02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Peter Sloterdijk’ten ‘Küreselleşmenin Felsefi Bir Kuramı’ “Sloterdijk’in küresel kapitalizme ilişkin düşüncelerine odaklanmak değil niyetim. Ben daha çok, “iç mekanın ozanı ” Rilke ile “dünya pazarının düşünürü” Adam Smith arasında kurulan bağlantıya dikkati çekmek istiyorum. Bu anımsama ve uyarılma vesilesiyle de yine Adam Smith ile Goethe arasında Richard Sennett’in saptadığı bir düşünsel etkileşim ya da bir davranış biçimlenmesi sorununa değinmeyi öngörüyorum” diyor Ahmet Oktay, Sloterdijk’in kitabını açımlarken. Ë Ahmet OKTAY Rilke’ye Sitem eter Sloterdijk’in “Küreselleşmenin Felsefî Bir Kuramı” alt başlıklı Kapitalist Dünyanın İç Evreni adlı kitabı (Çev: İ. Aka, Kırmızı Yay, 2008), göndergesel ve İngilizce esaslı terimsel donanımının zenginliği ile dikkati çekiyor hemen. Sloterdijk’in kitapta kullandığı “aktif mağluplar” deyişi örneğin, günümüzün boyun eğmeci, hemen uzlaşmayı öneren ve öngören koşullarında, bana hayli olanaklı ve bir pes etmemeyi ve yenilmezliği ima ettiği, içerimlediği için de hayli provokatif görünüyor. Buradan bakıldığında, Walter Benjamin’i takiben bazı çağdaş yorumcuların geliştirdiği Yahudi Mesihyanizmine ilişkin romantik ve ezilmişler, kaybetmişler adına sonsuz yenilmişliği peşinen kabullenen bir tür kaderci iyimserlik yansıtan görüşleri, son Gazze saldırısı dolayısıyla artık yeterince dönüştürücü görünme olasılığına sahip bulunmuyor. Sloterdijk’in “Küreselleşmiş eğlence yasaları” (A.g.e., s.294) dediği olgu kadar somut siyasal konjonktür de bu türden yorumlara izin vermiyor. Ama bu yazıda, doğrudan Sloterdijk’in küresel kapitalizme ilişkin düşüncelerine odaklanmak değil niyetim. Ben daha çok, “iç mekânın ozanı ” Rilke ile “dünya pazarının düşünürü” ( A.g.e., s.313) Adam Smith arasında kurulan bağlantıya dikkati çekmek istiyorum. Bu anımsama ve uyarılma vesilesiyle de yine Adam Smith ile Goethe arasında Richard Sennett’in saptadığı bir düşünsel etkileşim ya da bir davranış biçimlenmesi sorununa değinmeyi öngörüyorum. Sennett, “Batı Uygarlığında Beden ve Şehir” alt başlığını kullandığı Ten ve Taş adlı kitabında, amacının, kentlerin ”insanların bedensel deneyimleri”ni anlamayı önalan (giyim kuşam, yiyip içme, sevişme vb.) bir tarihini yazmak olduğunu belirtir ( Ten ve Taş, s.11, Çev : T. Birkan, Metis Yay, 2002) ve modern kentlerin “sıkıcılık ve monotonluk” tarafından kuşatıldığını öne sürerek, kentleri dolduran bireylerin “duyusal bir yoksunlukla” yüz yüze geldiğini ileri sürer (A.g.e.). Sennett, on yıl Weimer Grandükü Karl SAYFA 14 P ya pazarının iç evrenini açıklamak amacıyla bir dizi yazınsal imgeden yararlanır. İlk göndermesi Dostoyevski’yedir: Onun Yeraltından Notlar kitabındaki (1864) Kristal Saray (Türkçe çeviride “sırça köşk” ifadesi kullanılmıştır. (Bk: Dostoyevski: Yeraltından Notlar, s.37, Çev: M.Özgül, Adam Yay, 1982) benzetmesine başvurur. Sloterdijk, Dostoyevski’nin, Kristal Saray (“sırça köşk”) benzetmesinde bir tür küresel kapitalizmin imgesini gördüğü kanısındadır. Dostoyevski “yepyeni bir iktisat düzeni kurulacak yeryüzünde” derken (s.27), Sloterdijk’e göre, “paranın” sanki “tanrıya başarılı bir alternatif olarak” sunulabileceğine ( Sloterdijk: Kapitalist Dünyanın İç Evreninde, s. 327, Kırmızı Yay, 2008) KENTLERİN HAREKETLİLİĞİ ilişkin küresel anlayışa bir gönderme Kuşkusuz kentlerin hareketliliği sadeyapmaktadır. Dostoyevski, bir başka yerce fiziksel ve edimsel bir olgu değildir, de, “Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notlapiyasadan şiirsel üretime kadar birçok rı”nda şunları yazar: “Faire fortune istidüzeyi etkileyen daha global bir olgudur. yorsunuz, mal sahibi olmaya çalışıyorsuSennett, bu durumu Goethe’nin Roma nuz, yani doğanın yasasına uyuyor, insanAğıtları şiirinde de izler. Ağıtlar’ın son lık görevinizi yapıyorsunuz”. Şunları da şiiri, Roma’daki bir aşk ilişkisini anlatekler: “Milyonu olmayan insan nedir? maktadır. O yıllarda 38 yaşında olan ve Milyonu olmayan insan, her istediğini yabitki bilimle (botanik) ilgilenen Goethe, pan değil, her istenenin yapıldığı insanaşkı bitkiye benzetmekte, gelişimini bir dır” (Bu yazı, Batı, Batı Dedikleri adıyla bitkinin gelişmesi yoluyla betimlemektetürkçeye çevrilmiştir. Çev: E.Altay, s.99 dir. Erotik göndermelere açık bu analove s.101. Bilgi Kitabevi, 1972. Bu metnin jik yapıtta, şairin somut nesnelere düşözgün adıyla ve aynı çevirmen tarafınkünlüğü görülmektedir (Sennett: A.g. e., dan çevirisi için 20 yıldan fazla bekles.246) . mek gerekecektir: Dostoyevski: Yaz İzleSennett’in yazdıkları açık ve nettir, renimleri Üzerine Kış Notları, Çev: E. Alferanslar ve tarihler verilmiştir. Ama Slotay, İletişim Yay.,). “Küreselleşmiş dünya terdijk farklı bir yol izler. Kapitalist dünifadesi” diye yazar Sloterdijk, “sadece satın alma gücü sahibi ‘insanlık fraksiyonuna’ yaşam dünyası ve perdesi sunan dinamik enstalasyona işaret eder” dedikten sonra “Küreselleşme tartışmalarının neredeyse sırf varlıklı kesimlerde yürütülmesi de tesadüf değildir” (s.310) diye devam eder. “Para ile ele geçen fırsatların, ele geçirilen yerlerin, kişilerin, malların ve bilgilerin ufkunun betimlendiğini” söyleyen yazar, şöyle sürdürür: “satın alma gücünün biçim kazandığı yerlerde, kendine özgü iç mekânlar ve operasyonel eylem alanları oluşur bunlar, satın alma gücüne sahip olanların içinde salına salına dolandıkları access Sloterdijk kapitalist dünya pazarının iç evrenini açıkla(vurgulama Sloterdijk’in) pasajlarmak amacıyla bir dizi yazınsal imgeden yararlanıyor. August’un yanında önemli yönetsel görevlerde bulunan ve yazınsal/şiirsel çalışmalarına zorunlu bir ara verme durumunda kalan Goethe’nin sonunda bir İtalya gezisine çıktığını anımsatır. Goethe, bu gezide gördüklerini, yaşadıklarını, deneyimlerini, geçirdiği ruhsal gelişimi İtalya Seyahati adlı yapıtında anlatmıştır. İlk anda birçok kişiye ürperti verebilecek olan kent kalabalığına ilişkin olarak şunları yazar Goethe 17 Mart 1787’de: “Bu kalabalık ve hareket seli içinde kendimi tamamiyle sakin ve yalnız hissediyorum. Sokaklardaki patırtı arttığı nisbette içime bir sükunet çöküyor” (Goethe: İtalya Seyahati, C.2, s.55, Çev: S. B. Göknil, M.E.Bak, Yay, 1989). Goethe, bir yerde de şunları yazıyor Venedik’le ilgili olarak: “Varlığını ilk hissettiğim şey, halk : bu muazzam kitle, bu tabii varlık” ( Goethe: İtalya Seyahati, C.1, s.96, M.E.Bak,Yay, 1953). Goethe’nin seyahatnamesi ile on yıl önce, 1776’da yayımlanan “dünya pazarının düşünürü” Adam Smith’in Milletlerin Zenginliği adlı kitabı arasında, eylemin, hareketin, iş bölümünün önemine yaptığı vurgu dolayısıyla bir tını benzerliği bulunduğuna dikkati çeker Sennet. dır” (s. 313). İşte, satın almanın bir güç olarak belirdiği yerde “iç mekân ozanı” ile “dünya pazarı düşünürü”, karşılaşmanın bir “tesadüf mü bir gizli randevulaşma mı olduğuna karar vermeyi bir yana bırakan” (s.313) Sloterdijk tarafından, birden bire karşılaştırılır. Yazar, burada Adam Smith’in “apokrif ” özelliğini özellikle belirttiği ve yayımlanmış eserleri arasında bulunmadığını vurguladığı bir metnine ve R.M.Rilke’nin aynı ölçüde apokrif, güvenirlikten yoksun, esrarengiz ve adı bilinmeyen “soylu” bir kadına yazdığını öne sürdüğü mektubuna ve Duino Ağıtları’nın on birincisinin şu ana kadar hiçbir yerde görülmemiş meçhul metnine yer verir. ‘İĞNE SÖYLEMİ’ Sloterdijk’in ne amaçla “meşum” sözcüğüyle ( A.g.e., s.313) nitelediğini anlamadığım ama “iğne söylemi” olarak bilinen ve yazarın kitaptaki biçimiyle ilk defa gün ışığına çıkardığını öne sürdüğü (s.313) söyleve, A.Smith’in Milletlerin Zenginliği adılı kitabında rastlıyoruz (A.Smith, A.g.e. s.5,:“İşbölümü” başlıklı birinci bölüm ve devamı, Çev: H. Derin, İş Bankası Kültür Yay, 2006). Sloterdijk”in A.Smith ve R. M. Rilke arasında yaptığı ekonomik ve poetik muhayyel “karşılaştırmanın” gerçekliği üstüne yazdıklarını alıntılıyorum: “Bu dokümanları okuduktan sonra her ikisinin, eski Avrupa’ya özgü ‘iç gözlem’ yöntemi çerçevesindeki sanal semantik kesişme noktasını tayin etmek, tamamen okuyucunun kuramsal hayal gücüne kalmıştır” (s.315. Vurgulamalar benim). Görüldüğü kadarıyla her şey kurgudur. Kuramsal niteliği ya da öngörüsü, bizzat yazarı tarafından kitabın alt başlığında vurgulanmış bulunan bir çalışmanın, temel özelliği kaynak gösterme, kanıtlama ve belgeleme olması gerekirken, böyle bir yola bavuşvurulması şaşırtıcıdır. Postmodern yazıcılığın şakasını, joke’unu fazla mı ciddiye alıyor ve abartıyorum acaba? Burada, gerekli uyarmaların, kitabın editörü ve çevirmeni tarafından yapılmış olması gerekirdi diye düşünüyorum. Sloterdijk’in hem SloterdijkSmith hem de SloterdijkRilke olarak ürettiği “sanal” metinlerin ekonomik ve ¥ poetik içeriklerinin, kitapta sunul CUMHURİYET KİTAP SAYI 1002
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle