19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Kardeş Alevler’ Gültekin Emre, şiir eksenli kitabı Kardeş Fırtınalar’dan (2007) sonra, Kardeş Alevler’de öykü, roman, şiir ve yazar ekseninde yazılarını bir araya getiriyor. İlhan Erdost’tan Dağlarca’ya, Metin Altıok’tan İlhan Berk’e uzanan geniş bir yelpaze... Farklı metinler, yemek üzerine, yol üzerine yazılmış yazılar, ressam şair yazarların kimler olduklarına dair ipuçları buluyoruz kitabı okuduğumuzda. el yazısındaki gize, ünleme, imgeye, davete, özleme gömülmeyince mektubu okurken; kendimi yaşadım sayabilir miyim! Yani, ben, hayat mı derim postacıyı sabırsızlıkla beklemeyenlerinkine!” diyerek de cümlesini bitiriyor. Ardından Metin Eloğlu’na bir mektup yazıyor. Sıcak bir mektup bu. Şair kendi yaşamını da katıyor bu mektuba. “Sultan Palamut (1957), okurla buluştuğunda biz Ankara’ya çoktan göçmüştük ve ben harflerin büyülü dünyasıyla daha tanışmamıştım. Babamın anlattığı masalların çekiciliği, gizemi silinmemişti düşlerimden. Demokrat Partisi ise almış başını gidiyordu” diyor içtenlikle mektubunun bir yerinde. KAPSAMLI ÇALIŞMA Emre’nin çalışkanlığı, yazdıkları bitmek bilmiyor. İyi ki de öyle. Bir de bakıyorum bu kez şair ressamlar/ressam şairlerin peşine düşmüş Gültekin Emre. Engin Turgut, Tevfik Fikret, Nâzım Hikmet, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Oktay Rifat, Metin Eloğlu, İlhan Berk, Muzaffer İlhan Erdost, Sabri Altınel, Ferid Edgü, Turgay Gönenç, Komet, Hulki Aktunç, Metin Altıok, Sami Baydar gibi şairlerin aynı zamanda resimde yaptıklarını öğreniyorum ondan. Ayrıca Emre yazısını konuya ilişkin dizelerle renklendirmesini de biliyor. Kapsamlı bir çalışma yapmış olmalı. Resimşiir ilişkisi üzerinde duruyor. Bu anlamda Tevfik Fikret’ten seçtiği dizeler anlamlı. “Bir sevinçtir ufukları nazla bayıltır Kuşlar güzel çiçeklere yalvarıp yakarır, En küçük parçalar bir üzüntüyle titreşir; Doğar o titreyişle tablolar bin renkli.” Berlin’den, dostlukla Ë Betül TARIMAN erlin’i Yaşamak” başlıklı yazıyla başlıyor Kardeş Alevler. Yaşadığı kenti yaşıyor adeta Gültekin Emre. Kente dokunuyor, sokakları seviyor, kendinden önce kimler Berlin’e gelmiş, kimler bu kentte soluklanmış onların izini sürüyor. Kitaptaki ilk metni okumaya başladığımız andan itibaren, Ece Ayhan’ın da Berlin’e gelenlerden biri olduğunu öğreniyoruz. Fakat o uzun süre duramamış bu kentte. Ayrılıvermiş kentten. Yerini bir başkasına bırakmış. Zaman içinde Berlin’i mekân tutanlardan biri de, Tezer Özlü olmuş. O da Yaşamın Kıyısına Yolculuk’ta, (1984) Berlin’deki Türkleri ve Berlin’i “Yarısı Doğu, yarısı Batı, arası Türkiye olan bir kenttir” şeklinde değerlendirmiş. Bu anlamda bakıldığında, karma bir sergi gibi duruyor Berlin. Her türlü topluluk, kültürün yaşam alanı bulduğu bu kentte, herkes neredeyse birbiriyle sarmaş dolaş olmuş gibi. Öte yandan Gültekin Emre, kitap boyunca metinler arasında dolaşırken bir taraftan da, bazı sorulara yanıt aramaya çalışıyor. Berlin’de Türkçe konuşan ve düşünen biri olarak yaşamak ve yazmak konuları ona, Almanya’da, Fransa’da, İsveç’te yaşıyorsak, yazıyorsak, o ülkenin vatandaşı mıyız? Hangi Türk yazarı Almanca şiir, öykü, roman yazabiliyor? Zehra Çırak, Zafer Şenocak gibileri saymıyorum, onlar bir başka ortamda boy verdiler, veriyorlar. “Almancanın çemberi içinde Türkçe metinler üretilmiyor mu?” gibisinden sorular sormasına, sormamıza da neden oluyor. Sayfaları heyecanla çeviriyoruz. Her sayfayı çevirdikçe karşımıza bir başka değer çıkıyor. Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Muhip Dranas, Faruk Nafiz Çamlıbel bunlardan bazıları. Zaman zamanda Gültekin Emre, Berlin’e gelen gidenle kendi arasında ilişkiler kuruyor, Berlin’den Türkiye’ye, Türk edebiyatına bakıyor bir taraftan da, soluksuz içinde bin bir türlü heyecan ile. Tezer Özlü ile Berlin’de tanıştıklarını, Berlin’in ünlü kahvelerinin birinde oturduklarını, onunla ölüm üzerine konuştuklarını anlatıyor bir yazısında da. Ama o orada hep kalıcı. Fakat birileri hep gelip gidiyor Berlin’e. O da uzaktan da olsa özlemle bakıyor Türkiye’ye. Türkiye’den gelecek bir habere dost bir yüze. SAYFA 8 “B SAYFALARI ÇEVİRDİKÇE Okudukça kimi yerleri insanın içini acıtan bir kitaptır Kardeş Alevler. Kâh üzülür kâh sevinir, uzun hayallere dalar insan. Bizi hayallere sürükleyen metinlerden biri de Enis Batur’a ilişkin olanıdır. Onun şair, romancı, denemeci, yayıncı kimliklerine bir de, gezginliği eklediğini anlatır Gültekin Emre. Okuru da kendinden çıkarıp başka yerlere götürür. Kitap sayfalarını çevirdiğimizde karşımıza çıkan diğer değerli kalem de Güven Turan olur. Emre bu kez de, onun denemelerini topladığı Süregelen adlı kitabından söz eder. Düşünceyi, konuyu dağıtmadan ele aldığından bir de. Hemingway, Mark Twain, Virginia Woolf, Agahta Christie, Sidney Wade ve pek çok yazarın Türkiye’ye geldiklerini öğreniriz daha sonra ondan. Gurbette belki de zaman daha hızlı akıp gider. Bu nedenle Türkiye’den gelecek bir mektup ya da bir eposta, açılan bir telefon her şeyden çok daha önemlidir. Buna bazen yeni çıkmış bir kitaba hemen ulaşamamak gibi bir durumda eklenir. Ele geçirilmiş kitabın sayfaları da hemen çevrilir, mürekkep kokusu koklanır, kitap üzerine yazı yazılacaksa eğer bir an evvel kaleme sarılır. Yazılan yazının bir yerine de, mutlaka gurbet sözcüğü iliştirilir. Diyelim ki bu Nedim Gürsel’in, 1985’te yazdığı “Dönüş” öyküsü olsun. Bu kez Nedim Gürsel’in can havliyle ulaşmak istediği İstanbul’a, annesine duyduğu özlemi ve coşkuyu ele aldığından söz eder Gültekin Emre. Çünkü gurbet her defasında dikkatlerden kaçmayan bir şeydir onun için. Gültekin Emre’nin kitaplar arasındaki gezginliği, sayfaları çevirdikçe devam eder. Bu kez durağımız yazar Menekşe Toprak’tır. Kitabının adı, Valizdeki Mektup’tur. Bir yazarın ilk kitabı olma özelliği gösterir bu kitap aynı zamanda. Anlatılandan, kitaptaki öykülerin hüzünlü buruk ve aşk koktuğu öğrenilir. Öğrenilenlere başkaları eklenir. SERÜVEN SÜRÜYOR Diğer yazının başlığı ise, “İktidar Olma Hali; Buyruk ve İtaat”tir. İsmail Mert Başat’ın kitabına ilişkin düşüncelerini yazarken Emre, bir taraftan da, “Buyuranlar ve onlara itaat edenler arasında hep ters giden bir şeyler olagelmiştir tarih boyunca. İtaat edenler hep ezilmeye çalışılmıştır başkaldırılarla yüklü tarihlerinde. Buyuranlarda konumlarını ezerek, baskıyla korumaya çalışmışlardır vicdana, etiğe, insan hak larına falan boş verip” der satırlar arasında bir yerlerde gezinirken. Gültekin Emre kitabın ikinci bölümünde kitaplar üzerinden yazılara yer vermiş daha çok. Zeynep Uzunbay, Dağlarca, Sait Faik, İlhan İlhan, Ahmet Oktay, küçük İskender, İlhan Berk kitapta Gültekin Emre’nin kalemine, gönlüne takılanlar. Pek çok yerde şiir ve yazılarını okuduğumuz bu isimleri bir kez de onun kaleminden keyifle okuruz. Okumakla kalmaz, derinimize de kazırız. Bu bölümde ilgimizi çeken yazılardan biri de mektuba ilişkin yazılar olur. Bilgisayarın evlerimize girdiği şu günlerde, neredeyse mektupların da unutulduğunu düşünürüz. Ne postacı vardır artık kapı altından mektubumuzu atan, ne de pullu bir zarf. Eposta yolu ile göndeririz mektuplarımızı. Hata yapsak da düzeltme şansımız yoktur, acele davranıp gönderdiysek eğer. Sonra ansızın her şeyin yapaylaştığı gelir aklımıza. İnsan ilişkilerinin de. Artık ne insanlar sahicidir ne de mektuplar. Berlin’den Türkiye’deki hayata bakan Gültekin Emre için olduğu kadar, Türkiye’den dünyaya kendimize bakan bizler içinde önemlidir mektuplar. O da mektupları önemser. Gerçi biz de onunla şimdilerde eposta yolu ile haberleşsek de, bir zamanlar onun bana Berlin’den gönderdiği kartpostallar hiç unutulmaz. Hatta bir kutuda sakladığım diğer mektuplar, mektupları yazanlar da. Ne de olsa hepsi bir anı değerindeler. Aralarında şimdi kimi ölmüş şair arkadaşların yazdığı mektuplar da var. Zaman zaman bakıp duygulanıyor, ötelere gidip geliyorum. Tam da burada insanın aklına Haydar Ergülen’in Radikal’de yazdığı mektuplar geliyor. Haydar Ergülende Radikal’de yazdığı mektuplarını Zarf ile Mazruf adı altında kitaplaştırmış. Emre, bir de bu yazılardan söz ediyor bir yazısında. Ve ardından da “elektrik postada yazılanlara mektup mu derim ben zarf elime değmeyince: Postacının sessizce posta kutuma koyduğu mektubun puluna, damgasına, zarfına, kokusuna dalıp gitmeden nasıl yaşanır! Sonra elde mektup yüreğin sıkışıklığını savununcaya kadar sevgilinin hayaliyle oyalanmak da hayata bir başka bağlanma değil midir? Sevgilinin el yazısını görünce yüreğimdeki yangınla baş ede ede zarfı mektup açacağıyla özenle açmayınca, yüreğimdeki yangınlara su serpe serpe sevgilinin Kitap, şiirimizde yol, yolcu ve yolculuk üzerine yazılmış bir yazı ile devam ediyor. Kaptırıp gidiyoruz kendimizi yolun serüvenine. Yol yolluğunu biliyor yolcu da yolculuğunu. Hele ki bu yol bir de okunaksız bir zamandan geçiyorsa eğer, daha bir anlam taşıyor işte o zaman yol, yola yoluna düşürmüş olan için. Hanlar, han duvarları, pencere kenarına söndürülmüş bir izmarit, bir yol türküsü, ucu yanmış bir mektup içimizi acıtıyor ansızın. Birden aklımıza Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Han Duvarları” adlı şiiri geliyor. Birkaç dizesini ezberimizden okuyoruz. Sırtında bir atın Anadolu yollarında tozu dumana katarak düşlere dalıyor, yol hiç bitmesin istiyoruz. Yol bu biter mi? Ne yol biter ne de yolcu. Gültekin Emre’nin de yolculuğu bitmiyor. Sıra onun bin bir emekle yazdığı ve benim de keyifle okuduğum yemek üzerine yazdığı yazılara geliyor. Zaman zaman birbirimize yaptığımız yemek tariflerini düşünüyorum sonra. Bir gün çıkan kitaplarımızı, ailecek güzel bir masa çevresinde kutlayacağımız zamanları bir de. Sonra onun yemek üzerine yazdığı yazıları okuyorum. “Gogol’ün yapıtlarında Yemeİçme Betimlemeleri”, “Kayıp Romanlar’da Yeme–İçme Betimlemeleri”, “Şiirimizde Yeme– İçme Betimlemeleri/Dizeleri”, “Sait Faik’te Yeme–İçme Betimlemeleri”ni. Bu yazıların hepsinin içinde, bin bir lezzet saklı. Doğrusu bu ya, onun ayrıntılı araştırması sonucunda yemeye, içmeye ilişkin bulduğu dizeleri kitaptan okumak da bana ayrı keyif veriyor. Bu nedenle farklı lezzetler çağrıştıran, farklı dünyaların kapılarını aralayan farklı bir kitap bu. Hele ki bu kitap bir de Türkçe özleyen, Almanca yaşayan biri tarafından yazılmışsa. ? Kardeş Alevler/ Gültekin Emre/ Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009/ 311s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle