Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Nebojsa Vasovic/ Şiirler/ Çevirenler: Canan Şahin, Pelin Doğan, Songül Doğru KAÇIRILMIŞ FIRSAT Bizi yıllarca yönetti bin yıl boyunca sonra birden geriye doğru götürdü ilerleyen zamana karşın yıl yıl binlerce yıl geriye Her ne kadar canavarı yenmek için önümüzde büyük bir fırsat varken, biz gençlik günlerimize geri götüren zamanda geriye doğru yolculuk yapmaktan zevk aldık onun altın çağı ise hâlâ binlerce yıl önümüzdeydi. Çeviri: Canan Şahin TOHUM Bir fasulye tohumu toprağa Gömüldüğünde Kimsesiz bir hiç gibidir Etrafı karanlıklarla Sağır toprakla çevrilmiştir Toprak yüzyıllardır hayata can katmaktan Nefret eder doğum için gün sayan Her şeyden. Tohum kimseden nefret etmese de Sadece toprak değil Toprağın içinde kıpırdanan her şey O yalnız fasulye tohumdan nefret eder Solucanlar O dalgacı mahluklar Sahte entelektüeller gibi, Tohumu küçük görür Ve ölülerin gölgesi Yerin altındaki gümrük memurları gibi Tohumun etrafını çevrelerler Tohum Toprağın içinde Öylece, sessizce bekler Yalnızca Tanrı bilir Ürküp ürkmediğini Tohum sessizce sabırla bekler Ta ki yeryüzüne çıkarıncaya dek kendini Torak gerçekleştirinceye dek doğumunu Ve bir gün Evinizde fasulye yemeği yerseniz Toprağın altına hiç girmediniz demektir Kutsayın kendinizi Çeviri: Pelin Doğan EN SON GÜN Cuma bugün, en son günü ömrümün. Yarın değil, Bugün ölmeye karar verdim. Ve başka yerde değil, burada . Balkonumda, bahçeye nazır Son kahvemi henüz yudumladım. Şimdi yol veriyorum hatıralara... Arkadaşlarımın gözleri sisteki domino taşları gibi kayboluyor. Sevdiğim kadının jartiyerleri Solmuş sonbahar yaprakları. Ettiğim sohbetler İspinozların şarkısı gibi çınlıyor kulaklarımda. Bilmiyorum neydi en büyük hatam. Düşünüyorum da daha fazla yüzmeliydim, Daha çok müzik dinlemeli, epey bir yürümeliydim, Hiçbir şey yapmamalı, hiçbir yere gitmemeliydim, Kimseyi beklememeliydim, güvenmemeliydim kimseye. Kendimi sevmeliydim daha fazla En zor olanı bu.... Çeviri: Songül Doğru ZAMAN Bunu çok kere duydum: ‘Zaman her şeyi kendi öz yerine koyacaktır.’ Avuntu gibi sanki, yerine getirilmeye söz verilmiş adalet gibi. Zaman hiçbir şeyi kendi öz yerine koymadığı gibi Her şeyin yerli yerinde olduğu bir boşlukta Durmadan dönüyor zaman Çeviri: Songül Doğru SAYFA 29 ‘Şimdi yol veriyorum hatıralara... Arkadaşlarımın gözleri sisteki domino taşları gibi kayboluyor’ S ırp şair Nebojsa Vasovic 1953 yılında Sırbistan’da doğmuştur. Belgrad Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisansını San Francisco’da bulunan Kaliforniya Koleji’nde tamamlamışıtır. Şu ana kadar 11 adet şiir kitabı yayımlanmıştır. Şiirleri İsveççe, Fransızca, Lehçe, Macarca, Rumence ve Makedon dillerinde olmak üzere birçok antolojide yer almıştır. Aynı zamanda 19. yüzyıl simyasal şiir, bir anı kitabı, iki adet Milan Kundera ve Danilo Kis üzerine denemelerinin olduğu kitapları da yayımlanmıştır. Şair Nebojsa Vasovic şu anda Kanada’nın Toronto şehrinde yaşamaktadır. Şiirler Sırpça yazılmış olup İngilizceden Türkçeye Pelin Doğan (Boğaziçi Üniversitesi Çeviri Bilimi Öğrencisi), Songül Doğru (Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Öğrencisi ve Canan Şahin (İstanbul Üniversitesi İspanyol Dili ve Edebiyatı Mezunu) tarafından çevrilmiştir. ÖLÜMDEN SONRA Ölümden sonra Çürümek , kaçınılmaz olanla Bütünleşmek Solucanlarla buluşmak Bir zamanlar bizim dediğimiz Narin kemiklerimizin doğaya teslim olması Çözülen bünyelerimiz ve Geometrik şekillerimizin Öbür elementlere karışıp Taşlar ya da minareller oluşturması Ölümden sonra bile Asla istemediğimiz bir duruma düşmemiz Çeviri: Canan Şahin İMPARATORLUKLAR Büyük imparatorlukların Bin yıl hüküm sürdüğünü Söylersin. Ama bazen Bin bir yıl sürmeyi de bilirler O son bir yıl Nedense hiç bitmez. Çeviri: Canan Şahin DOSTLAR Eşimin ve benim Daha çok paramızın olduğu günler vardı Dostlarımızı sık sık Eğlence, yemek ve şölenlere davet ederdik . Şimdiyse sadece geçinecek kadar Paramız var Artık hiçbirini davet etmiyoruz ama Dostlarımızı sık sık yâd edip Yiyecek içecek ikram ediyoruz Hatıralarımızda Çeviri: Canan Şahin ALTIN ÇAĞ Kimsenin bilmediği bir şehre giderken Pisagoru karşıladı şehrin büyükleri. Dediler ki, Sevgili Pisagor sen bilge bir adamsın, ama biz kendi doğrularımızla mutluyuz ve onları değiştirmek istemiyoruz. Lütfen geldiğin yere dön, bizi yalnız bırak. Bu sözler söylenince, Pisagor saygıyla öne eğildi, arkasını döndü aklına gelen bir ezgiyi mırıldanarak Tozlu bir yol boyunca yürüdü. İşte Altın Çağ’da bir tek adamın bilgeliğinden şiddet kulanmaksızın kendini korumayı bilen halk yaşardı. Altın Çağ’da o bir tek adam Doğruları değiştirmek istyenlerden kaçmaksızın tozlu bir yol boyunca ansızın aklına gelen bir ezgiyi mırıldanarak uzaklaşırdı. Çeviri: Pelin Doğan ZORAKİ KÜRTAJ Başarılı bir kürtajdan sonra Karım hastaneden döndü Yatağa uzandı ve uyudu. Ben mutfakta Öylece oturup onu uyandırmadan Pencereden ufka bakarak biramı yudumlayıp düşündüm: Eğer kızımız doğmuş olsaydı Ona ne ad verirdik? Adı olmayan biri Aslında ölmüş sayılır mıydı? Çeviri: Canan Şahin ÇENE Bugün tıraş olurken Aynada çeneme baktım. Gözüme nedense büyük göründü Yüzümün geri kalanından. Sanki ne bedenime Ne de karakterime aitti, Benim hiç fark etmediğim Uzak bir geçmişten bugüne Beni takip etmiş gibiydi. Belki de önceki yaşamımdan gelmişti, Büyük bir arazi sahibi olduğum Sadizme eğilim gösterdiğim And Dağları’nın etekleri dibinde Sessiz bir köyde Afyon tohumu yetiştirdiğim zamanlardan En büyük hayallerimde bile Yüzümün bana aynalarda Nasıl görüneceğini bilemediğim Ve tüm malım mülkümden kalanın Sabun köpüğü olduğu anlardan. Çeviri: Pelin Doğan CUMHURİYET KİTAP SAYI 960