03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kısa Kısa... Kısa Kısa... Kısa Kısa... Ë A. Şebnem BİRKAN Babamın Bıyıkları Yoktu lirlediği bu girişim ne yazık ki yarıda bırakılacaktı.(…)” Tekin Gönenç o zamanki Türkiye’yi anlatırken, kendi hayatından kesitler veriyor ve bir genç kızın hayatının seyrinin olumlu yönde nasıl değiştiğini bize gösteriyor. Aralara serpiştirdiği anlamlı şiirlerle de anıları renklendiriyor: “(…) En uzak mesafe: İki kafa arasındaki mesafedir/ Birbirini anlamayan…” (Can Yücel) ekin Gönenç, kendi anılarına dayalı Gizdüşümleri adlı kitabından sonra Babamın Bıyıkları Yoktu adlı anıöyküleriyle tekrar bizimle. Deneyimlerinden yola çıkarak anlattığı olayları okuduğumuzda, onun olumlu bakış açısından bir çok şeyi ne kadar da tatlı bir kabulle anımsadığını ve bizlere yansıttığını görüyoruz. Bizi mutlu ya da mutsuz kılanın başımıza gelen olaylardan çok onları alış biçimimiz olduğunu, Tekin Gönenç’in yaşadıklarını anlatışından daha da iyi anlıyoruz. Kitapta beş öykücük var, neden böyle diyorum biliyor musunuz, beş öykü az geldi çünkü tadı çok güzel, okuTekin Gönenç maya doyum olmuyor ve “Daha yok avukat hanımla yaşadığı trajikomik olaymu?” dedirtiyor. lar zinciri… Bunlara şahit olan diğer bir Tekin Gönenç günlerden bir gün bir ANILARIN ÖYKÜLERDEKİ YERİ site sakini Ganda Ramazan’ı tanıyoruz eposta alıyor ve hep beraber yazarımıKitaba adını veren öykü Kaş’ta geçive yazarımızın onun gözünden durumuzın çocukluk yıllarında buluveriyoruz yor. Konuşmacı olarak bir panele katılna tanık oluyoruz: “Ne zaman buradan kendimizi. Tekin Gönenç’in anne ve bamak için gittiği Kaş’ta iki kız öğrencinin geçsem elinizde bir kitap, habire okubası Sıvas’ın Sivrialan köyünde görev ya“bir elim sende yitmiş bir isteğiyle karşı karşıya kalıyor: “Bizim yorsunuz. Biraz üzüldüm sizin namınıza parken tanışıp evlenmişler ve yazarımız bir elim ötekinde sizden bir ricamız var. Bize bir roman sizin anlayacağınız.” da burada doğmuş. ‘Gülbahar’ adlı dinle bak duyuyor musun yazar mısınız?” Bu saf istek karşısında ‘Suzidil’ adlı öykü ise Tekin Gööykü de buradaki bir anıya dayalı. Köy bir ben binlercesinde” ne diyeceğini bilemiyor Tekin Gönenç nenç’in şiirlerinin güfte olarak Avni Anıl Enstitüleri’nin işlevlerinin, iyi niyetle Tekin Gönenç şair ve yazar kimliğiyle, ama bu anı Anadolu insanının, oradaki tarafından bestelenmesiyle ilgili. Bir otobaşlatılan bu okulların, zaman içinde iyimser bakış açısıyla, zengin iç güzellikçocukların içtenliğini saflığını çok dokubüs yolculuğunda ‘Unutamıyorum’ adlı amacından nasıl saptığını yorumsuz ve leriyle son derece içten ve sevgi dolu anınaklı anlatıyor. suzidil makamındaki şarkısını çok seven gerçekçi bir şekilde anlatıyor. İlçenin öykülerliyle bizi de zenginleştiriyor. Her ‘Assolist’, Tekin Gönenç’in Bodyolcularla karşılaşıyor. Bu arada şiirleriHazma Emmi’si, Tekin Gönenç’in annebiri sımsıcak, gerçek yaşanmışlıklara darum’da kaldığı yazlığında yaşadıklarıyla nin nasıl keşfedildiğini, bestelere dönüşsine gelip ondan kendi oğullarını bu yalı, değerli mesajlar taşıyan öyküler….? ilgili. Bu anı da bugünkü gözde tatil yertüğünü, Zeki Müren, Emel Sayın gibi okullara kaydettirmek istediğini söylü[email protected] lerinden birinde yaşayan insanların padönemin assolistleri tarafından okunduyor: “Hani şu Çamlıbel’in dibinde fakir naromasını gözler önüne seriyor. Türk ğunu anlatıyor. Tekin Gönenç’in bir fıkara için bir mektep açtılar ya köylü Babamın Bıyıkları Yoktu/ Tekin Gösanat müziğine meraklı, emekli bir hanıözelliğini daha öğreniyoruz. ‘Amcanı Raenüsdüsü mü ne diyorlar. ( …) Çiftçiliği nenç/ Varlık Yayınları/ 80 s. mın müzik tutkusu ve yanına taşınan hatsız Etme’ adlı öykü ise bilinçaltımızın miftçiliği, inşaatçılığı minşaatçılığı her bir şeyi de belletiyorlarmış. Üstüne üstlük henüz tam olarak sonuçlandırılË Abdullah TEKİN yeme içme yatma da mamıştır. Nitekim şimdiye kadar ir akademi beleşmiş (…) Bi yolunu sadece Göbekli Tepe’de rastlanıgibi çalışan ve bulsan da, efendime lan ve kireç taşlarından yapılma Türkiye arkeosöleyim, şu mektebe bi büyük halkanın işlevinin ne oldulojisine büyük yazdırabilsek onları.” ğu hâlâ bilinmemektedir. Ancak katkılarda bulunan “ArBu isteği kendi oğulları insanlık tarihinin en iyi koruna keoloji ve Sanat Yayıniçin olmuyor ama akragelmiş en eski heykeli de burada ları” Klaus Schmidt’in bası, yetim Gülbahar bulunmuştur. Şanlıurfa’da yaptığı çabu okula gönderiliyor Bulunan dikili taşlar, aslan kalışmaları kitap biçimine ve yıllar sonra Gülbabartmalı heykeller arkeoloji dündönüştürdü: Dünyanın har başarılı bir akadeyasının ilgisini ülkemize yönelteen eski tapınağını yapanmisyen olarak Tekin ceği gibi turizm hareketleri de ların yaşadığı yer “GöGönenç’in karşısına çıyeni bir boyut kazanacaktır. Bu bekli Tepe” adını taşıyor. Buluntular en kıyor. Bu anıda en diknoktada Göbekli Tepe Urfa yoçok Şanlıurfalıları memnun etmiş ki kat çeken şey bence lunun ele alınıp düzenlenmesi kentin girişlerinde bunu pankartlarla beklenir… Öte yandan gözlerini Tekin Gönenç’in kapaduyurmuşlar. Hemen belirtelim ki kive sözlerini hep Batı yönüne çevitılan Köy Enstitülerine tap uzun ve zahmetli araştırmaların sorenlerin, Anadolu topraklarının bakış açısı: “Değişik nucunda ortaya çıkarılmıştır. Bereketli GrekoRomen dönemlerden çok ideolojilerin çocukların Hilal’in sınır bölgesi olarak tanımlanan çok önce seçkin uygarlıklarla tazihinlerini bozduğu Yukarı Mezopotamya artık bu alandaki nıştığı noktayı saptamış olmaları şeklinde haberler yayıaraştırmaların merkezi durumuna gelKlaus Schmidt da önem taşıyacaktır. Özetle, lıyordu. Bunların Köy miştir. Nitekim bu araştırma da ŞanlıGöbekli Tepe’de olup bitenlerin Enstitülerini çıkarlarıurfa’ya 18 kilometre uzaklıktaki bir kabartma tekniğiyle yapılarak aktarılan motifülkemiz açısından çok yönlü kazanımlar olana uygun bulmayan alanda yapılmıştır. Yaklaşık 12 bin yıl önce Fılerin içerik zenginliği ise karmaşık bir düşünrak değer bulduğu noktaya dikkat çekilmeliçevrelerin yıpratma rat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede, sel düzeye ulaşıldığını göstermektedir. dir. kampanyası olduğu insanlık tarihinin en önemli değişimlerinden Sonuçta diyebiliriz ki arkeoloji dünyası yöapaçıktı. Bu beyin yıka biri yaşanmaktaydı. İnsanoğlu avcı–toplayıcı KİREÇTAŞLARININ SIRRI nünü Mezopotamya ve Anadolu’ya çevirmişmalar öylesine yoğunBu anıtlar 12 bin yıl önceki geçmişimizin bir yaşam tarzından yerleşik hayata “çiftçi– tir. Doğudan yükselen güneşin farkına varıllaşmıştı ki, eğitime karönemli bir zaman dilimi hakkında aydınlatıcı üretici” düzene geçmek üzereydi. Binlerce yıl mıştır. Yakın gelecekte bütün bu çalışmalar şı olan çevrelerin ekrol oynuyor. Bilim dünyası Göktepe’yle heyeöncesinin avcı–toplayıcılarının bu geçiş dönebirçok bilinmeyeni gün ışığına kavuşturacak meğine yağbal sürülm minde sanıldığı gibi sade ve basit bir yaşam bi can duyup yeniden düşünmeye başlamıştır. 12 bin yıllık tarihin izleri sergilenecektir. ? üştü. Bu çevreler soGöktepe ile Güneydoğu Anadolu’nun Neoliçemiyle yetinmemiş olduklarını; tam tersine nun da başarıya ulaşatik Çağ açısından taşıdığı önem ortaya çıkarılgörkemli bir dönem yaşadıklarını Göbekli TeTaş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı cak Köy Enstitüleri kamıştır. Prof. Schmidt’in bu kitabı Almanya’da pe’de bıraktıkları izlerde görebiliyoruz. GöGöbekli Tepe/ Klaus Schmidt/ Çeviren: Rüspatılma noktasına geleen çok satılan kitaplar listesine girmiştir. bekli Tepe’nin etkileyici anıtsal buluntuları tem Aslan/ Arkeoloji ve Sanat Yayınları/ 318 s. cekti. Unesco’nun örŞunu da belirtmek gerekir ki araştırmalar yetkin bir taş işçiliğini yansıtmakta, taş üzerine nek sistemi olarak be¥ T bize neleri, nerelerde, nasıl anımsattığını, yaşamımıza nasıl yön verdiğinin küçük bir kesiti. Yeni Zelanda’da bir dost ziyareti sırasında evin çocuğu, “Don’t disturb your uncle” yani “Amcanı rahatsız etme” diye uyarılmış. Tekin Gönenç de kendisini rahatsız ettiği düşünülüyor sanmış. Oysa çocuk amcasının küllerinin olduğu kapla oynadığı için uyarılmış. Bu söz, küçükken Âşık Veysel’i ziyaretleri sırasında babasının, “Amcanı rahatsız etme” uyarısını anımsatıyor yazarımıza; o günkü mutlu anları geliyor gözlerinin önüne. Bugünkü zengin tüketim toplumunda dışa dönük, isteklerin sürekli uyarıldığı bir yaşam tarzının yerine, içimizi dinlediğimiz, doğal, sıradan ama yoksul ve mutlu günleri hatırlatıyor bize. Aslında özünün sesini duyabilen insan mutluluğu yaşayan insandır. İsteklerini yerine getirmek için maddiyata yönelen insan ise gönlünün değil dayatmaların esiridir ve istediğini satın alabilse bile mutsuzdur. Bu eksenden gelişen ve içten anlatılan bir anı: “Bilinçaltı bazen ne değişik görüntüler sergiler insana. Gün olur Yeni Zelanda’dan sizi alıp Sivrialan köyüne götürür o görüntüler. Şiirime yansıyan ‘insan’ın taa o çocukluk günlerimde oluşmaya başladığını yıllar sonra anlayacaktım. ‘Tümevarım’adıyla Varlık dergisinde yayımlanan ilk şiirimin son dizeleri şöyleydi: B Göbekli Tepe SAYFA 22 CUMHURİYET KİTAP SAYI 960
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle