas valiliğine atıyor. Siyasetçilerin gerçek isimlerine gelince bir iki örnek verirsem Süleyman Demirel’in gerçek ismi Süleyman Gündoğdu, Adnan Menderes’inki Ali Adnan Ertekin. Çok kimse mesela Tansu Çiller’in gerçek adının Penbe olduğunu bilmiyormuş. Siz ayrıca gazeteci yazar Köksal Çiftçi’yle birlikte iki Atatürk kitabı da yayımladınız. Son soruda onları da anlatır mısınız? Köksal bana akrabam kadar yakındır, aynı mahalledeniz, çok değer verdiğim bir dostumdur. Köksal bu kitaplarla ilgili bir çalışmaya başladığını kendisine katılmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Ben de zevkle kabul ettim. Cumhuriyet’in 75. Yılı Anısına Fotoğraflarla Nutuk’tan Cumhuriyet ve Kuruluştan Kurtuluşa Ansiklopedik, Belgesel, Fotoğraflı Nutuk adlı kitaplarını hazırladık birlikte. Bu kitaplarda, Atatürk Nutuk’ta kimden bahsediyorsa o kişinin fotoğrafının yanı sıra özgeçmişini de koyduk. Osmanlıca kelimelerin Türkçe karşılıkları da yer aldı kutucuklar şeklinde. Çok ilgi gördü. İlk kitap valilik yayını olarak basıldı, okullara dağıtıldı. gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr 7 NİSAN 2011 SAYFA 15 1103 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1103
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle