05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Erbil’in noktalamayı kullanma ve dışlama işlemleri de değişik. İki tümcecik arasında “öge salındırma” için dizimsel ilişkilere ek olarak noktalamayı da kaldırıyor. “Ayna” (G, 34) öyküsünde birçok bölün (paragraf) noktalamasız. (dipnot 14) Devrik işlem içeren kimi kararsız sözler ise (c), bir önceki birime bağlanıyor, bir sonraki birime. Devrik sanılan bir tümce, ardından gelen ögeleri okuyunca, yüklem son çıkıveriyor. Örneğin şu parçada altçizgili birimler öncesine de tutunabilir sonrasına da: ¥ (c) “Temelli eline kaldım kızın bıkıp usanmadan bekliyor beklesin ölmem daha çok gencim yapacak yığınla işim var bugün konuklarım gelecek bu kat benim samur kürkümü getir” (dipnot 15) . O tür salınımı Erbil, meğer noktalamayı dışlayarak yakalamış (c). Demek ki, öyle bir metin elde etmek için, ek olarak: Tümceler yalın olmalı, devrik işlem kullanılmalı, noktalama silinmeli. Eski yazı döneminde devrik dizimin neden “kuralsız” sayıldığını 1970’ten bu yana merak eder dururdum: Meğer, her öge yüklem ardına dizilebildiği için, noktalamanın eski yazı ile kullanılmadığı Tanzimat öncesi dönemde ya da sonraki öyle bağlamlarda, tümcenin sonunu belirleyen bir kural vermek olanaksızmış. O nedenle de: “Türk cümlesi yüklemle biter” denip düzyazıda yüklem ardına konumlama yasaklanmış. Şiirdeki devrik dizime “şiir cümlesi” denmiş; konuşmada ise öyle sözler hoş görülmüş. Anlaşılabilirliği engellememek koşuluyla, Erbil metinlerinde şu işlemler uygulanmış görünüyor: Olağan alan dışı konumlama; anlamlı kesimler arasında görece yer değiştirme; olabilen ögelerin söz dışı bırakılması ile artıklığın azaltılması; eklerle bağlamada ilişkiselyönbozumu; tümce ögelerinde dil dışı yersizme; noktalama silinerek devrik ögeleri salındırma. Okur için yazmadığını söylüyor Erbil: “... Abdullah beyden, onun yargılarından bana ne? Unutulmaktan bana ne? Satmamasından bana ne? Ben beni yedi kişi anlasın istiyorum, yedi kişi yeter bana!.. Neden çok satmalıymışım yani?”(KG, 191). ... . “Okur mu? Hani yoktu onlar? Onlar için yazmazdın sen hani? Yazmıyorsun! Ama hâlâ kolladığın birkaç kişi var (C, 26). Bu yargılar İkinci Yeni bakış açısı ile, anlatımda o dönem (19541960) şairlerinin okura bakışı ile ile bire bir örtüşüyor. İkinci Yeni’yi biçimleyen şairler, ögeler arasındaki dil içi konumlama ve işlevleme dışına çıkarak devrik dizimi de aşmış, nitelemede gerçek ilişki yerine çelişen ögeleri öbekleyerek ya da birbirine bağlayarak yeni imgeler yaratma yolunu seçmiştir. Öyle konumlamalara İkinci Yeni şiirinde belirsizlik/çokanlamlılık ya da hiçanlamlılık işlevi koşulmuş; dil dışı ise de anlamlı. “Giriyor bir kumru içeri camdan çatlak”(dipnot 16). ‘Hallaç’ öykülerine de uygulanan bütün İkinci Yeni sözel işlemlerine bakılarak bir İkinci Yeni öyküsünden de söz edilebilir mi? Edilse ne mi olur? ? Kaynakça: Leylâ Erbil: H (1959): Hallaç (öykü), İş Bankası Kültür y. 2004, 118 s. // G (1968): Gecede (öykü), İş Bankası Kültür y. 2004, 93 s. // KG (1985): Karanlığın Günü (roman), İş Bankası Kültür y. 2002s.191. // (1995): Tezer Özlü’den Leylâ Erbil’e Mektuplar. 65 s. // ZK (1998) Zihin Kuşları (deneme), İş Bankası Kültür y. 2003, 208 s. // C (2001): Cüce (novella), İş Bankası y. 2003, 93 s. Dipnotlar: (*) Okan Üniversitesi Çeviribilim bölümü öğretim üyesi. (1) Bezirci, 1974; İlhan 2004; Erdost, 1997; Doğan, 2008, Berk, 1997; İnce 2008; ... . (2) Ece Ayhan: Ortodoksluklar. Yalnızca dizim değil, sözcükler arası geçeküstü ilişkiler de ona eklenir. (3) Yukardaki (1) parçasının olağan yüklemson yazımı şöyle olabilir: “bugün günlerden Çarşamba ya, / Konuğunu karşılamakta büyük özen, gösterdin. içinde yaşadığın şu köhnede yaz kış yakanı ve senin naçiz vücudunu / bırakmayan rengârenk kalın, ince ve dolgun karıncalardan kurtulmak için, / her ne kadar ölü izleri kuru bir kahverengi yeşille krokiler, nirengi noktaları / ve plan kotelerle duvarlarından aşağı akmaktaysa da... / ilk iş: Salıdan evi filitledin; ekmeğinin içinde, çorbanda, kaşkorselerinde, sabunlarında ve kitaplarının / yaprakları arasında fütursuzca gezinenleri yaralayıp öldürmekle geçirdiğin / zamanını kırıntılar halinde kemirip yuvalarına taşıyan, / aklını ve günlerini bölerek zindan; eden / her şeyin her şeyin artıklarıyla koca kış beslenen karıncaları;/ bu sömürgeci çalışkan ve inatçı kaltabanları, bir günlüğüne de olsa telef etmekle / konuğuna beş beşlik hazırlandın.” (4) Sözlüksel birimler ile ekler bir başka yazı konusu olacaktır. (5) Tam da “devrik tümce” üzerine incelemelerimi kitaplaştırmışken bir okuru: “Leylâ Erbil, devrik tümceyi yanlış kullanıyor” demez mi! Öteki incelemelere ara verdim; bir yıldır Leylâ Erbil metinlerini döne döne okuyorum. (6) Bu dizime noktalamanın kullanılmadığı eski yazı döneminde “sonu belirlenemez” anlamında “kuralsız”, düz yazıya geçmesini önlemek için “şiir cümlesi”, en sonunda da ‘yanlış’ anlamında “devrik cümle” gibi adlar takılmıştır. (7) Büyük harfler kitap adını, sayılar da sayfaları belirtir. (8) “Nasıl bulabilecek evi bakalım gazeteci bu siste; bulurdu bulmasına da!.. Çünkü, ettiklerinde telefon anlattılar gelecek olanın nasıl sürüklendiğini fotoğraf sanatını ve röportajı sedefli dal uçlarından, ayrıca savaş muhabirliği boyunca almışmış dediler ödüller metal ve alaşımdan, “deli fişek” bir sanatçısıymış bu diyarın kendisi, kaçmazmış gözünden tek sözcük ve dize dediler, oysa sen adını bile duymamışsın bunca yıl...” (Cüce, 17) (9) Cinsel isteği kışkırtıcı madde almış kişi. (10) Denetlenemeyecek biçimde gülme, ağlama, davranış değişikliğiyle kendini belli eden sinir bozukluğu durumu; kapıp koyverilmiş, delicesine dışarı vurulan söz, ... . (11) Mutluluk duygusu, sevinçli heyecan, havalarda uçma. (12) Erbil metinlerini bulmama her zaman yardımcı olan Okan Üniversitesi Kütüphane Müdürü Sayın Kenan Öztop ile İÜ Kütüphanesi’nden Sayın Kemal Öztürk’e teşekkür etmeliyim. (13) Şebnem Birkan: Leylâ Erbil’le kitaplarını konuştuk”, Cumhuriyet Kitap 03.06.2006. Benzer açıklamalar özellikle Yılmaz Varol ile söyleşide de (1997, 168208) geçiyor. (14) Gecede, 1968: 34. (15) “Tutunamayanlar” içinde (1972: 15. bölüm) Oğuz Atay da benzer kimi salınımlara başvurmuş: Koyu yazılı ögeler önceki birime de sonrakine de bağlanabilir “... aynı şeyleri söylerdi Turgut sonunda bu şakalara dayanamazlar Günseli derdi sen onları bilmezsin çok dayanıksızdır onlar kimler Selim tutunamayanlar size de söyledi mi...” (s. 481). (16) Ece Ayhan. Kumru gerçek mi camdan mı? Kumru mu çatlak yoksa cam mı? Çatlak camdan içeri girilmez de. SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle