03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KİTAPÇI Kitaptaki Tehlike Ya Da Marzipan’ın Yükselişi/ Ünver Alibey/ Artemis Yayınları/ Haziran 2008/ 208 s. (12+ yaş) Yeşil Tehlike Ya Da Sardunyaların Gazabı adlı romanıyla gençlere “merhaba” diyen Ünver Alibey, okurunu çok bekletmedi. Marzipan’ın Yükselişi’nde, Sardunyaların Gazabı’ndaki karakterlerden Arda, Semih, Takaşi var. İlk kitapta çocukların dost olduğu botanikçi “Ağaç Doktoru” ve Sümük yine onlarla… Onlar üç sıradan genç, İstanbul’da yaşıyorlar. Kurgu yine İstanbul sokaklarında dolaştırıyor bizi. Okullar açılır açılmaz herkesi bir telaştır alır; “Marzipan” okula gelecektir. Onun sözcükleriyle tanışanlar kendilerini “başka” hisseder. Semih ve Arda onun kim olduğunu merak eder, fakat kimse bir şey anlatmaz. Tek öğrenebildikleri, “Marzipan’ın çok başka!” olduğudur. Marzipan, geceyarısı okula gelince kimisi sevinç gözyaşlarına boğulur, kimisi çılgınca alkışlayıp tezahürat yapar. Arda’nın onunla tanışması ve Arda’ya verdiği gizemli mesaj maceraya yolculuğun başlangıcıdır. Marzipan Geceyarısı kimdir, gizemi nedir? Bunun yanıtını okurlar sayfalar arasında bulacak. Şu kadarını söyleyelim ki; okuru bekleyen bu macerada hırslı yazar ajanı Can Hıraş’ın sembolize ettiği karakter dikkate değer. Bilimkurgu edebiyatının olanaklarını başarıyla kullanan yazar, bu kitabında nano teknoloji okyanusuna yelken açıyor. Kitabın sonundaki “yararlı bilgiler” bölümünde bu alanla ilgili bilgiler de aktarılmış. Kitapta sözü geçen bazı kavramların bu biçimde açıklanması araştırma yapmak isteyen genç okura yeni kapılar açacak nitelikte. Nano teknoloji ile hileye başvuranlar kimler, yeşil giysili Çinlilerin İstanbul’da ne işi var? Kitap bilimkurgusal damarının yanı sıra, felsefi açılımları da beraberinde getiriyor. Okuma kültürü; son zamanlarda pek moda olan, kitapları Çin’deki matbaalarda bastırma; yazmak, yayımlamak; okumak üzerine eleştirel bakış açısı sunuyor okuruna. Satır arasında, ülkemizdeki eğitim sistemine eleştiri yapmayı unutmuyor. Alibey, Sardunyaların Gazabı’nda, kendi eserlerinden bahsedip duran, ‘şunu yazarken amacım buydu’ diyen yazarlara göndermeler yapmış, bir romanın kendi derdini anlatabilmesi gerektiği konusuna dikkatimizi çekmişti. Aynı ileti bu romanda da var: “Sanatçı derdini eseriyle anlatmak zorundadır. Söze gerek yok. Olmamalı. Aksi halde onun eserini başarısız bulurum (s, 183).” Bu heyecanlı bilimkurgu dizisinin üçüncü kitabının ipuçlarını da yakalıyoruz Marzipan’ın Yükselişi’nde. Adı var, kendi yok güzel Cansu, belki de üçüncü kitabın kahramanı olacak! Artemis Yayınları, nano teknoloji kullandı mı bilemiyoruz ama Ünver Alibey’in kitaplarıyla tanışanların kendilerini “başka” hissedecekleri bir gerçek! İyi okumalar! İçimdeki Ses Zeliha Akçagüner / Tudem Yayınları / Resimleyen: Sevim Demirel / Ekim 2007 87 s. / Yaş Grubu: Belirtilmemiş Murat ailenin tek çocuğudur. Zaman zaman yalnızlıktan yakınsa da tek çoCUMHURİYET KİTAP SAYI 960 A. Akal, M. Yener, Ç. Gündeş, N. Yılmaz cuk olmanın kolaylığına ve sefasına da alışmıştır. Annesi ona bir kardeşi olacağı muştusunu verdiğinde önce korkar. Anne babasının artık onu sevmediği, onun sevgisinin yetmediği gibi yersiz kaygılara düşer. Anne ve babasının, ilk bakışta yetişkinlere göre çok olağan olan tavırları da bu kaygılarını arttırır. Kimseye söz etmediği kaygıları onu yer bitirir. Kardeşi, Onat’ın doğumuyla birlikte evde her şey değişir. Anne babasının ilgisi ikiye bölünmüştür. Zamanlarının çoğunu minik bebekle geçirmektedirler. Murat, sevilmediğinden emindir artık. Bebek büyüyüp serpildikçe herkes onunla ilgilenmeye başlar. Murat ise gittikçe düşman olmaktadır kardeşine. Bir gece aniden ateşlenir Onat. Hemen hastaneye götürürler. Anneannesiyle evde kalan bu kez aileyi birbirinden ayırdığı için kızar kardeşine. Ama içinden bir ses sürekli, Onat’ın çok küçük ve savunmasız olduğunu, korunmaya gereksinim duyduğunu söyler. Murat ne yapsa bu sesi susturamaz. Hastaneden döndüklerinde Murat ve ailesini zor günler beklemektedir. Onat geçirdiği ateşli hastalık yüzünden bir süre tekerlekli iskemle kullanmak zorundadır. Bu olaydan sonra Murat’ın kardeşine duyduğu öfke iyice büyür. Çünkü artık ailenin tüm ilgisi sadece Onat’a dönmüştür. Öfke dolu olan Murat bir yandan da içindeki o sesle uğraşmaktadır. Ne zaman kardeşini üzecek bir şey yapsa; o ses Murat’ı eleştirmekte, kardeşinin ne denli sevgi dolu olduğunu anımsatmaktadır. Bir gün hiç beklenmedik ve istenmedik bir şey yaşanır. Murat kardeşi için ilk kez endişelenir ve korkar. Bunu sağlayan şeyin ne olduğunu ve sonrasında olanları merak ediyor, Murat’ın içindeki o sesin kime ait olduğunu öğrenmek istiyorsanız adres belli. Ya bir kütüphane ya da bir kitapçı… Çocuklarla birlikte anne babaların da okuyup kardeş kıskançlıkları, çocuklara sorumluluk verme, çocuklarla her şeyi açık açık konuşmanın doğruluğu ve gerekliliği üzerine bir roman. Dört Yavru/ Ursula K. Le Guin / Resimleyen: S. D. Schindler / Çeviri: Naz Beykan / Günışığı Kitaplığı / Basım yılı: 2008 / 44 s. (7–9 yaş) Emma Tekir’in dört yavrusu vardır. Bir kedinin yavrularının olmasında ilginç bir şey yok, ama ya bu dört yavrunun da kanatları varsa? Evet, bunlar bildiğimiz kedilere benzemez. Sırtlarında kanatları vardır ve ordan oraya uçabilirler… Anne kedi, yavrularını kentin tehlikeli sokaklarından uzaklaştırmak ister. Yavrular artık büyümüştür, üstelik Emma, ona evlenme teklif eden Tom Jones ile evlenecektir. Böylece ilk kitapta, dört kanatlı kedi, annelerine veda edip uzaklara doğru kanatlanırlar. “Kanatlı Kedi Masalı” dizisi, dört kitaptan oluşuyor. İlkinde yavru kedilerin kendilerine bir çiftlikte kalacak yer bulmaları ve iki çocukla arkadaş olmaları anlatılıyor. İkinci kitap “Yuvaya Dönüş” ise annelerini özleyen kanatlı kedilerden ikisinin, kente dönerek annelerini aramaları konu ediliyor. Annelerini arar ken, çok ilginç bir şeyle karşılaşırlar. Ne mi? Buldukları şey sürpriz olsun okurlara… Dizinin son iki kitabı “Yeni Arkadaş” ve “Kentte Tek Başına”, henüz yayımlanmamış. Kanatlı Kedilerin başlarına gelenleri merak eden okurların biraz sabretmesi gerekecek… Le Guin, 1929 yılında Amerika’da doğmuş, halen orada yaşıyor. Romanları ve öyküleriyle çok sayıda ödül alan yazarın çocuklar için yazdığı on bir kitabı var. 1962’den bu yana yazdıklarının arasında, altı şiir kitabı, yirmi romanı, yüzün üzerinde öyküsü, dört makale koleksiyonu sayılabilir… Öğretmen Macerası Alexander McCall Smith / Resimler: Burak Şentürk / Çeviri: Levent Cinemre / İş Bankası Kültür Yayınları / 2008 / 95 s. (811 yaş) Uzun boylu olmak iyi mi kötü mü? Bunun yanıtını tarafsız olarak verebilmek için herhalde Jenny kadar uzun boylu olmak gerek. Jenny öyle uzundur ki, bazen onu yetişkinle bile karıştırabilirler. İşte, tam da yeni bir okula başlayacağı gün, annesi onu ağırbaşlı bir elbise giydirip de okula yollayınca, işler karışır. Çünkü onu, okulda yeni beklenen öğretmenle karıştırıp, hemen bir sınıfın başına geçiriverirler. Jenny öğretmen olmadığını söylemeye bir türlü cesaret edemez. Bunu söylemede geciktikçe, işler daha da karışır. Matematik dersi, spor, kimya derken, Jenny öğretmenlikten bayağı hoşlanmaya başlar. Ama o bir öğretmen değildir ve elbette foyası gün bitmeden ortaya çıkacaktır. Jenny’nin bir öğretmen olarak başından geçen eğlenceli olaylar, okurlara hoşça vakit geçirtiyor. Zıp Zıp Tavşanın Havuç Rüyası Koray Avcı Çakman / Resimleyen: Nilüfer Dericioğlu Ulaş / YAPA Yayınları / Basım yılı: 2007 / 16 s. (3–6 yaş) Yaldızlı gofre kapağıyla çocukların dikkatini çekecek yedi kitaplık bir dizinin, beşinci kitabı. Diğer kitaplardan bazıları: Buruşuk Domates, Sabırsız Kalemler, Kardan Adamın Atkısı, Yaramaz Balonlar… Kaf Orman’da yaşayan Zıp zıp Tavşan rüyasında kocaman bir havuç görürmüş. Her gece havucu keyifle kemirir, karnını doyururmuş. Boz eşeğin rüyasına ise, arpa buğday girermiş. Boz eşek her gece onları afiyetle yermiş. Bir gün rüyalar perisi çok yorulmuş ve işte olanlar olmuş. Ne olduğunu merak edenler, hemen kitabı alsın, hem kendine, hem de çocuklara okusun. ? SAYFA 33 Aytül AKAL Dünya Çocuklarına Merhaba Sevgili yazarlar ve yayınevleri, dünya dillerine çevrilmiş çocuk ve gençlik kitaplarınızı bize de haber verir misiniz? (iletişim: [email protected]) Nasreddin Hodscha und Serdar Nuran Turan, Resimler: Nazan Erkmen, Önel Verlag, 2007 Almanca çeviri: Şeniz Önel Nuran Turan’in Nasreddin Hoca ve Serdar adlı kitabı, 2007’de Almanca dilinde Önel Verlag tarafından Almanya’da yayımlandı. Nasreddin Hoca ve Serdar ilk kez 1996 yılında Nazan Erkmen’in çizgileriyle Mavibulut Yayınları’nda basılarak çocuklarla buluştu. 1999’da Önel Yayıncılık yayınları arasında yer aldı. Aynı öykü, daha sonra Erdem Yayınevi’nin yayımladığı ve Nuran Turan’ın öykülerinden oluşan on kitaplık Düş Gezgini dizisinde Reza Hemmatirad resimleriyle yer aldı. Nasreddin Hoca ve Serdar, günümüz çocuğu Serdar ile Nasreddin Hoca’yı karşılaştırıp konuşturan bir dizi öykülerin bulunduğu bir kitap. Nasrettin Hoca ile Serdar birlikte çeşitli serüvenler yaşıyorlar. Nazan Erkmen’in fantastik çizgileriyle Hoca’nın sörf yapması, su kayağı yapması, bilardo oynaması, göle yoğurt çalması, balonla Rumelihisarı üzerinde gezinti yapması, Serdar’la deniz kenarında kaplumbağaları kurtarma çabası, çocukları eğlendiriyor. ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle