02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Özel çocuk ve gençlik ekimiz ardından... Yaz okumaları için özel olarak hazırladığımız çocuk ve gençlik kitapları eki sonrasında geçen hafta pek çok okurumuzdan eposta aldık. Sayfalarımızda mektupların hepsine yer vermemiz ne yazık ki mümkün olmadığından içlerinden bazılarını seçtik. İlginize ve desteğinize teşekkür ederiz. Başka özel sayılarda buluşmak üzere... Nilüfer Delal Merhaba, benim adım Nilüfer. İstanbul’da oturuyorum. Beşinci sınıfa geçtim. Biz okulumuzda her hafta sayfanızı panomuza asıyoruz. Daha önce Cumhuriyet Çocuklarından Mektuplar köşesinde kitap tanıtımı yapmıştım, beni hatırlarsınız. Ben bu haftaki sayınızı çok beğendim.Yaz kitaplarımı oradan seçeceğim. Bize böyle sihirli sayfalar hazırladığınız için teşekkür ederim. Okuduğum kitapların tanımını yine yazarım. Sizi çok seviyorum. Kitap önerilerinizi her zaman bekliyorum. Erol Büyükmeriç Kendimi bildim bileli okuduğum ve aydınlanmacı yüreğimi biçimlendiren sevgili gazetemin 24 Haziran kitap ekini satıcımdan bugün coşkulu yürek atışlarıyla aldım. Doğrusu çok etkilendim. Çocuk yazınına gönül vermiş biri olarak, yazınımıza katkı verecek bir nesnellikle ve yaklaşımla ele alınmış ve hemen hemen tüm nitelikli çocuk yazın yapıtlarını kayırmadan kucaklayan böylesi güzel bir çalışmadan etkilenmemem olanaklı değildi zaten. Bu dosyayı hazırlayan sorumlu tüm arkadaşları yaptıkları kapsamlı çalışmadan dolayı canı yürekten kutluyorum. Ellerine, yüreklerine, birikimlerine ve demokratlıklarına sağlık… Yaşasın yazınsal nitelikli çağdaş Türk çocuk ve dünya yazını. Saygılarımla… Aysel Korkut Hazırlayan ve emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkürler. Gerçekten derli toplu... Ne güzel olmuş... Sevgi ve dostlukla… Fatih Erdoğan Gerçekten güzel olmuş bu hafta... Bir düzeltme: Adımın başına Doçent gelmiş. Açılın! Ben (sadece) doktorum! :) Yunus Bekir Yurdakul Sevgili arkadaşlar, çocuklarımız için binbir emekle hazırladığımız kitaplarımız sizin özverili, titiz çalışmanızla bir anda onların yanı başına varıveriyor. Böylece hepimiz birbirimizin “ev”inde olup biteni de tez elden öğreniyor, daha bir çoğalıyoruz. Sahne gerisinde yaşanan büyük koşuşturma ve emek için binlerce teşekkürümüz var; hem size hem Cumhuriyet Kitap yönetimine... Sağ olun. Ayşe Yamaç Cumhuriyet Kitap’ta yer alan çocuk ve gençlik kitapları özel ekini hazırlayan sevgili arkadaşlarım, kitle iletişim araçlarının, özellikle Cumhuriyet Kitap’ın çocukların, öğretmenlerin, anne ve babaların kültürel yaşamlarındaki yeri yadsınamaz. Her hafta bu dergiyi merakla bekleyen okurlar olduğunu biliyorum. Hem bir okur, hem de bir yazar olarak ben de sabırsızlıkla bekleyenlerden biriyim üstelik. Her zamankinden farklı olarak, bu kez daha dolu bir kitap eki karşıladı beni bu hafta. Okumaya doyamadım. Kuşkum yok ki, benim gibi binlerce okur da aynı okuma zevkini yaşamıştır. Çocukların bizim şimdimiz, şu anımız ve geleceğimiz olduğu bilinciyle; onları nitelikli kitaplarla buluşturmak, gazetenin kitap ekinde bu doluluğun süreğen olmasını beklemek tüm okurların hakkıdır diye düşünüyor; daha doğrusu umuyorum. Bir kez daha teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim. Nur İçözü Değerli dostlar, bugünkü Cumhuriyet Kitap Eki ile ilgili olarak emeği geçen herkese ve tabii kitap ekinde çocuk ve gençlik edebiyatına böylesine geniş yer ayıran Cumhuriyet gazetesine teşekkür ediyorum. Son günlerde çeşitli yayın organlarında yeniden zirveye taşınan “çocuk edebiyatı vardıryoktur” tartışmalarına anlamlı bir yanıt olmuş. Sevgilerimle... Betül Avunç Bugün Cumhuriyet’te beni bir sürpriz bekliyormuş meğer :) Elinize sağlık, çok teşekkürler. Zehra Ünüvar Ne güzel düşünülmüş! Ne güzel hazırlanmış! Emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ederim. Çocuk ve genç için ne yapsak azdır. El ele vererek güzel çalışmaları çoğaltmalıyız. Yazar, çizer ve şairlerin çabası, bilinçli yayınevleri tarafından da desteklenince değerli ürünler çoğalacaktır. Sesimizi duyuran Cumhuriyet Kitap Eki’ne de teşekkürler. ? Eğer tek bir çocukluk gerçeği olmadığını kabul ediyorsak, aklımıza gelebilecek buna benzer daha pek çok soru olmalı... Bu soruların yanıtlarının neler olabileceğini düşünmeden önce gerçeklik kavramıyla ne demek istediğimizi açıklamak gerekir. Gerçekliği tanımlamak elbette kolay iş değildir. Felsefe dahil pek çok disiplinde farklı biçimlerde tanımlanan “gerçeklik” kavramını temelde iki yaklaşım altında toplayabiliriz. Birincisi, tüm gerçekliğin “bilinç” durumlarına bağlı bulunduğunu söyleyen, diğeri ise gerçekliğin toplumsal olarak inşa edildiğini ileri süren görüşlerdir. İlkinde dünyanın (dışsal gerçekliğin) insandan bağımsız olarak var olduğu düşünülür; ikinci yaklaşımda ise gerçek dünya olarak düşündüğümüz şeyin yalnızca bir grup insan tarafından inşa edilmiş şeylerin toplamı olduğu iddia edilir. İnsanın benliğiyle, bilinci, ruhu, duruşu ve aklıyla bu anlamlandırma sürecine “aktif” olarak katıldığını düşünüyorum. Yani gerçekliğin orada öylece durup bizim onu algılayıp anlamlandırmamızı beklediğine ya da bir şey beklemeden biz olsak da olmasak da var olmayı sürdürdüğüne inanmayı değil de, gerçekliği evirip çevirip bizim şekillendirdiğimize, işimize geleni işimize geldiği biçimde anlamayı istediğimize, bizi rahatsız eden gerçekleri görmezden geldiğimize, çabamızı bizim gibi düşünenlerin sayıca çoğalması yönünde harcadığımıza ve bu şekilde varlığımızı meşrulaştırdığımıza inanıyorum. Kısacası, bence de gerçeklik toplumsal/kültürel olarak inşa edilmektedir. Gerçeklik insanın yarattığı bir olgudur, dolayısıyla öğrenilir ve öğretilir. Ve her öğrenme durumunda olduğu gibi, eski bilgi yenisiyle yer değiştirebilir. Yani “gerçeklik görenin gözündedir”. Gerçeklik kendi gözlerimizde var olsa da onu bizim gibi düşünenlerle hep birlikte inşa ediyoruz çünkü ister yetişkin olalım ister çocuk, içinde bulunduğumuz kültürden bağımsız davranamayız. Bilindiği üzere, çocuğun yapılanma süreci toplumsallaşma dönemiyle oluşmaya başlıyor. Önce ailede, sonra okulda ve dört bir yandan bombardıman edilen medya/iletişim kültürü içinde şekillenmeye başlayan çocuk kendi gerçeğini oluştururken gözlem yoluyla tipleştirmeler, kalıplar üretiyor, sıklıkla tekrarlanan eylemleri model olarak kavrıyor ve çevresindeki gerçekliği yeniden üreterek kendisi CUMHURİYET KİTAP SAYI 1064 de onun bir parçası haline geliyor. Ancak bu süreci daha çok yetişkinin aktif olduğu ve çocuğu istediği biçimde şekillendirdiği bir dönem olarak görmemek gerekir. Çünkü çocuk da aktif olarak yaşadığı kültüre katkıda bulunur ve toplumla etkileşimi sonucunda toplumsal gelişmeleri etkiler. Kısacası, çocuğun hem toplumdan etkilenmesi hem de toplumu bizzat etkileyip şekillendirmesi gerçeği pek çok üretim alanını yönlendiren bir olgudur. Çocuk edebiyatı da bunlardan biridir. Belirli bir kültür içine doğan ve o kültürün gerçekleriyle büyüyüp yetişen çocuğun isteklerinin, beklentilerinin, sorunlarının, çocuklar için yazan yetişkinleri bu gerçeklikler yönünde yapıtlar üretmeye yönlendirmesi gerekir. Elbette çocuklar için yazan biri çocukların beklentilerini dikkate alır. Ancak burada sormamız gereken şey, yazarın bunu yapıp yapmadığı değil, hangi çocuğun gerçekliğini dikkate aldığı sorusu olmalıdır. Her şeyin hızla tüketildiği, her şeye yüzeysel değinildiği, sayıca çoğunluk olsa da toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasal vb. açılardan güçten yoksun olanların gerçekliklerine hemen hemen hiç dokunmayan konuların ve kahramanların seçildiği kitapları okumak hangi çocuk gerçekliğini çoğaltmaktadır? “Hayatın değişmez gerçekleri” olarak sunulup öğretilenler hangi çocuğun/yetişkinin gerçekleridir, hangilerininki değildir? Madalyonun diğer yüzünü çevirdiğimde benim gördüğüm gerçekliği şöyle açıklayabilirim: Ne yazık ki çocuk kitaplarımızdaki kahramanların hemen hemen hepsi siyasi, kültürel, ekonomik vb. pek çok yönden güçlü olanın aslında çoğunluk gibi düşünülen ama gerçekte küçük bir grubun düşüncelerini yansıtmaktadır. Pek çok yazarın sınırlı sayıdaki zümrenin gerçeklerini anlatan karakterler yarattıklarını, yani yaşamdan soyutlama ve genellemeler yaparak ancak bunu yaparken de kendilerine göre anormal olandan uzak durarak “normal” olanı ya da kendi gerçekliklerine göre olması gerekeni/ideal olanı seçtiklerini, doğal olarak da bunun dışında kalan gerçeklikleri görmezden geldiklerini söylemek yanlış olmaz. Kısacası nitelikli çocuk kitaplarının bile büyük bir kısmı sadece sınırlı sayıdaki zümrenin gerçeklerini olumlayıp yüceltmektedir. Olayların genellikle ekonomik olarak orta sınıf üstü çocukların dünyasında geçtiğini, bu zümrenin gerçekliklerinin “değişmez”, “ideal”, “olması gereken” ve “doğru” olarak yeniden üretilen bir kurgu içinde sunulduğunu söyleyebiliriz. Yani hemen hemen bütün çocuk kitaplarımızda “evrensel” çocuk gerçekliği olarak sunulan değerler/düşünceler ne yazık ki toplumun büyük bir çoğunluğu için “fantastik” bir kurgudur. Çoğu çocuk için ancak başka âlemlerde/öteki dünyada ulaşabilecekleri “düşsel bir yaşamdır”, “yokülke”dir. Ve bu zümreye ait olmayan çocuklardan aslında kendi gerçekliklerinden vazgeçmeleri istenmektedir; yani kitaplarda kendilerine sunulan değerleri kendi gerçeklikleri olarak kabul etmeleri onların bu dünyaya girebilmelerini sağlayacak “tek bilet” olarak gösterilmektedir. Onlara sunulan bu yeni dünya, onların kendi gerçeklerini önce kendilerinin unutmasını ve yok saymasını isteyen bir yokülkedir. Özet olarak diyebiliriz ki çocuk edebiyatı, görünürde çocuklar içindir; ancak çocuklar için yaratılan kurmacalarda çocuklar her ne kadar yeni düşünce, görüntü ve sözcüklerle karşılaşıyor olsalar da, çocuk edebiyatı aynı zamanda yazarların, çizerlerin ve yayınevlerinin düşüncelerini denedikleri, formata, iletişim kanallarına ve üsluplarına dair deneysel çalışmalar yaptıkları, kültürel formlar ve toplumun örgütlenme biçimleri hakkında düşünce yarıştırdıkları bir alandır. Bir başka deyişle, aslında çocuklar için yazmak/üretmek herkesin kendi gerçekliğini meşrulaştırmak için yarıştığı bir yerdir. Ve ne yazık ki bu yarışı aslında “çocuk gerçekliği” değil, çocuk gerçekliğinin görünmez kılınabilmesine bilinçli ya da bilinçsiz olarak katkıda bulunanlar “kazanan” taraftır. O yüzden, çocuk kitaplarında sunulan çocuk gerçekliğinin aslında neyi/kimi temsil ettiği, görünen şeylerin arkasına yani metindeki sessizliklere, boşluklara, yanlışlamalara, olumlamalara bakarak ancak anlaşılabilecektir. Çünkü bir yapıt, yazarın yanı sıra daha pek çok şeyin eseridir. ? SAYFA 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle