Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKUMA! Ayrı dünyaların gençleri haykırıyor ÇOCUKGENÇLİK ‘Korumaya çalıştığınız gelecek bize ait, size değil’ Ë Mavisel YENER Ë Nilay YILMAZ Tekboynuzun Peşinde... B iz bu hafta bir tekboynuzlunun peşine takılıp dolaştık. İlk durağımız, çoğunlukla gençlerin yaşadığı bir yer: “Ayrı Dünyalar”dı. “Okuma!” bölümü, bu Ayrı Dünyalar’da yaşamın nasıl olduğunu, özgürlük, bağımlılık, kuşak çatışması, kadınerkek ilişkileri, kimlik vb. konularına nasıl bakıldığını anlatıyor bize... Renk Sihirbazı Derya Ülker de tekboynuzlu atların peşinde koşanlardanmış. İkinci durağımız onun renkli dünyasıydı... Ardından “Kitapçı” bölümündeki diğer dünyalara da uğradık... Gittiğimiz her yere “Cumhuriyet Çocukları”nın selamlarını götürdük; yeni tanıştığımız “Dünya Çocuklarına Merhaba” dedik... Bize rehberlik eden Tekboynuz, Sihirli Değnek’te arkadaşıyla buluştu; düşlerimiz, umutlarımız ikiye katlandı... Haftaya yeni sevinçlerde buluşmak umuduyla... Bol kitaplı günler dileriz... (iletişim:sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com) aliba annem gençliğinde güzel bir kızdı. Bu uykulu, yorgun haliyle hâlâ güzel. Sevgilisi var mı acaba? Arayan soran çok arkadaşı var, ama hepsiyle arkadaşça konuşuyor. Sevgilisi olduğunu anlarsam yaz dinlencesini bile beklemem, öğrendiğim gün terk ederim bu evi. Belki de sevgisini bana değil de başka birine verebilecek olması çıldırtıyor beni. Yok canım saçmalıyorum… Elli yaşına gelmiş bir kadının sevgilisi olur mu hiç?” Ayrı Dünyalar’ın 22. sayfasından bir alıntıyla başlamamın nedeni bireytoplum çatışması, aile sorunları, kuşak çatışmalarında yoğunlaşmış bir gençlik kitabından söz edecek olmam. Aşk, arkadaşlıkla ilgili değerler, görünür kılınan ya da sezdirilen halleriyle gençlerin sorunları Ayrı Dünyalar’ın aynasından okura yansıyan gölgeler... Toplumsal yapıya insanın iç düzeneklerinden yola çıkarak yaklaşıyor yazar. Kitabın iki kahramanı Dilşan ve Sinem sorgulamaları, arayışları, o sıkıntıyı aşacak tutkuların peşinde savruluşları ile çevremizden, içimizden karakterler. İki genç kız ayrı kentlerde ayrı sorunlarla büyürken, bir gün yaşamları aynı okulda kesişiyor. Onların farklı dünyaları, derinlerde, diplerde bir yerlerde birleşiyor. Olaylar gençlerin ağzından anlatılmış. Ayrı Dünyalar, aynı olayı iki farklı bakış açısından göstererek okura daha geniş bir algılama alanı tanıyan bir yapıt. Gençleri kavrayacak, onlara kültürel, duygusal, düşünsel kazanım sağlayacak bu romanda, karakterlerle genç okurun özdeşim kurabilecek olması etkileyici. Gençlerin yetişkinlerle çatışmaları ve duygu kümeleri kurguya yansıtılmış. İki genç kızın yaşadıkları anlatılırken, araya gülmece öğesi taşıyan diyaloglar serpiştirilmiş ve böylece hızlı okunabilen, akıcı bir metin ortaya çıkmış. Dilşan ve Sinem’in dilinden yazılmış, ardı ardına gelen bölümler kitaba farklı bir biçimsel özellik kazandırmış. Dilşan’ın her şeyden nefret etmesiyle başlayan kurgu bu nefretin roman boyunca dışavurumu ile devam ediyor. Dilşan, ilk gençlik dönemi de dahil olmak üzere anneannesinin yanında büyümüştür. İzmir’e annesini yanına taşınmasından sonra Dilşan’ın yakınmaları başlar. Dilşan annesini sürekli suçlar. “Sen kaçtın… Beni, altı aylıkken büyükannemin kucağına bırakıp İzmir’e kaçtın. Mesleğim demişsin, bunalımdayım demişsin. “G Kocamın başına gelenlerden sonra buralardan gitmeliyim, insanların yüzüne bakamıyorum, demişsin. Hem bütün gün bankada çalışıp hem de çocuk bakamam demişsin” (s. 14). Uzun süre ayrı kalmaları onları birbirinden uzaklaştırmıştır. Artık aynı evde yaşamaya başlasalar da, Dilşan annesinin kendisiyle yeterince ilgilenmediğini düşünür. Kendini hep yalnız duyumsar. Annesinin gitmediği kurs kalmaz İzmir’de. Yazarlık kursu, kumaş boyama, takı, tiyatro… Dilşan annesine bir isim takar: “Kurs manyağı” Annesine kızgındır, öfkelidir. Onun bitmez tükenmez kursları yüzünden iletişim kuramadıklarını düşünür. Bir gün evden kaçıp kurtulduğunda hazır olsun diye, annesine uzun bir veda mektubu yazıp hazırlar. Kitap o mektuplar başlar… Söke’de yaşayan Sinem ise geniş ve mutlu bir ailede büyür. Günay’a âşık olması ile her şey değişir. “Ailemin Günay’ı damat olarak istemeyeceğini biliyorum. Ne tahsili, ne işi, ne de parası var. Birçok aşk filminde yaşanan mucize, gerçekte de yaşanamazı mı, engellere rağmen aşklarına sahip çıkan, sevdiği için mücadele eden kişiler, sadece senaryolarda mı var? (s. 54)” Sinem’in ailesi bu aşka karşı çıkar, onun liseyi bitirip iyi bir eğitim almasını isterler. Sinem “korumaya çalıştığınız gelecek bana ait, size değil!” diye haykırsa da onu İzmir’e gitmesi için zorlarlar. Sinem artık teyzesinde kalacak, eğitimine orada devam edecektir. Dilşan ve Sinem’in yolları aynı sınıfta kesiştikten sonra neler olur anlatacak, romanın tadını kaçıracak değilim. Lise çağındaki roman kahramanları Dilşan ve Sinem, “insanlar güvenlerini yitirdiğinde nasıl duygular içinde olurlar?” sorusunu koyuyorlar oku run yüreğine. Bunun gibi pek çok soru var; bütün bunların yanıtı sayfaların arasında elbette. Okurun keyifle okuyacağı bu romanın yazarı Hüsnan Şeker’in senaryo ve radyofonik oyunları da var. Kitaptaki bazı diyalogların tiyatro oyunu gibi yazılmış olması yazarın dramatik yazarlıkta deneyimli olduğunun ipucunu veriyor. Ayrı Dünyalar, Aykırı Sanat, Mevlüt Kaplan, Ümit Kaftancıoğlu, Samim Kocagöz, Nasreddin Hoca öykü yarışmalarında da ödüller alan yazarın yayımlanmış ilk romanı. Seçici kurul üyeliğini, Prof. Dr. Sedat Sever, Prof Dr. Selahattin Dilidüzgün, Nilay Yılmaz, Muzaffer İzgü, Aytül Akal, Feyza Hepçilingirler, Mavisel Yener’in yaptığı 2006 Tudem Edebiyat Ödülleri İlkgençlik Romanı Jüri Özel Ödülü’nü alan yapıt, seslendiği yaş grubunun gençlik olması nedeniyle diğer yapıtlardan ayrılmış ve “özel ödül” almış. Başarılı kurgusu, dilsel ve estetiksel nitelikleri açısından gençlik yaş grubuna seslenen Ayrı Dünyalar, özellikle yetişkinlerin, sevgi ilişkileri konusunda güvenlerini yitirdiğinde nasıl duygular içine saplanabileceği konusuna büyüteç tutuyor. İki genç kızın annesinin duygusal ve sosyolojik açıdan yaşadıklarını anlamaya, düşünmeye yönlendiriyor. Bu bir ilkgençlik ya da çocuk kitabı olsaydı okur için yetişkinlerin güvenle ilgili sorunlarının “yük” olduğunu düşünebilirdik, ama gençlik döneminde ailenin davranışlarını anlamanın ve anlamlandırmanın iyi bir yoludur bu bakış açısından da bakabilmek. Genç okurun evde yaratılacak demokratik ortama, anne ve babasını da anlayarak katkıda bulunması gibi bir önermesi de var kitabın. Romanın kahramanları Dilşan ve Sinem’in şahsında özgürlük, bağımlılık, kuşak çatışması, kadınerkek ilişkileri, kimlik gibi sorunları irdeleyen Hüsnan Şeker, yalnızca tespitlerde bulunmuyor, çözümler de öneriyor kurgusunda. Hüsnan Şeker, gençlik yazınına açılan dev kapıdan ödülle girdi, hoş geldi! ? Ayrı Dünyalar Hüsnan Şeker / Kapak Resmi: Tülay Sözbir Seidel/ Tudem Yayınları / Nisan 2008 / 300 sayfa (14+ yaş) www.maviselyener.com Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. SAYFA 30 CUMHURİYET KİTAP SAYI 960