23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

z ilde ek denel Başartiden, n. P Geli Ayler de aptı bir i usumaç işçi sıdiye ideoloBunun mliği de artiye ydınlar medi, ortaya lamda. koydu; azıdı ziyan e 142. ünist et bupartileerek yae meşk sayılaktı. maruz ve ydi ve ni üsyasaya SU! kendi miyet” unun ası sürp rtiyi bu öyleyir. Bunu muş Ayarşı dedi. verdi İzmir elesi yla Beetiriyor. p karake ilişkiye. ye çıkıpartiyi mek istik beelini ogram meselegenç burjua doğru kesinin dıbiraz ük girer doğru oloji ¥ tiriyor. Tabii, artık prensip itibarıyla karşı olduktan sonra olmadığını söyleyecek tabii. Nitekim iş öyle hale geldi, Fethi Naci ve Behice Boran birbiri hakkında öyle sert yazılar kaleme aldı ki ipler artık tamamen koptu. Aybar, Fethi Naci grubunun yanında yer alıyor. Uzun süre öyle, ne zaman ki kongrede kaybedinceye kadar. Boran, Aybar’ın Fethi Naci grubuna bu desteğini hiç unutmuyor ve ilerde de acısını çıkarıyor diye yazıyorsunuz. Feci şekilde çıkarıyor. Onu sonlara doğru konuşacağız ama bu arada tabii TİP’e saldırıları da okuyoruz. Taşlı sopalı saldırılar ve ideolojik planda saldırılar olarak çeşitlendiğini ifade ettiğiniz bu saldırıları anlatır mısınız? İşte yine komünist partidir diyerek hücum ediliyor TİP’e, Aybar’ın şahsı üzerinden yürütülen polemiklerde de Aybar ve arkadaşlarının “kıpkızıl” komünist olduğuna ilişkin kıyamet koparılıyor. Bir de şunu eklemek lazım; Doğan Avcıoğlu’nun Yön faktörü de çok etkili olmuştur. Yön’ün ağır basan askerci bir tarafı vardı ve hareketi oraya doğru sürüklemek istemesi partide yankı yaratmıştı. Taşlı sopalı saldırılara ise ilk örnek olarak 1962’deki Gültepe olaylarını verebiliriz. Sonra 1965’te artıyor saldırılar, tabii seçim yılı ve TİP seçime katılma hakkını elde ediyor. İstanbul’da, Manisa’da olaylar çıkıyor. Zonguldak’ta iki işçi ölüyor hatta. Bursa’da il kongresi ve il merkezi basılıyor, yöneticiler neredeyse linç ediliyorlar, bayağı yaralananlar oluyor. 1966 Cumhuriyet Senatosu seçimleri zamanında da, Kayseri mitinginde Aybar ve yanındakiler linç olmaktan son anda kurtuluyor. Bursa’daki olayların ardından açılan davada, sanıkların çoğu AP’li. Gerçi açılıyor da ne oluyor? Hiç. Kayda değer bir karar çıkmıyor. 1965 seçimlerinin TİP’in iç hayatında verdiği önemli sonuçlara bakınca Aybar’ın sisteminin iyice oturduğu gözleniyor. Tabii, milli bakiye sisteminin de etkisiyle 60 milletvekili sokuyor Meclis’e, grup kuruyorlar ve artık bütün hâkimiyet Aybar’daydı, tam bir liderdi. Uluslararası harekete doğru giden çok önemli bir parti lideri oldu ve yavaş yavaş uluslararası alanda tanınan bir isim oldu. Nerede oldu ilk? Vietnam mahkemelerinde üye oluyor. JeanPaul Sartre’ın Ermeni Soykırımı Raporu’nu geri aldırıyor. Russel Mahkemesi 5. Tahkik Heyetine Başkanlık yapıyor. Bütün dünyanın tanıdığı büyük bir organizasyonun yine çok büyük isimleri arasında yer alıyor. Birçoğunun Aybar’a özel bir saygı gösterdikleri biliniyor. 1965 seçimleri TİP içerisinde hesaplaşmaları getirdi mi? Daha getirmemişti yalnız parti içerisindeki güç artık Meclis Grubu’na geçmişti, onlar domine ediyordu partiyi. Meclis Grubu da Aybar demekti. Ama bu sırada Behice Boran büyük övgü almaya başladı, sonra birçok konuşmayı Boran yapmaya başladı. Gittikçe sağ taraftan da özel bir saygı görmeye başladı ve kendisini ayrıca biraz daha güçlü kıldı. İleride ihtilaflar ortaya çıktığında kendisini yüreklendiren bu ortam, bu havaydı. Aybar’la mücadeleye başlamasının özel sebeplerinden birisi de bu. irliğini yge ¥ 1103 “BEHİCE BORAN KÜRTLERİN OYUNUNA GELDİ” İhtilaflara gelirsek… Dört tane ihtilaf var ve dördü de tasfiye oldu. Tasfiyeler tasfiyeleri doğurdu ve son tasfiyede de Aybar istifa etti. Boran mücadelesinin bir yerinde işi öyle bir noktaya getiriyor ki Aybar’ı istifa etti riyor. Fethi Naci döneminden itibaren içinde kalan ukdenin acısını işte burada çıkarıyor. Gerçi hemen ardından da geri aldırıyor o istifayı. Hatta Aybar’ın odasına gidip ikna ediyorlar, çok da eleştirilmiş bu nedenle? Çok tuhaf karşılanıyor, tepki görüyor. Ama ukde konusu tamam da öte yandan Boran da bir parti yıkıcısı olmak istemiyor aslında ve Aybar’sız bu işin yürümeyeceğinin de farkında. 1969’a gelince Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ın isimlerinin duyulduğu, devrimci hareketin özellikle gençler arasında yükselme gösterdiği dönemde artık Aybar’ın aman partiyi kapatırlar gibisinden pasif durumu parti kitlesi içerisinde kabul görmüyor. Bunun liderliğini de Boran üstleniyor. Tüm bunlar bağlamında “1968 seçimlerinden sonraki süreçte parti giderek keskinleşen bir buhranın içine sürüklenmiştir. Bu oluşumun iki temel baş kişisi vardır; Aybar ve Boran” diye yazıyorsunuz. Öyle ve bugün bu daha iyi anlaşılıyor. Kapatılma gerekçesine gelirsek, “Siyasi Partiler Kanunu’nun 89. maddesine göre, siyasi partiler Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde milli ve dini kültür farklılıklarına yahut dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler” deniliyor. Dediğiniz gibi kapatılışa safha safha geliniyor. Bunu anlatır mısınız? Şöyle: İhtilaflar gittikçe şiddetleniyor. Kongrelerde büyük hakaretler başlıyor. Yannis Ritsos’un şiiri var: “Herkes herkese kızgın; yeni kurullar, görüşmeler, toplantılar/ daha dün dost ve komşu olanlar selamlaşmıyorlar sokakta” diye, kitaba da koydum, demek ki Yunanistan’da da böyle olmuş. Yani “hoşça kal sosyalizm! Hoşça kal TİP!” noktasına iyice yaklaşılıyor ve sona doğru giderken Aybar pes ediyor, istifa etmeye mecbur kalıyor. Dördüncü Kongre olacak, gerilla taktiklerini esas alan Milli Demokratik Devrim’ciler (MDD) ki korkuluyordu Kongre’yi basarlar falan diyekaynaklı kimisi “Darbe geliyor, artık bu iş partilerle olmaz”, kimisi de “Ayrı bir parti kuralım” düşüncesindeki oluşumlar, bölünmeler ortaya çıktı ve bunlar partiden ellerini ayaklarını çektiler. Silahlı mücadeleyi savunanlar doğal olarak TİP’le uyuşamazdı. Behice Boran ve malum bildiri konusunu soralım son soruda. Dördüncü Kongre’de Aybar yok artık. Üç grup giriyor kongreye, birincisi Kurucu Sendikacılar, ikincisi Emek Grubu dediğimiz Borancılar, üçüncüsü de Doğu ve Güneydoğu’dan gelen delegelerin teşkil ettiği grup. Aybar taraftarı olan ve Boran’la da araları iyi olmayan Kurucu Sendikacılar geri çekiliyorlar. Bu sefer Boran grubu Kürtlerle yani kaderiyle baş başa kalıyor. Kürtler diyor ki bizim istediğimiz kongre bildirisini çıkartacaksınız, yoksa partiden çekiliriz. Bunu kabul ederek, o bildiriyi biraz yumuşatarak, biraz da zafer sarhoşluğu içerisinde ilerisini de fazla düşünmeden yayımlıyor Boran. Bildiriyi yayımlatan Kürt gruplar da hemen ardından birtakım sloganları bağırıp çağırarak çekip gidiyor. Yani Behice Boran’ı kullanıyorlar, Behice Boran bu oyuna geliyor ve parti de zaten kısa süre sonrasında işte Siyasi Partiler Kanunu’nun 89. maddesine göre, “Siyasi partiler Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde milli ve dini kültür farklılıklarına yahut dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler” denilerek kapatılıyor. Sadece kapatılmakla kalmadı iş, bir de tutuklandılar ve üstüne mahkum da oldular. gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Türkiye İşçi Partisi: OlaylarBelgelerYorumlar (19611971)/ Nebil Varuy/ Sosyal Tarih Yayınları/ 232 s. 7 NİSAN 2011 SAYFA 19 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1103
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle