02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER ¥ yetin kuruluşunun hemen ertesinde, mimaride Türk ve Alman ilişkilerine tutulan büyüteç görevi görüyor. Bir çevirinin tarihi yazılırken mimarlığın iç içe geçmiş tarihlerinin altı çiziliyor ve bunun uzantısında “Batılı” ve “Doğulu” arasındaki radikal başkalık, eşölçülmez fark gibi öncüller reddediliyor. Bu kitap aynı zamanda şu tip sorulara cevap arıyor: Türkiye’deki modern şehir ve konut kültürünün yaratılmasında çeviri ne derecede önemli oldu? Mimari ve yapılı çevreyi etkileyen çeviri pratikleri nasıl ayrıştırılabilir? kapitalizminin ve onun dev şirketlerinin ortak çıkarları örtüşmektedir. Buna karşılık azgelişmiş ülkelerdeki büyük şirketlerin çoğu, çok uluslu şirketlere (ÇUŞ) bağımlı hale gelerek ülkelerini de Batı kapitalizmine tek taraflı bağlamaya başlamışlardır. Erol Manisalı, “Dünyada ve Türkiye’de Büyük Sermaye”de sistemin nasıl çalıştığını, Türkiye’den de örnekler vererek anlatıyor. Kocam Kocaya Kaçtı/ Sinem Güdüm/ Alfa Yayınları/ 142 s. Normal nedir? Tadı, dokusu, rengi farklı mıdır? Görünce tanır mıyız “normal” olanı? Biz gibi olmayan “anormal” ise “biz” kimiz? Önce şu gerçeği bir kabul etmek lazım belki de: Alt tarafı insanız biz! Keşke aşımıza gelenlerin sorumlusu kendimiz olmasaydık hiç. Hatalarımızın tüm ceremesini yeşil pijamalı uzaylılar çekseydi mesela. Ya da melekler inseydi göklerden, durdursalardı dünyayı. Yeniden öğrenseydik paylaşmayı, hırslarımızdan arınsaydık teker teker. Sinem Güdüm, “Kocam Kocaya Kaçtı”da öyküleriyle okuyucu karşısına çıkıyor. Yeter Kan Akmasın/ Bayram Yaşlı/ Alfa Yayınları/ 236 s. Kan davası, içi boşaltılan onur ve namus gibi kavramlara sırtını dayamıştır. Aslında ait olmadığı bir yüzyıla arkaik zamanlardan gelmiş bir davetsiz misafir gibi hayâsızca bir köşeye çekilmiş, insanların ölmesini ve öldürmesini seyrediyor. İşsizliğin kol gezdiği, insanların canından bezdiği bir coğrafyada, adamın biri Kaf Dağı’nın arkasındaki sorunları çözmeye, kan davalarını sonlandırmaya, aileleri barıştırmaya, gençlerin mutluluğuna aracı olmaya çalışıyor. Bayram Yaşlı “Yeter Kan Akmasın”da, kendisi de töre kurbanı olan ve bu cehaleti kırmak için sonsuz emek gösteren Sait Şanlı’nın hikâyesini anlatıyor. Kese Kâğıdında Sarılı Şeyler/ Türker Ayyıldız/ İskenderiye Yayınları/ 118 s. “Kâğıda yazılmış son şiirin/ sessiz cenazesinde toplanmıştık/ başımızda imam yoktu/ üç kulfu, bir elham/ iki mezarlık kazıcısı/ sidiğini tutamayan bir kedinin/ kırılgan salyasını ihtiva ediyordu zaman/ kürek kemiklerimiz gıcırdıyordu rüzgârda/ ben bir eskizi çıkardım üst cebimden/ içine helva sarmıştım sanrı niyetine/ güvercin gagası, üzerlik kokusu ve bozkır/ yarım ağız öksürdüm kefenin üstüne/ boğazımı temizledim şarap kokusundan.” Türker Ayyıldız’ın yeni şiir kitabı “Kese Kâğıdında Sarılı Şeyler” şiirseverlerle buluşuyor. Destur Ya Sefalet/ Fahri Erdinç/ Yordam Kitap/ 224 s. Sabahattin Ali’nin isteklendirmesi ile öyküye yönelen ve ilk öykülerini onun gözetiminde yazan, dönemin ustalarınca alkışlanan, Varlık dergisince düzenlenen ve Orhan Kemal’in birinci olduğu yarışmada ikinci olan bir öykücü Fahri Erdinç. 1945 yılında başlayan bu öykücülük serüveni 1949’da Erdinç’in Türkiye’den kaçmak zorunda kalışıyla kesintiye uğradı. “Destur Ya Sefalet”, yazarın 194549 yılları arasında, Türkiye’den ayrılmadan önce yazdığı öykülerini kapsıyor. Marksizm ve Medya Araştırmaları/ Mike Wayne/ Çeviren: Barış Cezar/ Yordam Kitap/ 350 s. Mike Wayne kitapta kilit Marksist kavramlar için bir rehber niteliğindeki “Marksizm ve Medya Araştırmaları” isimli kitabında bu kavramların güncel kültür analizlerine nasıl uygulanacağını da gösteriyor. Marx, Lukacs, Gramsci, Habermas, Jameson gibi yazarlardan yararlanan kitap medya ve mevcut kültürel eğilimlerin Marksist açıdan analizini yapabilmek için gerekli olan kilit kavramların kapsamlı bir serimlemesini sunuyor. Sınıf, üretim tarzı, kültür sanayisi, devlet, altyapıüstyapı, ideoloji, hegemonya, bilgi ve toplumsal çıkarlar ve meta fetişi gibi kavramları ele alıp yorumluyor. Toplumbilim ve Spor/ Metin Tükenmez/ Kaynak Yayınları/ 296 s. Spor, güçlükleri yenmenin, güçlüklerle boğuşmanın yoludur. İlk insanların avcılığı, içinde sporu da barındırıyordu. Bu, sonradan okçuluk sporu biçiminde sürecektir. Atın evcilleştirilmesi sonradan binicilik sporuna temel olacaktır. Dağlık bölgede dağlara tırmanma, alpinizm yörenin sporu olur. Düzlük alanlarda atletizm gelişir. Deniz kıyılarında yüzme sporu gelişir. Spor, toplumsal olarak kültürün bir parçasıdır. Sporun ekonomisi vardır, psikolojisi vardır, sosyolojisi de vardır. Spor sosyolojisi, toplumlar ölçeğinde ve tarih içinde sporun irdelenmesidir. Metin Tükenmez “Toplumbilim ve Spor”da, sporun toplumsal değişim ile birlikte hangi evrelerden geçtiğini gözler önüne seriyor. Gayb Suyu/ Ogün Kaymak/ Mühür Kitaplığı/ 80 s. “Sızdığım kadar sızıyorum, dedim. Yağımı çekiyorum, dedim, sabit bir pencereden. Dışımı seyredercesine; önemsemediğim dokuyu, atıyorum çöp sepetine. Posasız yürüyorum, dedim, kelebeklerin. Ölüme yanaştıkları keskin vadiye.” Ogün Kaymak, Mühür Kitaplığı’nca yaymlanan “Gayb Suyu” adlı şiir kitabıyla okuyucu karşısına çıkıyor. Şarkılar Susunca/ Çağatay Yaşmut/ Maceraperest Yayınlar/ 360 s. “Benim için hoş bir ölüm olmazdı. Polis memurlarının celladı yağlı kurşunlar olur genelde. Tren olmaz. Tren altında kalan bir polis hiç duymamıştım. İlk olmak güzel bir duygu değildi. Yanımdan geçen trenin gürültüsünden arkamdan gelen trenin sesini işitememiştim. Çok geç olmadan, bütün gücümle kenara, çakıl taşlarının üzerine uçtum. Raylarla duvar ara¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1002 Kadın ve Kocası/ Zeruya Şalev/ Çeviren: Bilge Erkut/ Doğan Kitap/ 298 s. Çıkmaza giren bir evlilik ve bu duruma sürekli değişen fiziksel rahatsızlıklarla tepki veren bir koca. Zeruya Şalev, insan denen varlığın derinliklerinde gizli kalanları yüzeye çıkarmayı başaran, akıcı, etkili ve coşkulu anlatımıyla okurları zorlu bir maceraya davet ediyor. “Kadın ve Kocası” aşk, evlilik, suçluluk duygusu ve mutluluk üzerine yazılmış bir kitap olma özelliği taşıyor. Yüzyıllardır Harbiye/ Cemalettin Taşkıran/ Doğan Kitap/ 326 s. Harbiye bir tarihtir. Harbiye bir felsefe, Harbiye bir disiplindir. Harbiye bir yaşam biçimidir. Harbiye yeniliktir. Harbiye gelenektir. Harbiye kökü mazide olan atidir. Harbiye milliliktir, Harbiye evrenselliktir. Harbiye milletimizin gözbebeğidir. Harbiye milletimizin özüdür. Harbiye terbiyedir. Harbiye Türk’tür, Türkiye’dir. Cemalettin Taşkıran, “Yüzyıllardır Harbiye”de yaklaşık 180 yıllık bir süredir orduya subay yetiştiren bu okulun kuruluşundan itibaren geçirdiği evreler, önemli olaylarındaki yeri, eğitim ve öğretiminin aşamaları, bugün ulaştığı seviye ve bugünkü sistemini anlatıyor. Dullar/ Fitzgerald Kusz/ Çeviren: Sibel Arslan Yeşilay/ Mitos Boyut Tiyatro Yayınları/ 80 s. Fitzgerald Kusz’un kaleme aldığı “Dullar”, gencinden yaşlısına farklı yaşlarda beş dul kadın hakkında komik ve grotesk, ama aynı zamanda trajik sahnelerle dolu bir revü; tüm neşe ve üzüntüsüyle dulluk durumunu konu alıyor. Oyunda, Helene Weigel, Cosima Wagner, Jackie Onassis, Yoko Ono ve Margot Honecker gibi ünlü dulların yanı sıra skeçler ve ölüm ilanları da kendine yer buluyor. Dünyada ve Türkiye’de Büyük Sermaye/ Erol Manisalı/ Bilgi Yayınevi/ 236 s. Kapitalizm, büyük sermaye ve ekonomi. Dünyanın başına büyük işler açan, insanları değiştiren, ortalığı karıştıran üç sözcük. Dünyada yaşanan son krize de ışık tutan bu kitap, kapitalist sistemin tarihsel sürecini betimliyor. Soğuk Savaş sonrasında kurulmak istenen yeni düzende Batı SAYFA 28
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle