29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA külerini öykü dergilerinde yayımladı. 2000’de ilk öykü kitabı ‘Düş Hırsızı’ geldi. Kendine temiz, akıcı, işlek bir dil oluşturmuştu geçen yıllar içinde. Aklıyla değil, yüreğiyle anlatmayı seçmişti. Şiirsel bir dille duyarlılığını daha iyi anlatacağına inandı. Şiirsellik, onda trajik gerçeğin, acı yaşantının bir parçası olarak belirdi. Şiirsel dili içeriğin anlatımını tamamlamaya, pekiştirmeye yardım için kullandı. Şimdi ikinci öykü kitabı ‘Sır Dökümü’ ile karşımızda. Gökçek’le Raşel Rakella Asal konuştu. Erhan Karaesmen ile önce sadece son yayımlanan çalışması “Sinan Üzerine Tematik Çeşitlemeler” adlı kitabı üzerine konuşmayı tasarlamıştık. Fakat sonra her biri olağanüstü birer serüven tadındaki diğer yapıtlarından söz etmekten de kendimizi alamadık. O nedenle birazdan okuyacağınız söyleşi de tam bir Erhan Karaesmen külliyatı bekliyor sizi. Erhan Karaesmen ile Galata’daki evinde yapıtlarını konuştuk. Cengiz Bektaş yeni kitabına ‘Doğuran Doğurtan Afrodisyas Şiirleri’ adını vermiş. Adından ve kapak düzeninden içeriğine yayılan tam bir sanat duyarlılığı görülüyor kitapta. Kitap iki bölümden oluşuyor. Şiire ayrılan bölüm iki değişik biçimde düzenlenmiş: Birincisinde, karşılıklı her çift sayfanın sağında fotoğraf (kalıntı görünümleri ve ayrıntıları [yontular, yazıtlar, vb]), insan yüzleri… İkinci ve son bölümün bütün sayfaları ‘Afrodisyas Türküsü’başlıklı tek bir şiire ayrılmış. Kitabı Mehmet Yalçın değerlendirdi. Bol kitaplı günler… Handan Gökçek ilk öy ENİS BATUR Pervasız Pertavsız İki Sergi odern Sanat Müzesi ve Tokyo Sarayı: Bu karşı karşıya iki yapıda izleyiciye sunulan sergiler, Sanat’ın günümüzdeki yol ayrımları ve süreklilikleri açısından bir ders niteliği taşıyor yedi yıl önce Sanat Dünyamız’da ilk bölümünü yayımladığım, bu yıl olmazsa gelecek yıl bütünlemeyi öngördüğüm söyleşidenemenin ana yorumunu doğrulayan bir toplam bu: Yolu ne olursa olsun, ölçülerini bir biçimde getirip karşınıza koyması gerekir sanatçının ya da ölçüsüzlüğünün ikna edici özelliklerinin. Peter Doig, 1959 doğumlu İskoç ressamı, son on beş yıl içinde gerçekleştirdiği tablolardan oluşan dolgun bir sergi hazırlamış. Bir çizginin herşeye karşın sürdüğünün belgesi. Kolay kolay iş beğenmeyen (bunda da haklı olan) Fatma Tülin’i de etkiledi resimleri. 1990’lardaki resimleri çok güçlü, 2000’lere gelindiğinde bir arındırma, yalınlaştırma eğrisi çizmeye başlayınca görece bir düşüş beliriyor gibi geldi bana, şuna bağladım: Özünde bir istifçi (olumlu anlamıyla) Doig, yapıtına ağırlığını koymuş bu özelliğini bir yana bırakmayı seçince, öteki küfede benzer bir ağırlık yaratmayı başaramıyor. Ama öncesinde, başyapıtları var: Kat kat, palempsestös, uçsuz bucaksız derinlikler barındırıyor herbiri. Resim, öyle öldü, ölmeli deniyor diye ölmüyor neyse ki. ‘Karşı taraf’ta, çağdaş sanatçılardan, biri sergi boyutunda, ötekileri bir karma sunumun tek tek parçaları, alabildiğine farklı malzeme ve yaklaşımlara dayalı çalışmalar yer alıyor. Jonathan Monk’un “zaman bölü uzam” izlekli sergisi, bütün aşırı dış açıklamaya ve yoruma muhtaç yerleştirmeler gibi bana uzak geldi. Tek parçalık katılımların çoğu sağlam, çarpıcı, arkasında yeni bir dil arayışı ve bütünlüklü Jonathan Monk M Peter Doig, 1959 doğumlu İskoç ressam. Son on beş yıl içinde gerçekleştirdiği tobloardan oluşturmuş sergisini serüven görülebilen yapıtlardı. Fabien GiraudRaphaël Siboni ikilisi (30 yaşın altında bir çift), Star Wars’un başfigürünü çeşitleyen ifrit tümeniyle hem yetkin bir düzenleme, hem ses efekti yüküyle ürpertici bir iş ortaya koymuşlardı. Daniel Firman’ın Fil Würsa’sı, daha önce hısımlarını sunduğu çalışmalarının taze bir örneğiymiş, anlaşılan burada da bir süreklilik söz konusu. Zaman’ın içinde ilerliyor oluşumuz, bilmiyorum gerçeklik midir, yoksa topu topu bir sanrı mı, ama durduğumuz yerde durmayacağız besbelli. Sanat, epeydir kıvranıyor. Edebiyat, böyle sallanmadı. Teknolojik evrim ikisini de birinci elden bağlıyor şüphesiz, oysa Sanat yeni araçlar ve getirileri karşısında çok daha yoğun bir alışveriş kurmuş durumda. Resmi sevmeyi sürdürmemde tutuculuğun payı olabilir; çağdaş sanatı izlemem (izlediğim ölçüde) geriye düşme endişesine bağlanabilir doğru bulunsa bile yetersiz kalacağını düşünüyorum o çifte yargının: Geçmiş ile Gelecek arasında kaygan bir Daniel Firman’ın Fil Würsa’sı... TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] zeminse Şimdi, ben ille de ayakta kalmaya çalışan biri olarak görmüyorum kendimi: Yaşam, bizi nasıl olsa düşeceğimiz bir ân’a hazırlar ve düşmek sanıldığı kadar komik bir koşul değildir: Bizi sarıp sarmalayan trajik bir pelerini de vardır. Sonunda, bütün dillere tutkum yönlendirdi serüvenimi, diyebilirim: Yazı, imge, ses, devinim, yapı, boşluk, susku bütüncül bir düğüm yaratmıştır beynimin ve tinimin ortasında. Faltaşları, ondandır beni faltaşı kıldı hep. Nereye kadar? Biliyoruz yahu. ? İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 967 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle