Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Veysel Çolak’tan ‘Amacımız Aşk’ Haydi kalk birlikte düşmüşüz gibi Veysel Çolak’ın 2008 Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü alan Birkaç Kuş Birkaç Anı kitabından sonra, son kitabı Amacımız Aşk da yayımlandı. Her kitabında yeni bir “söz” söyleme çabasına giren, şiirini yeni bir imge evrenine taşıyan, bambaşka bir derdin peşine düşen Çolak; son kitabında yine şiirini farklı düzlemlerde geniş algılar yaratacak şekilde, farklı açılardan bakıldığında farklı estetikler sunan bir çeşitlilikte kuruyor. Ë Mustafa Ergin KILIÇ eysel Çolak, toplumcu şiirin ötesinde bir yere vararak, şiirine değişik eksenlerde yeni yaklaşımlar getiriyor. Bilindik edası ve üslubuyla daha imgeci ve can alıcı yaklaşıyor şiire. Dilin olanaklarını çok çeşitli yönleriyle kullanan; toplumcu şiirin ana yaklaşımı gündelik konu seçmek ve dili şiirselleştirmek, düz anlatımı yeğlemekten ziyade; anlam katmanlarıyla daha yoğun imge ağları örerek; şiiri dokunaklı, yoğun çağrışımlı biçemle işliyor. Seksen şiirinin kronik sıkıntılarından körleşen dili, aynılaşan temayı, bir kısır döngüde süregelen eylemleri; farklı boyuttan ele alarak, modern şiirin tüm imkânlarını seferber ediyor. Yeniye varanın peşine düşüyor. Toplumcu şiirin tek düzeliğe düşen zafiyetlerini ortadan kaldırarak; içeriksel, imgesel ve küresel vizyonla şiir adına kalın konturlar çiziyor. Herkesin halkı “halk” kullandığı şiirde, halkın katmanlarına iniyor. Devrimci kimliğinden, mücadelesinden, sistemle çatışmalarından ziyade, kitlesel olarak halkı özneleştirip yekpare şekilde; aşka, doğaya, geceye, sana, bana, kente, güne, gündüze, hayatın farklı noktalarına taşıyor. Bunu yaparken devrimci kimliğin verdiği cesaretten, meydan okumaktan, tek başınalıktan ödün vermiyor. Parçası olduğumuz halkta birey olarak bunları yaşamaya çalışırken, şair birey olarak içselleştirilen her şeyi halka taşıyor. Bireyin halk, halkın birey olduğunu, halkın kaderinin bireyden bireyin kaderinin halktan geçtiğini anlatıyor. Bireyin tutumunun halkın görüntüsü olduğunu söylüyor. Bireyin resminden, gamzesinden, yüzünden halka giden kimlik; halkın tuvalindeki renginden, kompozisyonundan bireye varan benlik oluşturuyor. Yıllardır şiirlerinde çeşitli anlam hallerini irdelediği “kalp, anı, kuş, suç, ölüm, kent, halk” sözcüklerine, “kedi, kadın, sevişmek, yatak” gibi kapsamı daha farklı sözcükler ekliyor. Bu dört sözcüğün ortak kümesini aşkta kesiştiriyor. Aşkın etkilerinin, neticelerinin doğurduklarına; vardırdığı noktalardaki insanın ruhsal salınımlarına bakıyor: “Yanımdaki bir kedi ama kendini insan sanıyor/ daralan odalarda bir kedi bir çoğul kadın/ kuşa bakıyor evde bekleyen minik kedi/ hep usunda kedileri tekmelenen bir sokak.” Kadının, tenin, tutkunun, zarafetin, ateşin, aşktaki inceliğin, sadakatin, aşktaki hassasiyetin durumlarını ortaya koyarak, aşklar dökümü ve aşklar yekunu yapıyor. İçsel hesaplaşmalar, sorgularla bazen kadını yüceltiyor bazen yaralayıp yarı yolda bırakışına sitemkâr kırgınlıklar ve kırılganlıklar ekliyor. Kadına saygısını ve kadının asaletine olan vurgusunu hiç kaybetmiyor. Türk şiirinde cinselliği işleyen şairler sınıfına artık Veysel Çolak da katılıyor. Aşkın hoyratlık ve tüketmek olmadığını aksine ölümsüzleşebileceğini söylüyor. Teni işlevsel ve etkisel hale getirebilene ten her şeydir diyor. Tenin bir dili var. Diliyle konuştuğumuz sürece onu anlayabileceğimizi ve aşkı sonsuzlaştırabileceğimizi öğütlüyor: “Buluşabilsek bu nehir ovaya gömülecek/ sever kadınların dolgun gecelerini/ beni ovana indir, beni kışkırt/ sana yakışsın bu yağmurun gelişi/ hep öylesini temmuzda yatağımdaki rüzgâr/ bir adım sonra teninin eskittiği yatak.” Veysel Çolak, her yeni kitabında büyüyen bir şiir yazıyor. Her kitabında farklı bir yenilik farklı bir çığ ile karşılıyor bizleri. Ama altına almak için değil bu çığ, sararak büyütmek için.? Amacımız Aşk/ Veysel Çolak/ Hayal Yayıncılık/ 88 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1052 SAYFA 33 V Veysel Çolak