08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA! Ë Mavisel YENER atih Erdoğan’ın yazdığı “Sihirli Dizi” nin sekizinci kitabı olan Sihirli GözlükÜçüncü Kitap okurları ile buluştu. Ekim 2007’de çıkan birinci kitapta Emre ve sihirli gözlüğü ile tanışmıştık. Emre sihirli gözlüğü ile her şeyin içini görebiliyordu. Öyle ki, cansız bir mankenin içine yerleştirilmiş bombayı görüp de yetkilileri uyarınca tüm ülkede ilgi odağı oluverdi. Her şey bundan sonra başladı… Bu olağandışı durum çok geçmeden kötü niyetli kişilerin de dikkatini çekti; eve gelen iki adam Emre’ye bir kobalt taşı uzatıp içinde yazılanları okumasını istedi. Emre, sihirli gözlüğü sayesinde taşın içindeki yazıyı okuyabildi ama içinden gelen sesi dinledi ve orada neler yazdığını adamlara söylemedi. Kitap şu satırlarla bitmişti: “Neyse ki…” dedi yüksek sesle. “Taşın içinde bir şey olmadığını söyledin. Artık bir daha karşılaşmayız…” Emre’nin babası bu sözüyle ne kadar yanıldığını henüz bilemezdi.” Sihirli Gözlük’ün ikinci kitabı şöyle başlıyordu: Uzun boylu adam taksinin arka koltuğunda oturuyordu. Dizine yasladığı not defterine tane tane yazdı: DEVIL ROCKS ANGEL FALLS. “İyi akıl ettin!” dedi kısa boylu şişman olan “Nereye koydun?” “Şşşşt…” dedi uzun boylu. Eliyle kulağındaki kulaklığı oynattı “Öteki odaya geçtiler galiba. Ses zayıfladı.” Bu iki garip adam eve bir dinleme cihazı yerleştirmişlerdi. Kobalt taşının içinde yazılı olanları öğrenmek onlar için önemliydi, taşın içinde gizli bir hazinenin yerinin yazılı olduğuna inanmışlardı. Aslında peşinde oldukları sadece taşın içinde yazanlar değildi kuşkusuz. İki yabancı çok geçmeden, bir kez daha geldiler Emre’nin evine. Bu kez yanlarında, Profesör Baret da vardı. Ancak onun F Fatih Erdoğan’dan Sihirli Gözlük Üçlemesi Fatih Erdoğan yorgun ve hırpalanmış hali Emre’yi iyice huzursuz etti. Hele, garip görünüşlü adamlardan birinin cebindeki tabancanın profesöre dönük olduğunu görünce… Profesör Baret evden ayrılmadan önce ne yaptı etti bir kitap bıraktı: “The Legend of Temiskaming AngelTemiskaming Meleğinin Efsanesi isimli bu kitap, bir türlü kavuşamayan genç âşıkların öyküsünü anlatıyordu. Bu Kızılderili öyküsünde “Devil Rocks” sözünün nereden geldiğine ilişkin ipuçları vardı. Ge ce babasının sesinden dinlediği bu öykü ile derin bir uykuya dalan Emre sabah kendini bambaşka bir yerde buldu. Yanında o iki yabancı ve Profesör Barret vardı. Emre neler olduğunu anlamaya çalışırken anne ve babası da çocuklarını sağ salim bulma çabasındaydı. İkinci kitabı bitirdiğimizde merak ettiklerimiz daha da çoğalmıştı: Emre, bu adamların elinden kurtulabilecek miydi? DEVIL ROCKS, ANGEL FALLS ne demekti? Anne ve babası ona nasıl ulaşacaktı? Kötü niyetli yabancılar neyin peşindeydi? Sihirli Gözlük’ün üçüncü kitabı bu soruların yanıtlarını barındırdığı gibi, sayfalarda daha pek çok sürpriz bekliyor okuru. “Adını sadece macera kitaplarından duyduğu, heyecan verici görüntülerini doğa belgesellerinde izlediği dünyanın öte ucundaki bir kıtaya götürüleceğini birileri ona söyleseydi asla inanmazdı. (s, 35)” Emre’nin kobalt taşı içinde yazanları gördüğünden ve hazinenin yerini bildiğinden emin olanlar onu Venezüella’ya kaçırmışlardır. Neden Venezüella? Bunun sırrını kitabı okuyanlar çözecek elbette. Ya, Emre’nin annesiyle babası Ciudar Bolivar kentinin havaalanında ne arıyor? Kirala dıkları küçücük uçak onları nereye götürüyor? (“Ciudar Bolivar”ı, benim gibi, görmeyenler varsa bilgisunarda kısacık bir arama turuna çıkıp olağanüstü güzellikte bir kentin, enfes manzaralarını izleyebilirler) Sihirli Gözlük neler anlatıyor? Yerlilerin sırrı ne? Kobalt taşlarının binlerce yıllık serüveni neler gizliyor? Emre ülkesine geri dönebilecek mi? Soruların yanıtlarını okuyan yürekler bulabilecek… Sihirli Gözlük’ün üçüncü kitabı Güney Amerika coğrafyasının sihirli renklerini, seslerini barındırıyor içinde. Çocuk edebiyatının usta kalemi Fatih Erdoğan’ın betimlemeleriyle beraber ekvatora iyice yaklaşıyoruz: “Birden, sanki gökyüzünde ikinci bir atlas okyanusu varmış da, bir anda yeryüzüne inmeye karar vermişçesine yoğun bir yağmur, birbiri ardına çakan şimşeklerin insanı dehşete düşüren cayırtısı eşliğinde yeri göğü tufana çevirerek döküldü. (s, 131)” Erdoğan, Emre’nin yaptığı bu yolculuğu kendisi de gerçekten yapmış, o büyülü kentlerde soluk almış. Özgün ve özgür yaratıcı yazarlığın ürünü olan Sihirli Gözlük üçlemesi “Çocuk için nasıl bir olay örgüsü? Fantastik edebiyata evet ama nereye kadar? Çocuk için nasıl bir dil? Sezdirmeden bilgilendirme fakat nasıl? Sürükleyici bir okuma ama nasıl? Çocuk okuru kışkırtmak, niçin?” sorularını yaratıcı yazma işliklerinde tartışanlar açısından da bulunmaz bir örnek. Kitabın resimlemesini yapan Huban Korman’ı yalın ama çok ilgi çekici, karakalem iç resimler için kutlamak gerek. Eğlenerek, merakla okuduğum bu kitaptan bir de ne öğrendim biliyor musunuz? Venezüella’ya vizesiz gidilebiliyormuş. E, zaten kitaplar istediğimiz her yana vizesiz götürmüyor mu? ? Fatih Erdoğan / Mavibulut Yayınları / Resimleyen: Huban Korman / 168 s / Kasım 2008 (8+ yaş) www.maviselyener.com KİTAPÇI En Kestirme Yol Sergio Lairla/ Top Yayıncılık/ Resimleyen: Gabriela Rubio/ 46 s./ Ekim 2008 (8+ yaş) Yaz tatilini kim sevmez… Hele öğrenciler için yaz tatili demek; derslerden, ödevlerden, sorumluluklardan uzak koskoca üç ay demektir. Kış boyunca özlenen uykular, sıcacık sabahlar, bol bol oyun, deniz, güneş… Hep böyle sıcacık hayallerle beklenir yaz tatili. En Kestirme Yol, isimli kitabın başkahramanı Clara da düşlerini kurduğu yaz tatiline kavuşmuştur sonunda. İlk günün programı bile hazırdır; tüm gün kasabadaki ırmakta yüzecek, güneşlenecek, yüzme ve yaz sezonunun açılışını yapacaktır. Kahvaltısını bitirir bitirmez de bisikletine atladığı gibi yola koyulur. Niyeti bir an önce ırmağın serin sularına kavuşmaktır. Öyle ki; en yakın arkadaşı Estela’ya çitleri boyamak için verdiği yardım sözünü bile umursamaz. Tek dileği bildiği en kestirme yoldan ırmağa varmaktır. Var gücüyle pedal çeviren Clara, arkadaşı Estela’nın evinin önüne gelince biraz korkar; ya Estala kapının önünde onu bekliyorsa… Ama korktuğu gibi olmaz; Estela yoluna çıkmayınca rahatlar ve ırmağa giden kestirme yolun başındaki yokuştan aşağı bırakır kendini. Gittikçe ırmağa yaklaştığını duyumsamaktadır. O da ne? Estela, kocaman bir yükle yokuşun sonunda belirivermesin mi? Clara ne yapacağını bilemez, ancak yolunu değiştirmesi de olası değildir artık. Arkadaşına verdiği sözü tutmamış olmanın utancıyla aklına ilk gelen bahaneyi uyduruverir; “Annem beni annemlere domates almaya gönderdi. Ondan sonra da yapmam gereken bir sürü iş SAYFA 24 A. Akal, M. Yener, Ç. Gündeş, N. Yılvar,”. Arkadaşına çit konusunda yardım edemeyeceğini de ekler. Neyse ki, Estela’nın babası boya almayı unuttuğundan çitlerin boyanması işi ertelenmiştir. Ancak Estela’nın başka bir konuda yardıma gereksinimi vardır. “Eğer anneannelere gidiyorsan, Bay Anselmo ve karısı Bayan Hiçbitmez’in evlerinin önünden geçeceksin demektir. Bu aleti onlara götürebilir misin? Babam onardı, eski bir radyo işte!” der Clara’ya. Clara çaresiz kabul eder bu isteği ve koca paketi bisikletin önüne bağlarlar. Irmağa giden kestirme yoldan ayrılıp anneannesinin evine doğru gitmek zorundadır artık. Clara’nın bildiği kestirme yol uzar da uzar… Neredeyse tüm kasabayı dolanır tüm gün. Üstelik yükü de gittikçe ağırlaşır. Üstelik gün sonunda karşılaştığı manzara tüm gün pedal çeviren zavallı Clara’ya tam bir sürpriz olur. Clara’nın bildiği kestirme yol neden ve nasıl uzadı? Sonunda onu bekleyen sürpriz neydi? Merak edip öğrenmek isteyenler için en kestirme yol kitabın sayfalarından geçiyor. İyi okumalar… Prenses Gelincik Çabuk İyileş Janey Louise Jones/ Resimleyen: Veronica Vasylenko/ Çeviri: Nevin Avan Özdemir/ T. İş Bankası Kültür Yayınları/ Basım yılı: 2008/ 28 s. (5+ yaş) Prenses Gelincik’in birçok macerası var: Kartanesi, Arkadaşım Leylak, İkiz Kardeşlerim, Oyun Parkı… Elimizdeki kitap, Gelincik’in büyükbabasının hastalığını konu alıyor. Büyükbaba hastanededir ve bütün aile onun için endişelenmektedir. Doktorlar büyükbabanın hastanede bir hafta kalması gerektiğini söyler. Gelincik, onu her gün ziyaret eder. “Her gün, bir öncekinden birazcık daha iyi göründüğünden emindi.” Yine de, jimnastik yarışmasında aldığı sonuç, büyükbabanın hastalığı ile ilgili olabilir miydi acaba? Kitabın girişinde okurlar sayfaya yapışmış minik bir zarf bulacak. Kartta, Gelincik, okurlara “geçmiş olsun” kartının önemini ve nasıl hazırlandığını anlatıyor. Havşan Öyküleri Bilgin Adalı/ Anfora Yayıncılık/ Resimleyen: Ferit Avcı/ 144 s./ 2008 (8+ yaş) Havşan nasıl bir hayvandır? Denizde mi yaşar, karada mı? Etobur mudur, otobur mu? Yoksa nesli tükenmiş bir hayvan mıdır? Yanıtı bilemediyseniz hiç üzülmeyin. Çünkü havşan bugüne dek hiçbir yerde görülmemiş bir canlı türü; o havlayan bir tavşan. Yanlış duymadınız havşan havlayan bir tavşan. Sadece havlasa iyi, konuşuyor da… Yağmur ve Damla iki kız kardeştir. Bir gün babaları ile birlikte gittikleri piknikte tanışırlar havşanla. Önceleri onlar da inanamaz kulaklarına. Öyle ya nasıl olur da bir tavşan havlar, konuşur… İki kardeş çok şaşırırlar kuşkusuz. Ancak havşan o denli sevimlidir ki kısa sürede alışırlar onun bu garipliklerine. Üstelik zavallı havşancık, kaybolmuş¥ tur. İki kardeş piknik dönüşü onu da eve götürürler. CUMHURİYET KİTAP SAYI 985
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle