09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ bütün sosyalist öneriler karşısında doğrudan düşmanlık, vb. Yerleşik düzenin meddahları, bütün bu olanları “sosyalizmin sonu” olarak da gördüler; Marksizmin de sonuydu bu! Şimdi olan bitenler için ne diyecekler? Hiçbir şey! Nitekim, kapitalizmi kurtarmak için, devlet kesesini açmıştır. ABD’de, Avrupa’da görülen budur. Doğaldır ki, 1929 Büyük Bunalımı’nda olduğu gibi, “önlemler” alınacak; bu arada “yeni liberal” çılgınlık görülmeyecek. Ama bir süre için... Ya sosyalizm? Onun “devrim”i? Şimdi gördüğümüz yıkılış, elbette sol ve sosyalist fikir ve eylemler için kapıları ardına değin açacaktır. Demokrasi de bütün gerçekliği içinde yayılacaktır. Bütün bu gelişmeler, işçi sınıfı, emekçi dünya için de yeni imkânlardır. Aydınlar, özellikle gençlik kesimi için de... Nitekim, Yunanistan’da patlak veren gençlik gösterileri, bütün dünyada sol kadar sağ çevrelerde de büyük bir dikkatle izleniyor. Sosyalizme gelince, diyalektik bizi oraya ve “devrim”e götürüyor. Şimdi vakit de “demokrasi” içindir. Ancak, demokrasi de yaşayacaksa, “sosyal fethiler”iyle yaşayacaktır. Aksi takdirde, salt temsili düzeyde kalan, sıradan bir seçim mekanizmasına dönüşür ve bizde olduğu gibi egemen sınıfların kendi aralarında oynadıkları bir oyun olup çıkar... Batı’da bunun uyarıları hep olmuştur. Ancak burjuvazinin kulakları, işine gelmediği için tıkalı kalmıştır. Bundan sonra ise, ister istemez olan bitene ilgi duyacaktır egemen çevreler. İlerici, özellikle devrimci güçler, başta da işçi sınıfı her zamanki gibi davacı olacaktır. İlk adımda da, “yeniliberalizm” denen kepazeliğe son verilecektir Batı’da. Bize gelince... Marksizm, önce 1930’larda; ikinci olarak da 1960’larda ülkemize uğradı. İlkinde, aydın çevrelerde tatlıacı anılar bıraktı; 1960’larda ve 1970’lerde, aydınlar katında, özellikle gençlerde Marksizmin etkisi büyüktür: Bir örnek olarak, 1960’lı yılların ürünü olan Türkiye İşçi Partisi’nin lideri ve hemen hemen bütün yönetici Marksist idiler. Gençlerde etkisi daha yaygın ve köklü oldu.Egemen çevrelerin tepkisi ise, 80’lerde olduğu gibi unutulmadı, unutulmayacak... YENİ KUŞAK… Şimdi, yeni bir kuşak bekliyor musunuz? Şimdi, yeni bir kuşak bekleniyor: Bugünden kötümser ya da iyimser kestirmeler yanlıştır. Daha baştan, öğüt adına söyleyeceğimiz de şudur: Marksist kültürle donanıp işçi ve emekçi saflarla dirsek dirseğe “kitlesel” eylemlere gitmelidir. Fraksiyonlar içinde unufak olmak tehlikesi vardır; gençliğin elini ateşe sokmasına da bin defa hayır! Partilere gelince? Gelişmeler, özellikle sol partileri etkileyecek ve onlardan olumlu yanıtlar gelecektir. Niçin “sol”u? Rahmetli Profesör Bülent Tanör’ün dediği gibi, emeğin, ezilenlerin, kadının, çevrenin, özgürleşmenin, eşitleşmenin vb. dostu yine ve hep “sol”dur. Böylece, önemlidir onların tavırları gelecek için... Gelişmelerden, Türkiye için beklediğiniz en önemli değişiklik nedir sizce? 1950’lerde arkasına takıldığımız “kapitalist kalkınma yolu”, yaşadığımız dramın nedenidir. Bunu değiştirmelidir, değişecektir... ? [email protected] Değişimin Diyalektiği ve DevrimMarksizm Üstüne Yeni Düşünceler/ Server Tanilli/ Cumhuriyet Kitapları/ 272 s. DÜNYA ÇAPINDA SOSYAL SÖZLEŞME! Marksizm, görüldüğü gibi, sosyalizm kadar demokrasi üstünde de pek ısrarlı. Başka hangi seçenekler var gündeminde? Şunlar: Uluslararası barışı ve demokrasiyi kurmak; insan haklarını genişletmek, güçlendirip yaymak; egemen toplum modelini değiştirmek; dünyayı birlikte kalkındırmak; “daha insanca bir ekonomi” yaratmak; bir de, dünya çapında bir sosyal sözleşme gerçekleştirmek... Devletin müdahalesi üstüne de söyleyebileceğimiz ne olmalı? Yaşadığımız ortamdan, dizginlerinden boşanmış bir kapitalizmin acı meyvelerini tadıp yüzlerini buruşturan insanların, devletin müdahalesini istemelerinden daha doğal bir şey de olamaz: Piyasaya müdahale, bankacılığa müdahale, tarıma müdahale, kısacası körü körüne bir ekonomizm ve kıran kırana rekabete müdahale... Devlet, elbette eski devlet değildir; her şeye kendini yetkili gören “pilot devlet”ten, “stratej devlet”e doğru bir evrim olmuştur ve devlet gerçekliği sürüyor demektir bu; önemli olan, onu daha da demokratikleştirmek ve insan haklarıyla donatmaktır. MARX’TA ASIL ÖNEMLİ OLAN! Daha da açık söylemek gerekirse, Marx’ta asıl önemli olan nedir? Şu: Onun, gerçeğe varmada izlediği yol, yani “düşünme yöntemi”dir. Bir dört yüzyıl önce Descartes ile Bacon’ın, daha sonra Hegel’in, yani modern insanlığa yeni bir düşünme yöntemi önermiş olanların arkasından, onun da adını ebedileştiren, bu konudaki katkısı, yani “materyalist diyalektik” yöntemdir. Geri kalanı ayrıntıdır. Yöntem, her şeyden önce, tutarlı bir ideolojik mücadelede işe yarayacaktır. Bu yöntem, Batı’da olduğu gibi bizde de kapıları yeniden çalıyor. Felaketlerin gitgide yoğunlaştığı bir ortamda, Marksizm uyarmakla yetinmeyip ileriye doğru önemli değişikliklere götürecektir gittiği yerlerde. Bunun özellikle bizde etkileri ne olabilir sizce? CUMHURİYET KİTAP SAYI 985 Server Tanilli, Marx’ı özgürce yorumlamanın kapılarının artık ardına kadar açık olduğunu söylüyor... SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle