03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

...KISA KISA... Yaşanmamış Sosyalizm Ë Haluk YURTSEVER yüzyılın, hiç kuşku yok en önemli olayı Ekim Devrimi’ydi. Savaş sonrası dönem, yalnız Rusya’da değil başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok yerinde, Lenin’in “devrimci durum” tanımına uygun alt üst oluşların yaşandığı, emperyalist zincirin yalnız Rusya’da değil, başta Almanya olmak üzere birden çok yerde zayıfladığı bir tarih dilimiydi. Devrim, bu zayıf halkalardan yalnızca birinde, kapitalist gelişmişlik açısından görece en geri olanında, Rusya’da gerçekleşti. Başta Lenin, Bolşevikler, Ekim Devrimi’nin Avrupa devriminin ateşleyicisi olacağını öngörmüşlerdi. Bu öngörüleri gerçekleşmedi. Ekim Devrimi sonrasının en önemli kırılma noktası budur. Ekim Devrimi’ni dünya tarihsel anlamda önemli yapan, burjuva sınıf diktatörlüğünün, örgütlü işçiemekçi halk yığınlarının bağımsız devrimci eylemiyle yıkılabileceğini; yeni tipte bir devlet ve toplum örgütlenmesinin, kapitalizmden komünizme geçişin teorik olarak tek olanaklı örgütsel biçimi olan proletarya diktatörlüğünün kurulmasına başlanabileceğini pratik olarak göstermiş olmasıdır. Ekim Devrimi’yle başlayan sosyalizm denemesi sınıfsız topluma varmadan, bu anlamda sosyalizm kurulmadan geri çevrildi. Ekim atılımı doğrusal sonuçları açısından başarılı olamadı. Ancak bu olağanüstü süreç, toplumsal olaylarda her zaman rastlanmayan boyut ve zenginlikte bir laboratuar oluşturarak sosyalizmin kendisinden sonraki tarihine anlamlı ders ve deneyimler bıraktı. Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün sonuçları da, 1991’de çözülenin ne olduğuyla ilgili tartışmalar bir yana, dünya çapında ve son derece önemli oldu. Bu çözülüşle birlikte, dünya çapında devrimci, komünist ve işçi hareketi eşzamanlı biçimde geri çekildi, güç ve prestij yitirdi. Sosyalistler açısından bu olağanüstü deneyimi teorik ve pratik boyutlarıyla çözümlemek, yeniden yürüyüşün önkoşulu öneminde bir görevdi. Çok büyük bir çoğunluk bu göreve işaret etti. Berlin duvarının sosyalistlerin üzerine yıkıldığını vb. söyledi. Ancak, özellikle pratikörgütlü mücadelede yer alan sosyalistler arasından, bu görevi yerine getirmek üzere çetin, zahmetli, sabır ve emek isteyen ürünler veren pek az kişi çıktı. M. İnanç Turan onlardan biridir. O da benim gibi, geleneksel, başka deyişle Sovyetik sol kökenlidir. SSCB’nin çözülüşü bizim gelenekten olanlar üzerinde kişisel olarak da sarsıcı etkiler yaptı. Birçok kişinin dünyası yıkıldı. Mehmet Turan İnanç, 1991’den sonra SSCB’nin yıkılışının teorik ve tarihselpratik sorunlarını anlamayı entelektüel uğraşının ana çabası haline getirdi. Yaşanmamış Sosyalizm bu çabanın ürünüdür. Kitapta bölüm başlıkları olarak yer alan sorular, sosyalizmle ilgili herkesin şu ya da bu biçimde zihninde yer alan 20. sorulardır: “Ulusal sınır içinde sosyalizm kurulabilir mi?”, “Sosyalizm, sınıflı bir toplum mudur?”, “Sosyalizmde devletin durumu ne olacak?”, “Sosyalizmde demokrasi nasıl bir değişim geçirir?”, “Sosyalizmde meta üretimi olacak mı?”, “Sosyalizmde para olacak mı?”, “Sosyalizmde bölüşüm nasıl olacak?”, “Sosyalizmde eşitlik sorunu nedir?”, “Sosyalizmde bürokrasisürekli ordu olacak mı?” “Teorik sonuçlar” bölümünde bu soruları kimilerinin özet yanıtları şöyle: “Sosyalizm bir dünya sistemidir. Tek dünya pazarında işçi sınıfı egemenliğinin geri dönüşsüz anından itibaren sosyalizm bir gerçek haline gelir; dünya pazarını yöneten devrim yapmış ülkeleri, dünyanın devrim yapmamış ülkeleri izler.”, “Tek, tek ülkelerde olabilecek devrimlerden sonra kurulabilecek ekonomik yapılar sosyalizmi değil, geçiş toplumunu temsil eder. Bu döneme evrensel çapta devrimci değişimler dönemidir. Geçiş toplumu, kapitalizmden sosyalizme kadar uzanan ekonomik sürecin adıdır.”, “Geçiş toplumu, işçi egmenliğinde olsa da bir sınıflı toplumdur; sınıfların yavaşça ortadan kalkmaya başlaması gerekir ki sosyalizme ilerlenebilsin. Tek tek hiçbir ülke için geçiş toplumunun sonlanması, sosyalizmin tamamlanması mümkün değildir. Sosyalizm, dünya çapında ortaya çıkmadan geçiş toplumu sonlanamaz.”, “Geçiş toplumunun demokrasisi, işçi sınıfının egemenliğine dayanan konsey demokrasisidir. Konsey demokrasisi, parlamenter demokrasiden köklü olarak farklıdır.”, “Geçiş toplumu bir üretim tarzı değildir. Ama sosyalizm, komünizmin son aşamasıyla aynı üretim tarzıdır ve toplumsal mülkiyete dayanır. Sosyalizm ve komünizmin son aşaması birbirinden ayrılamaz tek tip üretim tarzıdır. İkisinde de toplumsal mülkiyet tabanı üzerinde bu üretim biçimi yükselir. Sosyalizmden komünizme ani bir sıçrama ile geçilmez, sosyalizm komünizme yavaşça büyür.” Bu yanıtlara nasıl varıldığını, çözümleme mantığını anlayabilmek için kitabın tamamını okumak gerekiyor. Yaşanmamış Sosyalizm’in son bölümü “Sovyetler Birliği’ni Gorbaçov mu Yıktı?” başlığını taşıyor. Bu bölümün önemi 45 sayfa içinde Lenin sonrası SBKP ve SSCB’de yaşanan en önemli olayların bilgisini ve dökümünü vermesidir. Bu bilgiler süreci ve kırılma noktalarını anlamak bakımından son derece önemli ve sürecin çözümlemesinde yazarın yaklaşımını benimsemeyenler açısından da işlevsel. Bu bilgilere sahip olmadan Gorbaçov’un nereden çıktığı, hangi işi yaptığı sorularını yanıtlamak olanaksız. Yaşanmamış Sosyalizm, sosyalizmin teorisiyle ve tarihiyle ilgilenen herkesin bellek tazelemek ya da bilgilenmek için sıkılmadan, ilgiyle okuyacağı bir kitap. ? Yaşanmamış Sosyalizm/ Mehmet İnanç Turan/ Yordam Kitap/ Ocak 2009/ 175 s. SAYFA 19 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1002
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle