08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA eden, dejenere doğmuş, yapılanmış ve yeniden yapılandırılmış kapitalizmin mimarları küresel kriz nedeniyle bu aralar sus pus... Sus puslar ama yine de pusudalar... Fetih düsturlu kapitalizmden devşirme, “Yeni Liberalizm” adı altında emekçinin ruhuna biçilmiş dapdar çivili bir tasarımın mağdurları, son hız artıyor... Kitleler kımıl kımıl... Ekonomi anevrizma geçiriyor... Dünya, krizin tam ortasında, emeğin posasını daha bir çıkararak debeleniyor... Paranın totalitarizmi almış başını gidiyor... İşte böyle bir ortamda, bir hayal “yeniden” dolaşıyor: Marx... Peki kimdir Marx ve nedir Marksizm? Server Tanilli, Değişimin Diyalektiği ve DevrimMarksizm Üstüne Yeni Düşünceler kitabında derinlemesine irdeliyor Marx’ı ve Marksizmi... Server Tanilli ile Değişimin Diyalektiği ve DevrimMarksizm Üstüne Yeni Düşünceler’i konuştuk. Türkiye’nin önemli dilcilerinden ve edebiyat adamlarından Emin Özdemir, uzun bir aradan sonra yeni deneme kitabıyla okur karşısına çıktı. Deneme türü içinde farklı bir yer ediniyor Özdemir’in yapıtı; ‘denemesel anlatı’ olarak nitelendiriyor yazar kitabındaki metinleri. Metinler, okurla sıcak bir diyalog kuruyor ilk elden. Özdemir’in yazı masasının karşısına geçmişten pek çok kitap kahramanı ve yazarı çıkıp geliyor. Özdemir, insanın yüreğine dokunduğu anlarda kalıcı izler bırakmış yazınsal yapıtları incelediği kitabı İnsan Yüreğine Yolculuk’la ilgili sorularımızı yanıtladı. İstanbul Devlet Opera ve Balesi emekli baş dekoratörü Osman Şengezer, Dekor ve Kostümlü Anılar’la seyirci önünden, okur karşısına çıkıyor. Bakmayın emekli deyişimize, o hâlâ mesleğini sürdürüyor: Okuyor, çeviriyor, özel tiyatrolar için sahne hazırlıyor. Dile kolay, dünyanın yarım yüzyılı; bir insan ömrünün tamamı: Dekor ve kostüme adanmış elli yıl. Şengezer’le kitabı üzerine söyleştik... Bol kitaplı günler... İ şçiyi, Emekçiyi perişan ENİS BATUR Pervasız Pertavsız TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Ecume des Pages ne güzel bir kitabevi ismi! “Sayfaların köpüğü”: Şimdi vitrinde, Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Geçen gece ona orada rastladığımda, içimde, peş peşe, iki zıt duygunun uyandığını yürümeye devam ettiğimde anladım. Önce bir ışık belirdi zihnimde, onca yeni çıkan kitabın arasından sıyrılabildiği, öne çıkmanın bir yolunu bulduğu için. Sonra derin bir sızı: 1959’da Paris’e taşkın heyecanla, ama hep bir gecikmişlik ruh haline bürünmüş inen adamı düşünerek: Yanlış hesaplamıyorsam, benden iki yaş büyükmüş o sırada. Sokaklar, müzeler, otel odasında dilediği Beethoven’i cızırtılı bir plaktan dinleyebilmek ve benzeri küçümen lüksleri yıllar yılı hayal etmiş ve onu geçici bir süreliğine, o da bir seferliğine elde etmiş bir kırık düşler prensi ne yalnızlıkmış. Kitapçı vitrinlerine bakarken, tezgâhlara ve raflara göz atarken, ileride bir gün, kendi yazdığı kitapların aralarına yerleşeceği aklının ucundan geçmiş miydi? Bana öyle geliyor ki, şimşek hızıyla bir görünüp kaybolmuş ola bile, o kadarını fazla, erişilmesi olanaksız bir sonuç saymıştı: Yazdıklarını İstanbul’dakiler bile görmezden gelirken, yabancıların bir gün keşfetmesini ummak hayalperestliğin bile sınırlarını zorlayan bir durumdu onun için sanıyorum. Sonra Paris ayları eridi bitti ve İstanbul’a döndü. Birkaç yıl geçti ve tıpkı yaşadığı gibi yapayalnız, dünyasının özüne kimsenin sokulduğuna tanık olmaksızın öldü. On yıl sonra, bizden önceki kuşak, DoğuBatı tahterevallisi üzerinde sallanırken bir boyutunu keşfetti ve gündeme oturttu onu. Daha derindeki boyutuna benim kuşağımın önemli temsilcileri yaklaşmayı başardı. Böylece bitti mi yalnızlığı? “Sükut suikastı”nın kafesi parçalanabildi mi? Öyleymiş gibi görünüyordu, değilmiş: Yeni yayımlanan günlüğü üzerinde yürütülen zavallı yorumlar (sol kulağın üstündeki saçları 20 cm. uzatıp örgü yaparak kelini örttüğüne inanan biri şair, yazar olabilir mi Allah aşkına?!), yeniden sağır bir duvara dayandırılmak istendiğini kanıtlıyor. Ama bu sorun artık Tanpınar’a da, yapıtına da ait değildir: Türkiye, ülkenin kültür ortamı bir iflas atmosferi için delil topluyor olsa olsa, bu tür sığ ve kötü (Ece’nin yüklediği anlamıyla) bünyeler aracılığıyla: Tanpınar, çoktan biricik yer’ine oturmuştur. Fransızcadaki üçüncü kitabı oldu bu, Tanpınar’ın. Gerisi gelecek, biliyoruz. Hemen değil belki, ağır ağır, yapıtı burada Tanpınar Paris Kitapçılarında L’ Tanpınar’ın ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ Fransa’da yayımlandı. da yerini açacak. Sızının nedeni ortada: Hiç değilse birazını öngörebileceği bir ufkun hiç değilse hayaletini fark edebilmiş olsaydı! Tanpınar, bir yanıyla, hem de nasıl romantikti. Yapıtının kalıcılığı konusu onu hep kurcalamış, bunu görebiliyoruz satır aralarından. Beauvoir, Sartre’ın tersine, bir tek yaşarken olabildiğince çok okunduğunu görmek istediğini yazıyor yaşamöyküsünde. Öyleleri vardır, dahası sayıları zamanla gitgide artmıştır: Bugün kaç şair, kaç yazar ‘ölümünden sonra kalıcılaşma’ya razı oluyordur?! Sayfaların Köpüğü’nün vitrininde, gece geç saat, sessiz duran Saatleri Ayarlama Enstitüsü, gökkubbenin uzak bir köşesinde seyreden bir çift göze ışığını gönderiyordur. Bu cümleyi ancak saf bir yeniyetme kurabilir, diyorsunuz. İyi de, nereden biliyorsunuz? Bana kalırsa, Tanpınar onlardan biriydi. iyi bir haberyorum kotarmış her zamanki gibi, başlık da uygun bulunmuş: “Polaroid artık bzzzz sesi çıkaramayacak”. Ünlü kullanıcılar kedere boğulmuş durumda, Guido Mocaficio Avrupa’daki dükkânlarda satılan bütün büyük format filmleri satın almış örneğin. Epey kullandım polaroid’i. Çekmecelerimde, arşivimde bir avuç önem verdiğim “iş” bile var. Samih’in müdahaleli polaroid çalışmaları vardı, 1993’te, yaşgünümde, benimle bağlantılı bir tanesini armağan ettiydi, kütüphanemin raflarından bakar o gün bugün bana. İşini polaroid üzerine kurmuş iki avuç fotoğraf insanının acısı ölçülmez. Elinizden, yeğlediğiniz, yıllarınızı verdiğiniz bir araç, bir teknik alınıveriyor düşünemiyorum. Çizgili kâğıt üretimi, kesik uçlu dolmakalem üretimi birden kesilse ne gelirdi elimden? Büyük olasılıkla, aşırı panikle stok yapmaya yönelirdim. Şimdi bile: Hemen birkaç atılabilir polaroid alıp yedeğe koymak geçiyor aklımdan. Evdeki biri çok eski (Erol Akyavaş’tan yâdigar) üç polaroid makinesi, torunlarım için yatırım olacak! Polaroid’in kendine özgü renk, doku, tram zaaflarını onunla çalışanlar severdi. Gerçeğe yakınlığından çok uzaklaşma eğilimiyle çekiciydi elde edilen sonuçlar. Rastlantıya, kazaya enikonu pay tanıyan bünyesiyle şaşırtır, bu şaşkınlık büyüsünü yaratırdı. Çerçevesi de çekiciydi polaroid’in. Dikdörtgeni kuşatan, emen ikinci dörtgenin paspartumsu yanı çağırır insanı: Oraya davranmak, yazmak, çizmek, boyamak gelir içinizden. Böylece, alışılmışın ötesinde bozuk sonuç almak bir artıdeğer olanağı doğurabilir. Kötü fotoğraf değildir polaroid’de ulaştığınız, fırsattır çoğu kez. Bütünüyle rastlantı, Fondation Cartier, Patti Smith sergisi hazırlıyor bugünlerde. “Rimbaud’nun Yolu”, “Wittgeinstein’ın Mezarı”, pek çok loş görüntü onları çıplak gözle görmek iyi gelecek bana. ? POLAROİD Polaroid tarihe karışıyormuş! 1948 doğumlu bir yeniliğin üretiminin 2009’da bütünüyle durdurulmasıyla sahneden çekilmesinde, modernitenin ölümünün simgeolaylarından biri seçilebilir de. Le Monde Polaroid tarihe karışıyor!.. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 985 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle