Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ Ë Ali MERT lk yarısı yeni tanımlardan, ikinci yarısı 40 yıllık tanık(lık)lardan oluşan yeni bir çalışmasıyla karşı karşıyayız Nihat Behram’ın. Tanımlar adlı, geçtiğimiz ay Everest Yayınları tarafından yayınlanan bu çalışma için, “40 yılın tanıklığında tanımlar” da diyebiliriz. Kitabın ilk bölümünde, Behram’ın son yıllarda yazdığı ve “sonsuzluk”tan “insan”a, “utanç”tan “hayat”a, “kuş açan dal”dan “a” harfine birçok şeyi yeniden tanımladığı 20 şiiri var. İkinci bölümde ise ‘68 kuşağının çokça tartışıldığı bir dönemde, onun öne çıkan militan bir sanatçısının 1967’den bugüne devam ettirdiği şiir ve mücadele yolculuğunun 40 ayrı köşe taşı. İ Tanımlar Nihat Behram “TANIM”A TANIM “Tanım”, Türkiye’deki şiir ortamı için DOĞADAKİ COŞKUNUN ŞAİRİ yadırgatıcı bir kavram. Ülkemizdeki şairBütün bunlar Tanımlar’da var. Bir de lerin büyük bir bölümünün insanın üzerine gürül gürül gelen, yata“tanımlar”dan uzak durmaya çalıştığı, ğında duramayan bir ırmak gibi coşup şiirini yalnızca imgelerle geliştirmeye çalıştığı biliniyor. Tanımlar ve kavramlar ve taşan, fırtınalarla patlayan bir doğa var. “Nazenin ketençiçeğinin/ masmavi göğonların sürüklediği tartışmalar, şiirin (mutlak) “imgesel dünyası”na aykırıymış, sünde kurulanan/ sabahın ışık pırıltısından” gelen ve doğayla birlikte hareketlehatta düşmanmış gibi davranıyorlar. nip devinen gürül gürül bir dil gelişiyor İşte böyle bir ortama Tanımlar’ını sutüm bir kitap boyunca.Doğadaki coşkunarak, Türk şiirindeki aykırı duruşunu nun şiiri de diyebiliriz belki Nihat Behbir kez daha gösteriyor Nihat Behram. ram’ın yazdıklarına. Çiçek açan daldaki Zaten, Nihat Behram sadece şiir yazpatlamalardan hayata ve insana uzanan mıyor, aynı zamanda söz konusu anlayıştanımların, uyarıların, kışkırtmaların... la tartışıyor da. Özellikle bu anlayış içerişiiri ya da. Türkçemizi de doğayla birliksinde “şiirin soylu değerleri” diye tuttute kendi yatağından çıkarıp taşırdıkça; ne ran, kendi belirledikleri bu değerler dıçok kuş var bu şiirlerde, ne çok çiçek şında başkalarına alan açmamaya uğradiye şaşıp kalıyor okur sonuçta. şan, militan değerleri yadsıyan efendileSadece doğa değil, büyük bir miras da riyle. Ya da, “bilginin, birikiminin küreyeniden canlanıyor Behram’ın şiirlerinsellik çağında/ çocukça heyecanlarla/ bu de. Attila József’den, Mayakovski’den, yaşta gülünç olma!” ezberiyle ortalıkta dolaşanlarla. Birincisi bu; günË Coşkun ONGUN celliğe uzanan, tartışan, şiiriyle polemik urtuluş Savaşı güncesi bir derya dede yapan bir dil gelinizdir adeta. Anadolu’nun emperyaşiyor Tanımlar’da. lizme karşı başlattığı direniş üzerine İkincisi, hemen busayısız kitap yazılmıştır bugüne dek. yor. İlk bölüm olan İsyanlar’da Kurtuluş Savaşı nunla ilintili: Militan Bu çalışmalardan en büyüğü ve de en önemlisi hazırlığı yapan Ankara Hükümetine karşı gelive tartışan bir şiir, kuşku yok ki, savaşın tarihini yazan kahramaşen yerel isyanlar ele alınıyor. Çapanoğlu, Aznadün olduğu gibi bunın imzasını taşır. Atatürk’ ün kaleminden kâğıvur, Demirci Mehmet Efe, Koçgiri ve Çerkez Etgün de, okurunu etda yansıyan Kurtuluş Savaşı; öncesi, savaş anı hem isyanları bunlardan yalnızca bazıları. İskin olmaya davet edive de sonrasıyla Nutuk adı altında, kitaplıklayancıların elebaşlarının ağzından isyanın gerekyor. Devrimci 68 rurın başköşesindeki yerini almıştır. Tarihi yazan, çe ve içerikleri bu bölümde ayrıntılı ancak sade hunu, medyadaki bir biçemle ele alınıyor. “ruh çağırma seansla bizzat o tarihi nasıl yazdığını anlatmaktadır bu dev eserde. Yeryüzünde bunun bir benzerinin İçeride kimi insanlar düşmana karşı kendi rı”nda, akademideki daha olduğunu sanmıyoruz. Bir lider düşünün olanaklarıyla kahramanca savaşım verirken, ki“uysallaştırma” paki, bir yandan duruşuyla, aldığı kararlarla, yapmileri de kendi çıkarları doğrultusunda Kurtunellerinde ya da meze tığı eylem ve verdiği emirlerle bir ulusun tarihiluş Savaşı ve Ankara hükümetine karşı isyanlar niyetine rakı sofralane yön versin, diğer yandan da bu yolda nasıl başlatıp isyanlar yönetiyorlar. Öyle ki bir komrında harcayanlara bir ruh hali içinde olduğundan tutun da ulusuşu düşmana karşı Ankara hükümetinin yanında inat; okurunu etkinnun genel durumuna dek uzayan bir süreci ve yer alırken, diğeri Osmanlı yönetiminin ve düşleştiren gerçek sanabu süreçte ne tür kararlar verdiğini gerekçeleman saflarının yanında yer almakta sakınca tın gücüyle yaşatıyor riyle tek tek anlatsın. görmüyor. Okurken olacak iş değil doğrusu, Nihat Behram. Gazi, devlet ve siyaset adamı değildi yalnızdiye düşünmeden edemiyoruz. Üstelik okurunu ca. Düşün adamıydı. Felsefe adamıydı. AydınÇerkez Ethem’in isyan ettikten sonra Kuvvaetkinleştirmeye çalılanma önderiydi. O nedenle düşünce ve ideali Milliye Askerlerine yenilmesinin ardından şırken, onu güzellelerini yazmasına pek de şaşırmamak gerek doğ yaptıkları da çarpıcı biçimde ele alınmış. Buna me ya da yüceltme rusu. Bugüne dek birçok eser ve çalışma yayım göre Çerkez Ethem isyanını sonuçlandıramagibi bir kolaycılığa landıysa da Kurtuluş Savaşı ve Kemalizm üstümış ve Ankara Hükümetinin gönderdiği birlikdüşmeden, kendi dune, Nutuk halkın gözünde ve yüreğinde her zalere yenilmiştir. Canını kurtarmak için de işgalrumunun açmazlarımanki yerini korudu. Onu bir kez daha okuma ci Yunan ordusuyla işbirliğine girişmiştir. Arana da işaret eden bir arzusuyla tutuştu halkımızın okuma yüreği. larındaki anlaşmaya göre Ethem’in can ve mal uyarıcılıkla hareket güvenliği Yunan birliklerince sağlanacak buediyor. Okurun hareKURTULUŞ SAVAŞI TARİHİ nun karşılığında Ethem elindeki tüm silahları ketsizliğinden, sessizYazar Teoman Ergül’de Kurtuluş Savaşı tariYunanlılara bırakacaktır. Silahları vermek için liğinden, bencilliğinhini iki ciltlik eserinde ele alıyor. Eserin ilki adamlarına emir verdiği sırada Parti Pehlivan den, vurdumduymazolan İşgal ’de düşman ordularının işgalleri ve adlı bir adam yanlarında belirir. Adamlarıyla lığından... usandığınhalkın işgale karşı yerel/bölgesel çabaları ele birlikte Ethem’e kafa tutar: da; doğaya dönüp, alınıyordu. İşgal’in devamı olan Bekleyiş ve ZaBu mümkün değil Ethem Bey, der. Bu toplar çocuğa dönüp, tarihe fer Nerede Kemal’in Askerleri’nde de “isyanTürk ordusuna gerek. Yunanlılarla sen savaşı bidönüp yeniden umular”, “bekleyiş” ve “zafer” kavramları irdelenitirmiş olabilirsin ama bizim savaşımız henüz bitdunu yeşertiyor... Neruda’dan, Nâzım, Fikret, Köroğlu ve Dadaloğlu’ndan gelen şiir geleneğini bugüne taşımayı deniyor aynı zamanda. Güncellik de yanaşıyor onların yanına: Irak’taki katliam da, Coca Cola’nın “asla bölüşmem!” sloganı da karışıyor bu şiire; insanın düşmanını da, dünyamızda afetlere yol açanları da tanıması adına... Yeni tanımlar veriyor şair, insana dair, hayata dair: “beni/ tayını emziren kısrak,/ açan tomurcuk, gülümseyen çocuklar,/ başakta sertleşen buğday, gümüşle süslenmiş akik,/ alından damlayan ter, çeliğe duran demir,/ ufuk, çağlayanlar,/ kavuşmanın büyüsü, yaratmanın duyusu,/ çıkarsız meraklar ilgilendirir.” Yeni tanımlar veriyor şair, yan tesirlere dair: “Kafa tutsam ‘önder’e, dışlanırım/ suskun kalsam derdimle yaşlanırım// Evlilik mi: hırlaştırır, kırlaştırır, soğutur;/ bekârlık mı: ayaz yemiş gazel gibi kurutur// Öfkelendim, kelepçeye vurdular;/ uysallıkta bileklerim pas bağlar…” Yeni tanımlar veriyor şair, sonsuzluğa dair: “Soludukça, anbean öderim bu canı geri,/ çünkü rüzgârdan ödünç bana;/ kimi gün dorukların pusunda, kimi gün düşlerin kuyusunda/ ruhumu da tenim gibi yeryüzüne sarındım;/ nefretin ağısı değil, sevdanın büyüsü arıttı beni,/ kurtların sürüsü değil, suskunun kurusu ürküttü ben…” Nihat Behram’ın şiiri ve mücadelesi, işte burada sadece üç örneğini verebildiğimiz, çok güçlü tanımlarla sonsuza uzanıverir… VE 40 YILIN ŞİİRLERİ Sonsuza uzanan bu şiir, 40 yıllık bir emeğin ürünüdür aynı zamanda ve Tanımlar kitabı, başta da belirttiğimiz gibi, 40 yılın emeği arasından seçilen 40 şiirle tamamlanıyor. 68’in devrimci mücadelesini şiiriyle bir kez daha selamlamak için bu büyük ayaklanmanın 40. yıldönümünü ve Tanımlar kitabını bir olanak olarak görmüş sanırım Nihat Behram. O dönem Halkın Dostları, Militan ve Güney gibi dergilerde yayınlanmaya başlayan şiirler, ilk kez 1971’de “Hayatımız Üstüne Şiirler” adıyla kitap olarak buluşuyor okuruyla. “Üç dağa ağıt”la, “Yalnız değiller, şarkıları ve biz varız”la ve daha niceleriyle anılırken devrimci gençler, şiirin mücadeleyle ilişkisi de daha “dolaysız” bir biçimde kuruluyor. Öyle ki, Faik Türün’ün senatörlüğe aday olması üzerine yazılan “İstanbul seni seçmeyecek” şiiri, işkenceci general aday olursa, şiirin de gerektiğinde seçim afişi olabileceğini örnekliyor. “O dönemin şiiriymiş, bugüne ne bırakmış”, “Fazla angaje olmuş, bu kadar da olur muymuş”, “Şiiri slogana dönüştürüp belli işlevlere hapsetmiş, yazık etmiş” vb. eleştirilerinin kestirmeciliğini ve boşunalığını da bir güzel ortaya koyuyor. Zira bütün bu “dönem şiirleri”, eski güçleri, derinlikleri, anlamları ve çarpıcılıklarıyla bugün de capcanlı bir şekilde yaşamaya devam ediyor. Son olarak, Nihat Behram’ı sadece şairliğiyle ya da Deniz’ler için yazdıklarıyla tanıyanlara, Türk romanının yüzaklarından “Miras”ı da hatırlatıp bitirelim. Devrimci bir birikimin ve tanımların ardındaki büyük mirası da es geçmeyin diyelim… ? Tanımlar/ Nihat Behram/ Everest Yayınları/ 163 s. K Bekleyiş ve Zafer medi, der. Ethem bunun üzerine, Yunanlılarla anlaştığını ağabeylerinin onların ellerinde olduğunu silahları ve topları onlara teslim edeceğini bildirir. Ancak Parti Pehlivan ısrarlıdır. Silahlar ve toplar orduya lazım ve bir teki bile Yunanlılara verilemez. Çerkez Ethem topları ve elindeki silahları Yunanlılara vermek üzere almak için bir süre daha direnir ancak Parti Pehlivan’ı kesin kararlı, adamlarını da eli silahlı görünce bu ısrarını daha fazla sürdüremez. Kitabın ikinci bölümünde Bekleyiş başlar. Bu bölümde de zafere giden yolda yapılan hazırlıklar, çekilen acılar ve Mustafa Kemal ile onun birliklerine karşı kurulan pusulardan söz edilir. Osmanlı Hükümeti Mustafa Kemal’i engellemek için elinden geleni ardına koymamaktadır. Mustafa Kemal’in İsmet Paşa’ya İnönü zaferinden sonra gönderdiği telgrafta belirttiği üzere “Bir milletin makus talihini yenmek” üzerine tasarlanmaktadır her şey. Ve de başarıya ulaşacaktır. Son bölümün adı Zafer. Zaferle birlikte iç isyancıların ardından emperyalist güçler de Anadolu topraklarından uzaklaştırılacaktır ve kitabın son cümlesinde yer aldığı üzere Anadolu’da Türkler için, ölümden sonra yeni bir yaşam başlayacaktır. ? Bekleyiş ve Zafer/ Teoman Ergül/ İnkılâp Kitabevi/ 384 s. SAYFA 25 CUMHURİYET KİTAP SAYI 960