08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkçe Günlükleri 18 Aralık Perşembe KEA kullanım kılavuzlarında I açıklama yapılan on sekiz dilin arasında Türkçenin yer almayışını ayıpladığım 18 Kasım tarihli günlüğe İkea Pazarlama Müdürü Senem Çakır’dan yanıt geldi. Bu konuyla ilgili çalışmaların açıldıkları tarih olan Mayıs 2005’ten beri sürdüğünü, “operasyonel olarak” bu uygulamayı hayata geçirmenin uzun bir zaman aldığını, müşteri memnuniyeti açısından ürünlerin üzerinde Türkçe kullanma kılavuzu bulunmasının kendileri için çok önemli olduğunu yazmış Senem Çakır. Bu “önemli” çalışmaların Mayıs 2005’ten bu yana bitirilememiş olması pek inandırıcı görünmüyor. Demek ki daha önce, Türkiye’de mağaza açma kararının alındığı zamanda başlanmalıydı çalışmaya ve ilk mağazanın açılmasıyla birlikte Türkçe de kullanma kılavuzlarında yerini almalıydı. Hatta daha ötesi, Türkçe kullanma kılavuzlarında yer almadan mağaza açılmamalıydı. Senem Çakır: “IKEA ürün kutularının içinden Türkçe kullanım kılavuzlarının çıkması ile ilgili çalışma IKEA’nın yurtdışı merkezi tarafından yürütülmekte olup en kısa süre içinde tamamlanacaktır.” demiş bana yazdığı mektupta. Oysa Efdal Sevinçli’ye daha kesin bir yanıt verilmiş. Meğer Efdal Sevinçli de uzun süredir İzmir IKEA ile Türkçe kavgası vermekteymiş. IKEA Türkiye Ticari Direktörü Seda Gürel, Efdal Sevinçli’ye gönderdiği mektupta, “2009 yılında tüm dünyada satılan ürünlerin kullanma kılavuzlarında kendi dilimizin de ekleneceğini bilmenizi isteriz.” demiş. 2009’a ne kaldı? Bekleriz. Bekleriz ve üç buçuk yıldır bir türlü bitirilemeyen çalışmaların 2009’a yetişip yetişmediğini hep birlikte görürüz. FEYZA HEPÇİLİNGİRLER isterse ithal olsun ‘Türkçe Kılavuzla’ satılmak zorunluluğu var. Bu konuda şikâyetinizi ürünü aldığınız yer, TÜKODER ve sorun çözülmezse ‘Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne iletebilirsiniz.” diyerek olayın yasal boyutunu anımsatırken, “IKEA, DARTY vb. gibi yabancı kökenli mağazaların yerli sermayeyi piyasadan silene kadar ucuz ürün satarak piyasayı ele geçirmeyi amaçladığını ve sonuçta ülkemiz insanının yabancı sermayedarların işçisi durumuna düşeceğini; aynı Türkçemiz gibi yerli üretici ve satıcılarımızın da korunması gerektiğini…” not olarak eklemiş mektubuna: Bu arada, Suomi dilinin Fince demek olduğunu, sağ olsun, iki dost; Necla Tugay Aytekin ile Emre Yazman kibarca anımsatmış. Türkiye’de satılan malların kullanma kılavuzuna Türkçeyi koymayıp Finceyi koymanın da pek bir anlamı yok; ama yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için bu notu da biz ekleyelim. 22 Aralık Pazartesi uygu TaD han’ın mektubu, bu köşede 19 Aralık Cuma skişehir’den E Ziraat Mühendisi Feyyaz Uysal, “14 Haziran 2003’de yürürlüğe giren ‘Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun’ 14. maddesi gereğince ister yerli üretim hiç değinmediğimiz bir alanı, içerden bir gözle anlatması bakımından çok önemli. Tek sözcüğüne dokunmadan alıntılıyorum yazıyı; çünkü paylaşılmayı gerçekten hak ediyor: “Hukuk dili hızla anlaşılırlık kazanıyor. Üstelik üniversite hocalarının bu yönde büyük emek sarf ettiklerini görüyoruz. Bu çok önemli, uygulayıcının çabasından daha önemli. Uygulayıcıyı da onlar yetiştiriyorlar çünkü. Hâlâ tutucu yaklaşımda olanlar da var tabii ki; eski bir terimin anlamını yenisinin karşılayamayacağını savunuyorlar. Uydurma, onlara göre bu yeni terimler. Eski terimlerin nasıl ortaya çıktığını düşünüyorlar mı acaba? Uydurulmadan ortaya çıkan bir sözcük olabilir mi? Ne kadar direnseler de, değişime karşı koyamıyorlar, bir yerden sonra teslim oluyorlar. Bunun sebebi son derece sevindirici: Öğrenciler yeniyi benimsiyor, Türkçe olanı! Uygulama, Türkçe olana alışmakta zorlanmıyor. Bu tercihlerinin sebebi çok açık değil mi? Anlaşılması daha kolay. Zaten yeterince karmaşık olan bu alanda, bir de anlaşılmayan dil kullanılınca, içinden çıkılmaz bir hal alıyor haliyle. Adaleti yokuşa sürmekten başka neye yarar bu? ‘Kanunları bilmemek mazeret sayılmaz.’ temel bir hukuk ilkesi. Aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nun başında o kanuna özel bir düzenlemesi de yer alıyor. Peki, kanunların bilinmesini sağlamak adına, onları Resmi Gazete’de yayınlamak dışında nasıl bir çalışma var? Bilmek için anlamak gerekmez mi? Kanunların diline şöyle bir göz gezdirdiğimizde, pek çoğunun anlaşılmaz olduğunu görüyoruz. Metinlerin eskiliğinden kaynaklanabilir bu diyoruz (Türkçeleştirilmeleri gerekliliğinden bahsetmiyorum bile); ancak yeni tarihli kanunlara baktığımızda da olmaması gereken yazım yanlışları, söz dizimi hataları çıkıyor karşımıza. Yine de seviniyoruz. Değişiyor çünkü hukukun dili, anlaşılabilir hale geliyor. Hukuk dilini sadece hukukçuya özgülemek isteyenlere inat değişiyor. Hızla, gözle görülür biçimde. Çabuk benimsiyoruz; çünkü üç dört sözcükten oluşan basit bir tümceyi anlamak için harcayacağımız zamanı, bu tümcenin etkilediği olayı anlamak için kullanmak hoşumuza gidiyor. ‘Hukuku amme’ denmiyor artık; ‘kamu hukuku’ deniyor. ‘Edim’ deniyor sonra, ‘ifa’ duruyor kenarda; ama ‘edimin yerine getirilmesi’ de canlanıyor her gün. ‘İştirak halinde mülkiyet’, yerini ‘el birliği ile mülkiyet’e bırakıyor. Mülkiyet duruyor orada; ama ‘iştirak’ın değişmesi bile bizi (en azından beni) sevindirmeye yetiyor. ‘Mütemmim cüz’, ‘bütünleyici parça’ oluyor; böylece ‘teferruat’ tan ‘eklenti’ye dönen ilgili kavram ile karışmasının önüne çok büyük oranda geçilebiliyor. Hukuk ve dil konusunda üzücü olan şeyler de yok değil. Yeni gelişen sözleşme türlerinin isimleri, mesela ‘franchising’, olduğu gibi kabul ediliyor. Eski sözcükler karşısındaki direniş, bunların karşısında sanki buhar olup havaya uçuyor. Yine de güzel yönde ilerliyor hukuk dili. Olması gerektiği gibi, hukukla bağlantısı olmayanların bile anlayabileceği bir yönde ilerliyor. Belki de çok büyük sorunlar çözüme kavuşacak bu Türkçeleşme sayesinde. Yargıyı anlaşılmaz, avukatı yalancı görmeyecek vatandaşlar. Hukukun varlık sebebi insanlar değil mi zaten? ‘Hukukun içinde olmayan insanlar.” ? www.feyzahepcilingirler.com [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. B U L M A C A 1 E 2 C 3 D 4 M 5 B 6 G 7 M 8 G 9 A Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU nı da yaratan yazar). 12 37 18 74 19 5 10 C 11 B 12 B 13 J 14 D 15 C 16 B 17 B 18 B 19 B 20 G C. Orhan Pamuk’un bir romanı. 65 21 63 34 60 I. Kalınca bükülmüş ipek iplik. 21 H 22 D 23 D 24 E 25 M 26 G 27 M 28 A 29 J 30 I 31 A 66 47 61 2 15 10 62 36 32 59 79 48 41 57 78 30 J. Yarı. 32 C 33 D 34 H 35 J 36 C 37 B 38 F 39 E 40 D 41 I 42 A 43 B 44 D 45 M 46 L 47 C 48 I 49 F 50 K 51 D 52 F D. Daha çok gravür dalındaki çalışmalarıyla tanınan, Türk ressam ve gravürcü. 35 29 13 53 F 54 K 55 E 56 A 57 I 58 F 59 I 60 H 61 C 23 22 80 3 40 K. Bir kan grubu. 62 C 63 H 64 A 65 H 66 C 67 E 68 L 69 B 70 A 71 G 33 14 76 77 44 51 50 54 72 A 73 G 74 B 75 F 76 D 77 D 78 I 79 I 80 D Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairn adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse bir şiirinden alıntı ortaya çıkacaktır. CUMHURİYET KİTAP SAYI 985 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Ahmet Telli’nin bir şiir kitabı. E. “... İzgören” (“Sonunda ketum bir tarihe göçebe oldum / Adressiz kaldım bu yüzden bir rüzgâr gibi / Takıldım hiç büyümemeiş bir çocuğun ardına / Vizem yok kimliğim sahte yollar mayın döşeli” diyen şair). L. Lavrensyumun simgesi. 46 68 M. Ahmet Cevdet tarafından İstanbul’da yayımlanan (1894) günük siyasi gazete. 1 55 39 24 67 42 64 F. “Sinekli Bakkal” ve “Handan” adlı romanları da yaratan yazarın soyadı. 27 45 25 4 7 28 9 56 72 31 70 984. sayının çözümü: A. UYUYAN, B. B. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan, şiirlerin *Uzuneşek”, “Ne Çok Enkaz” ve “Sana Bunca Yangından” adlı kitaplarında toplayan şair. 75 52 53 49 58 38 G. Tırnak beresi. 8 6 20 73 26 71 17 69 16 11 43 H. “Kemal ...” (“Devlet Ana” adlı roma ZEBUR, C. ABİDEVİ, D. KEBED, E. KİD, F. AYIN EN, G. DÜRTÜ, H. ITRİ’YE ESKİLER DERLER, I. KÜBİZM, J. ÖNCE İNSANIM SONRA, K. YD. Şiir: “uzundu yol öyküleri ve sanri zaman büyüyen bir aydı terk ederdi kendini bir mısraı bercesteden” SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle