05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ Okur kendisini öncelikle ilgilendiren kavramların bulunduğu bölümü baştan sona okuyarak o kavramlar hakkında İlkçağ’dan günümüze filozof ve düşünürlerin ne dediklerine, ne düşündüklerine ilk elden tanıklık edebilir. Örnekle bilim ve teknoloji, bilgi kuramı ve bilim felsefesine ilgi duyan okur bu başlıklı bölümü; sanat ve estetik konularına yakınlık duyan başka bir okur da yine bu başlığı taşıyan bölümü okuyarak ilgi duyduğu konuları kendi sırasıyla izleyebilir. Kitabı okuma tekniği kişiden kişiye değişse de okur ilk elde ilgi duyduğu konu ve kavramlara yönelmelidir; böylece din ya da inanç veya felsefe ile filozof kavramlarının geçtiği kısımları tümüyle okuyarak burada dinin ya da felsefenin İlkçağ’dan günümüze taşıdığı anlam yüklerini ve değişimlerini izleme olanağı bulacak ve bu kavramların içerikçe zenginleşerek evrimleşmelerine tanıklık edecektir. YILLARIN BİRİKİMİ... Kavramların Evrimi’nin uzun yıllara dayanan bir çalışma olduğundan bahsediyorsunuz… Evet, bu kitap uzun yılların birikiminden yararlanarak yaptığım yorucu bir çalışmanın ürünü. Seçme, derleme ve çeviri pek kolay olmadı; bazı dilsel güçlüklerle uğraşmak zorunda kaldım, yabancı kavramlara karşılık olabilecek yeni sözcük bulmada sıkıntılar yaşadım, ama sanırım zahmetime değdi. Tabii bunun kararını okur verecek. İnsan zihninin evrimine koşut olan kavramlarının evrimi de hemen öyle kısa zamanda ve kolayca olmadı; bunun için milyonlarca yılın geçmesi gerekti. Kavramların 2600 yıllık devinimi günümüze kadar uzanan canlı bir öyküyü anlatır gibi… Peki felsefenin bugün içinde bulunduğumuz dünyada geldiği yer sizce neresi? Bazı felsefeciler, çağımızda teknolojinin ulaştığı nokta ve insan ilişkilerinin yok olması sebebiyle felsefenin, düşüncenin ve sanatın bittiğinden söz ediyorlar… Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Laik, yani dinin (çoktanrılı veya tektanrılı) etkisinden arınmış, ilahi güçlerin Röportaj ve fotoğraflar: Sibel Buğdaycı baskısından tümüyle kurtulmuş bir felsefe etkinliği, Batı Ortaçağ’ını (yaklaşık Kavramların Evrimi/ Nejat Bozkurt/ Say 1000 yıl) dışarıda bırakırsak ancak 1600 Yayınları/574 s. yıl kadardır; bu süreç bütünüyle ele alındığında 2600 yıldır. Bilim ne zaman bir atılım yapmışsa felsefenin de onu izlediğini ve dönüşüme uğradığını bilim ve felsefe tarihlerinde görüyoruz. Ancak 20. yy’da Relativite ile Quantum kuramı o zamana değin bilinen klasikleşmiş felsefeyi temellerinden sarsmıştır. Günümüzde felsefenin bir durgunluk, bir etkinsizlik içinde bulunması bu yüzdendir; felsefe dağınık görünmekte ve bir türlü toparlanamamaktadır. Bu kuramları da içine alan yeni bir felsefi kavramlaştırma ve dizgeleştirme henüz oluşturulamamıştır. Eski öğretilerden yeni bir şeyler elde etmeyi uman bazı meslektaşlar felsefede adeta bir arkeoloji dönemi başlattılar. Ancak bu durum felsefenin dünya sorunlarına karşı ilgisiz olduğu anlamına gelmez; onun çözüm önerilerine yöneticilerin ve bazı aydın geçinen girişimcilerin kulaklarını tıkadığı anlamına gelir. Nitekim dünyanın başı bir sürü problemlerle “Olay, olgu ve nesneler değiştikçe onlara ilişkin kavramlarımız da değişime uğrar, evrimleşir” diyor Nejat Bozkurt. dertte; filozoflar çözümler CUMHURİYET KİTAP SAYI 1020 SAYFA 5 önerse de işbaşındaki siyasetçiler uygulamakta pek istekli görünmüyorlar. Felsefe, insana doğrudan bir yararı yokmuş gibi algılansa da aslında insanın yararlanabileceği kaynakları göstermesi ve yolunu aydınlatması bakımından insan hayatında vazgeçilmez ve öncelikli bir yere sahiptir. Felsefe, tarih boyunca birkaç yüzyıl dışında (İÖ 5. yy; İS 17. ve 18. yy’lar) hep göz ardı edilmiş; İlkçağ’da mitoloji ve mistikliğin; Ortaçağ’da dinin, 18. ve 19. yy’larda bilimin, 20. ve 21. yüzyıllarda da teknolojinin etki ve baskısı altında kalmıştır. Günümüzde teknoloji öteki insan başarılarına göre o denli ilerleme kaydetti ki sadece bilimi değil sanatları bile güdümlemekte. Bunun yanında kuramsal bilim de deneysel bilimi geride bırakmış durumda; teknolojinin bu denli gelişmesine karşın deneysel fizik, kuramsal fiziğin teorilerini test etmeye yetişebilecek bir teknolojiye sahip değil. Aynı zamanda teknoloji hemen her alandaki egemenliğiyle insanlara verdiğinden çok onlardan almakta; yeryüzünü onlara dar etmektedir. Tabii bu durum teknolojiyi siyasetçilerin ve teknokratların kötü, plansız, kısa vadeli amaçlar ve kendi çıkarları için kullanmalarının bir sonucudur. Herkesin altında bir araba, elinde bir cep telefonu, herkesin evinde bir radyo ve TV bulunmasına karşılık bir iletişimsizlikle karşı karşıyayız; sanat, bilim ve felsefe alanlarında yalnız iletişim kirliliği değil, günlük yaşamda bile bir iletişim kopukluğu yaşamaktayız. Sorunları giderek artan dünyamızda bu problemlerin çözüm yollarını gösterecek olan yine felsefedir; çünkü felsefe, insanı ilgilendiren hiçbir şeye yabancı kalamaz, onun her sorununa eğilir, her şeyiyle bağlantı içindedir; yeter ki ona kulak asılsın. Ancak siyasetçilerin de, sanatçıların, bilim adamlarının ve bütün gerçek aydınların bilinçli uyarmalarıyla, filozofların bu çözüm önerilerine kulak vermeleri ve onları vakit geçirmeden uygulamaları gerekir. Yaşamak sorun çözmekse insanoğlu yaşadıkça felsefe yapacaktır; çünkü yaşamdan yoksun bir felsefe ve felsefesiz bir yaşam düşünülemez. ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle